AKP, 24 Haziran genel seçimler öncesi kamu çalışanlarını yakından ilgilendiren bir seçim vaadinde bulundu. Bu vaade göre kamuda çalışanlara 3600 ek gösterge uygulaması hayata geçirilecekti. Fakat 24 Haziran’ın üzerinden geçen yaklaşık bir yıla rağmen herhangi bir adım atılmadı. Adım atılmadığı gibi 3600 ek göstergenin tüm kamu personellerine değil, sadece 4 iş koluna yönelik yapılacağı söylendi. Memur sendikaları karara itiraz ederken henüz meclis gündemine gelen bir yasa da bulunmuyor. Son olarak 14 Mart Tıp Bayramı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan bu defa yerel seçimleri işaret ederek “Hemşirelerimizin de 3600 ek gösterge meselesini söz verdiğimiz şekilde çözeceğimizi ifade etmek istiyorum. Seçimden sonra ele alacağımız konulardan biri de budur” demişti. Yerel seçimlerin İstanbul’da yeniden tekrarlanması gündemde fakat 3600 ek göstergeye yönelik tek açıklama Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un çalışmaların sürdüğünü söylemesinden ibaret.
SADECE 4 MESLEK GRUBUNA
Peki, nedir bu 3600 ek gösterge ve kimleri kapsıyor? Ek gösterge, kamuda çalışan memurların maaşları, emekli ikramiyeleri ve emekli maaşlarının hesaplanmasında uygulanan bir metot. Bu metot unvan, hizmet sınıfı ve derecelere göre farklılık gösteriyor. AKP’nin ek göstergeyi uygulayacağı kamu personelleri ise şunlar: Öğretmen, polis, hemşire ve din adamları.
Fakat memur sendikalarının ek göstergenin tüm kamu emekçilerini kapsamasını ve bunun öğrenim durumuna göre kademelendirilip yine yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların da bu çerçeveye konulmasına yönelik talepleri var. Bu talepler çerçevesinde 11 Mayıs’ta sokağa çıkan SES üyeleri polis saldırısına uğrarken, SES Eşbaşkanı İbrahim Kara dâhil birçok sağlık emekçisi darp edilerek gözaltına alındı.
‘BU SADECE SEÇİM VAADİYDİ’
ANF’ye konuşan SES Eşbaşkanı İbrahim Kara, 3600 ek göstergenin siyasi iktidarın kendi vaadi olmasına rağmen bu hakkı talep etmelerine müdahale edildiğini ifade ederek şunları söyledi: “Siyasi iktidar 24 Haziran seçimi öncesi tüm kamu emekçilerine 3600 ek gösterge verilecek gibi bir açıklama yapmıştı. Daha sonraki süreçte herhangi bir adım atılmadı. Yine Cumhurbaşkanı’nın genel seçimlerden önce imamlara, polislere ve öğretmenlere daha sonra yerel seçim öncesi de hemşirelere 3600 ek gösterge verileceğini söyledi. Fakat seçim sonrası bu yerine getirilmediği gibi siyasi iktidar çıkıp ‘bu bir seçim vaadiydi’ diyerek aslında biz seçimlerde bu tip şeyler söyleriz; ama yerine getirmeyiz anlamında açıklama yapmış oldu. Ama biz yine de bu hakkın tüm kamu emekçilerine yönelik olması için çeşitli faaliyetlerde bulunduk.”
EKONOMİK KRİZ ALIM GÜCÜNÜ DÜŞÜRDÜ
Taleplerinin tüm sağlık çalışanlarına 3600 ek göstergenin uygulanması olduğunu dile getiren Kara, bunun meslek ve öğrenim durumuna göre kademelendirilerek düzenlenmesi gerektiğini ifade etti. 3600 ek gösterge isteme sebeplerinin özellikle derinleşen ekonomik kriz ve enflasyona yönelik olduğunu dile getiren İbrahim Kara şunları söyledi: “Zaten bugün, bu ek göstergeyi istememizin en büyük sebeplerinden biri de artan enflasyonun ücretlerimizi deyim yerindeyse eritmesi. Uzun süredir bir ekonomik krizin sonuçlarıyla karşı karşıyayız. TL’nin değer kaybetmesinden dolayı alım gücümüz tamamıyla düştü. O yüzden ciddi bir geçim sıkıntısı yaşıyoruz. Bizler sağlık hizmeti sunuyoruz; bu kadar geçim sıkıntısı yaşayan, geleceğine ilişkin kaygı duyan emekçilerin hizmet sunması çerçevesinde sorunlar da ortaya çıkabiliyor.”
REFAHTAN BAHSEDEMİYORUZ BİLE
Ek göstergenin yanı sıra döner sermaye, performans gibi uygulamamaların kaldırılıp temel ücret politikasının getirilmesi gerektiğini belirten Kara, isteklerinin refah düzeyinde bile değil, yoksulluk sınırında olduğunun altını çizdi: “TÜİK’in ve Türk- İş’in yoksulluk sınırına ilişkin açıklamaları var, buna göre sınır 6 bin 500 TL. Bugün sağlık çalışanların aldığı rakamlar bırakın yoksulluk sınırını, onun bile neredeyse yarısı konumunda. Ne yazık ki emekli olduklarında döner sermaye ve ek ödeme gibi gelirler de kesildiğinde 2bin 500 TL gibi bir ücret alıyorlar. Bu nedenle insanca yaşam konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Buna bağlı olarak da döner sermaye, performans vb. uygulamaların ortadan kalkmasını ve temel ücretimizin en düşük sağlık çalışanı için 6500 lira olmasını; yine onun da kademeli olarak eğitim durumu, mesleği, çalışma yılı vb. şeyler de gözetilerek düzenlenmesini talep ediyoruz. Yani bir sendikanın düştüğü durumu düşünün ki refahtan söz edemeyip yoksulluk sınırında bir ücreti talep ediyor.”
ÜÇ TEMEL TALEP İÇİN MÜCADELEYE DEVAM
3600 ek gösterge, en düşük temel ücretin 6 bin 500 TL olması ve fiili ücret zammı (Yıpranma payı) olmak üzere başlıca üç talep için mücadeleye devam edeceklerini belirtirken Kara, 11 Mayıs’taki saldırıya için de şunları dile getirdi: “Bu kadar demokratik bir talebe bile tahammül edemeyen bir siyasi iktidar var karşımızda. Ankara Valiliği eylemi yasakladı, basın açıklaması yapmamızı izin vermediler, darp ettiler, gözaltına aldılar ve hukuku çiğnediler. Bu ülkede uzun zamandır bunlara maruz kalıyoruz zaten ve de tabii ki faşizm ya da bu tarz uygulamalar tarihin çöplüğünde yerini alacak. Demokrasi ve insan haklarını mücadelesi verenler kazanacaktır. Çünkü özgür ve demokratik bir ülkede yaşarsak sağlıklı ve mutlu oluruz. Bizler sağlığımız, geleceğimiz ve mutluluğumuz için mücadelemize devam edeceğiz.”