Kürdistan’ın cennet kenti Efrîn’de doğdu. Kendisine ‘Diyana’ adını taktılar. Efrîn kadınının yurtseverliğini ve yiğitliğini doğuştan itibaren benliğine nakşetti. Kobanê fedaisi Arîn Mîrkan’ın izinden gitti.
Daha küçük bir kız çocuğu iken, Efrîn’in özgürleştirilmesine tanıklık etti. Olanları fazla anlamasa da küçük yüreğinde tarif edilemez bir sevinç yaşadı. Kişilik gelişimi böyle bir sevinç içinde ve özgür bir ortamda gerçekleşti.
Altı yıl sonra her şey bir anda tersine döndü. Doğup büyüdüğü kent, sert bir savaş sonunda faşist-soykırımcı düşman tarafından işgal edildi. Yüz binlerce Efrînli'yle birlikte cennet kenti terk etmek ve kendi ülkesinde koçber olmak zorunda kaldı. Bu sefer olup bitenleri büyük ölçüde anlayabilecek yaştaydı.
Efrîn’in işgal edilmesi ve Efrîn’i terk etmek zorunda kalmaları nedeniyle bu kez de tarif edilemez düzeyde bir acı yaşadı. Yüreği acı, öfke ve kinle dolup taştı. Beyninin yaşananları sorgulama düzeyi geliştikçe söz konusu öfke ve kin sürekli büyüdü. Derinleşen acı, öfke ve kin giderek bilince dönüştü ve yaşananları algılama ve anlama düzeyini geliştirdi.
Artık yerinde ve mücadelesiz duramazdı. İlk gençlik yıllarına basınca devrimin gençlik faaliyetlerine katıldı. Amacı Kürdistan Özgürlük Devriminin bir fedaisi olmaktı. Hızla böyle bir duygu ve düşünceyle de donandı.
Küçük yaşına rağmen Özgürlük Devrimine katılınca adını ‘Adar’ yaptı. İsmini yoldaşları koymak istese de bu sefer kendisi seçiyordu. Mart ayı kadar heyecanlı ve hareketliydi. Mart ayı kadar yeniye açık ve üretkendi. Beyni ve yüreği adeta mart yiğitliği ve kahramanlığıyla doluydu. Tıpkı Mazlum ve Egîd gibi, Berîvan ve Ronahî gibi.
Adar, özgürlük devrimi içinde hem kendi çapında pratik yaptı ve hem de eğitim gördü. Kendi çağındaki yoldaşlarıyla birlikte Önder Apo’nun özgürlük felsefesini ve ideolojisini öğrenmeye çalıştı. Kürdistan Devriminin ve Kadın Özgürlük Devriminin başaran bir fedai militanı olabilmek için tüm benliğiyle katıldı ve büyük bir çaba harcadı.
Efrîn’de küçük yaşta zaferin sevincini ve geri çekilmenin acısını yaşamış olan beyni açık ve yüreği pekti. Çok hızlı bir biçimde hem düşünsel ve hem de pratik olarak kendini eğitip geliştirmeyi başardı. Son derece zekiydi, umut ve heyecan doluydu. Aslında tüm okul arkadaşları böyleydi.
Adar ve arkadaşları devrimin genç militanları olarak hızla kendilerini eğittiler. Apocu özgürlük çizgisini birçok boyutuyla öğrenip özümsediler. Önder Apo’ya, özgürlük gerillasına ve Kürdistan dağlarına tutkuyla bağlandılar. Her gün eğitimlerini tamamlayarak bu kutsal mücadeleye atılacakları zamanı iple çektiler. Duyguları yüce, düşünceleri keskin ve inançları tamdı. Devrim ve eğitim onları hızla bilinçlendirip büyüttü.
Derler ya, ‘su uyur düşman uyumazmış’. Adar ve arkadaşlarının düşmanı da uyumadı. Efrîn’i işgal eden ve yüz binlerce Efrînliyi göçerten Kürt düşmanı AKP-MHP faşizmi Rojava’da hiçbir Kürdün yaşamasını istemiyordu. Bunun için de Efrîn ve Serikaniyê’nin işgali ardından tüm sınır köy ve kasabalarını sürekli topa tutuyor ve uçakla vuruyordu. Rojava’nın kalan kısımlarını da işgal edebilmek için yeni saldırı planları yapıyordu. Çocuk-yaşlı, sivil-asker ayrımı yapmaksızın keşfettiği herkese saldırıyor, alçakça Kürt katliamı uyguluyordu.
Bir sıcak ağustos gününde katliam saldırısı Adar ve arkadaşlarını da buldu. Eğitim gördükleri okulun bahçesinde voleybol oynarken, faşist-soykırımcı AKP-MHP’nin SİHA saldırısına hedef oldular. Adar ve üç arkadaşı şehit düşerken, birçok arkadaşı da yaralandı.
Olay hem Kuzey ve Doğu Suriye’de ve hem de Kürdistan’ın dört bir yanında büyük öfke ve tepkiyle karşılandı. Her alandan katliamı kınayan ve şehitleri sahiplenen açıklamalar yapıldı. Biraz da eğitim gören gençlerine sahip çıkamamış olmanın günahı bu biçimde atılmaya çalışıldı. Onlar için kimileri “Kız çocukları vuruldu” derken, kimileri de “Genç kadınlar katledildi” dedi.
Bu tür açıklamalar ne ifade ederse etsin, Onların Rojava Özgürlük Devriminin yiğit gençleri olduğu kesindi. Apocu gençliğin ve özgürlük mücadelesinin çok bilinçli ve inançlı neferleriydiler. Yürekleri İmralı’da, Zap ve Avaşin’de atıyordu. Rüyalarında hep dağda savaşan gerillanın içindeydiler. Her an Önder Apo’nun başaran militanı olabilmek için düşünüp çalışıyorlardı. Kendilerini Özgür Kürdistan ve özgür yaşam ile tamamen bütünleştirmişlerdi. Bunu söz ve davranışlarıyla her an ve açıkça gösteriyorlardı.
2022 Newrozu'nda her biri görsel olarak dağdaki gerillaya gönderdikleri kutlama mesajında Adar Efrîn şöyle diyordu:
“Benim adım Adar. Efrînliyim. Siz dağdaki tüm arkadaşların bayramını kutluyorum. Zaten ileride birbirimizi göreceğiz. Bir araya geldiğimizde birbirimizi daha çok tanıyacağız. Bir araya geldiğimiz zaman da şarkılar söyleyip, halay çekeceğiz. Dağdaki arkadaşları görmeyi çok istiyorum. Savaşa katılmış, şu anda savaşın içinde, savaşan arkadaşları görmek istiyorum. Onlara yardımcı olmak, onlarla savaşa gitmek istiyorum. Bana dağdan bahsedilmesini, dağın anlatılmasını çok istiyorum. Bu çalışma bittiğinde herkes kendi çalışmasını yürütmek için gidecek. İstiyorum ki o zaman birbirimizi görelim. Başka bir isteğim daha var: Ben Ağrı dağına gitmeyi çok istiyorum. Önder Apo’nun bayramını kutluyorum, yine dağdaki arkadaşların, yönetimin bayramını kutluyorum. Serkeftin.”
Bundan sonra daha ne söylenip yazılabilir? Ne kadar net, inançlı ve tutkulu olduğu açık değil mi?
Serkeftin özgür Kürdistan’ın gülleri ve çiçekleri, serkeftin! Siz o küçük yaşınıza rağmen başardınız, hem de büyük başardınız. Her zaman özgürlük kalesi olan Kürdistan dağlarında ve kahraman gerillanın içindesiniz. Gerillanın beyninde ve yüreğinde olarak sürekli dağlarda özgürlük savaşına katılacaksınız. Sizin gibi dağlar da, dağlarda savaşan gerilla da büyük başaracak; hem de çok yakında.
Siz rahat uyuyun Önder Apo’nun sadık ve sevimli yoldaşları! Yoldaşlarınız her gün intikamınızı alıyor ve zafere kadar da alacak!
Kaynak: Yeni Özgür Politika