Asimilasyona direnen kent: Mereş -I-

Mereş, Türk-İslam egemenliği boyunca sistematik olarak asimilasyona uğradı ve tarihsel siyasi ve sosyolojik hafızasından uzaklaştırılmak istendi.

Mereş, tarihsel olarak Hititlerin, Luvilerin, Medlerin, Asurluların, Hurrilerin, Guttilerin yaşadığı şehirdir. Yüz yıl Med İmparatorluğunun hakimiyetinde kalan Mereş, Müslümanlık, Hristiyanlık, Yahudilik, Alevi/Kızılbaş, Zerdüştlük gibi kadim inançların ve dinlerin bir arada yaşadığı bir kenttir.

Fırat Nehri’nin batısında yer alan Kürt illerinin sınırında bulunan Mereş, tarihsel olarak Türk-İslam egemenliklerinde sistematik olarak demografik değişime en çok uğrayan Kürt illerin başında geliyor. Son yaşanan depremlerde Kürt Alevilerin yerleşimlerinde yaşanan büyük yıkımın ardından Türk devlet sisteminin devam eden Kürtsüzleştirme politikaları için bir fırsata çevirme riskini de beraberinde getiriyor. Buranın yerleşik halkı olan Kürtlerin Türkleştirilmesi ve Alevilerin de Sünnileştirilmesi politikaları kesintisiz olarak uygulandı.

Mereş’ın tarihiyle ilgili araştırmalar yapan ‘İlk Çağdan Günümüze Mereş Tarihi’ ve ‘Mereş Kıyımı/Tarihsel Arka Planı ve Anatomisi’ kitaplarını yazan Aziz Tunç, Mereş’i ve tarihsel dönüşümünü ANF’ye anlattı:

İLK ÇAĞLARDA MEREŞ

Mereş, yaklaşık olarak M.Ö. 1700’lü yıllarda, Markasi adlı Hititli bir komutan tarafından kuruldu. Asur kaynaklarında Markasi'nin (Mereş) o dönem Hititlerin en önemli şehirlerinden olduğuna dikkat çekiliyor. Hitit İmparatorluğu’nun M.Ö. 1200 yılında, 500 yıl sonra dağılmasıyla birlikte Mereş ve çevresi, Gurgum Şehir Devleti olarak varlığını sürdürmüştür. Mereş’in adı Gurgum olarak değişmiştir. Gurgum Şehir Devleti, M.Ö. 721’de Asurlular tarafından yıkıldı. Mereş bu tarihten sonra Asurluların eline geçti. Mereş ve çevresinde yaklaşık bin yıllık tarihinde ağırlıklı olarak Luviler, Hititliler, Asurlulardan oluşmuştur. Yine aynı tarihlerde Kürtlerin ataları kabul edilen Hurriler, Gutiler ve Ermenilerin ataları olarak kabul edilen Urartulular da Mereş’e gelmiştir. Mereş’te yaşayan halkların tarihsel olarak çok tanrılı inançları bulunuyordu.

MED YÜZYILINDA MEREŞ

Mereş, M.Ö. 650’li yıllarda Kürt devleti olan Med İmparatorluğunun hakimiyeti altına giriyor. Mereş 100 yıl Med İmparatorluğunun şehri olarak kalıyor. M.Ö. 550’de Med İmparatorluğunun Persler tarafından yıkılmasıyla birlikte Mereş, Perslerin kontrolüne geçiyor. Medler ve Perslerin Mereş’e hâkim olması, demografik ve inançsal yapısını önemli ölçüde etkiledi. Aynı tarihlerde Kürtler ve Ermenilerin atalarının yaşadığı kentte, başta Zerdüştlük olmak üzere farklı inançlar da kendini ifade etmeye başladı.

BÜYÜK İSKENDER DÖNEMİ

Yaklaşık 220 yıl sonra M.Ö. 333’de Makedonyalı İskender, Persleri yenerek Mereş’in hâkimi oldu. Bu gelişme, Mereş’in sosyal ve inançsal özelliklerini etkiledi. Mereş, bu tarihten sonra Helenistik kültürle, Helen halklarıyla ve Helenlerin inançlarıyla tanışmaya başladı.

ROMA VE HRİSTİYANLIĞIN GELİŞİMİ

Mereş, 350 yıl sonra M.S. 17’de Roma İmparatorluğu tarafından işgal edildi. Romalılar, kentin ismini bir kez daha değiştirerek Mereş’e Germanikea adını verdi. Bu yıllar, Hristiyanlığın Roma İmparatorluğu tarafından yasaklandığı yıllardı. Bu yıllarda Mereş, varlığını illegal yollardan sürdürmek zorunda kalan Hristiyanlık için önemli bir yaşam ve gelişme alanıydı. Eshabı Kehf’in Afşin’de olmasının nedeni budur. Ayrıca Süryani/Nasturi inancının kurucu lideri Mor Nastur’un, M.S. 380’de Mereş’te doğmuş olması da Hristiyanlığın Mereş’teki etkisini gösteren bir başka gerçekliktir.

Roma İmparatorluğuna bağlı olan Mereş, 395 yılında imparatorluğun ikiye bölünmesi üzerine Bizans İmparatorluğunun bir şehri oldu.

İNANÇLAR VE HALKLAR MOZAİĞİ

Mereş’te M.S. 216’dan sonra Mani tarafından geliştirilen ve gnostik bir din olan Maniheizm de Mereş’ta kabul görüp yaygınlaştı. Ayrıca M.S. 200-275 yılları arasında yaşayan Hristiyan din görevlisi Samsatlı Pavlus’ın görüşleri de Mereş’te kabul gördü. Bu tarihe kadar Mereş’te yaşayan halklar, kadim halkların kalanları, Kürtler, Romalılar, Ermenilerin ataları olan Urartular ve Perslerin kalanlarından oluşmaktaydı. Bu yıllarda Mereş’te Hristiyanlık, Yahudilik, Manicilik, Zerdüştlük, Pavlusculuk ve varlığını koruyabildikleri kadar tarihten gelen kadim inançlar yaşadı. 395-638 yılları arasında Mereş, yukarıda belirtilen toplumsal yapılarla ve inançlarla varlığını sürdürdü. Bu arada Süryaniler de farklı bir topluluk olarak Mereş’in sosyal ve inançsal dokusuna dahil oldu. 638’de Müslümanların Mereş’i işgal etmesinden sonra İslam dini ve Araplar da Mereş’e gelmiş oldu.

950’lı yıllarda Hamdaniler, Mereş’te hakimiyet kurarak önemli bir Kürt toplumunun Mereş ve çevresine yerleşmesini sağladı. 1000’li yıllara gelindiğinde Mereş ve çevresinde Hristiyanlar, Alevi/Kızılbaşlar, Müslümanlar, Süryaniler, Yahudiler, Êzidîler, Pavlukanlar, Maniciler, Zerdüştler gibi kadim inanç ve kültürlerin bir arada yaşadığı görülüyor. O tarihlerde önemli bir Ermeni nüfus da sonradan Mereş’e yerleştirildi.

MEREŞ ERMENİ BEYLİĞİ

1070’lı yıllardan sonra Mereş’in merkez olduğu bir Mereş Ermeni Beyliği kuruldu. Kısa süreli yaşamasına rağmen geniş bir alanda siyasal hakimiyet kurarak, Ermeni ve Hristiyan kimliğini güçlendiren bir etki yarattı.

ERMENİLERİN YARDIMIYLA TÜRKLER GELDİ

Türkler, 1100 yılına doğru bölgeye gelmeye başladı. Türklerin Mereş ve çevresine gelmesine Ermeniler yardımcı oldu. O dönem Bizanslılarla çatışma halinde olan Ermeniler, Türkleri müttefik olarak değerlendirdi. Türk tarihçileri gerçekleri çarpıtarak Mereş’i 1084’ten sonra Türklerin toprağı ilan ediyor ancak tarihi gerçekler böyle değildir. Belirtilen tarihte Türkler Mereş’e gelmeye başladı, ancak bu tarihlerde henüz etkin ve hâkim güç değillerdi. Mereş ve çevresinde Bizanslılarla Selçukluların iktidar savaşları sürmekteydi. Bu işgal ve iktidar savaşlarına Haçlılar da dahil oldu. Gerek Selçuklularla Bizanslıların savaşları gerekse Haçlıların sık sık Mereş’i işgal etmesi de Mereş’in sosyal ve inançsal kimliğini etkiledi.

YARIM ASIRLIK EYYUBİ HAKİMİYETİ

Eyyubiler, 1160-1200 yılları arasında Mereş’te hakimiyet kurdu. Mereş’te Eyyubilerin hakimiyet kurması, Kürt kimliğinin kent genelinde daha etkin olmasını sağladı. 1200’lı yıllarda Kürt Alevi/Kızılbaş nüfusunun bölgede baskın olması sonucu Türkmen Alevilerin de Mereş’e yönelmesine etki etti. Kent, o dönem Kürt-Türk Alevi/Kızılbaşların yoğun yaşadığı bir alana dönüştü.

Mereş’te 1240’lı yıllarda Kürtler, Türkmenler, Ermeniler, Helen halkları, Yahudiler, Süryaniler birlikte yaşarken, inanç olarak Müslümanlık, Alevi/Kızılbaşlık ve Yahudilik gelişkindi. Bu tarihlerde Mereş’e Müslüman ve Türk iktidar anlayışının kimliği hakim olmadı. Bu tarihlerde bölgede hiçbir caminin bulunmamış olması, bölgenin Müslümanlaşmadığını gösteriyor. Mereş’e yerleşen veya İslamı kabul edenlerin de İslamın kurallarının uygulanması konusunda ısrarcı olmadığı, yani bu grupların Müslümanlıklarının yüzeysel olduğu anlaşılıyor.

BABAİLER İSYANI

En büyük Alevi isyanlarından birisi olan Babailer İsyanı, 1240’ta Adıyaman/Samsat’ta, yani Mereş ve çevresinde başladı ve etkili oldu. İsyanın Mereş çevresinde etkili olması, Alevi/Kızılbaş topluluklarının yaşam alanlarının yoğun olmasından kaynaklıydı. Görüldüğü gibi, bu dönemde de Mereş’in sosyal ve inançsal durumu bakımında kesin olan şu ki; ne Müslümanlar ne de Türkler henüz Mereş’in hâkim gücüdür. Bölgenin hâkim siyasal otoritesinin sık sık değişmesinin bir nedeni de budur.

MEMLUK-DULKADİROĞULLARI DÖNEMİ

Bölgeye 1300’lü yıllarda Memluklular hakim oldu. Memlukluların himayesinde hayvancılık/çobanlık yaparak yaşamını sürdüren Dulkadiroğlu Karaca, Memluklulardan hayvanlarını otlatacağı bir yurtluk istedi. Memluklular, Dulkadiroğlularını Mereş’e yerleştirdi. Memluklulara bağımlı olan Dulkadiroğlu Karaca, bir süre sonra 1330 yılında, Mereş’te Memluklulara bağlı Dulkadiroğlu Beyliğini kurdu. Bu beylik döneminde Mereş’te Türkler, Kürtler, Ermeniler, Yahudiler, Süryaniler ve kadim topluluklardan kalanlar yaşamaktaydı. Memluk döneminde Mereş’te inanç olarak İslam, kısmen güçlense bile, Alevi/Kızılbaş yoğunluğu ve etkisi devam etti. Ayrıca önemli bir Hristiyan toplumunun varlığı söz konusuydu. Bununla birlikte Dulkadiroğlu Beyliği döneminde Mereş ve çevresinde İslam ve Türk kimlikleri daha çok görünür oldu. Buna rağmen Alevi/Kızılbaşların yoğunluğu, Hristiyanların ve Yahudilerin varlığı, İslam inancının hâkim inanç olmasını engelledi. Aynı şekilde Ermeni ve Kürt halkının varlığı, Türklerin hâkim millet olmasını önledi.