Önder Apo’nun sağlığı ve güvenliği tehlikede

Açık ki sorunları sadece mücadele çözer ve söz konusu belirsizliği sadece mücadele giderir. AKP-MHP faşizmi oyun oynuyor deyip duramayız. CPT açıklama yapmıyor diye bekleyemeyiz.

İmralı’da belirsizlik ve bilinmezlik devam ediyor. Avukatların İmralı’ya gitme ve Önder Apo ile görüşme taleplerine cevap verilmiyor. Tüm eylem ve çağrılara rağmen, CPT herhangi bir yeni açıklama yapmıyor. En azından bu satırlar yazılırken durum tamamen böyle. Bu da Önder Apo’nun sağlığı ve güvenliği üzerindeki endişeleri daha çok artırıyor. Belli ki mevcut mücadele düzeyi çözüm üretmeye yetmiyor.

O halde mücadele düzeyini daha çok geliştirmek ve çeşitlendirmek gerekiyor. Çünkü belirsizliği sadece mücadele çözer. Dolayısıyla mücadeleyi daha da büyütmekten başka çaremiz yoktur.

Hiç kuşkusuz mevcut belirsizlik karşısında kuşku, endişe duymakta haklıyız, hem de çok haklıyız. Çünkü durup dururken bir gün CPT, “İmralı’ya gittiğini ve orada bulunanlarla tek tek görüştüğünü” açıkladı. Yeterli bulmadığımız için söz konusu açıklamayı eleştirsek de, yine de İmralı’dan bir haber verdiği için hoşumuza gitmişti. Ancak daha sonra Asrın Hukuk Bürosu’nun aksi yöndeki açıklaması, deyim yerindeyse kanımızı dondurdu. Ardından KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı’nın açıklaması geldi. Bütün bunlar karşısında endişe duymamak mümkün değildi. İlgili kurum olarak CPT’nin de herhangi bir yeni açıklama yapmaması, söz konusu endişelerimizi daha da artırdı.

Şimdi bazı çevreler diyor ki, CPT’nin o kadar da fazla yetkisi yoktur. İmralı’ya dair birçok rapor yayınladı, uygulamaları eleştirdi, değişiklik istedi, ama hiçbirini uygulatamadı. Yani etkisiz bir kurum niteliğindeymiş! Tabi böyle midir; tam bilemiyoruz. Fakat Avrupa sisteminin usul tartışmalarıyla ve oyunlarla dolu olduğunu çok iyi biliyoruz. Belli ki İmralı’daki durum söz konusu oyunlar içinde boğulup gidiyor. Belki de yalanlandığı için CPT tepki duymuş bulunuyor. Fakat İmralı’daki durum ve Önder Apo gerçeği öyle tepkilerle ve oyunlarla ele alınacak bir durum değildir. Burada bir halkın varlığı ve geleceği, yine insanlığın durumu söz konusudur. Tepki duymak yerine herkes çözüme katkı sunan bir konumda ve ciddiyette olmalıdır. 

Fakat pratik durum böyle gözükmüyor. En iyisinden herkes adeta suspus olmuş durumda. Konuşması gerekenlerden en ufak bir ses bile çıkmıyor. Belki de AKP-MHP faşizmi, çok sıkıştığı için yeni bir özel savaş oyunu geliştiriyor. Nitekim İmralı’ya görüşmek için aile ve avukat gidişine izin vermemesi bu kuşkuyu daha da artırıyor. Peki bu durumu nasıl çözeceğiz ve özel savaş oyununu nasıl bozacağız? Çok açık ki, CPT gibi ilgili kurumlar belirsizliği derinleştiren suskunluk yerine, durumu netleştiren açıklamalar yapacaklar. Bunun için gece-gündüz demeden mücadeleyi yükselteceğiz. Bu durumun başka bir çaresi yoktur.

Ancak şimdiye kadar yürütülen mücadele zayıf ve yetersiz olmuştur. Duruma tepki duymak ve mücadele geliştirmek yerine, bazı çevrelerin sadece tartışmakla yetindiği gözlenmektedir. Tabi söz konusu tartışmalar da kendine göre yorumlar getirme temelinde olmaktadır. Kuşkusuz hakikate ulaşmak açısından yorumculuk önemli bir şeydir. Fakat aşırısının da hakikati belirsiz hale getireceğinin bilinmesi gerekir. Şimdi İmralı’daki durum üzerine yapılan çoğu yorum işte bu çerçevededir. Avukatlar ve herkes Önder Apo’nun sağlık ve güvenlik durumunun tehlikede olduğunu belirtmektedir. Ama böylesi aşırı yorumcular, Önder Apo’nun ‘protesto ettiği için ve eylem olarak’ CPT ile görüşmeye çıkmadığını iddia etmektedir. Oysa ortada bu durumu çağrıştıracak hiçbir şey yoktur. Derler ya, sağır duymazsa benzetirmiş. İşte böyle bir şey söz konusu.

Evet, Türkiye’de cumhuriyet tarihinin en kritik süreci yaşanıyor. AKP-MHP faşist diktatörlüğü her gün çözülüyor ve hızla çöküşe gidiyor. Ama Erdoğan-Bahçeli diktatoryası iktidarı bırakmak istemiyor. Bunun için her türlü faşist özel savaş oyun ve hilesini geliştiriyor. En çok da İmralı üzerinde oyun ve hile geliştirmek istiyor. Kürtler, Özgürlük Hareketi ve halk olarak bu gerçeği çok iyi biliyorlar. Dolayısıyla özel savaş oyunlarına gelmemek için fazlasıyla duyarlı ve dikkatli davranıyorlar. Bundan sonra söylenecek söz ve davranışlara tamamen böyle yaklaşacaklar. 

Fakat mevcut durum bundan farklıdır. Başlangıcında özel savaş oyunu bile olsa, mevcut haliyle İmralı’da tam bir belirsizlik ve bilinmezlik durumu ortaya çıkmıştır. Bu da Önder Apo’nun sağlığı ve güvenliği üzerinde çok ciddi tehlikelerin olduğu anlamına gelmektedir. Zaten 21 aydır Önder Apo ve İmralı’daki diğer tutsaklara dair hiçbir bilgi yoktur. TC hukuku bile işlememekte, İmralı’da avukat ve aile görüşü olmamaktadır. Şimdi bu durumu CPT ile Asrın Hukuk Bürosu’nun birbirine ters açıklamaları iyice muğlak ve belirsiz hale getirmiştir. Bu da her türlü tehlikenin var olduğu anlamına gelmektedir.

Geçen hafta içinde yapılan kısmi eylemlilik, durumu bir ölçüde gündeme getirmiştir. Fakat tam gündem oluşturma ve belirsizliği giderme anlamında çözüm üretmeye yetmemiştir. Dahası AKP-MHP faşizmi psikolojik savaş çerçevesinde ortaya yeni olaylar atarak gündem saptırmasına gitmiştir. Tabi tam gündeme giremeyen ve çizgide yürüyemeyen bazı sol ve demokratik çevreler de söz konusu gündem saptırmasına balıklama dalmıştır. Sözde ezilenlerin haklarına savunma adına özel psikolojik savaşın oyununa geldiklerini ve esas gündemden koptuklarını fark bile edememişlerdir. 

Şimdi hafta sonu itibariyle belli ki daha yaygın bir eylemlilik yaşanacaktır. Yurtdışı ve Rojava’da gerçekleşecek kitle eylemlerine Amed ve Van eylemleri de eklenecektir. Bunların etrafında irili-ufaklı bir dizi eylem olacaktır. Kuşkusuz bu eylemler konuyu daha çok gündeme getirecek ve Önder Apo’dan bilgi alınması çerçevesinde önemli bir dayatmada bulunacaktır. Fakat bunların da ne kadar yeterli olacağı ve çözüm üreteceği, Önder Apo’nun sağlığı ve güvenliği üzerindeki tehlikeyi ne oranda azaltacağı şimdiden pek belli değildir.

Çok açık ki, bunun için mücadeleyi daha çok geliştirmek ve çeşitlendirmek gerekiyor. Yine mücadeleyi her alana yayıp sürekli kılmak, yani kesintisiz bir biçimde yürütmek gerekiyor. Yani tam bir seferberlik haline geçmek şart oluyor. Bu temelde İmralı’da avukat ve aile görüşünün olmasını acil olarak istemek gerekiyor. CPT ve benzeri kurumlardan hukuki çerçevenin İmralı’da da uygulanmasını istemek gerekiyor. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleme temelinde güncel talepler olarak bu tür bir eylemliliği de geliştirmek önem taşıyor.

Açık ki sorunları sadece mücadele çözer ve söz konusu belirsizliği sadece mücadele giderir. AKP-MHP faşizmi oyun oynuyor deyip duramayız. CPT açıklama yapmıyor diye bekleyemeyiz. Belli ki onlar da kendi çıkarlarına göre hareket ederler. O halde bizim de kendi çıkar ve hedeflerimizi iyi görmemiz ve bunlar için sürekli bir mücadele içinde olmamız gerekir. Bu da mevcut belirsizliğe ve bilinmezliğe son vermek ve tam bir açıklık yaratmak üzere Önder Apo’nun sağlık ve güvenlik sorununu çözmek için her alanda mücadeleyi yükseltmememizi gerektirir. Günümüzün yurtsever ve devrimci görevi budur. O halde her an görevimizin başında olalım ve başarıyla yerine getirelim.

Kaynak: Yeni Özgür Poltika