İsveç kilisesinde Dersim Aleviliği tanıtımı
Stockholm il merkezindeki Katarina Kilisesi, Dersim Aleviliğinin tanıtıldığı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
Stockholm il merkezindeki Katarina Kilisesi, Dersim Aleviliğinin tanıtıldığı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
Şahin Kızkardeşler Müzik Grubu'nun İsveçli ünlü yönetmen Peter Oskarsson ile birlikte organize ettiği etkinlikte, Helin Şahin, Aleviliğin sadece bir inanç olmakla kalmayıp bir yaşam felsefesi, doğayı, evreni ve insanlığı anlamanın bir biçimi olduğunu söyledi.
Alevilik inancına göre gerçeklere ve hakka ulaşmanın yolunun bilgi ve eğitimden geçtiğini söyleyen Şahin, Dersim'de yaşayan Alevilerin ölüm, doğum sırasındaki gelenek ve ritüalleri ile ilgili açıklamalarda bulundu.
5 kızkardeşin oluşturduğu Şahin Kızkardeşler Müzik Grubu, Sanatçı Hakan Vreskala'nın da çalıdığı defin eşliğinde Dersim yöresinden Kürtçe ezgi ve türküler söyledi. Alevilik inancı ve Türk devletinin Alevilere yönelik baskılarını anlatan 18 dakikalık bir belgeselinin gösterimi yapıldı.
Türk ve Kürtlerin yanı sıra İsveçlilerin de katıldığı etkinliğin sona ermesinden sonra izleyicilere ekmek dağıtıldı.
ANF'ye açıklamalarda bulunan Peter Åskarsson, Aleviliği ilk kez bir film çekimi sırasında filmde şarkı söyleyen Berrin Şahin'den duyduğunu, İsveçliler tarafından tanınmayan Aleviliği tanıtmak için böylesi bir etkinliği düzenlemeye karar verdiğini söyledi.
Alevilerin geçmişte ve günümüzde baskı altında tutulan bir toplum olduğunu söyleyen Åskarsson, “Totaliter ve demokratik olmayan rejimlerde farklı inanç ve gruplar baskı altına alınıyor. Buna son verilmesi ve tüm insanların inançlarına saygı gösterilmesi gerekir. İnsanların bir birleriyle kavga etmeleri ve savaşmaları gerekmez. Bir birimizin farklılıklarına saygı göstererek barış içinde yaşayabiliriz” dedi.
Rojda Şahin, Bu etkinlikle Alevi inancını ve Alevilerin doğa ve toplumla ilişkilerini İsveç toplumuna tanıtmak istediklerini belirttikten sonra, “Gelenek ve kültürümüz giderek kayboluyor. Aleviler geçmişte inançlarının gereğini gizlice yerine getiriyorlardı. Günümüzde de pek ilerleme olduğu söylenemez. Türkiye'de rejimin propagandasından dolayı Alevilere yönelik ön yargılar var. Pek çok insan Alevi olduğunu gizlemek zorunda kalıyor. Dilimiz de yok olma riskiyle karşı karşıya. Eğer önlem alınmazsa 10 veya 15 yıl sonra yok olabilir” şeklinde konuştu.