Erdoğan ve Bahçeli faşizmi yolun sonuna geldi

Erdoğan için depremden sonra durum daha da zorlaştı. İktidar inandırıcılığını yitirmiştir. Bahçeli ise hala sağı solu tehdit ederek, hakaretler yağdırarak faşist iktidarı ayakta tutacağını sanıyor.

Türkiye’de depremin yarattığı ağır yıkım ve can kaybı Erdoğan iktidarını da sallayacak. Yüz binden fazla can kaybına rağmen bu faşist güruh ne iktidarı bırakmayı düşünüyor ne de savaşı. Halk enkaz altındayken onlar gerilla alanlarını ve Kuzey-Doğu Suriye’yi bombalamaya devam ettiler. Şengal dahil Kurdistan’ın tümünde SİHA’larla cinayetlerine devam ediyorlar. Erdoğan muhalefetin tutum alması ve anayasanın yol vermemesi üzerine seçime gitmek zorunda kaldı. 14 Mayıs’ta seçim yapılacak. Genelde Erdoğan seçimle gitmez veya farklı komplolara, iç savaş çıkararak iktidarda kalmaya çalışacak deniliyordu. İktidarı bırakmamak için her çılgınlığa başvuracak tıynetteler. Ancak depremle birlikte durumlar değişti. Zaten OHAL ilan etmiş durumda. Üstüne oturduğu zeminin ne kadar çürük olduğu da görüldü. Öyle garanti kazanacağı bir iç savaş da yok. Yanında toplananlar öyle ideolojik kadrolar da değil. Çoğu kariyer düşkünü, vurguncu tipler ve çevreler.

Devleti de çeteleştirdiler. Kurumların içini boşalttılar. Bu da depremde daha fazla görülür oldu. Altılı masanın dağıtılması çabaları ve oyunları tutmadı. HDP üzerindeki oyunlar ve hesaplar durmasa da şimdiye kadar istediği sonucu alamadı. En fazla seçimden önce kapatma kararı aldırabilirler. HDP’nin tabanını daraltamadılar. Emek ve Özgürlük Bloku kararlı ve etkili duruşunu sürdürecek. Ayrıca HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemesi halinde birinci turda Erdoğan’ın kaybedeceği de netleşti. Erdoğan ise denize düşenin yılana sarılması gibi şimdi Hizbul-Kontra’ya sarılmış. Bir yanında da karanlıkların ve provokasyonların bilinen yüzü Doğu Perinçek’i var.

Erbakan’ın on yıllar emek verdiği partisini ve kitlesini çaldı. Saadet Partisi’ni tuzağına düşüremedi. Fatih Erbakan’a kaldı. İlginç bir bileşim yarattı. Hem yamalı bohça hem de çelişkiler yumağı denilebilir. Ama olsun, Erdoğan için her şey mübahtır. Yeter ki iktidarda kalsın. İlke, hukuk, işlenen suçlar önemli değildir. Erdoğan deprem için gereken her şey yapılmıştır diyor. Hızla evler inşa edilecek, yaralar sarılacak diye propagandasının içeriğini belirlemiş. Ama hayat öyle olmadığını bağırıyor. Milyonlarca insanın gözleri önünde tanıdıkları, akrabaları yaşamını yitirmiş. Sağ kurtulabilecek çok sayıda insanın yardım gelmemesi sonucu öldüklerine tanık olmuşlar. Soğuktan ölenler var. Halk büyük yokluklar ve zorluklar yaşamış.

Erdoğan’ın yalanları ve televizyonlarının her şeyi yolunda göstermeleri o insanları kandıramaz. Tanıklar, yaşamışlar. İktidar inandırıcılığını yitirmiştir. Bahçeli, hala sağı solu tehdit ederek, hakaretler yağdırarak faşist iktidarı ayakta tutacağını sanıyor. Taş çatlasa yüzde beş oy alamaz. Ama Türkiye’ye ayar vermeye çalışıyor. Sırtını karanlık güçlere dayadığı için bunun böyle yürüyeceğini sanıyor. Kendisinden hesap sorulacağını hiç düşünmüyor. Sistem sahibi ve yasaların üstünde! Bir zamanlar Çevik Bir onlar da öyleydi. Sırtlarını orduya, devlete dayamış herkese her şeyi söyleme ve ayar verme hakkını kendilerinde görüyorlardı. Ancak akıbetleri pek parlak olmadı. Bahçeli gibilerinin halka ve demokrasi güçlerine toslayacağını hesaplamaları iyi olur. Erdoğan ve etrafındaki güruhu korku ve panik sarmış durumda.

Deprem nedeniyle halka hesap vermesi ve istifa etmesi gerekirken gidip deprem bölgesinde muhalefet partilerini suçluyor. Utanmazlık ve hayasızlık ancak bu kadar olur. Yirmi yıldır kendisi iktidarda, muhalefet mi yardımları engelledi? Deprem öncesi hazırlıkları sabote etti? Yok öyle bir şey. Tam tersine uzmanların ve muhalefetin dediklerine kulağını tıkadı, ranta ve iktidarın şehvetine kendisini kaptırdı. Sonucu da halk için büyük bir felaket oldu. İş Kürtlere saldırıya ve düşmanlığa geldi mi, ne felaketler ne depremler onları etkilemiyor. Öyle ki, ordunun savaş motivasyonu bozulmasın diye depremde halkın yardımına gitmesine izin vermediler. Gelen eleştiriler karşısında kimyasal Hulusi ordumuz sınırları koruyor, diyor.

Sınırlarına hangi düşmanlar, ordular dayanmış? Kaldı ki siz başka sınırları ihlal edip işgal ediyorsunuz. Suriye ve Irak’ta işgalci güç olarak on binlerce asker bulunduruyor, milyarlarca dolar harcıyorsunuz. Soykırım politikalarını sürdürmek için kendi vatandaşlarının ölümüne seyirci kalan bir yönetim Türkiye’nin başında. Bunu artık bütün dünya gördü, anladı. Onun için Erdoğan dünyada itibar görmüyor ve dışlanmış denilebilir. Dostu Putin onu kurtarabilecek mi? Ya da sağdan soldan topladığı birkaç milyar dolar ve kara para seçime etkide bulunabilir mi? Kaderini bunlara ve Hizbul-Kontra’ya, Doğu Perinçek’e bağlayanların geleceklerinin karanlık olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Kaynak: Ronahi Gazetesi