12 Eylül faşist rejimine karşı 15 Ağustos 1984 yılında Eruh ve Şemdinli eylemleriyle başlayan süreç bir devrimci gerilla atılımı olarak Rojava’da yayıldı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 15 Ağustos Atılımı’nın ilk süreçlerinde “Bir inadın, bir ısrarın, bir umudun atılımı” belirlemesinde bulundu. Rojavalı olan Yurtsever Esma Murad ve Beşîr Nurî, 15 Ağustos Diriliş Bayramı’nın Rojava’daki etkilerini anlattı.
1988 yılında Kürt Özgürlük Hareketi’ni tanıyan Esma Murad, 1991 yılında Lübnan’da olan Şehit Mahsum Korkmaz Akademisi’ne giderek hem Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı gördü hem de 15 Ağustos Diriliş Bayramı’nı Mahsum Korkmaz Akademisi’nde kutladı. 1991 yılından sonra Kürt Özgürlük Hareketi’ni daha da yakından tanıyan ve her anını halkına hizmete adayan Esma Ana, Baas rejimi sürecinde de 3 kez tutuklandı, işkencelere maruz kaldı ama direnişinden, halkına ve Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne olan bağlılığından ödün vermedi.
Kürt halkının bugünlere kadar gelebileceğini Kürtlerin bile tahmin edemediğine dikkat çeken Esma Murad, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çıkışı ve 15 Ağustos Hamlesi’yle gelişen sürecin yeni bir başlangıca vesile olduğunu belirtti. Bakur’da yürütülen direnişten Rojava halkının cesaret aldığına vurgu yapan Esma Murad, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bakur’da, 7’den 70’e herkes ayaklanmış, mücadele haykırışlarını duyurmaya çalışırken Rojava halkı sessiz kalamazdı. Zaten o süreçte Önder Apo da Suriye’deydi. Direnişi tercih etmenin en önemli nedeniydi. 15 Ağustos’un Rojava’da nasıl yankı bulduğunu aslından zamanla daha da iyi kavradık. O süreçleri gözümde canlandırıyordum ve ne kadar çok evladımızın direnişe katıldığını, yönünü özgür dağlara çevirdiğini anımsıyorum. Kürt Özgürlük Hareketi’ne en fazla katılımın olduğu süreçti.”
15 Ağustos Hamlesi’nin Kürt halkı tarihinde dönüm noktası olduğunu dile getiren Esma Murad, “Kürt halkını bastırmaya çalışırken, bir halkın üzerine 'beton dökeceğiz' diyerek hunharca saldıran düşman bir anda tökezledi, neye uğradığını şaşırdı. Bir çıkışın, bir hamlenin bu denli etki yaratacağına inanmadı. İşgalciler amacına ulaşamadılarsa o günlerin direniş bayrağına sahip çıkmamızdan kaynaklanıyor. Baas rejiminin baskıları, zulmü ve işkence yöntemleri çok fazlaydı. O dönemlerde 15 Ağustos’u özgürce kutlayamıyorduk. Ya bir düğün havasında ya da hasat toplama zamanını gerekçe yaparak 15 Ağustos’u kutluyorduk. Bugün ise özgür topraklarda özgür bir şekilde 15 Ağustos’u kutluyoruz” diye konuştu.
ÇOCUKLARA EGÎD ADI VERİLDİ
Daha öğrenci olduğu 1984 yılında Kürt Özgürlük Hareketi’yle tanışan Beşîr Nurî, 39 yıldır mücadelesine devam ediyor. Şehit Egîd’in sıktığı ilk kurşunun Rojava’da yankılandığına dikkat çeken Beşîr Nurî, “1984 yılında hala öğrenciydim. O süreçlerde zaten Kürt Özgürlük Mücadelesi’ni yeni yeni tanıyordum. Yok edilmek, tasfiye edilmek istenen Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin daha da yaygınlaştığı, fitilin ateşlendiği bir süreçti. Daha öncesinde böylesi bir direniş ruhu görmemiştim. 15 Ağustos 1984 yılı sonrası Heval Egîd’in adını duyan her bir aile, çocuğuna Egîd adını verdi. Bu ailelerden biri de benim ailem. 1986 yılında doğan kardeşime Egîd adı verildi” diye belirtti.
Kürt halkının düşmanlarının Kürt Özgürlük Mücadelesi’ni yok etmek istediği süreçte 15 Ağustos Hamlesi’nin büyük bir cevap olduğunu kaydeden Beşîr, konuşmasına şöyle devam etti: “Düşman büyük darbe vurmak istiyordu. Sadece Bakurê Kurdistan’da değil, Kürlerin yaşadığı her yerde onu nefessiz bırakmak, boğmak istiyordu ama Heval Egîd öncülüğünde gerçekleşen 15 Ağustos Atılımı tüm saldırılara cevap oldu. Halkın ayaklanması, direnişin söndürülemeyeceğini düşmana gösterdi. Rojavayê Kurdistan’da da halk normal koşullarda yaşamıyordu. Baas rejiminin olağanüstü bir baskı ve zulmü halka dönük gerçekleşiyordu. Halkı, uzattığı pençesiyle susturmak, sindirmek istiyordu fakat 1984 sonrası halkın direnişinde muazzam bir değişim oldu; halkın coşkusu arttı, cesaretlendi.”
ROJAVA DEVRİMİ 15 AĞUSTOS ATILIMI'YLA BÜYÜDÜ
15 Ağustos Hamlesi’yle Rojavayê Kurdistan’da yeni bir sürecin başladığına işaret eden Beşîr, “Egîd adı artık halk için kutsallaşmıştı. Kürt halkının hayatını değiştiren yeni bir sürece giriş yapılmıştı ve heval Egîd sembol olmuştu. Yok olma eşiğinde olan bir halk için anlamlı bir süreçti. Çünkü yokluğu yerle yeksan edecek bir imkana sahip olmuşlardı. Varlığını koruyabilmek için direnişe inançlarının tam olması gerekiyordu ve halkta direnişi seçti. Eğer bugün Rojavayê Kurdistan’da devrim oldu diyorsak 15 Ağustos ve sonrasında verilen bedel ve emeklerin sonucudur. Çünkü 15 Ağustos Hamlesi tüm Kurdistan ve halkına etkide bulundu. Bu etkiyle devrimi yaşıyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.