Tek pişmanlığı geç gelmesiydi

Sinopluydu Doğan. Karadeniz’in dalgaları gibi hırçındı. Tuttuğunu kopartırdı. Başladıysa bir işe, en iyi şekilde yapardı. İşçiydi Doğan, çocukluğundan beri çalışırdı. Devrimciydi. Tek pişmanlığı savaşa geç katılmasıydı.

Sinopluydu Doğan. Karadeniz’in dalgaları gibi hırçındı. Tuttuğunu kopartırdı. Başladıysa bir işe, en iyi şekilde yapardı. İşçiydi Doğan, çocukluğundan beri çalışırdı. Devrimciydi. Tek pişmanlığı savaşa geç katılmasıydı.

Fırat’ın Gazabı Hamlesi'nde 7 Ocak 2017'de şehit düşen BÖG savaşçısı Doğan Kırefe'yi (Muzaffer Kandemir) anlatan Yusufbaş Akay (Cihan Efe) da beraber savaşa katıldığı arkadaşına 27 Nisan'da Der Azza’da kavuştu. İşte Cihan Efe'nin anlatımıyla Doğan.

HER ŞEYİ BİRLİKTE YAPTIK

Çok eski arkadaştık, arkadaştan öte kardeş gibiydik. Altından kalkamadığım bir iş olduğunda ilk kapısını çaldığım kişiydi Doğan. Her şeyi birlikte yaptık; birlikte yemek yedik, birlikte güldük, birlikte ağladık, birlikte kavga ettik. Doğan, İstanbul’da yaşardı. Sabah 05.00-06.00 gibi kalkar, 19.00-20.00 gibi paydos ediyordu. Pazar günleri işe gitmiyordu, onu da sürekli partide ve eylemlerde geçiriyordu.

En son Rojava’ya gelmeden önce, “ben böyle bir karar aldım, gidiyorum” dedim. O da Eylem yoldaştan (Eylem Ataş, 27 Haziran 2016'da Minbic’in kuzey cephesinden şehre giren güçler arasındaydı ve o gün şehit düştü) çok etkilenmişti. Sürekli “keşke orada olsam” diyordu. Ben gideceğimi söyleyince Doğan’a, her zaman olduğu gibi beni yine beni tek bırakmadı. O ayrılmaz kardeşlik bağımızı, yoldaşlık bağına çevirip geldik Rojava’ya.

ÇOK NETTİ VE KARARLIYDI

Çok netti. Neden böyle bir karar aldı, neden buraya geldi, ne için savaşıyordu, bunların hepsinin cevabı netti kafasında. Çok kararlıydı.

Daha Rojava’ya gelmeden Kuzey Kürdistan'da yolda bir çocuk görmüştük. Doğan çocuğa simit uzatmıştı. Çocuk korkup kaçmıştı. Orada “şimdi daha iyi anlıyorum buranın ne kadar onurlu, aldığım kararın ne kadar doğru olduğunu” diye konuştu. Hep “keşke daha önce gelseydim” diyordu. Tek pişmanlığı buydu.

İYİ BİR İNSANDI DOĞAN

Hayatta en çok benimle kavga ederdi. Sürekli yerdik birbirimizi, bazen küserdi bana ama kimse anlamazdı 'bozuk' olduğumuzu. Zaten en fazla süren dargınlığımız 2 saat olmuştur. İyi bir insandı Doğan, iyi bir arkadaş ve iyi bir yoldaş... Kendimden çok güvenirdim ona. Bazen bir iş söylenirdi ona, hiç yapmak istemezdi, söylene söylene gidip yine de yapardı o işi. Çünkü alışkanlık olmuştu onda, boş duramazdı, tam bir proleterdi. Disiplinliydi bu konuda.

'GÖZÜN ARKADA KALMASIN' DEMİŞTİ

Çok şeyler yazılır Doğan için ama bazen tıkanırsın onu anlatırken. Kendi dünyası vardı. Bazen ne düşünüyor, ne yapıyor, hiç anlayamazdın, kaybolur giderdi kendi dünyasında.

En son ben cephedeyken gelmişti değişim için. Ben gidiyordum geri, o geliyordu yerime. O gelmeden önce bize saldırı olmuştu. Ben de hiç gitmek istemiyordum cepheden. "Gözün arkada kalmasın, sen gidiyorsun, ben geldim, senin savaştığın gibi şimdi sıra bende” gibi bişeyler söylemişti, tam hatırlamıyorum.

GÜLEREK GİTMİŞ BENİM YOLDAŞIM

Çok ağır bir saldırı oldu onlara. Kalbinden giren bir suikast mermisiyle şehit düştü, can yoldaşım. Diğer yoldaşlar anlattı; aslanlar gibi savaşmış, bir saniye durmamış, en ufak bir endişe olmamış gözünde ve gülerek gitmiş benim yoldaşım ölüme...