Yakın gelecekte yaşamımızı değiştirecek teknoloji: Otonom araçlar
Teknolojinin her geçen gün yeni bir gelişmeye imza atılmasına imkan kıldığı günümüzde motorlu araçların da sürücüsüz olarak kullanımına ilişkin çalışmalar yoğunlaşıyor.
Teknolojinin her geçen gün yeni bir gelişmeye imza atılmasına imkan kıldığı günümüzde motorlu araçların da sürücüsüz olarak kullanımına ilişkin çalışmalar yoğunlaşıyor.
Otomobil teknolojilerinde her geçen gün ileriye doğru gidilirken, özellikle yarı otonom otomobillerde belirli bir ilerleme sağlanmış durumda. Üreticilerin hedefinde ise araç sahiplerini tümüyle sürüş zorunluluğundan kurtaracak yüzde 100 otonom araçlara ulaşmak.
Dünyada bu alanda birçok şirketin yıllar önce başlattığı çalışmalarda olumlu sonuçlar alınırken, hiçbir üreticinin ‘güvenliğinden’ tamamen emin olmadan bu tür araçları piyasaya sürmeyeceği biliniyor. Zira otonom araçların test sürüşlerinde alınan sonuçların trafikte aynı düzeyde tutturulup tutturalamayacağı kestirilemiyor.
Otonom araçların trafiğe çıkması ardından yaşanacak bir olumsuzluğun bu sektörde bugüne kadar elde edilen gelişmeleri gölgeleyebilir ve devamının gelmesini teşvik edecek hukuki veya toplumsal desteği yitirebilir.
NEDİR BU OTONOM ARAÇLAR?
19’uncu yüzyıldan itibaren insan hayatına giren klasik otomobiller artık günümüzde artan nüfusa bağlı olarak fazlalaşan araç sayısıyla birlikte yetersiz kalıyor. Esneklikten yoksun, bireylerin uygun gördükleri zamanlarda seyahatine imkan vermeyen ve zaman kaybına yol açan bir durum söz konusu. Bu özellikle toplu taşımada ciddi bir sorun olarak duruyor.
Yine klasik araçlarla yapılan kazaların, teknik arızalar dışında, insan kaynaklı olduğu düşünüldüğünde, kendiliğinden sürüş yeteneğine sahip araçların önemli artıyor. İşte bu amaçla geliştirilen, teknik jargonuyla ‘otonom’, günlük yaşamda ise ‘sürücüsüz araç’ olarak bilinen araçlar devreye giriyor.
Otonom araçlar, üzerlerine monte edilen radarlardan, kameralardan, ultrasonik uzaklıkölçerlerden, GPS ve en karışık ve sürekli değişen trafik koşullarında yön belirlemek için kayıtlı haritalardan gelen mebzul miktardaki sensör verilerini işliyorlar.
Bu araçların, klasiklerinden farkı uzaktan veya içinden kumanda edilmeye gerek duyulmadan ve bağımsız bir şekilde kendi kararlarını uygulayabiliyor olmaları. Otonom araçlar elektro-mekanik aksamları ve kendilerine has yapay zekaları sayesinde insan kaynaklı birçok sorunu aşmaya çözüm olarak geliştirildi.
Bu araçların, çevresini ve trafik unsurlarını bir insan kadar ve hatta insandan da iyi algılamaları, analiz etmeleri ve kendi başlarına seyir halinde olmaları gerekiyor. Aracın gideceği hedef noktasını sahibinin vermesi gerekse de, bunun dışında insanın araca müdahalesi olmaksızın tüm kararların araç tarafından alınması gerekiyor. Bu manasıyla aracın içerisinde insan olsa da, aracın kontrolü tümüyle kendisinde kalıyor.
FAYDALARI NELER?
Bu araçlar, her ne kadar sadece ‘sürücüsüz bir yere gitme’ amacına hizmet ediyor gibi görünse de, beraberinde birçok faydayı getiriyor. En önemlisi de insan kaynaklı birçok olumsuzluğu önlemeyi hedefliyor.
Bunların başında ise ‘kazaları azaltma’ hedefi geliyor. Otonom aracın, insan sürücülere kıyasla en büyük üstünlüğü daha az hata yapacak olması olarak gösteriliyor. Çok iddialı gibi görünse de, bir makinenin insandan daha iyi karar alma yetisinin olabileceğini kabul etmek gerekiyor.
Trafik kurallarına uymayan, cep telefonuyla konuşurken araç süren, uykusuz, sarhoş veya ehliyetsiz araç süren sürücülerin varlığı bilinirken, otonom araçlarda bu sorunlarla karşılaşılmayacak. Böylelikle her yıl dünya genelinde 1,3 milyon insanın yaşamını yitirmesine, 20 ila 30 milyon arasında insanın da yaralanmasına yol açan trafik kazalarının büyük oranda azaltılması hedefleniyor.
Otonom araçların bir diğer faydası ise, insanların trafikteki davranışlarından kaynaklı olarak meydana gelen birikme ve kuyrukları engellemek. Klasik araçlarda sürücülerin kuralları dikkate almadan yanlış şeritlerden gitmesi, trafik ışıklarını doğru kullanmaması, bekleme veya durma yapılmayacak yerlerde durması gibi örnekler nedeniyle trafik oluşuyor.
Otonom araçların ise, trafik kurallarına uygun hareket edecek şekilde dizayn edilmeleri sayesinde bu tür sorunlara açmayacağı hesaplanıyor.
SÜRÜŞ KISITLAMASI OLAN BİREYLER İÇİN ÇÖZÜM
Bu araçların bir diğer özelliği olarak da bireylerin belirli kısıtlamalar nedeniyle araç süremeyecek olması nedeniyle seyahat özgürlüklerini daha üst seviyeye çıkaracak olmaları. Yaş veya fiziki engellerden dolayı ehliyeti olmayan ya da günü birlik nedenlerden dolayı araç süremeyecek bireyler, otonom araçlar sayesinde daha rahat hareket edebilecek.
Araç sahiplerini rahatlatacak bir diğer özellik olarak da, otonom araçların bireyler için zor ve sıkıcı olarak gelecek detaylardan kurtaracak olması gösteriliyor. Sürüş sorunu olmadığı için fiziki olarak yorulmayacak olan ve yine zaman kazanacak olan bireyler, örneğin aracını park etmek gibi bir sorun yaşamayacak. Araçların giderek daha da gelişen internet, karşılıklı haberleşme ve anlık güncelleme tahminleri sayesinde çevresel bilgilere daha detaylı bir biçimde ve saniyeler içerisinde ulaşacağı öngörülüyor.
ORTAK PAYLAŞIMA DAHA UYGUN
Otonom araçlar sayesinde örneğin birden fazla araç gerektirecek işler için tek bir aracın kullanılması yeterli olabilir. Örneğin çifte araç satın almak zorunda kalan ailelerde bu teknoloji sayesinde tek bir araç yeterli olabilir.
Yine günümüzde artık daha ekonomik olduğu için yolculuk paylaşımı, süreli araç paylaşımı gibi yöntemler geliştiğinden, otonom araçlar sayesinde bu tür paylaşımlar daha da yaygınlaşabilir. Buna örnek vermek gerekirse, sabah aracıyla işine giden bir birey, bu aracını iş çıkışına kadar daha başka bireylerin kullanımına rahatlıkla sunabilir. Bu sayede de günümüzde olduğu gibi her bir bireyin araç satın almasına veya kiralaması zorunluluğu ortadan kalkabilir.
ONU AŞKIN BÜYÜK ÜRETİCİ DEVREDE
Bu araçlar, merkezi Paris’te bulunan Uluslararası Motorlu Araç İmalatçıları Örgütü (OICA) tarafından otonomi derecelerine göre 0 ila 5 arasında sınıflandırılıyor. 5 derecesi yüzde 100 otonom anlamına geliyor ve henüz bu araçların serbestçe trafiğe çıkışına izin verilmiyor.
Ancak üreticilerin otonom araçları geliştirmeye yönelik yatırımları uzun yıllardan bu yana sürüyor. Fransa’da yayın yapan ‘voiture-autonome.net’ sitesinin alfabetik olarak derlediği bir listeye göre, proje aşamasında veya bitmiş olan otonom araçları üreten şirketler şunlar:
Alman Volkswagen şirketine bağlı Audi AG tarafından birçok mevcut markaya entegre edilen ‘Audi Piloted Driving’ adlı sistemle bu alanda ilerleyeceğini duyurmuştu. Şirket, BMW ve Daimler ile birlikte Nokia’nın harita sistemi olan ‘Here’yi 2,8 milyar euroya satın alması da, bu amaca hizmet ediyor.
Çin’in önde gelen arama motorlarından Baidu’nun Alman BMW şirketiyle 2014’de başlattığı bir ortaklığın sonucu olarak, Aralık 2015’te BMW 3 serisinden bir otomobilin test sürüşü yapılmıştı. Pekin çevresinde 30 kilometre kadar süren bu araçtan sonra Baidu’dan yapılan açıklamada, 2022’den önce araçların seri üretimine geçilebileceği duyurulmuştu.
Alman BMW şirketinin Çin’li Baidu’yla ortaklığının haricinde Audi ve Daimler’le başlattığı ortaklığın sonucu olarak ‘iNEXT’ adıyla bir projesi tanıtılmıştı.
Birçok otomobil üreticisine parça sağlayan Bosch şirketinin de 2 bini aşkın mühendisle gerçekleştirdiği bir proje sayesinde Tesla Model S adlı iki aracı tümüyle otonom hale dönüştürmüştü.
Ekim ayında yapılan bir açıklamayla, bugüne kadar 1 olan kamera sayısı 8’e çıkarılarak 360 derece görüş sağlanacağı duyuruldu. Yine 15 ultrason alıcısı ve Drive PX2 gibi platformlar sayesinde yüzde 100 otonom araç üretimi hedefleniyor.
Japon Toyota şirketinin ise Amerika üniversiteleriyle ortak çalışma başlattığı ve bu projelere 1 milyar dolar ayırdığı biliniyor. Şirketin hedefinde 2021 yılına kadar tüm araçlarını ‘akıllı fonksiyonlarla donatmak’ var.
Ulaşım alanında geliştirdiği mobil uygulamalarıyla bilinen ve birçok ülkede tartışmalı olan Uber şirketi de bu alanda çalışmalarına devam ediyor. Şirketin bir otonom aracının neden olduğu bir kaza nedeniyle aksayan çalışmalarının günümüzde Ford Fusion (Mondeo) markasında yoğunlaştığı duyurulmuştu.
Bunlar dışında Honda, Hyundai, Mercedes Benz, Microsoft, Nissan/Renault, Peugeot/Citroën ve Nvidia gibi şirketlerin otonom araçlar ürettiği ve denediği de biliniyor.
GÜVENLİK KAYGILARI ÇALIŞMALARI GECİKTİRİYOR
Otonom araçların yapımının en temel amaçlarından olan kazaları önlemenin ne denli doğru bir hedef olduğu ise şimdilik bilinmiyor.
Daha önce bazı prototiplerin yol açtığı kazalar ve bu tür araçların geniş çapta trafiğe çıkmamış olmaları da üreticileri daha ihtiyatlı olmaya itiyor.
Zira otonom araçlar piyasaya sunulduktan sonra yaşanacak teknik nedenli kazalar, yeni gelişmekte olan bu sektörün darbe almasına yol açabilir.
Bu ihtimali düşünen üreticiler, otonom araçlara yönelik testleri yoğunlaştırıyorlar ve kimi durumlarda yüzlerce ve hatta binlerce test yapılması söz konusu. Tesla örneğinde olduğu gibi araçlara daha fazla sensor monte edilmesi, kameralarının sayısının arttırılması gibi önlemler de bu amaca hizmet ediyor.
Ancak tüm bu ihtiyatlı çalışmalara rağmen, Google tarafından bu yıl çıkacağının duyurulmasına rağmen satışa sunulmayan araçların, önümüzdeki yıllarda gerekli özelliklere kavuşturulacağı bekleniyor. Bu sayede 2020’den itibaren otonom araçların trafikteki yerini alması mümkün.