Kırklar Dağı'nda mağduriyet ve rant

Kırklar Dağı'nda mağduriyet ve rant

Amed’de son yıllarda imara açılmasıyla birlikte tartışmalara neden olan Kırklar Dağı'na nasıl ruhsat verildiği, kaç müteahhit değiştirdiği, ortaklar kim, kaç konut yapılacak, ortada dönen rant tam bir muamma. En son, müteahhitlerden Namık Kemal Avşar, oğlu ve kardeşinin bıçaklanmasıyla tekrar gündeme gelen Kırklar Dağı tartışmaları sürüyor. 

Coğrafi terimlere göre ancak 'Tepe' sayılabilecek Kırklar Dağı, ismini bir zamanlar hemen yanı başında bulunan Süryanilere ait Kırklar Kilisesi'nden almış. Halen Kırklar Dağı'nın dibinde kilise harabelerini görmek mümkün. 

Osmanlı döneminde Süryani Kilisesi'nin tasarrufunda bulunan bu arazi, 1915 ve sonrasında yaşanan katliamlar ardından Ermeniler gibi Süryaniler de bölgeden sürülünce, Kırklar Dağı arazisi benzeri bölgede binlerce dönüm arazi ve gayrimenkul sahipsiz kalmış ve bu taşınmazlar dönemin ağa-bey gibi eşraflarına peşkeş çekilmişti. 

Yaklaşık 251 dönüm olan Kırklar Dağı arazisinin en son sahibi ise Diken ailesi. İşadamı Ramiz Diken'in tasarrufunda bulunan bu arazinin 20 dönümü hariç, kalan kısmı geçtiğimiz yıllarda Namık Kemal Avşar, emekli Yarbay Ufuk Eser Subaşı, Fatma Kuyucu gibi kişilere satıldı. Kuyucu sonradan DTK'da yer aldı. Araziye yatırım yapanlardan biri de Prof. Dr. Doğu Ergil idi. 

20 dönüm, 'otel inşaatı' için Ramiz Diken'in tasarrufuna bırakıldı.

Arazinin satışından sonra 3 Eylül 2010 tarihinde Kırklardağı Turizm ve 27 Şubat 2010 tarihinde ise Anadolu Aslanı adlı şirketler burada konut yapmak için harekete geçti. 

İlk etapta 80 konutluk 10 katlı bina projesi hazırlandı. Proje hayata geçirildi ve temeli atıldı. Asıl hedef ise aynı bölgede 1200 konut, alışveriş merkezi, 27 katlı otel yapımıydı.

Söz konusu alanda onaylı imar planına göre mülkiyet sahipleri, 21 Aralık 2010 tarihinde dört adet yapı için Bodrum+Zemin+9 kat, 13 Ocak 2012 tarihinde 3 adet yapı için Bodrum+Zemin+15 kat olarak ve 21 Ağustos 2013 tarihinde de dört adet yapı için Bodrum+Zemin+9 olarak Sur Belediyesi'nden yapı ruhsatı aldı. 

Kırklar Dağı'nda konutların temeli atıldıktan sonra, şirket sahipleri ulusal TV'lere ve ulusal gazetelere reklamlar vererek, henüz inşaat aşamasında iken konutları satmaya, müşterilerden para toplamaya başladılar. Çevreciler cılız sesle tepkileri başlayınca, şirket okul yapma vaadinde bulundu, hatta Anadolu Aslanı adıyla spor kulübü de kurdular. 

MÜTEAHHİTLER PAYLAŞAMADI

Ortada dönen rant büyük olunca, ilk ortaklardan olan emekli Yarbay Ufuk Eser Subaşı ekarte edilmek istendi. BDP adını ya da belediye adını kullanarak defalarca kendisinden para istendi. Çekimlerinin bir kısmı Amed’de yapılan ve senaristliğini Murat Batgi'nin yaptığı "Yangın Var" filmi için 500 bin lira alınarak zorla filme sponsor yapıldı. Aynı şekilde "BELÇAD'a verilecek" diye 5 konut ve "Sur Belediyesi'ne 4 taziye evi yapılacak" diye kendisinden para alındı.

Bir yandan bunlar yaşanırken, konut satışları ise sürüyordu. AKP İl Başkanı Aydın Altaç, TRT-6'da yayınlanan "Ciran Ciran" dizisinin oyuncuları ile bazı tanınmış politikacılar da başka isimler üzerine buradan ev almayı sürdürdü.

2012 yılında inşaata başladıktan sonra kendisinden sık sık para istendiğini ve adına kayıtlı evlerin bir kısmının zorla alındığını ileri süren eski müteahhit Subaşı ile diğer ortaklar arasında yaşanan sorun üzerine Sur Belediyesi'nin de içinde bulunduğu haklı-haksızı tespit etmek için 'cemaat' kurulur.

MİT DEVREYE GİRER

Müteahhit Subaşı, bu görüşmeler devam ederken RTÜK Diyarbakır Bölge Müdürü Erhan Esmeray aracılığıyla Emniyet ve MİT'ten yardım ister. 

Dönen rantın büyüklüğü nedeniyle önce Diyarbakır İstihbarat ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü, ardından da Ankara'dan gelen sivil bir ekiple görüşür. 

Ankara'dan gelen ekip, Başbakanlığa ait özel bir birimden olduklarını ve kendilerine Bora ile Tolga olarak tanıtırlar. Dicle Üniversitesi misafirhanesinde bunlara yer ayrılır ve bir yıl boyuncu Ufuk Eser Subaşı'nın yanından ayrılmazlar. Yapılan 'cemaat' toplantılarına, Belediye yetkilileri ile diğer ortak müteahhitlerle, iş adamlarıyla ve BDP'lilerle yapılan toplantılara katılırlar. Bütün görüşmeler gizli kameralarla, ortam dinlemeleri ile kayda alınır. 

Ankara'dan gelen iki kişilik ekip her şeyi kayda aldıktan sonra kentten ayrıldıktan sonra zararının telafi edilmediğini ve kandırıldığını belirten Ufuk Eser Subaşı, Özel Yetkili Savcılığa dilekçe ile başvurur. 

Ankara'dan gelen ekiple güvenlik amacıyla önce Urfa'da sonra da Mardin'de görüştükten sonra, ekibin Amed’e yerleştiğini belirten Subaşı, şikayet dilekçesinde şunlara yer verir: 

"Bu görüşmeler sonucunda Ankara'dan gelen ekibin hakkında yaptıkları araştırmalardan sonra benimle beraber kalacaklarını söylediler. 

Ankara'dan gelen ekip kendilerinin Başbakanlığa bağlı özel bir birim olduklarını, kendileri hakkında kesinlikle başka bir kişiyle konuşamayacağımı, konuşursam ömür boyu ceza alacağımı, kendilerini çevreme 'eşimin akrabaları' olarak tanıtacağımı bildirdiler. 

Ayrıca bu ekip Organize Şube Müdürü ve MİT ile de kesinlikle görüşmemem gerektiğini belirttiler. 

Ankara'dan adları Bora ve Tolga olan kişilerin kullandıkları telefon numaraları 0 533 3718529 - 0 532 4766801-0 532 4778495.

 Yaklaşık bir yıl süre boyunca yanımda bulundular. Organize Şube Müdürü Tuncay bey ile zaman zaman benimde olduğum fakat kendilerinin 3-5 günde muhakkak olayları değerlendirdikleri toplantılar yaptılar. Ayrıca kendileri Ankara'dan gelen bir ekiple de geceleri toplantı yapıyorlardı. Bu şahıslar üniversite misafirhanesinde kalıyorlardı. 

'TANIK KORUMA PROGRAMINA ALACAĞIZ DEDİLER'

Organize Şube Müdürlüğü kanalıyla şahsıma da dinleme cihazları, kemer ve cebime koyacağım çeşitli dinleme sistemlerini bana vermişlerdi. Önemli toplantılarda ise Ankara ekibi haricindeki kendileri de araçla, çevre masalara yerleştirdikleri görevlilerle dinleme yapıyor ve görüntü alıyorlardı. İlgili kişinin telefon numaralarını istiyor, onları da sanırım dinlemeye alıyorlardı. Sadece Kırklar Dağı'nda yaşadıklarımız değil, bölgedeki örgütün, sistemin işleyişini, burada yapılan çalışmalar hakkında ve kimlerin neler yaptığı hakkında bilgi sahibi oldular. Sur Belediye Başkanı Abdullah başkanın odasında yapılan toplantıların tamamı kayda alındı. Gelen ekibin Fi Yapı ve Karadeniz'de de bu yönde çalışmalar yaptıklarını duydum." 

FİLME ZORLA SPONSORLUK

Kırklar Dağı'nda yapılan usulsüzlük, tehdit ve gaspın belirlenmesi, örgütün adını kullanarak kendi menfaatleri için çıkar sağlayanların tespit edildiğini dilekçesinde belirten Subaşı, Sur Belediyesi adına kendisinden 200 bin TL, 5 ev alındığını, zorla 4 taziye evi yapmaya zorlandığını, aynı şekilde zorla "Yangın Var" filmine 500 bin vererek sponsor yapıldığını söyledi. 

Amed’i terk etmeye zorlandığını ve can güvenliğinin olmadığını belirten Subaşı, savcılığa verdiği dilekçesinde kimlerden şikayetçi olduğunu ise şöyle ifadelerle anlattı: 

"Ankara'dan gelen ekipten ve buna sebebiyet veren beni oraya yönlendiren Organize Şube Müdürü Tuncay müdürden, tüm bilgilere sahip oldukları halde mağduriyetimi devam ettirdikleri, şahsımı kullandıkları, birçok bilgiye sahip oldukları için yasal işlem yapmadıklarından, şikayetçiyim. 

Sur Belediye Başkanından 250 aileyi mağdur ettiği için, inşaatların kaçak yapılmasına göz yumduğu, inşaatlara bir yıl boyunca denetimsiz ruhsat verdiği için şikayetçiyim. 

Arsa sahibi Namık Kemal Avşar, Fatma Kuyucu'dan baştan beri bilerek şahsımı ve müşterilerimi dolandırdığı, örgüt adını kullanan kişileri üzerime gönderdiği, Kırklar Dağı'nın başlangıçta illegal şekilde imara açtırdığı için şikayetçiyim. 

Mağduriyetimin giderilmesi izin barış kurulu kuran ve başında olan Hacı Salih Can'dan şikayetçiyim. Kendisine sahte ev sözleşmesi yazdırttığı, arsa sahipleri, yeni müteahhitlerle anlaşıp üyelerin haklarının yenmesine sebep olduğu, partiye araba istiyorlar diyerek şahsımdan zorla 50 bin lira aldığı için şikayetçiyim. 

Müteahhit Cahit Alkan'dan, B bloklarını parti adını kullanarak zorla aldığı, gasp ettiği, şahsıma defalarca tehdit ettiği, zorla evrak imzalattığı, inşaat alanındaki yapı malzeme, konteynerler, çok sayıda eşyayı çaldığı ve gasp ettiği, evrak imzalattığı için şikayetçiyim. 

D Bloklarını Namık Kemal Avşar'la birlikte yapan yeni müteahhit Kemal Yıldız'dan gaspa dahil olduğu için şikayetçilim.

Süreç içerisinde etkili olan, ifadelerimde belirttiğim soyadlarını hatırlayamadığım İlhami hoca ve Sefer beyden şikayetçiyim. Enver Yurttaş'tan şahsımdan evlerin alınması döneminde etkili olduğu için şikayetiyim. 

Parti adına benden zorla 43 ev alan kişilerden şikayetçiyim.

Benden 30 bin liralık çek ve 10 bin lira para alan İmar Müdürü Mehmet beyden şikayetçiyim. 

Adnan Korkmaz, Ali Turan adlı müşterilerimden sahte çek verdikleri için şikayetçiyim. "

KIŞANAK: DTK MÜLK SAHİPLERİNİ ARAŞTIRSIN

Kırklar Dağı'ndaki yapılaşma konusundaki yaşanan tartışmalar devam ederken, Bu aybaşında yapılan DBP Yerel Yönetimler Kadın Konferansında konuşan DÖKH aktivisti Leyla Güven'in "Kırklar Dağı ile ilgili bizim yumuşak karnımız var: Bizim karşımıza çıkan ve çözülemeyen bir sorundur bu. Yanlış yapılaşmadır. Kırklar Dağı'nda bir kadın imzası olsa başka başka şeyler konuşuyor olurdum. Bizim uygulayacağımız mimari örnek olmalıdır" demişti. 

Konferansta yapılan bu eleştiriden sonra söz alan Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak ise, Kırklar Dağı'nın artık ciddi derecede rahatsızlık yarattığını belirterek, DTK'nin bu duruma müdahil olmasını istedi. DTK tarafından bir komisyon kurulmasını öneren Kışanak, Kırklar Dağı ile ilgili kurulacak komisyonun neler yapılması gerektiği üzerine bir araştırma yapılması gerektiğini belirterek, "Kırklar Dağı meselesi belediyeyi aşan, AKP'nin de çok fazla kaşıdığı bir konudur. DTK oradaki mülk sahiplerini araştırıp isimlerini açıklasın. Bazı şeylerin siyaset malzemesi yapılmaktan çıkarılması lazım" dedi. 

PARTİNİN ADINI KULLANDILAR

Bu açıklamasından sonra telefonla görüştüğümüz eski müteahhit Ufuk Eser Subaşı, Kışanak'ın "Kırklar Dağı meselesi belediyeyi aşan bir konu, DTK oradaki mülk sahiplerini araştırıp isimlerini açıklasın. Bazı şeylerin siyaset malzemesi yapılmaktan çıkarılması lazım" sözlerini desteklediğini ve kendisine teşekkür ettiğini belirterek, Kırklar Dağı konusunda partinin adını kullanan bazı kişilerin kendilerine şahsi rant sağladığını söyledi.

"Kırklar Dağı'nın üzerindeki 150 mağdur edilen ailenin ve şahsımın ahıyla orada hiç kimse yaşamayı ve açgözlü şekilde para kazanmayı düşünmesin" diyen Subaşı şunları söyledi: "Sayın Kışanak, inanıyorum ki sizin gibi duyarlı yetkililer de parti içinde bu konuya el atacaktır. Kırklar Dağı konusu şahsi menfaatleri uğruna insanları mağdur eden bir grubun, partinizi güya arkalarında gibi göstererek her türlü şiddeti, dolandırıcılığı, gaspı yasallaştırma çalışmalarıdır. Lütfen geçmişte de herkese zarar veren bu gruba bir son verin, bunlar gibilere müsaade etmeyin."

ALTAN TAN MECLİS ARAŞTIRMASI İSTEDİ

Kırklar Dağı'nın imara açılması sonrasında yaşanan tartışmalar üzerine, HDP Amed Milletvekili Altan da, Dicle Vadisi'nin yapılaşmaya açılmasına imkan sunduğu gerekçesiyle sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar tarafından tepki gösterilen Dicle Vadisi Projesi ile Kırklar Dağı'na ilişkin Meclis Araştırması istedi. Tan, Meclis’e sunduğu yazıda, "Diyarbakır ili Dicle Vadisi Projesi, Kırklar Dağı imarı ve imar uygulamaları ile ilgili sorunların belirlenmesi için Anayasa'nın 95'inci, iç tüzüğün ise 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederim" dedi. 

NARİN: YENİ YAPILAŞMAYA RUHSAT VERMEDİK

DİHA'ya konuşan Sur Belediyesi Eş Başkanı Seyit Narin ise yeni yapılaşmaya ruhsat vermediklerini belirterek, orada sadece daha önce ruhsat verilen binaların yapımının devam ettiğini kaydetti. Kırklar Dağı'ndaki binaların yıkımının söz konusu olmadığını savunan Narin, Kırklar Dağı'nın, Amed’in önceliği olmadığını ileri sürdü. Narin, binalar için şu an 9.50 metre yükseklik şartının Büyükşehir Belediyesi'nce alındığını, ancak yükselen binaların bu kararın öncesinden alınan ruhsata dayandığını söyledi. 

MEZOPOTAMYA EKOLOJİ HAREKETİNDEN TEPKİ

Kırklar Dağı'ndaki yapılaşmaya ilişkin 29 Ağustos tarihinde açıklama yapan Mezopotamya Ekoloji Hareketi ise "Kimden gelirse gelsin bu saldırılara karşı kentimizi, doğamızı, benliğimizi savunacağımızı bir kez daha yineliyoruz" dedi.

Belediyelerin hem stat hem de Kırklar Dağı'na ilişkin somut politikalarını ortay koyarak, halkla birlikte projeler geliştirmesi gerektiğini ve sessiz kalınmamasını kaydeden Mezopotamya Ekoloji Hareketi, açıklamasında şunlara yer verdi: "Halkın temsiliyetinin vücut bulduğu belediyeler bu tarz yapılara kesinlikle izin vermemelidir. Ve bir an önce Amed genelinde demokratik toplum inşa sürecinde kente ilişkin kentsel politikalarını hayata geçirecek adımlar atmalıdır. Amed halkının onayından geçmeyen hiç bir proje bu kentte uygulanmamalıdır. Buna izin verilmemelidir. Demokratik özerkliğin inşa sürecinin hız kazandığı böylesi bir dönemde toplumun yapısını değiştirecek, sınıflaşma ve kutuplaşmaları arttıracak, toplumu çürütecek bu tarz politikalardan derhal vazgeçilmelidir. Biz Mezopotamya Ekoloji Hareketi olarak tüm Belediyeleri, STK'ları, Meslek Odalarını, partileri, kentini savunmaya ve tüm bu talan ve yıkım politikalarına karşı durmaya çağırıyoruz." 

Amed surları ile Hevsel bahçelerinin UNESCO Dünya Kültür Mirası'na adaylığını koyduğu bir dönemde AKP hükümeti de bu yıl Dicle Vadisi'ni imar rezerv alanı ilan ederek, rantın önünü açmış oldu. Çevreci örgütlerin tepkileri devam ederken Kırklar Dağı'nda konut yapımları halen sürüyor. Aynı şekilde müteahhitleri birbiri aleyhine açtıkları davalar ve savcılığın soruşturması da devam ediyor.