VAKAD 24 köydeki sorunların iskeletini ortaya çıkardı
VAKAD 24 köydeki sorunların iskeletini ortaya çıkardı
VAKAD 24 köydeki sorunların iskeletini ortaya çıkardı
Van Kadın Derneği’nin (VAKAD) 24 köyde yürüttüğü 125 günlük “Köy Köy Geziyoruz, Güçleniyoruz Projesi”nde sağlık sorunlarından eğitime, ekonomiden insan haklarına kadar bir dizi sorun tespit edildi. Anadilde eğitimin olmaması nedeniyle çocukların kendini ifade edemediği belirtilen çalışmada, kadın ve çocuk ölüm oranlarının arttığına dikkat çekiliyor. Deprem sonrası yaşamsal ve sağlık sorunlarının artığı ancak çözülmediğinin altı çizilen çalışmada, köylerin başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılığın da bitme noktasına geldiği vurgulandı.
VAKAD hazırlanan “Köy Köy Geziyoruz, Güçleniyoruz Projesi”nin 125 günlük çalışması sona erdi. Çalışma kapsamında Van merkeze bağlı Adıgüzel, Akçaören, Alaköy, Arısu, Atmaca, Çitören, Dibekdüzü, Dilimli, Göllü, Gülsünler, Güveçli, Hıdırköy, Kasımoğlu, Koçköy, Ocaklı, Özkaynak, Şahgeldi, Satıbey, Tabanlı, Yemlice,Yumrutepe, Gedikbulak, Mollakasım ve Yeşilköy’ü kapsayan 24 köyün genel durumuna ilişkin sorun ve çözüm tespitleri yer alıyor.
Global Diyalog ve VAKAD’ın finansmanıyla hazırlanan projenin nihai noktası, köylerdeki deneyimleri de içine alan bir kitap yayınlamak. 23 Ekim- 9 Kasım 2011 Van depremleri sonrasında 9 Nisan 2012 tarihinde VAKAD’ın 8. yılında tahsis ettiği gezici konteyner ile startı verilen çalışmada köylerde genel kadın sağlığı, kadının insan hakları konularında kadınlara eğitim seminerleri verildi. Akşamları kadınlarla filmler izlendi. Ayrıca köylerde şiddet gören kadınlara da ulaşan VAKAD, kadınlara bu konuda broşürlerle bilinçlendirme çalışmaları yürüttü. Ayrıca aile içi veya dışı şiddet yaşadıkları zaman başvurabilecekleri mekanizmaları da kadınlara aktardı.
720 kadına ulaşılan 24 köyün her birinde 5’er günlük çalışmalar yürütüldü. Yine köylerde travma yaşayan kadınların psikolojik destek almaları da bu süreçte yürütülen önemli çalışmalardan oldu. Eğitimlerin yanı sıra ev ziyaretlerinde köyde yaşayan kadın, çocuk, genç, yaşlı her kesimle görüşmelerde bulunan VAKAD, “Gerek eğitimler sırasında gerek ev ziyaretleri sonucunda bazı sorunlar tespit ettik. Bu sorunlar aşağıda başlıklar halinde belirtilmiştir. Tespit ettiğimiz sorunları çözme yükümlülüğü olan kamu kurumlarına resmi yazılar yazdık. Ayrıca kurumlarla birebir görüşerek sorunları kurumların gündemine taşıdık. Örneğin; kız çocuklarının taşımalı sistemle liselere gidememe sorunu çabalarımızla kısmen çözüldü” ifadelerinde bulundu.
ANADİLDE EĞİTİM OLMADIĞI İÇİN ÇOCUKLAR KENDİNİ İFADE EDEMİYOR
Proje kapsamında köylerde tespit edilen eğitim sorunları şöyle: “Köylerde kız çocukları hala okutulmamakta ve bu konudaki denetleme mekanizması çalışmamaktadır. Yetişkin kadınların çoğunun okuma yazması yoktur. Erken yaşta zorla yapılan evlilikler ve akraba evlilikleri köylerde yaygındır. Okula giden çocukların, 4. ve 5. sınıfa gelmiş olmalarına rağmen okuma ve yazma seviyeleri düşüktür. Çocuklar ev içinde/ev dışında yaşadıkları ve uyguladıkları şiddeti içselleştirmiş olup sorgulamamaktadırlar. Kürtçe olan anadillerinde eğitim olmadığından çocuklar kendilerini ifade etmekte güçlük çekmektedirler. Köylerde lise olmadığı için kız çocukları zorunlu 8 yıllık eğitimden sonra liseye gönderilmemektedir. Kız çocukları okula ev işlerinin yoğun olduğu dönemlerde gitmemektedirler. Kız çocukları yardımcı anne rolünü daha çok küçük yaşlarda üstlenmektedirler. Kız çocuklarının okumaya ihtiyacı olmadığı düşüncesi ailelerde yaygın olup, kız çocukları daha küçük yaşta evliliğe, anneliğe hazırlanmaktadırlar. Kız çocuklarının okutulmamasında aileler bahane olarak ekonomik zorlukları öne sürmektedirler. Ancak oğlan çocukları için aynı bahaneyi daha nadir olarak kullanmaktadırlar. Kız çocukları üniversiteye hazırlık kurslarına/dersanelere genel olarak gönderiliyor. Hasbelkader üniversite hazırlık kurslarına/dersanelere gönderilen kız çocuklarının yurt sorunları bulunmaktadır. Yurtta kalamayan kız çocukları genelde yakın akrabaların evlerinde kaldıklarından ders çalışma imkanları kısıtlıdır. Gittiğimiz 24 köyden sadece 19 köyde ilkokul vardır. 2 köyün okulu depremden zarar gördüğü için öğrenciler başka bir köye gitmek zorunda kalmaktadırlar. 3 köyde ilkokulun yanı sıra ortaokul, 2 köyde de (Alaköy ve Yeşilköy) lise bulunmaktadır.”
SAĞLIK SORUNLARINDA ACİL VE İLAÇ SIKINTISI
Sağlık alanında tespit edilen sorunlar da şu şekilde öne çıkıyor: “Sadece 3 köyde sağlık ocağı bulunmakta olup, yalnız Alaköydeki sağlık ocağında sağlık hizmeti verilmektedir. Köylerde sağlık ocaklarında aile hekimliği uygulaması sebebi ile sürekli doktor bulunması gerekirken bulunmamaktadır. Acil durumlarda köylerde yaşayanlar şehre gelememektedirler. Aile hekimleri köye gelmektedirler; ancak ilaç temininde köylüler sorun yaşamaktadırlar. İlaç almak için şehre gelmekte zorlanmaktadırlar. Gezici eczanelerin oluşturulmasında fayda görmekteyiz. Kadınlar gebelik testi edinememektedirler. Erken yaşta evlilikler çok fazla olduğu için yeni evlenen genç kadınlarda düşük oldukça fazla görülmektedir. Kadınlar gebelikten korunma yöntemlerini bilmemektedirler. Gebelikten korunma kadına mahsus bir husus olarak değerlendirilmektedir. Ulaşabildiğimiz kadınlara KSEP (Kadın Sağlığı Eğitim Programı) kapsamında gebelikten korunma yöntemleri anlatıldı; ancak tabi tüm kadınlara bu bilgilerin ulaştırılması gerekmektedir. Kadınlar mensturasyon hakkında önceden bilgi alamamaktadırlar. Mensturasyon ve kadın cinselliği bir tabu olarak önümüzde bir sorun dağı olarak durmaktadır. Cinsellik ve mensturasyon hakkında rivayetler oldukça yaygındır. Bu konuda yanlış bilgiler kulaktan kulağa, neredeyse nesilden nesile yayılmaktadır. Örneğin; regl olmayı ve kadınların günlük akıntılarının hastalık olduğunu veya reglin kadınlara Allah’ın verdiği bir ceza olduğunu düşünenler vardı.”
KADIN VE ÇOCUK ÖLÜMLERİ
Hamile kadınların hamilelikleri sürecince takipleri zor olmakla beraber, kadın ve çocuk ölümlerinin arkası kesilemediğine dikkat çekilen sağlık sorunları devamla şöyle belirtiliyor: “Doğumlar genelde evde olmaktadır. Bu da kadın ve çocuk ölümlerini arttırmaktadır. Doktorlara duyulan güvensizlik oldukça üst düzeyde olup, kadınlara hastanelerde kötü muamele uygulanması kadınları hastanelerden hizmet alma konusunda isteksiz kılmaktadır. Kadınlar, köylerinde bulunan sağlık ocaklarındaki doktor, ebe ve hemşirelere aile içi şiddeti aile hekimliği uygulamasından önce anlatabilmekteydiler, ancak aile hekimliği uygulaması ile bu durum daha da çıkmaza girmiştir. Yoğun kış şartlarında köylülerin sağlık hizmetlerine erişimleri daha da güçleşmektedir. Özellikle yeni evlenen kadınların gebelik, kadın hastalıkları, adet, korunma yöntemleri konularında bilgisi oldukça azdır. Bulaşıcı hastalıklar konusunda köy halkı bilgili olmayıp, önlenebilecek bulaşıcı hastalıklar köy halkının sağlığını ciddi şekilde etkilemektedir. Çitören Köyü'nde kuş gribi vakası, Gedikbulak Köyü'nde göz ve deri hastalıkları, Mollakasım Köyü'nde Brucella hastalıkları yaygındır. Kadınlarda meme ve rahim kanseri belirtileri görülmektedir. Bu konuda bilgi eksiklikleri bulunmaktadır. Meme ve rahim kanseri konularında kadınlara bilgilendirme yapılması gerekmektedir. Kadınlar, hastalıklarını çok rahat ifade edememekte olup, ifade ettiklerinde onları doktora götürecek erkeklerin bu konuda karar verici olduklarını ve hastalıklarının ilerlediği görülmektedir. Çocuk sayısı oldukça fazladır. Kadınlar çok çocuk doğurmaktadırlar. Köylerden yatılı olarak Van merkezdeki hastanelere giden hasta yakınlarının kalabilecekleri yerler bulunmamaktadır. Akraba ve yakınların yanında kalmak istemeyenler hastanelerin bekleme salonlarındaki koltuklarda uyumaktadırlar. Hastaneler köyden gelenlerin tahlil randevularına öncelik vermemektedir. Köyden muayane, tahlil ve tahlil sonuçlarının alımı ile tedavi için kadınlar günlerce şehir merkezine gidip gelmek zorunda bırakılmaktadır.”
DEPREM SONRASI SORUNLAR
Çalışmadaki fiziksel koşullar konusunda tespit edilen sorunlarda da ciddi veriler bulunuyor. Köylerde genelde tuvalet ve banyo imkânları zor olduğundan bu durum yaşlı/yatalak hastalar ile fiziksel engellileri daha da olumsuz etkilediğinin altı çizilen çalışmada, “Köylerde tuvaletler genelde ev dışındadır. Yaşlı hastalar ve engelliler ev dışında olan tuvaletlere sırtta taşınarak götürülmektedirler. Ayrıca bedensel bakımları da çok büyük zaman aralıklarıyla yapılmaktadır. Deprem dolayısıyla tandırlarda kırılma ve çatlamalar oluşmuştur. Van Valiliği ve Hayata Destek Derneği zarar gören tandırları kısmen onarmış veya yeniden yapmıştır. Ancak artçı depremler ile yine zarar gören tandırlarda ekmek yapan kadınlarda toz ve dumandan dolayı üst solunum yolları hastalıkları ciddi oranda baş göstermiştir. Deprem sarsıntıları içme suyu borularına zarar vermiş olup hala onarımı yapılmayan borular bulunmakta ve bu da köy halkının sağlığını tehlikeye sokmaktadır. Özellike yangın riski çok yüksektir. Van kent merkezinde olduğu gibi köylerde de sürekli elektrik kesintisi yaşanmaktadır. Deprem sonrasında yeni evler henüz tamamlanmadığı için konteynırda kalanlar elektrikli soba ile ısındıklarından, soğuğa maruz kalmaktadırlar” denildi.
EVLERDE SU TESİSATI VAR SU YOK
Deprem öncesinde de kötü olan köy yollarının depremden sonra köye yoğun bir şekilde yardım ve konteynır taşıyan kamyonların girip çıkması sebebiyle daha da bozulduğu dile getirilirken, köylere yakın mezralara hizmetler, köylere göre daha da zor ulaştırılıyor. Fiziki sorunlar hususunda devamla şunlar belirtiliyor: “ 24 köyden sadece birinde su ve kanalizasyon sistemi bulunmaktadır. Diğerlerinde su ve kanalizasyonla ilgili ciddi sıkıntılar var. Bu yüzden enfeksiyona bağlı hastalıklar çok fazla görülmektedir. Köylerdeki evlerde su tesisatı vardır; ancak su akmamaktadır. Köylerde ciddi elektrik sorunu vardır. Sokak ışıklandırması neredeyse yok.”
KÖYLÜLERİN SORUNLARI ‘ALLAHA HAVALE’
Çoğu yerde cep telefonu çekmezken, köy halkının haberleşme özgürlüğünün de engelli bir durumda olduğuna dikkat çekilen çalışmada insan hakları konusunda yaşanan sorunlar da şöyle: “Köylere gazete, dergi gibi günlük yayınlar ulaşmamaktadır. Ulaşım ciddi bir sorundur. Köylere toplu taşıma araçları bulunmamaktadır. Köy minibüsleri sabah kente gitmekte ve akşam dönmektedir. Köye ve şehre günlük işler için gidenler ulaşım sorunu yaşamaktadırlar. Temel insan hakları konusunda köy halkı bilgili değildir. Köy halkı kendi kaderi ile başbaşa kaldığı için kaderci bir kişiliğe sahip olmuştur. Depremin üzerinden bir yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) yönetiminin hatalı raporları yüzünden köylerde konut sıkıntısı yaşanmaktadır. Kendi yükümlülüklerini yerine getirmeyen AFAD yöneticileriyle yaptığımız görüşmelerde profesyonel bir tavır sergilemeyerek görevi ihmal edenleri ‘Allah’a havale’ etmekle yetinmişlerdir.”
TARIM VE HAYVANCILIK OLDUKÇA DÜŞTÜ
Köylülerin başlıca geçim kaynaklarını oluşturan tarım ve hayvancılık alanında da önemli sorunların tespit edildiği çalışmada köylerdeki tarımsal üretimlerin oldukça düşük olduğu belirtildi. Birçok köyün tarımsal üretim yapamaz halde olduğu ifade edilirken, “Daha once hane içinde tüketilen yağ, peynir, bulgur gibi bir çok ürünler köy halkı tarafından üretilirken tarımsal ve hayvansal üretimin olmaması sebebiyle üretilmemektedir. Hayvancılık da köylerde eskisi gibi yoğun olarak yapılmamaktadır. Hayvansal ürünler üretilmemektedir. Köyün ortak meraları köylüler tarafından işgal edilmiştir. Köy halkı Kırsal ve Tarımsal Kalkınma hibe ve programlarından haberdar değillerdir, köy halkının internet erişimleri olmadığından bu konuda bilgi edinenememektedirler. Ayrıca kamudan her hangi bir birim tarafından da bilgilendirilmemişlerdir. Özellikle az da olsa tarım ve hayvancılıkla ilgilenen Adıgüzel, Akçaören, Alaköy, Çitören, Dibekdüzü, Dilimli, Göllü, Gülsünler, Güveçli, Hıdırköy, Kasımoğlu, Koçköy, Ocaklı, Özkaynak, Şahgeldi, Satıbey, Tabanlı, Yemlice köylerine bu konularda bilgilendirmeler yapılmalıdır. Bu konuyu Tarım İl Müdürlüğü’ne öneri olarak sunduk. Genç nesil tarım ve hayvancılıkla ilgilenmek istememektedir. Medya ve politikalar tarafından halka pompalanan ‘modern yaşam’ halkı tarım ve hayvancılıktan soğutmuştur” diye belirtildi.
Yaşlı neslin önceden tarım ve hayvancılık işlerini aileden destek alarak yaparken, nesiller arasında yaşanan bu durumun yarattığı çatışma da sorunlardan bir tanesi. Köylerdeki erkeklerin genelde şehir dışında çalıştığı kaydedilen çalışmada, köy erkeklerinin tarım ve hayvancılık dışındaki meslekleri öğrenmek için İŞKUR’un sağladığı eğitimlerden yararlandığı belirtildi.
Projeye İstanbul Feminist Kolektif, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV), Hasan Kızıldağ, Türkiye Aile Planlaması Vakfı (TPAV) ve Psikiyatrist Cem Taylan Erdem destek sundu.