Şengal’e dönük saldırı ve kara propagandalar bu son süreçte yoğunlaştı. Şengal’i tek bir mermi sıkmadan gönül rızasıyla DAİŞ’in eline teslim eden KDP ve Irak ordusu, fermandan çıkan sonuca razı gelmemiş ki 8 yıldır Şengal’e dönük baskı, lokal saldırılar, kara propagandalarını sürdürüyor. 3 Ağustos 2014'teki soykırım amacına ulaşamayınca gizli aktörler sahneye çıktı. El altından veya açıktan Şengal’e dönük 8 yıldır yapılan saldırılara 9 Ekim 2020 yasal bir kılıf yapılarak Hêwler ve Bağdat arasında bir anlaşma yapıldı. Anlaşma BM gözetiminde gerçekleşti. Türk devleti de bu anlaşmaya sonuna kadar destek sunduğunu ve gerçekleşmesi için ne gerekiyorsa yapılacağını söyledi. Türk devletinin, DAİŞ’in tamamlayamadığı soykırımın tamamlanması için yasal kılıflara büründürülmüş soykırım ittifakına KDP üzerinden katıldığı herkes tarafından bilinen bir durum. Soykırımla amaçlanan Êzidî toplumunu yapabilirlerse tümden yok etmek, Êzidîleri Şengal ve dağlarından çıkartmak, Ezdalığın kırmızı çizgisi olan kadınları soykırım kıskacına alarak Êzidî toplumunda inançsal kırılmayı yaşatmaktı.
SOYKIRIM HESABI YAPANLARA YANITI GERİLLA VERDİ
Êzidîlere soykırım üzerinden hesap yapanlara ferman günü bir şok yaşatıldı. 12 kişilik gerilla grubu binlerce Êzidî'nin DAİŞ’in eline geçmesini engellemiş ve dağlar direniş alanlarına dönüşmüştü. HPG/YJA Star gerillaları ve YPG/YPJ savaşçılarının açtıkları insanlık koridoru ve dağlardaki direniş dillere destan bir kahramanlık bıraktı tarihe. KDP bu kahramanlığın hırsızlığını yapmak için eline geçen her fırsatı kullanmakta tereddüt yaşamadı ve yaşamıyor.
KDP'NİN KAÇIŞ HİKÂYESİ
Fermandan hemen sonrasına bakıp KDP’nin pozisyonunu hatırlamaya çalışırsak; KDP, PKK’nin kahramanlığıyla Êzidî toplumunun yüreğinde oluşan yeri yıkmak için DAİŞ ile ortaklığına fermanın üzerinden çok zaman geçmeden tekrar başvurur. DAİŞ’in yoğun saldırıları sonucu açılmış olan insanlık koridoru tekrardan kapanır. KDP’nin provokasyonları sonucu uzun bir süre koridor kapalı kalır ve bu, halkı her acıdan zorlayan bir durum yaratır. Gerillalar ve savaşçılar tekrardan insanlık koridorunu açmak için bir hamle başlatırlar. KDP bu hamleyi boşa çıkartmak için DAİŞ ile olan anlaşmasını devreye sokarak Şengal’in kuzeyini tek bir mermi sıkmadan DAİŞ’ten teslim alır. Şengal’in kuzeyine (Xanesor dışında) KDP yerleşir, Şengal’in güneyi de DAİŞ’e bırakılır. Halk yaşanan bu fiili durumu KDP ve DAİŞ arasında bir anlaşmanın olduğunun ispatı olarak görür.
Halkın yaklaşımı KDP’yi Şengal’in özgürlük hamlesine katılmaya zorlar. DAİŞ kendi internet sayfası üzerinden Şengal’in özgürlük hamlesine katılan KDP’ye ‘Aman’ anlaşmasını hatırlatır, KDP’ye 'eğer geri çekilmezsen anlaşmayı açıklarız' tehdidini yapar. Bunun üzerine sahte kahramanlık sergilemek isteyen KDP, Şengal’den geri çekilmek zorunda kalır. Tekrar itibar kaybetmemek için küçük bir grup peşmergeyi geride bırakır. İkinci kaçışının üzerini kapatmak için de KDP Başkanı Mesut Barzani, Çilmera dağına çıkarak hâlâ DAİŞ’ten alınmamış olan Şengal’i özgürleştiğini açıklar. 2017’de hüsranla biten referandum sürecinde de Şengal’in kuzeyinde bulunan noktalarını arkasına bakmadan Haşdi Şabi güçlerine bırakıp kaçar.
KDP tüm yalan dolanlarına rağmen Êzidî toplumunun gözünde kahramanlığın zıttı olan ihanet sıfatından kendini kurtaramadı. KDP halka 'beni pratik gerçeklik içerisinde görme ama konuşmalarımı dinle' diyor, yani 'söylediğim yalana inan' diyor.
KDP-TÜRK DEVLETİ: SAVAŞ İTTİFAKI
KDP ve ortakları AKP-MHP’nin Şengal hesapları somut olarak 2014'te başladı, eğer ki 2014 hesabı tutmuş olsaydı Şengal’i kendi aralarında paylaşacaklardı. Şengal’in kuzeyi Türk devleti ve KDP’de kalacaktı, Şengal’in güneyi de Araplara ve DAİŞ’e bırakılacaktı. Türk devletinin Şengal’in kuzeyi üzerindeki hesabı misak-ı milli sınırları için öngördüğü planı tamamlıyor. Şengal dağlarıyla Ninova’yı kucaklayıp Rojava’ya kadar uzanıyor. Yani Erdoğan’ın Musul ve Halep vilayetleri için kurduğu hayalin yolu Şengal’den geçiyor. DAİŞ’in Şengal’in kuzeyini KDP’ye teslim etmesi bunun bir parçasıydı. Ama bu hesap da tutmadı. Evdeki hesap çarşıya uymayınca başka hesaplar yapıldı. Hesaplarının tutması için Irak üçüncü ortak olarak seçildi. Yani Irak sopasıyla Şengal’i iradesizleştirme hem KDP’ye hem de Türk devletine en cazip gelen plandı. Kazımi’den önce oluşan hükümetlerin hiçbiri KDP-Türk devletinin Şengal planına tam destek vermedi. Fakat Kazımi’nin karakteri ve bağlantılarından kaynaklı Kazımi’nin başkanlığını yaptığı hükümetin bir bölümü Şengal planına katıldı. 9 Ekim 2020’de imzalanan, Demokratik Özerk Şengal’in projesine açıktan savaş ittifakı bu ortaklaşmanın sonucudur.
9 Ekim ittifakının esas hedefi Êzidîlerin inşa ettiği savunma güçlerinin ortadan kaldırılmasıydı. Demokratik Özerk Şengal sisteminin esas ayağı olan savunmayı ortadan kaldırırlarsa sistem çöker ve Şengal ferman öncesi pozisyona yani KDP-Irak hükmüne girer hesapları yapıldı. Bu senaryo da KDP-TC hesaplarına uygundu. Bunun üzerinden önce Ezidxan Asayişi feshedilsin istendi ve bunun için her türden baskı uygulandı. Hatta Şengal'in etrafı tel örgüler ve beton bloklarla çevrilerek kuşatılmak istendi. Demokratik Özerk Şengal yönetimi var olan hesapların farkında olarak çatışma durumundan uzak durdu ve hükümetle sorunlarını diyalog yoluyla çözmekte ısrar etti.
İŞGAL VE SOYKIRIM SALDIRILARI
KDP-Türk devletinin Kazımi hükümetiyle ortaklığı Irak ve Başûrê Kurdistan’a işgal saldırıları yayıldıkça daha fazla pekişti. Şengal’e 18 Nisan’da yapılan saldırılar Medya Savunma Alanları'na faşist Türk devletinin KDP ortaklığında başlattığı işgal saldırılarından bağımsız değildir. 18 Nisan günü Sinune kasabasına bağlı Dugur köyündeki Êzidxan Asayiş noktasına Irak ordusuna bağlı bir gücün baskın yapması ve noktayı işgal etmek istemesi üzerine kısa bir çatışma durumu yaşandı. Devletin görüşme talebi üzerine o gece Dugur’da yaşanan sorun kısmi olarak çözüldü, Kazımi’ye bağlı ordu gücü gergin havanın dağıldığını resmi olarak açıkladı. Fakat aynı gece Şengal’in güneyinde bulunan YBŞ noktalarına dönük baskınlar yapıldı. İki saati bulan bir çatışma durumu yaşandı ve çatışmalarda YJŞ üyesi Faraşin Şengali şehit düştü.
18 Nisan’da yaşanan gerginlikten sonra devletle ve Demokratik Özerk Şengal Yönetimi arasında görüşmeler başladı. Görüşmelere ağırlıkla ordu, istihbarat katıldı. Yapılan görüşmeler bir sonuca ulaşmadı. Kazımi hükümetinin görüşmelere yaklaşımı ve Şengal’e tüm baskılarını ordu üzerinden yapmasının altında yatan sebep Şengal’in sorunlarını salt askeri bir çerçeveye sokarak Demokratik Özerk Şengal projesini öteleyen bir yaklaşımın içinde olmasıdır.
Çarşema Serê Nîsanê bayramından sonra gerçekleşen görüşmelerin sonuçsuz kalmasının sonucunda 2 Mayıs yaşandı. Kazımi hükümeti Şengal’e dönük hesaplarını 9 Ekim ittifakında toplayan KDP-Türk devleti Kazımi'ye bağlı ordu gücünü harekete geçirerek Şengal’in Sinune kasabasına ve ona bağlı Dugur köyüne saldırdı. Ordunun altın güçleri olarak bilen vurucu güç ağır silahlarla yerleşim alanlarını saatlerce bombaladı. Savaşmak için gelen güce karşı YBŞ-YJŞ- Êzidxan Asayişi ve halk direniş mevzilerinde tank, panzerlere karşı direndi. Gelen gücün acımasızlığına karşı direnişte olan Demokratik Özerk Şengal savunma güçleri ve anneler sadece orduya karşı değil Kazımi hükümetinin ortaklığında KDP-Türk devletinin Şengal hesaplarına karşı da direndi. Şengal’i sindirme politikalarını boşa çıkartan bir direniş sergilendi. Sabah saatlerinde başlayan direniş öğleden sonraya kadar devam etti. Saatleri bulan savaş bilançosu Kazımi ordusu için ağırlaştıkça sıkışmaya başladı ve ordu Demokratik Özerk Şengal savunma güçlerinden ateşkes istedi. 2 Mayıs günü yaşanan çatışmadan sonra fiili bir ateşkes durumu başladı ve bu durum hâlâ devam ediyor. Bu fiili durumdan sonra görüşme trafiği tekrar devreye sokuldu. Aynı zamanda KDP Şengal'deki adamı olan Haydar Şeşo ve Qasım Şeşo ekibiyle Şengal’de ferman dönemine benzer bir göç dalgasının önünü açacak bir kara propagandaya başladı. Şengal’de KDP’nin bu hamlesi 2 Mayıs’ta yapılan saldırının özel savaş ayağı olarak tanımlanıyor. Şeşolar'ın ekibine mensup bazı aşiretlerden aileler basının gözü önünde kamplara çekilerek Şengal boşaldı görüntüsü verilmek istendi. Fermanda yaşadıklarını unutmayan halk tekrar yönünü dağlara verdi. Dağlarda bir gün kaldıktan sonra tekrar evlerine döndü.
Yaşanan savaşın sonucu Irak ordusunun ferman yaşamış Êzidî toplumuna vurucu güçleriyle saldırısı dünya kamuoyunda kabul görmedi. Irak dünya halklarına Şengal’e saldırılarını izah edecek bir argümana sahip değil, bu da Irak’ı siyasi ve ahlaki olarak zorlar. Dünyanın Irak’a bakış açısını etkiler. Ayrıca gelişen direniş Şengal’e dönük sindirme politikalarını genel kamuoyu nezdinde deşifre etti. Ordu sopasıyla Şengal’i vurmak isteyen Kazımi’nin Erdoğan dostluğu yaşanan çatışmalardan sonra Erdoğan'ın Kazımi'yi arayarak ortaklığın devam etmesi dileklerinin sunmasıyla bir kez daha tescillenmiş oldu. Bu durum bize Kazımi’nin Erdoğan’ın Başûrê Kurdistan ve Irak’ı işgal saldırılarının, misak-ı milli sınırlarına varması için hem onay hem de destek verdiğini gösteriyor.