Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM), işgalci Türk devletinin kimyasal saldırılarına karşı yazılı açıklama yaptı.

TEV-DEM'in açıklaması şöyle:

“Uluslararası toplum ve BM’nin nükleer ve kimyasal silah kullanımına karşı savaştığı, insanlığa karşı kullanılması korkusundan dolayı yayılmasının önünü aldığı bir dönemde ortaya çıkan tablo, BM, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) ve uluslararası toplumun bu konuda ciddi olmadığını, ahlaki ve hukuki ölçütlerin dışına çıktığını gösteriyor.

Bazı ülkelerde bu yasaklı silahları üreten şirketler var. Yasaklı silahları dünyaya karşı kullanmaya cesaret eden ülke Türk devletidir ve yüzlerce kez kullanmıştır. Kimyasal silahların kullanıldığı kaydedildi ve basın yoluyla yayıldı. Aynı zamanda uluslararası toplum ve tüm kurumlar da bu silahların kullandığını görüyor. Ancak uluslararası tarafların sessizliği, işgalci Türk devletinin bu silahları insanlık onurunu ve değerlerini koruyan gerillalara karşı kullanmasına cesaret veriyor, bunun sonucunda 17 savaşçı kahraman şehit düştü.

ULUSLARARASI KURUMLARA TEPKİ

Faşist Türk devleti, işgal altındaki Efrîn ve Serêkaniyê gibi birçok bölge ile Medya Savunma Alanları’nda kimyasal silah kullandı. Türk devleti gerilla karşısında her defasında yenilip güçleri felç oluğunda fosfor ve yasaklı kimyasal silahları kullanıyor. Bu halkımıza ve irademize karşı büyük suç ve soykırımdır, Türk devleti cezalandırılmalıdır. Ağır silahlar, savaş uçakları, SİHA ve yasaklı tüm silahları kullanımı, kahraman gerillanın direnişinin sonucudur.

İşgalci Türk devletinin suçlarına karşı uluslararası toplumun, BM ve OPCW gibi kurumların sessizliğini şiddetle kınıyoruz. Türk devletinin bir kültür mirası ve mücadele eden toplumların umudunun simgesi haline gelen gerilla direnişine karşı uygulanan uygulamalardan sorumludur.

HALKA ÇAĞRI: TEK GARANTİMİZ DİRENİŞİ BÜYÜTMEKTİR

Tüm halkımıza, Kürdistani siyasi ve ulusal güçlerine sesleniyoruz; faşist Türk devleti korkak ve vahşi bir düşmandır, uluslararası destekle tereddüt etmeden açıkça bizi katlediyor.

Tüm imkanlarımızı, kazanımlarımızı ve değerlerimizi korumak için harcamalıyız, kendimizi örgütleyecek ve devrimci halk savaşı prensiplerine göre direniş seviyemizi yükseltecek ulusal tavırlara sahip olmalıyız. Çünkü bu değerimizi ve irademizi korumanın tek garantisidir.”