Özel savaş intihara sürüklüyor

Cizîr’de artan çocuk/genç intiharlarına dikkat çeken görevden alınan Belediye Eşbaşkanı Berivan Kutlu, özel savaş konseptinin gençleri umutsuzluğa sürüklediğini ve anlaşılmamış hissettirdiğini söyledi.

Cizîr Belediyesi Eşbaşkanı Berivan Kutlu, öz yönetim süreçlerinden sonra devlet tarafından umutsuzluk, çaresizlik ve yalnızlık duygusunun hakim kılınmaya çalışıldığını; uyuşturucu kullanımı ve satışının teşvik edildiğini belirtti.

Şirnex’in Cizîr (Cizre) ilçesinde geçen hafta 16 ve 17 yaşlarındaki iki kız kardeş, kendilerini suya atarak yaşamlarına son vermek istedi. Balıkçıların yardımıyla büyük kardeş kurtarıldı, suya kapılan 16 yaşındaki kız çocuğunun cansız bedenine ulaşılamadı. Aynı hafta içerisinde yine Cizîr’de 14 yaşında bir erkek çocuğu yaşamına son verdi. Bir hafta içerisinde üç çocuğun intihar ettiği ilçede, geçtiğimiz iki yıl içerisinde 10'dan fazla çocuk ve genç yaşamına son verdi. Yerine kayyum atanan Cizîr Belediyesi Eşbaşkanı Berivan Kutlu, son dönemlerde artan çocuk ve genç intiharlarına dair ANF'ye konuştu. 

Suya atlayarak yaşamlarına son vermek isteyen iki kız kardeşin ailesini ziyaret ettiklerinde ailenin büyük bir şaşkınlık ve üzüntü içerisinde olduğunu belirten Kutlu, şu bilgileri paylaştı: "İntihar eden iki kız kardeş yurtsever bir ailenin çocukları. Çocukların amcası şu an siyasi parti yönetimimizde aktif görev alan bir arkadaşımız. Aileyi ziyaret ettiğimizde kızların anne ve babalarının kan davasının dışında kalmak için Avrupa'ya gitmek durumunda kaldıklarını ve çocukların ağabeylerinin yanında kaldıklarını öğrendik. İnsan büyük üzüntü duyuyor. Maalesef bunlar kabul edilmesi zor olsa da toplumumuzun acı gerçekleridir. Ağabeyleri uzun yol şoförü ve Irak'a gidip geliyor. Çocukların her ikisi de köylerindeki tekstil atölyesinde çalışan çocuk işçiler. Her sabah evden işe gitmek için çıktıkları saate çıkıyorlar. İntihar ettikleri nokta ile köyleri arasında yaklaşık 20 kilometre var. O gün çok yoğun bir yağmur vardı. Yürüyerek bu yolu geldikleri tahmin ediliyor ve insanların kendilerini görebilecekleri bir yerde suya atlıyorlar. O esnada orada bulunan balıkçılar çocukları kurtarmaya çalışıyor, yalnızca büyük kız kardeşi kurtarabiliyorlar."

KAYYUM DALGIÇLARI KABUL ETMEDİ

17 yaşındaki kardeşin hastanede tedaviye alındığını, 16 yaşındakinin cansız bedenine ise aradan bir hafta geçmesine rağmen ulaşamadığını hatırlatan, kayyum belediyesinin arama tarama faaliyetleri için kendi oluşturduğu ekibin dışında kimsenin çalışmasına izin vermediğini, ailenin günlerdir çocuklarının cenazesine ulaşmak için çaresizce beklediğini söyledi. Kutlu, şunları paylaştı: "Biz belediye yönetimindeyken 5 dalgıcı işe almıştık. Kayyum geldikten sonra dalgıçların işine son verildi. Gelen dalgıçlar da bu suda çalışamıyor. Başka bir ekip daha geldi. Bizim oluşturduğumuz 5 kişilik ekip o bölgeyi ve suyu tanıyor. Aile onlara ulaştı ve cenazeyi bulmaları için çalışmalarını talep etti. 5 arkadaşımız da kendilerini hazırladı gönüllü olarak bu çalışmayı yürüteceklerdi. Ancak kayyum kabul etmedi. İnsanlık namına hiçbir değerleri yok. Cenazelerine ulaşmak isteyen bir ailenin talebini dahi geri çevirebiliyorlar. Biz kendi oluşturduğumuz ekiple bu çalışmayı yürüteceğiz diyorlar, ancak o ekip hala bir sonuca ulaşamadı."

AİLE, NEDENİNİ BİLMİYOR

Ailenin parçalanmış yapısına ve çocukların tekstil atölyesi gibi çalışma koşullarının ağır olduğu bir yerde emeklerinin karşılığını alamadan çalışmak durumunda kalmalarına dikkat çeken Kutlu, şöyle devam etti: "Aileye sorduk, neden canlarına kıydıklarına dair herhangi bir fikirleri yok, sadece evde bir önceki gün tartışma olduğundan bahsettiler. Çıkan bir tartışma sonrasında iki kız çocuğunun canlarına kıyması aklın, mantığın, vicdanın kabul edebileceği bir şey değil. Bu çocukların gözünde hayatın anlamsızlaşmasının, bu tartışma dışında da birçok sebebi olduğu belli. Geçtiğimiz iki yıl içerisinde 10’dan fazla genç Cizre'de canına kıydı. Sadece son bir yılda 5 genç benzer şekilde yaşamına son verdi. İnsan genç dahi diyemiyor, çoğu 18 yaşının altında, henüz çocuklar. Bu sistem, onların gözünde anlamsız bir dünya yarattı. Tutunacakları hiçbir şey olmadığını hissediyorlar, arayışlarına cevap bulamıyorlar, kendilerini var edebilecekleri tek bir alan bulamıyorlar. Gözlerinde yaşamın anlamsızlaştığı son noktada da canlarına kıyıyorlar."

UMUTSUZLUK VE ÇARESİZLİK HİSSİ

Kutlu, Kurdistan'da devlet tarafından yürütülen özel savaş konseptlerinin dönemlere göre değişiklik gösterdiğini, Cizîr’in yıllar boyunca askeri abluka altında kaldığını, öz yönetim süreçlerinden sonra ise devlet tarafından umutsuzluk, çaresizlik ve yalnızlık duygusunun hakim kılınmaya çalışıldığını vurguladı. Kutlu, “Yıllardır bir sömürge toplumu yaratmaya çalışıyorlar. Sömürge toplumunun temel ayaklarından biri de sömürge psikolojisidir. Gençlerimizi yalnızlık ve çaresizlik kıskacına alarak toplumumuzu geleceksizleştirmeye çalışıyorlar. Bu sistem içerisinde gençler kendilerine ne sosyal ne de ekonomik olarak yer edinebiliyorlar. Eğitim sistemi onların hiçbir arayışına cevap vermiyor. Kendilerini ifade edecek bir alan bulamıyorlar. Varlıklarının yankısını duyamıyorlar ve her şeyin gözlerinde anlamsızlaştığı noktada canlarına kıyıyorlar” dedi. 

UYUŞTURUCUYU TEŞVİK EDİYOR

Kutlu, devletin oluşturmak istediği sömürge toplumunu, sömürge psikolojisini gençlerde geleceğe dair umutsuzluk ve çaresizlik hissi yaratarak sağlamaya çalıştığını dile getirdi. İntihar vakaları ile birlikte artan diğer bir olgunun uyuşturucu kullanımı olduğunu belirten Kutlu, şunları söyledi: "Cizre'de öz yönetim sürecinden sonra uyuşturucu kullanımı ve satışının teşviği söz konusu. Belediye yönetiminde bulunduğumuz 5 aylık süreçte onlarca aile bize bu konu için geldi. Uyuşturucu parası bulamayınca çocuklarının kendilerine saldırdıklarını söylüyorlardı. İnsanlar çaresizlikten kendi çocukların ihbar etme noktasına dahi geldi. Gençlere yönelik birçok projemiz vardı. Eğitim evleri ve tedavi merkezleri açmayı tasarlıyorduk. Her mahallede gençlerin buluşup oturabilecekleri alanlar yaratacaktık. Bu imkanı elimizden aldılar. Şimdi bu gençleri kendi elleriyle uyuşturucuya sürüklüyorlar. Her mahallede 9-10 gence bu pisliği bulaştırıyorlar, onlar da başkalarına bulaştırıyor ve ağ bu şekilde büyüyor. Yüzlerce gence ulaşmış oluyorlar. Kimin tedarik ettiği, kimin sattığı bilindiği halde polis müdahale etmiyor. 25 Kasım için toplandığımızda meydana ulaşamadan yüzlerce polis tarafından ablukaya alındık. Bize müdahale eden polis neden uyuşturucu satıcılarına etmiyor? Özellikle genç kadınlar üzerinden yürütülen politikalar var. Önce alıştırıp sonra uyuşturucu alacak parayı bulmak için bedenlerini satacak noktaya getirip fuhuşa yönlendirmeye çalışıyorlar."