Karanlıklara karşı ‘Ronahî’ olma arayışındaydı

Bundan tam 10 yıl önce Mardin Mazıdağılı bir Kürt kadını olan Ronahî Garzan, Amanoslarda büyük bir direniş örneği sergileyerek yaşamını feda etmişti.

Gerilla Garzan’ın şahadetinin yıldönümünde mücadele arkadaşı Jînda Ronahî “Karanlıklara karşı hep Ronahî olma arayışındaydı” diyerek Garzan’ın mücadele kişiliğini anlattı.

Filiz Ürün, kod adıyla Ronahî Garzan, Mardin’in Mazıdağ ilçesine bağlı Şemrex köyünde dünyaya geldi. 12 yaşına kadar Mazıdağı’nda yaşayan Garzan Lise öğrenimini devam ettirmek için Mersin’e gider. 1990’lı yıllar döneminde gelişen mücadele ve eylemselliklerden etkilenen Garzan, gençlik yıllarında gerilla saflarına katılır. 17 yaşında gerillaya katılarak kendisinde özgür Kürt kadın kimliğini oluşturmayı hedef alan Garzan, PKK hareketi içerisinde kendisinin karanlıklara aydınlık olmayı hedefleyerek gerilla faaliyetleri yürüttür. On iki yıl boyunca özgürlük dağlarında mücadele yürüten Garzan, Zagros dağlarında kaldı. Zagroslardan Amanoslara geçen Garzan, Türk ordusuyla girilen bir çatışmada yaşamını feda eder.

15 gün boyunca düşman çemberi içinde kalan Garzan, içinde bulunduğu gerilla grubuna öncülük etmiş ve son nefesine kadar kahramanca direnmişti.

Garzan’ın gerillaya katılım kararını nasıl aldığını anlatan Jinda Ronahî “bu kararı almasının sebebi; o süreçlerde Kürt halkı üzerine uygulanan soykırım politikalarıydı. Ronahî bunların hepsini fark ediyordu. Kendi dilini konuşamama ve kendi kültürüyle yaşamama çelişkileri hep vardı. Bir de o süreçlerde Hizbul kontra tarafından yapılan infazlar vardı. Polis ve jandarmaları gördüğünde elini yumruk halinde sıkıyordu. Onlara karşı büyük bir kini ve öfkesi vardı. Karanlıklara karşı hep Ronahî olma arayışındaydı” dedi.

TOPRAĞINA KARŞI SEVGİ DOLUYDU

Mazîdağ’a büyük bir sevgisi olan Ronahî’nin yurtseverlik bilincinin ve toprağa bağlılığının çocuk yaşlarda geliştiğini, bu sevginin onda mücadele azmini ve arayışlarını sıkılaştırdığını belirten Ronahî, Ronahî’nin herkesin kendi toprakları için mücadele etmesi gerektiğini yaşamda vurgu yaptığını söyledi. Ronahî, gerilla Ronahî’nin toprak sevgisinden bahsederek “bence herkesin kendi bu cennet toprakları için mücadele etmesi lazım. Yoksa buralar her gün yıkılıp talan edilecek. Bunu yapanlara, bizim topraklarımıza el uzatanlara karşı büyük bir kinin ve öfkenin olması gerek” diyerek aslında yapılan her tavrın her harekettin kendi kimliğine, kültürüne ve kişiliğine bir saldırı olduğunu söylüyordu” dedi.

Ronahî Mersin’e taşınmalarının ardından yaşananları şöyle anlattı: “Mersin’e gittiğinde Mazîdağ’dan ayrılışını bir türlü kabul edemiyordu. Tam bir Mazîdağ aşığıydı. Hiçbir zaman ruhu Mazidağ’dan gelmedi. Ülke sevgisinin en değerli ve en kutsal sevgi olduğuna ve bunun üstünde hiçbir sevginin olmayacağına inanıyordu. Mazîdağı çok seviyordu Ronahî. Onun bu sevgisi yönünü dağlara çevirmesine neden oldu. Herkesin de onun gibi kendi doğduğu toprakları sevmesi ve onun için mücadele etmesi gerektiğini sürekli söylerdi.”

KARANLIKLARA AYDINLIK OLMAK İÇİN PKK’YE KATILDI

İnsanların yaşamında kişiliğini en iyi yansıtan isimleri olduğunu söyleyen ve gerilla Ronahî’nin kişilik ve isim bağını anlatan Ronahî “ismini kişiliğinden alıyordu” dedi. Mücadele arkadaşı Ronahî, gerilla Ronahî’in kendi olma arayışını bu sözlerle ifade etti: “Ronahî’nin sürekli arayışları vardı. Verili olan hiçbir şeyi kabul etmiyordu. Çünkü düzenin ona verdiklerinin kendisine ait olmadığını biliyordu. Sistem yaşamında, yalan-dolan ve seni karanlıklara çeken olaylar vardı. Ronahî karanlıklara inat Ronahî olmak istiyordu. Bundan dolayı Özgürlük Hareketine katıldı.”

Gerilla Ronahî’nin mücadele yaşamı boyunca arkadaşları tarafından sevilen, güven veren bir yapıya sahip olduğunu değerlendiren Ronahî “kime heval Ronahî’den bahsetseydim arkadaşların ağzından çıkan ilk söz ona duyulan saygı ve güvendi. Bütün arkadaşlar ondan söz edince arayışlarının çok güçlü olduğunu ve yoldaşlık sevgisinin, bağının çok güçlü olduğunu söylerdi. Gerçekten de var olanla yetinmiyordu. Hep yeniyi yaratmak istiyordu. Ve yeniliğin peşinden koşardı. Heval Ronahî bir işe el atınca en iyisi olmalıydı. Onun için aksisi sıradan oluyordu. Ve hep şunları söylüyordu: “bu yaşama yapacağım en büyük ihanet ve sıradan bir şekilde yaşamak olacaktır. Ben bunun olmaması için gücümün yettiği oranda çabalayacağım. Yoksa diğer şekli hem Önderliğe hem de bu yaşam uğruna can veren yoldaşlara ihanet olacaktır’ Diyordu. Bu sözlerle yaşama olan bağını ve tutkusunu gösteren Ronahî şahadetiyle ve şahadette ulaşmadan önce gösterdiği direnişle bunu çok açık bir şekilde bize göstermiştir” diyerek Ronahî’nin yaşam tutarlığına dikkat çekti.

15 GÜN ÇATIŞMADA ÜZÜN YAPRAKLARINI YİYEREK DİRENDİLER

Mücadelede yer alan kişiliklerin şahadet biçimi onların yaşam tarzlarını ve yaşama bağlılıklarını belirttiğini söyleyen Ronahî, yoldaşı Ronahî’nin yaşamını yitirişini ve gösterdiği direnişi şu sözlerle ifade etti: “Zagroslar da gerillacılık yapan Ronahî, başka faaliyet için Amanos dağlarına gitti. Amanoslara bir grup arkadaşla beraber gitti. Amanoslar’da Kar tepesi denilen alan da düşmanın geliştirdiği operasyon sonucu 2 arkadaşıyla beraber şahadette ulaşıyor. Şahadet tarzı bölge halkında büyük bir etki yaratmıştı. 15 gün boyunca sergiledikleri direniş sonucu şahadette ulaştıklarında köylüler gelip cenazelere bakıyor. Arkadaşların cebinde sadece üzüm yapraklarının olduğunu görüyorlar. Bu onlarda büyük bir etki yaratıyor. Ronahî ve arkadaşları on beş gün boyunca süren çatışmayı sadece üzüm yaprakları yiyerek direnişe çevirir. On beşinci günde Türk askerlerinin eline geçmemek için bombasını kendisinde patlatarak yaşamına son veren Ronahi, son ana kadar Türk askerleri ile çatışır. Ronahî “yaşanan çatışmada düşmanında birçok kaybı oluyor. Arkadaşların şahadet biçimi, düşman karşısında zafere ulaştıklarının kanıtıdır. Kanlarının son damlasına kadar savaşarak ölümsüzleştiler ” diyerek ve Ronahî Garzan’ın mirasına sahip çıkacağı sözünü yineleyerek konuşmasını sonlandırdı.