'Vatansız' Ziad Awad'ın Türkiye günlükleri: Hapis, işkence, dışlanma

'Vatansız' Ziad Awad'ın Türkiye günlükleri: Hapis, işkence, dışlanma

Romana, filme konu olacak bir öykünün başrolündeki "vatansız" Ziad Awad'ın,  "vatandaş olabilme" umuduyla geldiği Türkiye'de başına gelmeyen kalmadı. Halen anlayamadığı sebepten ötürü 9 ay cezaevinde kaldığını belirten Awad, "Hiçbir suç işlemediğim halde aylarca cezaevinde kaldım. İşkence gördüm. Başıma gelen zulmü anlamış değilim. En son geçen hafta Sinop'tan Ankara'ya geldim tedavi olmak için. Kimliğim ve param olmadığı için tedavi etmediler. Tek isteğim Birleşmiş Milletler'in (BM) bana vatandaşlık hakkı tanıması ve eşime, oğluma kavuşmak" dedi.
 
İşgal altındaki Lübnan'da dünyaya gelen Ziad Awad, "vatansız" geçen 47 yılın öyküsü içinde en çok Türkiye'de yaşadıklarının dehşetiyle sarsıldı. 12 Haziran 2011'de Suriye'den Türkiye'ye gelerek iltica talebinde bulunan Awad, o günden beri kendi tabiriyle "bloke" olmuş durumda. Awad'ın Türkiye günlükleri ise sadece kendisinin yaşadığı dramın değil aynı zamanda bu ülkenin de bir aynası... "İşkenceye sıfır tolerans", "kötü muamelenin olmadığı ileri demokrasi", eşitlik, adalet kavramlarının cirit attığı, olağan olarak adlandırılan bu olağanüstülüğün yaşandığı Türkiye'yi etüd etmenin önemli bir nüvesi Awad'ın 20 ayda yaşadıkları.
 
Basında çıkan haberlerinse Awad'ın Türkiye'ye gelmeden önceki süreçleri dışında Türkiye'de herhangi bir sıkıntı, sorun yokmuşcasına işlenmesi dikkat çekiyor. Ve bu noktada Awad'ın öyküsünün bilinmeyen yanını sunmak en doğrusu olsa gerek.
 
Hatay'a geldikten sonra polise gidip mülteci olduğunu söyleyen Awad, yaklaşık bir hafta Altunöz'deki mülteci kampında kaldığını ifade etti. Kamptaki günlerini anlatan Awad, "Kampta beni tercüman olarak çalıştırdılar. Arapça metinleri çevirdim. BM'den gelenler ya da ülke dışından gelenlere tercümanlık yaptım. Kampta ayrıca bana Suriye karşıtı vaazlar verdirttiler. İçişleri Bakanlığı'ndan bir müsteşar geldi. Kendisine durumumu anlattım. Çözeceğini söyledi. Halen çözecek! Kesinlikle gazetecilerle konuşmama izin verilmiyordu. Ancak ben durumumu basına yansıtmak isteyince tutuklandım. Bunun nedenini de anlamış değilim. İki ay Hatay'da cezaevinde kaldım. Ben oradayken mülteci sayısı 3 bin 500 civarındaydı. Ama tabi şimdi bu sayı çok daha fazla" diye konuştu.
 
'İŞKENCE GÖRDÜM 5 GÜN KAN KAYBETTİM'
 
Hatay'da kaldığı süre içinde yaşadıkları karşısında şok olduğunu dile getiren Awad, "Hatay'daki cezaevinde beni darp ettiler. Mide ve karın tarafına aldığım darbeler yüzünden 5 gün boyunca anüs yoluyla kan aktı benden. BM'ye dilekçe yazdım ama dikkate bile alınmayıp çöpe atıldı. Ben de bunun üzerine uluslararası kanunları biliyorum dedim ve beni darp edenleri şikayet edeceğimi söyledim. Ardından açlık grevi yaptım. Girişimlerim sonuçsuz kaldı. Bunun üzerine de beni Tatvan'daki cezaevine gönderdiler" dedi.
 
ŞİKAYETE SÜRGÜN YANITI
 
"Ben cinayet işlemedim, herhangi bir suç da işlemedim. Bu başıma gelenler de neyin nesi?" diye isyan eden Awad, Tatvan cezaevindeki günlerini de şöyle anlattı: "Tatvan'da kaldığım süre içinde hergün hastaneye gittim. Çünkü yemek yemiyordum. Bir sorunum vardı ve ne beni dinliyorlardı ne de çözüm bulabiliyordum. Yemek yemediğim için de hastaneye götürüp serum veriyorlardı. 66 kilodan 46 kiloya düşmüştüm. En sonunda kendimi jiletledim. Hastaneye götürdüler yine. O sıra sol gözüm de görmüyordu. Muayene eden doktar beni tam teşekküllü bir eğitim-araştırma hastanesine sevk edilmemi söyledi. Bunun üzerine sevk edildiğim hastanede retina bozukluğu tanısı kondu. Ancak tedavimi de yaptıramadım. Yine şikayette bulununca bu kez de beni Aydın'daki cezaevine gönderdiler. En doğudan en batıya yani."
 
YASAKLAR, İHLALLER AYDIN'DA DA SÜRDÜ
 
Aydın'daki cezaevinde de 4 ay kaldığını belirten Awad, "Burada da her şey yasaktı. Yemek yemeyi bıraktım burada da. Hastaneye gidip tedavi olmam gerekiyordu.  Bu nasıl bir zulümdür? Aydın'da da doktorlar üniversite hastanesine sevk edilmemi söylüyordu. Ancak normal hastanelere götürüyorlardı. BM'ye yine dilekçe yazdım. O da sonuç vermedi" dedi.
 
TAHLİYE OLDU AMA ŞİDDET DEVAM ETTİ
 
Awad, 29 Şubat 2012 tarihinde niye girdiğini bilmediği cezaevinden tahliye edilerek Sinop'a gönderildiğini ifade etti. Bir yıldır Sinop'ta yaşadığını kaydeden Awad, yaşadıklarının burada da son bulmadığını söyledi. Sinop'ta her gün karakola giderek adli kontrol gereği imza verdiğini dile getiren Awad, "Sinop'ta kaldığım İl Spor Müdürlüğü'ne ait yerde Trabzon'dan gelen 5 kişi tarafından darp edildim. Kaldığım yerdeki sorumlu kişilerce de darp edildim. Suriye'den gelmişim, kimmişim, neymişim dendi. Şikayet ettim ama sonuç alamadım. Tahliye olduktan 9 ay sonra da üniversite hastanesine gidebildim. Şu an sol gözümle yanımı göremiyorum. Sol yanımı görebilmem için başımı çevirmem gerekiyor" ifadelerinde bulundu.
 
'KİMLİĞİM VE PARAM OLMADIĞI İÇİN TEDAVİ EDİLMEDİM'
 
Yaşadıkları yüzünden psikolojik olarak da ciddi tahribatlar yaşadığını belirten Awad, ailesinin yolladığı parayla yaşadığını söyledi. BM'nin kendisine mülteci hakkı vermemesi yüzünden bunca sorunla boğuştuğunu aktaran Awad, şunları dile getirdi: "BM bana bu hakkı tanımadığı için çözüm de olmuyor. En son birkaç gün önce Ankara'ya geldim. Diş tedavisi için Cebeci'ye Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne gittim ancak kimliğim olmadığı için bakmadılar. Param da yoktu. Çünkü tedaviyi parayla yapacaklarını ve bu ücreti de peşin istediler. Olmadığı için de veremedim."
 
'BM'NİN MÜLTECİ HAKKI TANINSIN İSTİYORUM'
 
Awad, TBMM başta olmak üzere Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, BM Yüksek Komiserliği ile de görüştüğünü belirterek, "MİT'le de görüştüm. Çünkü ben Türkiye'ye geldiğimde 4 bildiğim için farklı uygulamayla karşılaştım. Ajan olduğumu düşünüyorlardı muhtemelen. Bana kimlerin beni yolladığını soruyorlardı. Ben bu konuda yetkililerden yardım bekliyorum. BM bana mülteci hakkı tanırsa eşime ve çocuğuma kavuşabileceğim" dedi.
 
VATANSIZLIKLA SAVRULDU
1966'da Suriye'nin Lübnan'ı işgali sırasında Lübnan'da doğan Ziad Awad, resmi bir hükümetin yokluğu ve Suriye'nin çok sayıda vatandaşına kimlik vermemesi nedeniyle 18 yaşına kadar "vatansız" yaşadı. Kimlik vermeyen Suriye'nin kendisini orduya zorla almak istemesi üzerine Lübnan ordusuna karşı savaşmak istemeyen Awad, 1984'te Fransa'ya kaçtı. Ailesi ABD'ye iltica Awad, 1986'da lejyoner olarak Fransa ordusuna katılma kararı aldı ancak Suriyeli olduğunu ispatlayacak belgesi olmadığı için Fransa da kendisine vatandaşlık hakkı vermedi. 1994 yılına kadar 32 ülkeye iltica başvurusunda bulunan Awad, başvurularının hiçbirinden olumlu sonuç alamadı. Arkadaşının pasaportuna fotoğrafını yapıştırarak Meksika üzerinden ABD'ye giden Awad, 1999'a kadar ABD'de yaşadı. Orada anne babasıyla akrabalık bağını ispatlayarak Green Kart'a başvuran Awad, Suriye vatandaşı olduğunu tescil ettiremeyince bu belgeyi de alamadı. Mülteci olarak gittiği Avustralya'da vatandaşlık talebinde bulunan Awad, Fatıma Gazzaoui ile evlendi. Ömer adında bir oğlu olan Awad, Avustralya'da evlenip, işe girip, ehliyet alarak vergi ödemesine rağmen vatandaşlık başvurusunun prosedürü sürerken 2011'de Suriye'ye iade edildi. 12 Haziran 2011'de Türkiye'ye gelerek mülteci başvurusunda bulundu.