9 Nisan 2013’te kuruluşunu ilan eden DAİŞ, önce Suriye’nin kuzeyi ve Rojava’ya yönelik saldırılarla gündeme geldi. Dünya insanlık düşmanı DAİŞ’li çetelerin gerçek yüzünü ise 2014’ün yaz aylarında tanıdı. 6 Haziran 2014’da Musul’un kuzeybatısından şehre giren DAİŞ çeteleri, 10 Haziran 2014'te hiçbir ciddi direnişle karşılaşmadan kent merkezini işgal etti. Irak ordusu kaçarken bıraktığı mühimmatlar DAİŞ çetelerini daha da güçlendirirken, başta Şengal olmak üzere Musul’un ilçeleri olan ve Güney Kürdistan toprakları için tehlike çanları çaldı.
DAİŞ çeteleri 16 Haziran’da ise Şengal yakınlarındaki Türkmen kasabası Telafer'e yöneldi. Buradaki Şii Türkmenlerin büyük bölümü Şengal'e sığındı. DAİŞ, Telafer’de katlettiği Şii Türkmenlerin görüntülerini servis etti. Bu arada Kerkük’te Pêşmerge güçleriyle çatışmalar başladı ve DAİŞ yakaladığı pêşmergelerin kafasını kesip görüntüleri basınından servis etti. Artık Hewlêr ve Maxmur’dan Kerkük’e giden birçok köyü ele geçiren DAİŞ’in bundan sonraki planını tahmin etmek hiç de zor değildi.
DAİŞ’li çetelerin Şengal'e saldırması an meselesiydi. Bu durum karşısında tedbir alması bir yana Şengal’deki KDP’li güçler Êzidîlerin silahlarını toplayarak, "merak etmeyin biz sizi koruruz" diyordu. Şengal’e yönelik tehlikenin artması üzerine KCK yönetimi KDP ile irtibata geçerek durumun ciddiyetinin uyarısında bulundu ve bölgeye güç gönderebileceğini iletti. Ancak KDP yönetimi KCK’nin bu çağrısını yanıtsız bıraktı. Bunun üzerine Haziran’ın son günlerinde Kürt Özgürlük Hareketi, Şengal’e 12 kişilik bir gerilla grubunu göndermeye karar verdi. Şengal’e ulaşan grupta yer alan Serxwebûn isimli gerilla, gazeteci Seyit Evran’a o tarihi anları yıllar sonra şöyle aktardı:
“24 Haziran’da arkadaşlar bizi çağırdı. Önce Metina'ya geldik. Biraz dinlendik, sonra birkaç saat daha yürüdükten sonra Gare'ye geldik. Arkadaşlar bizimle toplantı yaptı. Rêber Apo’nun talimatı çerçevesinde arkadaşlar nasıl bir görevle karşı karşıya kaldığımızı, Önderliğin önümüze nasıl bir görev koyduğunu, bu göreve bizi uygun gördüklerini söylediler. Bu görev Şengal'e geliş göreviydi. Cemal arkadaş (Murat Karayılan) ise bize şunları söyledi: 'Dervişe Avdi’nin 12’leri gibi olacaksınız. Onun yanında yer alan kardeşi Sadun, kardeşi, amcasının oğlu ve diğer arkadaşları gibi olacaksınız. Gideceğiniz alan ve o alandaki eski destanımızın anlamı budur.’
28 Haziran’da Şengal’e geçmek için yola çıktık. Dağlık bir alanda bir gün kaldık. Orada bir gün kaldıktan sonra Rojava sınırları içine geçtik. Rojava sınırları içinde de dört gün kaldık. Cezaa taraflarında sınır boyunda yerleştikten sonra ikili üçlü birimler şeklinde kendimizi örgütledik. Daha sonra birimlerimizi Şengal'e geçirdik. Arkadaşlar geçtikten sonra KDP arkadaşlarımızın geçtiğini duydu ve onların peşine düştü. Xanasor’da heval Xebat Derik, Harun Jirki ve Komalen Ciwan’dan Zerdeşt arkadaş ile Şengalli bir milis olan Bahriye Qaso KDP’ye esir düştüler.
Bu yakalanma Fermandan 20 gün önce oldu. Bu arkadaşlar yakalanmadan önce diğer iki grup bize birkaç grup şeklinde gençleri gönderdi. Bu gençler geldiği gibi onlar için oluşturduğumuz programa göre onları eğitmeye başladık. Gelen gençler yaklaşık bir bölük kadardı. Kısa süreli bir eğitimden sonra onları Şengal’e geçirdik. DAİŞ bulunduğumuz alana sürekli saldırılarda bulunuyordu. Bir gece şiddetli saldırılarda bulundu. Çatışmalar sabaha kadar sürdü. Bu kez Rabia tarafına geçtik. Kısa sürede yeni katılan ve bize gönderilen yaklaşık bir taburluk genç bize ulaştırıldı. Bu gençlerin eğitiminin sürdüğü günlerde Ferman başladı. O sırada bu gençleri dört grup şeklinde düzenledik ve Şengal'e doğru yola çıktık.”
İHANET VE 9 GERİLLANIN DİRENİŞİ
Tarih yaprakları 3 Ağustos 2014’ü gösterdiğinde DAİŞ çeteleri, Şengal'e doğru saldırıya geçti. Aynı saatlerde KDP de kentte bulunan yaklaşık 17 bin kişilik gücünü tek bir kurşun sıkmadan geri çekti. O tarihlerde nüfusu 400 bin civarında Şengal ve civarında yaşayan halka haber vermeden çekilen KDP, büyük bir katliama kapı araladı. Fermana bir de de ihanetin eklenmesi, Şengal’in yüz üstü bırakılması yaşanacak acıların boyutunu daha da artırdı. Siba Şêx Xidir, Gir Zêrik, Til Benat, Til Kasap ve Koço'da binlerce insan katledildi, binlercesi çeteler tarafından esir alınıp kaçırıldı.
Soykırım tehlikesini gören onbinlerce Êzidî, tarihte olduğu gibi tek çareyi Şengal dağına sığınmakta buldu ve bunun için yollara düştü. Fermanda önce Şengal’e gönderilen ve 3’ü KDP tarafından tutuklanan Kürdistan özgürlük gerillalarından geriye kalan 9 gerilla üçer grup halinde Şengal dağına çıkan iki yolu tuttu ve DAİŞ çetelerinin dağa ulaşarak daha büyük bir katliama imza atmasının önüne geçti. Dağda gerilla milis güçlerini örgütlerken, YPG/YPJ güçleri de Rojava'dan Şengal dağına koridor açtı. Til Koçer-Rabia-Cezaa hattı boyunca Şengal'e açılan o koridorda yüzbinlerce Êzidî’nin can güvenliği sağlanarak Rojava'ya ulaştırıldı.
3 Ağustos’ta fermanın bilançosu ağırdı. DAİŞ çetelerinin saldırılarında en az 2 bin 213 Êzîdî katledildi. Son yıllarda bölgede açılan 12 toplu mezarda Êzîdîlerin cenazelerine ulaşıldı. 400 bine yakın Êzîdî yerinden-yurdundan edildi. Êzidî inancına 68 dini mekân yağmalandı. Çoğu kadın ve çocuk olan 7 bin civarında Êzidî insanlık düşmanı çeteler tarafından kaçırılarak köle pazarlarında satıldı. Bunlardan 4 bini geçen yıllar içinde kurtarılırken, 3 bin kadın ve çocuğun akıbeti hala bilinmiyor.
DAİŞ’İN HESAPLARINI PKK BOZDU
Yerli işbirlikçileri ve ihanetten güç alan DAİŞ çeteleri, Ortadoğu ve Mezopotamya topraklarının en eski dini inancı Êzidîliğin tarih olmasını, Şengal ve Êzidxan’ın haritadan silinmesini öngörmüştü. Ancak Abdullah Öcalan’ın önderliğindeki PKK hareketi ve Kürt Özgürlük Mücadelesi bunun önüne geçmiş, hesaplar tutmamıştı. PKK’nin bu başarısı Avrupa ve dünya kamuoyunda büyük taktir topladı. Almanya ve Avrupa’nın birçok ülkesinde parlamenterler, sanatçılar ve aydınlar PKK bayrağı açarak Êzidîlerin soykırımından kurtaran PKK’lere teşekkürlerini ilettiler.
2014 yılının 3 Ağustos’u takip eden günlerde özgürlük mücadelesinin öncülüğünde ilk olarak 400 kişilik Êzîdî grup Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) adı altında örgütlendi. Ardından Ekim ayının son günlerinde ortak bir açıklama ile Şengal'in Kurtuluşu İçin Êzidxan Komutanlığı" adı altında bir komutanlık kuruldu. Sınırın Rojava tarafında YPG/YPJ güçleri hat boyunca Hol ve Xatûniyê'yi özgürleştirerek Şengal'i özgürleştirme operasyonlarına büyük bir katkı sunuyordu ve ortak komutanlık 12 Kasım 2015'te "Şengal'i Özgürleştirme Operasyonu" başlattığını duyurdu.
Şengal Dağı'nda kalan Êzidîlerin de “öz savunma” bünyesinde silahlanarak, yerlerini aldığı operasyonun ikinci gününde YBŞ-YJŞ güçleri ile HPG-YJA Star gerillaları, şehir merkezini çetelerden temizledi. Aynı gün 13 Kasım 2015’te HPG Şengal Komutanlığı ve YBŞ Genel Komutanlığı "Özgür Şengal'i halkımıza armağan ediyoruz" diyerek Êzidîlere ve Kürdistan kamuoyuna müjdeli haberi verdi.
ŞENGAL’İN YENİDEN ÖRGÜTLENMESİ
Şengal'de fermanlara ve ihanete verilecek en büyük cevap şüphesiz örgütlenmeydi. Bunun için de Şengal halkı bir dizi örgütlenme ve kurumlaşmaya gitti. Öz savunma ve özyönetimin örgütlenmesi için 14 Ocak 2015’te Şengal Kurucu İnşa Meclisi kuruldu ve Demokratik Özerklik Yönetimi’nin çalışmaları start aldı. 30 Mayıs 2017'de Kurucu Meclis'in 2'nci kongresinde isim değişikliğine gidilerek Şengal Demokratik Özerklik Meclisi ilan edildi. Êzidî halkı 101 sandalyeli Meclis'te geleceği hakkında kararlar almaya başladı.
Aynı şekilde DAİŞ çetelerinni en fazla hedef aldığı Êzidî kadınlar da Êzîdxan Özgür Kadın Hareketi (TAJÊ) adıyla örgütlenmeye gitti. Kent ve köylerin güvenliğini sağlamak için 2016 yılının Haziran ayında Êzîdxan Asayişi kurulurken, aynı yıl Êzidî Özgürlük ve Demokrasi Partisi (PADÊ) de kuruluşunu ilan ette ve Irak merkezi hükümeti tarafından resmi olarak tanındı.
Bu arada KDP yönetimi Êzidîlerin ana yurdu Êzixan’ın kedisini yeniden örgütlemesinden duyduğu rahatsızlığı her fırsatta dile getirip Şengal'e karşı bir kara propagandanın içine girdi. KDP, Şengal Kurucu İnşa Meclisi'nin ilanından sonra "PKK Şengal'de kanton ilan ediyor" deyip tehditler savururken, Şengal Türk devletinin de hedefi haline geldi. Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016 ve 2017 yılları içerisinde birçok kez Êzidî halkına ve Şengal'e tehditler savurdu.
3 MART 2017 SALDIRISIYLA BAŞLAYAN SÜREÇ
Türk devleti, Şengal'deki örgütlülüğü dağıtması için 2017 yılının Şubat ayının son günlerinde KDP Genel Başkanı Mesut Barzani’nin Türkiye ziyaretinden kısa bir süre sonra; 3 Mart günü, KDP'nin “Roj pêşmergesi” ismini verdiği silahlı grupları Şengal'in Xanesor ilçesine saldırdı. Türk devletinin Başika'da eğittiği çetelerin saldırısında 6 YBŞ savaşçısı, iki HPG gerillası ve gazeteci Nûjiyan Erhan katledildi.
Çekdar Sinan (Newroz Güvercin) ve Orhan Baran (Sipan Hemo) isimli HPG gerillaları; silahlarına sarılmadan YBŞ ile KDP’ye bağlı grup arasında çatışma çıkmasın diye elleriyle askeri aracı iteklerken çekilen görüntülerle hafızalara kayıt edildi. O gün çekilen görüntülerden birkaç dakika sonra her iki gerilla KDP’ye bağlı çeteler tarafından taranarak katledildi. 3 Mart 2017’deki provokasyon Şengal’e yönelik devreye konulan yeni imha ve tasfiye konseptinin miladı olurken aynı yıl; 24 Nisan'ı 25 Nisan'a bağlayan gece, Türk savaş uçakları Şengal’e bağlı Kesre ve Amude köyleri ile Dêrik'in Qereçox dağına hava saldırısı düzenledi.
Şengal'e düzenlenen hava saldırısında Çira Radyosu da hedef alındı ve bir genç katledildi. Şengal'e yönelik saldırılarda pêşmerge mevzilerini de hedef alan Türk savaş uçakları 5 pêşmergeyi de katletti. Ancak KDP ve medyası saldırıdan dolayı yine PKK'yi suçladı. Batılı ülkelerin DAİŞ ile mücadele için kurduğu koalisyon güçlerinin onayıyla gerçekleşen bu saldırıyı övünerek anlatan Erdoğan, saldırı öncesi KDP'ye de haber verildiğini açıkladı.
TÜRK DEVLETİNİN ŞENGAL’DEKİ KATLİAMLARI
KDP’nin tutumundan, başını ABD’nin çektiği koalisyonun onayı ve Irak hükümetinin sessizliğini fırsat bile Türk ordusu son 5 yılda Şengal’e SİHA ve savaş uçaklarıyla saldırılarını sürdürdü. Şengal’in özgürleşmesinde büyük emekleri olan birçok Êzidî siyasetçi, devrimci, savaşçı ile sivil halkın katledilmesine yol açın bu saldırıların belli başlı olanları şunlardı:
15 Ağustos 2018: Türk ordusunun Şengal’e düzenlediği hava saldırısında Êzidî Koordinasyonu Üyesi Mam Zeki Şengalî (İsmail Özden) ve onun güvenliğini sağlayan Mahir Serhat Şengalî şehit düştü.
13 Aralık 2018: Türk devletinin Şengal’e düzenlediği hava saldırısında Kobanêli üç sivil; Xelîl Xalid Cio, Mistefa Hecî ve Mehmûd Xan Temo katledildi. Kobanê’den Şengal’e geçimini sağlamak için gelen bu siviller, su değirmeni işinde çalışıyorlardı.
19 Kasım 2019: Türk ordusuna bağlı SİHA'lar sabah saatlerinde Xanesor'a yönelik hava saldırısı gerçekleştirdi. Saldırıda Şengal Savunma Birlikleri (YBŞ)'nin bir savaşçısı şehit düştü, 5’i de yaralandı.
16 Ağustos 2021: Şengal’e yönelik SİHA saldırısında YBŞ Komutanı Seîd Hesen ile YBŞ savaşçısı Îsa Xwedêda şehit düştü. Seid Hesen, savaştan siyaset ve diplomasiye kadar bir çok alanda Êzidxan’ın özgürlük mücadelesine öncülük etmişti.
17 Ağustos 2021: Türk savaş uçakları bu kez Şengal Dağı eteklerindeki Sikêniyê köyünde bulunan hastaneyi hedef aldı. Bu saldırıda 3 sağlık görevlisi ve tedavi gören yaralı 4 YBŞ savaşçısı katledildi.
7 Aralık 2021: Türk devletine ait SİHA’ların Xanesor'da gerçekleştirdiği saldırıda Şengal Özerk Yönetimi Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Merwan Bedel Xwedêda (Dijwar) şehit düştü.
15 Ocak 2020: Şengal’in Digûrê köyüne yönelik gerçekleşen hava saldırısında Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) üyesi 4 savaşçı şehit düştü.
15 Haziran 2020: gece saatlerinde Türk devletinin savaş uçakları Şengal, Maxmur ve Medya Savunma Alanları’na yönelik hava saldırısı düzenledi. Şengal’e yönelik saldırıda Xanesor ve Serdeşt hastanesi hedef alındı.
11 Aralık 2021: İşgalci Türk devletine ait savaş uçakları Şengal'e bağlı Xanesor Halk Meclisi binasını bombaladı. Saldırıda meclis binası tamamen yıkıldı.
21 Ocak 2022: Türk devletinin Şengal'e yönelik silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile yaptığı saldırıda Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) Komutanı Azad Êzdîn (Sileman Şemo Yusuf) ile YBŞ savaşçısı Enver Tolhildan (Nacî Hecî Sebro) şehit düştü.
1 Şubat 2022: Türk ordusunun Medya Savunma Alanları’na dönük gece saatlerinde gerçekleştirdiği kapsamlı hava saldırısında Şengal de hedef alındı. O gece 21 noktanın bombalandığı Şengal’de 3 sivil katledildi.
ŞENGAL’İN DİRENİŞ TARİHİNE GEÇEN İKİ KOMUTAN
Bir yandan Êzidîleri 73. Fermandan koruyan ve Şengal’in özgürleşmesine öncülük edin, diğer yandan diğer yandan da Êzidî halkının kendi öz gücüne kavuşmasını sağlayan HPG ve YJA Star gerillaları, görevlerini tamamlayarak 2 Nisan 2018’de halkla vedalaşıp bölgeden ayrıldı. Şengal’in bin yıldan fazladır sürdürdüğü direniş tarihine isimlerini yazmayı başaran gerillaların iki komutanı; Agit Civyan (Vahdettin Karay) ve Dilşêr Herekol (Hüseyin Acar) daha sonra Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin farklı cephelerinde şehit düştüler.
DAİŞ çetelerinin soykırım saldırılarına verilen direnişle Kürt halkının hafızasına unutulmayacak bir gerilla komutanı olarak geçen Agit Civyan; HPG Botan Saha Komutanı’yken Botan’ın Masiro alanında 11 Eylül 2020 günü Türk ordusuyla girdiği çatışmada şehit düştü. Şengal’e ilk giden 12 gerilladan biri olan ve Şengal’i özgürleştiren güçlerin komutanı yetişerek yüz binlerce Êzîdî’yi katliamdan kurtaran gerillalardan biri olan Dilşêr Herekol ise 18 Ekim 2020 günü Hatay’ın Dörtyol ilçesi kırsalındaki Amanos dağlarına yapılan hava saldırısında şehit düştü.
Yarın: TAJÊ Koordinasyon Üyesi Riham Hicu, 9 Ekim anlaşmasını, ambargo ve kuşatma altında özerklik için verilen direnişi anlattı.