Su şirketlerinin atık suları çevreye yaydıkları için tepkiye neden olduğu bir sırada hükümet idari cezalardaki üst sınırı kaldırdı.

Şimdiye kadar cezalar 250 bin paund olarak belirlenmişti. Çevre Bakanı Thérèse Coffey, “Kirletenlerin her zaman ödemesi gerekiyor. İdari cezalardaki üst sınırı kaldırıyoruz ve kapsamını çok daha geniş bir suç yelpazesini hedef alacak şekilde önemli ölçüde genişletiyoruz” dedi.

Hükümetin yasa tasarısı yalnızca su arıtma şirketlerini değil, aynı zamanda atık yönetimi ve hatta yakma fırınları veya bireyler gibi diğer potansiyel olarak kirletici faaliyet sektörlerini de ilgilendiriyor.

Ancak su sektörü, özellikle su şebekesine yatırım yapılmaması nedeniyle büyük miktarlarda atık suyun nehirlere ve denize boşaltılmasından dolayı birkaç yıldır eleştirilerin hedefinde yer alıyor.

Birleşik Krallık sektöründeki şirketler, Margaret Thatcher yönetimindeki 1989 özelleştirmelerinden bu yana 60 milyar sterlinden fazla borçlandığı için, altyapının iyileştirilmesi milyarlarca sterline mal olacak.

Londra bölgesinin su tedarikçisi ve aynı zamanda Birleşik Krallık'ın en büyük su şirketi olan Thames Water, son yıllarda nehirleri kirlettiği için milyonlarca pound para cezasına çarptırıldı.

İngiliz hükümeti, Londra ve Thames Valley'de 15 milyon müşteriye hizmet veren Thames Water ile ilgili endişeler karşısında her türlü senaryoya hazır olduğunu belirtti. Bu senaryolara, şirketin iflas durumunda kontrolün "özel bir idare" rejimi aracılığıyla yeniden ele alınması da dahil.