80 yıldır bitmeyen tertele
Dersim Soykırımı’nın tanığı Hediye Özel anlatıyor…
Dersim Soykırımı’nın tanığı Hediye Özel anlatıyor…
1928 Xozat doğumlu Hediye Özel, babası ve çoğu yakınını Dersim Soykırımı sırasında kaybedip kendisi kurtulan biri. Soykırım trajedisini, Türk devlet barbarlığını yaşayan Hediye Özel anlatıyor.
Türk Bakanlar Kurulu'nun 4 Mayıs 1937′de aldığı karar, 1920'lerin ortasına doğru başlayan yeni Kürt soykırımına Dersim Tertelesi'nin dahil edilmesi sürecinin başlangıcıdır. Bu karar, Dersim Soykırımı’nın resmi belgesidir. 80 yıldır ne tertele bitti ne de o dönem baş eğmeyenlerin mirasçılarının direnişi.
ŞARK ISLAHAT PLANI
1925'te tüm Kürdistan’ı kapsayacak biçimde çıkarılan Şark Islahat Planı çerçevesinde Piran, Sason, Mutki, Zilan ve Ağrı katliamları yapıldı. Katliamcı Türk devlet politikasına karşı meşru öz savunma direnişi sergileyen Kürt halkı ve önderleri idam edildi.
1920’li yıllarla başlayan 1932-1934 yılları arasında yoğunlaştırılarak devam ettirilen Dersim'e ilişkin raporlar ve yazışmalardan, Türk devletinin bir askeri işgal harekatı hazırlığı yaptığı anlaşılıyor. Aslında öncesinden de Dersim'in bir çok alanında karakollar, askeri yığınak yapılarak gerilim yaratılmış ve bölgesel küçük çaplı çatışmalar yaşanmıştır.
1935'TE TUNCELİ KANUNU
Bu planın startı, 25 Aralık 1935’te Tunceli Kanunu'nun çıkarılarak Dersim isminin 'Tunceli' olarak değiştirilmesiyle verilir. Tunceli Kanunu, Şark Islahat Planı'nın Dersim'e ilk resmi uygulanışıdır. Bu kanun gereği Elazığ’ı merkez alan Dersim, Erzincan ve Bingöl’ü içeren 4. Genel Valilik oluşturulur ve başına Abdullah Alpdoğan atanır. Alpdoğan, yereldeki askeri ve idari otoritedir. Bu planın diğer bir adımı, yine Elazığ merkezli özel yetkilerle donatılmış İstiklal Mahkemesi'dir. Bunlar, soykırım hazırlıklarıdır. Kürtlere dönük soykırım politikası içerisinde Dersim, öncelikli bir tehdit olarak görülmektedir.
1936'DA HAZIRLIKLAR TAMAMLANIYOR
Planın pratik uygulaması, 1936'da büyük askeri kışlaların yapımıyla hız kazanır. Aslında işgal, soykırım ve sürgün, bu planın aşamaları biçiminde düzenlenir. İşgal başlatıldığında sürgün edileceklerin başta İç Anadolu olmak üzere hangi bölgelere yerleştirileceği bile netleştirilmiştir. Sonuç olarak Kemalist rejim uzun sürece yayılan bir hazırlıkla oluşturduğu bu soykırım planını aşama aşama uygular.
4 MAYIS'TA KARAR ALINIYOR
4 Mayıs 1937’de Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu, toplanarak kırım kararı verir. 4 Mayıs 1937, bir sürecin başlangıcıdır. Soykırım politikalarının neyi amaçladığını ve hangi hedef üzerinden geliştirildiğini göstermektedir. Aslında bir gün değil, bir sürecin başlangıcıdır. Hatta sadece 1937-1938 yılları arasına sığdırmak da durumun izahatında yetersiz kalır. Kürt halkına karşı geliştirilen katliamcı, soykırımcı politikanın devamıdır.
DERSİM NEDEN ÇIBANBAŞIYDI?
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Fatma Adır, 'neden Dersim' sorusuna, Dersim'in özgünlüğünü anlatarak yanıt veriyor: "Dersim, sosyal ve kültürel dokusuyla yüzyıllardır özgün ve özerk yaşayan bir bölgedir. Kendi öz değerlerini koruyan ve bunda ısrar eden bir gelenek hakimdir. Aslında asimilasyona ve entegre olmaya karşı bir direniş söz konusudur. Dönemin devlet politikasını tümden ortadan kaldırma, yok etme yaklaşımı da kaynağını buradan almaktadır. Zaten amaç da ilhak ve insansızlaştırmayla kendi egemenliğine almaktır. Dönemin devlet yazışmalarında ve Meclis konuşmalarında bu gerçeklik açıkça dile getirilir. Düşürülmesi gereken son kale ve çıbanbaşı olarak tanımlanır ve sistematik bir soykırım planı devreye koyulur. Bu anlamıyla Dersim Tertelesi'ni diğer Kürt katliamlarından farklı kılan bu özgün yanıdır.
Böylesi bir soykırım ve sürgün politikasından sonra Dersim'e yoğun bir asimilasyon politikasının uygulandığını biliyoruz. Köklü direniş kültürünü, sadece fiziki imha ve yerinden etmekle bitirilemeyeceğini sömürgeciler de bilmektedir. Dersim'e beyaz katliam dediğimiz asimilasyon politikası da uygulanır.
GİZLİ KARAR, AÇIK SOYKIRIM
Türk Bakanlar Kurulu'nun 4 Mayıs 1937'deki toplantısında “1937 Yılında Yapılan Tunceli Tenkil Harekatına Dair Bakanlar Kurulu Kararı” alınır. “Gayet Gizlidir” ibareli yarım sayfadan oluşan kısacık kararla, uzun bir trajedinin de düğmesine basılır, Kürt Alevi halkına Türk egemenliğinin bütün kini kusulur. Kararda, Atatürk'ün bilgisi, onayı ve direktifi dışında olmadığı da belirtilir.
İŞTE KARARIN TAM METNİ
“1937 YILINDA YAPILAN TUNCELİ TENKİL HAREKATINA DAİR BAKANLAR KURULU KARARI
Gayet Gizlidir
KARAR
4 Mayıs 1937
Başvekalet Kararlar Müdürlüğü
Sayı: Son günlerde Tunceli’de vukua gelen hadiselere dair raporlar 4.5.1937 tarihinde Atatürk’ün ve Mareşal’ın huzurları ile tetkik ve mütalaa edilerek aşağıdaki sonuca varılmıştır:
1. Toplanan kuvvetlerle Nazımiye, Keçizeken (Aşağı Bor), Sin, Karaoğlan hattına kadar, şedit ve müessir bir taarruz hareketi ile varılacaktır.
2. Bu defa isyan etmiş mıntıkadaki halk toplanıp başka yere nakil olunacaktır. Ve bu toplama ameliyesi de köylere baskın edilerek hem silah toplanacak, hem bu suretle elde edilenler nakledilecektir. Şimdilik (2000) kişinin nakli tertibatı hükümetçe ele alınmıştır.
Mülahaza:
Sadece taarruz hareketiyle ilerlemekle iktifa ettikçe isyan ocakları daimi olarak yerinde bırakılmış olur. Bunun içindirki, silah kullanmış olanları ve kullananları yerinde ve sonuna kadar zarar vermeyecek hale getirmek, köyleri kamilen tahrip etmek ve aileleri uzaklaştırmak lüzumlu görülmüştür.
Not: Malatya’dan ve Ankara’dan gönderilen kuvvetlerin cepheye vasıl olmaları ve cephedeki kuvvetlerin ufak tefek talimleri ve istirahatları ve bundan başka Diyarbakır’dan gelecek taburun tavzifi, bütün bunlar düşünülerek bir hafta sonra yani 12 mayısta ileri harekete başlanabileceği anlaşılmaktadır.
Not: Paraya acımaksızın içlerinden çok adam kazanıp kullanmaya çalışmak lazımdır. ”