KDP işbirlikçi değil, bizzat işgale ortaktır
Gün söylem günü değildir. Gün işgale ve ihanete karşı kahraman gerillalar ile omuz omuza mücadele etme günüdür. Bugün bu adımı atmayanlar ihanete ortaktır.
Gün söylem günü değildir. Gün işgale ve ihanete karşı kahraman gerillalar ile omuz omuza mücadele etme günüdür. Bugün bu adımı atmayanlar ihanete ortaktır.
Faşist AKP-MHP rejimi, gerillanın 2021 yılındaki tarihi ve emsalsiz direnişi karşısında çöküş aşamasına girdi. NATO eliyle desteklenen ve Kürt halkının üzerine sürülen bu barbar ordunun ilerleyişini Kürt halkının yegâne savunucusu olan Apocu fedai gerillalar durdurdu. KDP ihanetinin ayyuka çıktığı ve gerillanın işgalciliğe karşı verdiği mücadeleyi baltalamak için elinden geleni ardına koymadığı bir süreci hep beraber yaşadık. Ama görüldü ki er meydanında gerillaya karşı birleşen bütün kirli eller bile gerillayı yenemedi.
İşgalci T.C. devletinin çağın en gelişkin tekniğiyle, NATO’nun bütün siyasi-askeri ve ekonomik desteğiyle ve en önemlisi de KDP’nin aktif ortaklığı sayesinde 14 Nisan tarihinde yoğun hava ve kara bombardımanları sonunda 17 Nisan akşamı ise karadan Zap ve Avaşin alanlarına geniş katılımlı bir işgal harekâtı başlattı. Bu harekâtın içeriği ve kapsamı birçok açıdan geçen yıl topyekûn işgal harekatından oldukça farklılık göstermektedir.
Bu farklılıklara bakacak olursak;
Birincisi; yıllardır Kürdistan devrimini baltalamak ve Kürt Özgürlük Hareketini her fırsatta kayba uğratmak için elinden geleni esirgemeyen KDP’nin aldığı pozisyondur. Önceki yıllarda açıktan değil de üstü örtülü olarak gerek gerilla hakkında istihbarat paylaşımı gerekse de işgalci güçlere ikmal hatları açarak Kürt halkının düşmanlarıyla iş birliği içerisindeydi. 2020 ve 2021 yılında bu tutumunu bir adım daha ileriye taşıdı ve bazı bölgelerde gerillaya karşı provokasyonlar tertip ederek bundan gerillayı sorumlu tutmaya ve halkı gerillaya karşı kışkırtmaya çalıştı. Amediyê’de, Bêxme’de, Xelîfan’da ve diğer bazı bölgelerde gerillaya pusu kurarak gerillanın yaralanmasına ve şehadetini neden oldu. Ama her seferinde Kürt Özgürlük Hareketi Kürtler arası bir savaşın çıkmaması ve Kürt halkının kendi eliyle kanının dökülmemesi için üst düzeyde gayret sarf etti ve sağduyulu yaklaşımını sürdürdü.
2021 yılında faşist AKP-MHP rejiminin gerçekleştirdiği topyekûn işgal operasyonunda bir taraftan Metina alanında gerillaya karşı provokasyonlar tertip ederek gerillanın kendilerine saldırdığı yalanını yaymaya ve halkı gerillaya karşı ayaklandırmaya çalışırken diğer taraftan gerilla alanlarını arkadan kuşatmaya başladı. Metina’da Girê Hakkarî ve Girê Çarçel alanlarında gerillayı kuşatmaya almaya, askeri yollar yapmaya başladı. İşgalci askerler için mayınlı arazileri temizlediler. Yani işgalcilerin kanını kendi kanlarından daha değerli gördüler. Düşmüşlüğün bu kadarına da pes dedirtecek bir durumun içerisine girdiler. Bu şekilde gerillanın taktik değişim yapmasına ve gerilla şehadetlerinin yaşanmasına bizzat sebebiyet verdi.
Aslında KDP’nin 17 Nisan işgal harekâtındaki rolü için yılın başından itibaren hazırlıklar yapılmaya başlandı. Özellikle Metina alanı olmak üzere Heftanin ve Şêladizê hatlarına yoğun askeri yığınaklar yapmaya başladı. Bu yığınaklarda kendisini gizlemek için sözde bölgeye gönderilen birliklerin Irak ordusu bünyesinde kurulmuş olan sınır koruma birlikleri olduğunu ileri sürdü. Ama bu birliklerin bizzat Barzani ailesine bağlı özel güçler olduğu net bir şekilde biliniyor. DAİŞ saldırılarına karşı tek kuruş bütçe ayırmayan KDP yönetimi bütün imkanlarını gerilla alanlarını kuşatmak için seferber etti. Hatta Metina bölgesinde Türk tipi kalekollar yapmaya başladı. Oysa ki DAİŞ saldırılarının olduğu bölgelerdeki peşmergeler ise çok basit ve korunaksız konteynırlarda kalıyorlardı.
Yığınaklar gittikçe arttırıldı ve gerilla güçlerinin bütün uyarılarına rağmen KDP güçlerinin gerilla alanlarını kuşatmaya alma, yeni kontrol noktaları kurma ve bölgede istihbarat faaliyetlerini üst düzeye çıkarma çalışmaları sürdürüldü. Barzani Ailesi bu süreçte ne zaman faşist şef Erdoğan ve avanesiyle görüşse, bu görüşmelerin sonucu Kürt halkının ve kahraman savunucularının üzerine bombaların daha fazla yağması oldu. Herhalde Kürt halkı bu kadar kendinden olana düşmanlık yapan başka bir oluşumu görmemiştir. Önceki tarihlerde bir keresinde Mesut Barzani’nin T.C. devletine söylediği bir sözü tekrardan hatırlatmakta fayda var. Mesut Barzani Türk başbakanına hitaben; “PKK sizden önce benim düşmanımdır, siz merak etmeyin” demişti. Bu söz, KDP’nin Kürt halkının özgürlüğünü engellemek için ilerletildiğini gösteriyordu. Bunu yaparken de Kürt halkının bütün kutsal değerlerini ayaklar altına alıyor ve kirletiyordu.
Son olarak KDP’nin T.C. ile birlikte 15 Nisan’da gerillaya saldıracağı ifşa oldu. Bunun üzerine halktan birçok tepki gelmeye başlayınca apar topar çıkıp samimiyetsiz bir şekilde, “bekleyin, göreceksiniz 15 Nisan da hiçbir şey olmayacak, bu iddialar yalandır” açıklaması yaptı. Ama sahada bu durumu doğrulayacak birçok işaret mevcuttu. Zaten işgal harekâtı başlamadan önce o samimiyetsiz açıklamalarını da geri çektiler. Tam o tarihte KDP’nin üst düzey yöneticilerinden Mesrur Barzani Türkiye’ye gidip Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmeden basına yansıyan ise iki tarafın da Kürt soykırımı temelinde gerillanın tasfiyesi üzerinde tam mutabakata vardıkları sonuç oldu. Zaten hemen akabinde Medya Savunma Alanları'na yönelik kapsamlı hava saldırıları başlatıldı.
3 günlük yoğun hava saldırılarından sonra 17 Nisan akşamı gerilla alanlarına karadan ve havadan helikopterlerle asker indirmeye başlayan işgalci TC ordusuyla birlikte, KDP cephesi de Güney Kürdistan’ın birçok bölgesinden güç toplayarak Zap’a bağlı Kurojahro alanının hemen dibinde yer alan Şêladizê ve Dêrelûk ilçelerine aktarmaya başladı. Yani bilfiil harekete geçti.
Bu kapsamlı harekâttaki ikinci husus ise; işgalci TC ordusunun gerilla alanlarını kuzeyden değil de bizzat KDP ortaklığıyla Güney Kürdistan’daki üs bölgelerinde başlatması oldu. Günlerce KDP denetimindeki alanlara yapılan yoğun askeri sevkiyatlar ile işgalci askerler bu üslerden helikopterler vasıtasıyla gerilla alanlarına indirilmek istendi. Her seferine ağır darbeler alan helikopterler indirme yapamadan geri çekilmek zorunda kaldı. Havadan gelemeyen işgalciler bu kez bizzat KDP eliyle Kurojahro bölgesine karadan taşınmaya başlandı. KDP’li güçlerinin elbisesini giyen işgalci T.C. askerleri KDP araçlarıyla bölgeye taşındı. Buradan da piyade olarak Kurojahro silsilesine çıkmaya çalışan işgalciler her seferinde gerilladan ağır darbeler aldı. Bu, yepyeni bir durumu beraberinde getirdi.
19 Nisan gecesi başlayan bu saldırı dalgası halen sürüyor. Nitekim 21 Nisan gecesi de çok yoğun bir şekilde Güney Kürdistan’daki Sîrê üssünden kalkan helikopterler sabah saatlerine kadar onlarca kez alana indirme yapmak istediler. Ama her seferinde ağır darbeler aldılar. Bu saldırı dalgasıyla birlikte ortaya çıkan bir diğer önemli husus ise şu; gerillanın etkili darbeleri sonucu ölen ve yaralanan askerleri TC ordusunun kendisi alandan çıkaramayınca kendileri yaya olarak bir yere kadar taşımaya başladı, ondan sonra ise her zamanki gibi düşmanı kendisinden daha değerli gören KDP güçleri eliyle düşmanın ölü ve yaralıları diğer bölgelerdeki Türk üslerine taşınmaya başladı. Çünkü gerilla, KDP gibi Kürt halkının düşmanı dururken kalkıp kendi halkına kurşun sıkmaz. Ama görülüyor ki KDP Kürt kanı dökmekte işgalci TC devletinden daha da sabırsız. Çünkü bu halkın varlığı için değil kendi iktidarına kurban olması için çaba gösteriyor. Kürdistan’ın ilelebet kendi hükümranlığında kalmasını istiyor. Bu gelişmeler ışığında her şey tam olarak netlik kazanmaya ve açığa çıkmaya başladı.
Bu saatten sonra KDP artık bir işbirlikçi konumundan çıktı ve bizzat faşist TC devletinin bir ortağı gibi alenen Kürt halkına ve onun savunucuları olan Apocu fedai gerillalara saldırmaya başladı. Tarihi kendi halkına düşmanlıkla dolu bir oluşum olan KDP bizi şaşırttı mı diyecek olursak, hayır şaşırtmadı. Nitekim Kürt halkı için onurun simgesi olan değerlerin altına gizlenerek bu değerlere karşı her zaman savaşmış olanları bu halk hiçbir zaman unutmaz.
Peşmergeler Güney Kürdistan’ın özgürlüğü için BAAS rejimine karşı savaşırken Barzani Ailesi gününü gün etmekteydi. Bu halkın özgürlüğü için tek bir yara bile almayanlar bugün bu halkın kaderini kendi ailelerinin eliyle işgalcilerin ayakları altında ezmek istiyorlar. Ama herkes bilmelidir ki, Kürdistan’ın kutsal toprakları birkaç işgalcinin kanlı ayakları altında ezilemez. Yine herkes bilsin ki, bu halkın özgürlüğü için, bu halkın varlığı için, karanlıktan aydınlık yarınlara çıkmak için kendi canlarını feda etmekten bir an bile olsun tereddüt etmeyen gerillaların kanı KDP ve Barzani Ailesi'nin kirlenmiş elleri ile dökülecek kadar ucuz değildir. Gün söylem günü değildir. Gün işgale ve ihanete karşı kahraman gerillalar ile omuz omuza mücadele etme günüdür. Bugün bu adımı atmayanlar bilmelidirler ki bu ihanete ortaktırlar.