IPBES, 13 binden fazla çalışmanın bir sentezi olan benzeri görülmemiş bir rapor yayınladı. Çalışmayı 49 ülkeden 86 uluslararası uzman yürüttü.
Uzmanlar, insan tarafından getirilen istilacı yabancı türlerin dünyada giderek daha hızlı yayıldığı ve çok büyük zararlara neden olduğunu belirti.
Bunun karşısında insanlığın şu ana kadar nispeten güçsüz olduğu ifade edilirken, bu istilacı türler arasında Asya eşekarısı, Amerikan kerevitleri, ambrosia, Japon knotweed'i veya sevimli sincaplar ve rakunlar var.
Rapora göre küreselleşme veya iklim değişikliğinin desteklediği istilacılar çoğalıyor, mahsulleri ve ormanları tahrip ediyor, hastalıkları yayıyor ve dünyadaki yaşam kalitesini tehdit ediyor.
Sözkonusu çalışma bu "acil acil durumu" değerlendirmek ve buna karşı koymak için yapıldı.
Rapora göre dünyada, insan tarafından bir bölgeye getirilen, 37 bin egzotik tür var.
Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'ne tavsiyede bulunan IPBES, sözkonusu türlerin yüzde 10'dan azının (3 bin 515) istilacı olarak kabul edildiğini, bunların neden olduğu "olumsuz ve bazı durumlarda geri döndürülemez" etkilere dair "kanıt" olduğunu kaydetti.
Bu türlerin yüzde 6'sını bitkiler, yüzde 22'sini omurgasızlar, yüzde 14'ünü omurgalılar ve yüzde 11'ini mikroplar oluşturuyor.
Araştırmaya göre istilacı türler biyolojik çeşitlilik için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Diğer bir ifadeyle bunlar yok oluşların yüzde 60'ında "önemli bir rol" oynuyorlar ve vakaların yüzde 16'sında tek neden olarak öne çıkıyorlar.
“Kademeli etkiler konusunda” uyarıda bulunan IPBES'e göre, bunların ana suçları ekosistemleri bozmak (yüzde 27), yerli türlerle rekabet etmek (yüzde 24) veya yırtıcılık (yüzde 18) şeklinde sıralanıyor.
Örnek olarak, Maui'de (Hawaii) yakın zamanda çıkan ölümcül yangın kısmen, terk edilmiş şeker tarlalarına yayılan, hayvan beslemek için ithal edilen bitkiler tarafından körüklendi.
Raporda, istilacı türlerin insanlar üzerinde de olumsuz etkisi olduğu belirtilirken, özellikle "geçim kaynaklarını, gıda güvenliğini, suya erişimi, ekonomiyi ve sağlığı" etkilediğinin altı çiziliyor. Rapora göre istilacı türlerin verdiği zararların uzun bir listesi var.
Avrupa, Amerika ve Orta Asya bu zararlıların en yoğun olduğu bölgeler olarak ifade ediliyor. Doğaya büyük ölçüde bağımlı olan adalar ve yerli halklar özellikle savunmasız durumda olduğu belirtiliyor.
Araştırmanın üç yazarından biri olan Helen Roy, "Biyolojik istilalarla ilgili tehditler tüm dünyada benzeri görülmemiş bir hızla ilerliyor ve elbette işler daha da kötüleşecek" dedi. IPBES, hiçbir şey yapılmazsa istilacı tür sayısının 2050'de 2005'e göre yüzde 36 artacağını tahmin ediyor.
Ancak henüz mücadelenin kaybedilmediğine vurgu yapan araştırmacılar, "Biyolojik istilaları yönetmek, doğa ve insanlar için önemli faydalar sağlayacak şekilde gerçekçi ve ulaşılabilir bir yaklaşımdır” tespitinde bulundu.