Yazılı bir açıklama yapan YPG Basın Merkezi, işgalci Türk devletinin hedef alarak katlettiği gazeteci Egîd Roj’u andı.
Açıklamada şunlar ifade edildi: “İşgalci Türk devleti, 8 Aralık 2024’te BAAS rejiminin çöküşüyle, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlattığı kapsamlı saldırıları 2 ayı geride bıraktı. Bu saldırılar ağırlıkla Tişrin Barajı ve çevresi ile Kobanê’nin güneyinde yoğunlaşmış durumdadır. Bu saldırılara Türk devleti güdümündeki çoğunluğu yabancı uyruklu ve DAIŞ çete artıklarının da yer aldığı paramiliter güçler de eşlik etmektedir. Bu saldırıların hedefinde DAIŞ’e karşı mücadele eden askeri güçlerin yanısıra savaşın yoğunlaştığı bölgelerde yaşayan halkımız bulunmaktadır. Saldırılarda şu ana kadar onlarca sivil insanımız şehit düşmüş, onlarcası da yaralanmıştır. Ayrıca, işgalci güçlerin saldırıları hiçbir savaş kuralı ve hukukuna uymayan saldırıları olmakla birlikte, savaş suçu kapsamına giren onlarca saldırılar belgelenmiş ve kamuoyuna aktarılmıştır. Bu yüzdendir ki Türk devleti, gazeteciler ve basın emekçilerini de doğrudan hedef alan saldırılar gerçekleştirmektedir.
15 Şubat 2025 tarihinde Tişrin barajındaki halkımızın direnişini takip eden gazeteci ve basın emekçisi Egîd Roj arkadaşımız işgalci Türk devletinin SİHA saldırısı sonucu şehit düşmüştür. Egîd Roj yoldaşımızı saygıyla anıyor, ailesine ve halkımıza başsağlığı diliyoruz. Rojava Devrimi’ne olan sonsuz emek ve çabası unutulmayacak, her zaman hatırlanacaktır.
Egîd Roj arkadaşımız işgalci Türk devleti tarafından şehit edilen ilk gazeteci arkadaşımız olmamıştır. Hatırlanacağı üzere 2016 yılında Şehba özgürlük hamlesinde Eylül Nuhilat arkadaşımız, 25 Nisan 2017’de Qereçox’a yapılan hava saldırısında Heqi, Rewan ve Şilan arkadaşlarımız, 2018 yılında Efrin Çağın Direnişinde Welat Tolhıldan arkadaşımız, 2019 yılında Serekaniye direnişinde Dilovan Gever arkadaşımız işgalci Türk devletinin saldırıları sonucunda şehit edilen gazeteci ve basın emekçisi arkadaşlarımızdır. Bu arkadaşlarımız Türk devleti tarafından doğrudan hedef alınıp şehit edilmişlerdir.
İşgalci Türk devletinin doğrudan gazetecileri ve basın emekçilerini hedef alması bölgede işlediği savaş suçlarını örtmek amacıyladır. Özgür Basın emekçilerinin hedef alınması da bir savaş suçudur. Ne yazık ki uluslararası güçlerin ve basın kuruluşlarının sessizliği saldırılara zemin hazırlamakta, meşru hale getirmektedir. Çağrımız odur ki özellikle basın kuruluşları bu saldırılara karşı kesinlikle seslerini yükseltmeleri ve her yerde Türk devletinin teşhir edilmesidir.
Egîd arkadaş Efrîn’de yurtsever ve özüne bağlı bir ailede doğup büyümüştür. Neredeyse tüm aile fertleri Rojava Devrimi’nin savunulması için seferber olmuş durumdadır. Egid arkadaş, genç yaşlarda, 2012 yılında Rojava özgürlük devriminin başlamasıyla savunma güçlerine katılım sağlamıştır. 2014 yılına kadar savunma güçlerinde aktif bir çalışma yürütmüştür. 2013 yılında Kürtlerin yoğunlukta olduğu Halep’in Şêxmeqsud ve Eşrefiye mahallelerini halkı ve yoldaşlarıyla birlikte Devrimci Halk Savaşı temelinde dönemin çete saldırılarına karşı savunmuştur. Bu saldırılarda iki kez yaralanmasına rağmen mücadeleden kopmamış, daha sonra farklı çalışma alanlarında mücadelesine devam etmiştir. Tedavisinin ardından basın çalışmalarına katılmıştır. Egid arkadaş, Halep direnişi, Şehba özgürleştirme hamlesi, Efrîn Çağın Direnişi savaşı süreçlerinde bir basın emekçisi olarak hakikatin peşinde olmuştur. Bir hakikat savaşçısı olarak dönemin ruhunu yansıtan basın çalışmalarında aktif bir mücadele yürütmüştür. Özellikle Efrin-Şehba-Halep hattında gelişen direnişlerde halkımızın DAIŞ çeteleri ve işgalci Türk devletinin saldırılarına karşı geliştirilen direnişleri belgeleyip paylaşmıştır. Efrîn halkının Şehba-Halep bölgelerine göçüp yerleşmesiyle, kendisi de bir Efrînli olarak kamplarda yaşayan halkının durumunu ve direnişini takip etmiştir.
Egîd yoldaşımız mücadeleye başladığı ilk günden son güne kadar halkına karşı sorumluluklarını büyük emekle yerine getirmiştir. Özgür Basın emekçisi olarak her daim özgürlük savaşçıları ve halkının yanında olmuştur. En çetin ön cephelerde büyük bir cesaretle yer almıştır. Egîd yoldaşımız özlü, disiplinli, yoldaşlık ölçülerine sahip duruşuyla arkadaşlarının kalbinde yer edinmiştir.
Çoşkulu bir tempoyla, son olarak direniş alanı Tişrîn Barajı’na gitmiş, oradaki halkımızın direnişini anbean takip ederek kamuoyuna duyurmuş, işgalci Türk devletinin savaş suçlarını belgelemiştir. Bu yüzdendir ki Egîd yoldaşımız, işgalci Türk devleti tarafından doğrudan hedef alınmış ve şehit edilmiştir.”