KDP medyası mı, özel savaş medyası mı?

Hewlêr, Zaxo ve Duhok merkezli KDP medya organları, istihbarat yapılarının (MİT, PARASTIN) odağının dışına çıkmıyorlar ve bağlı oldukları yapının dışındakileri ötekileştirmek ve düşmanlaştırmak temelinde bir çizgide ilerliyorlar.

Bilindiği gibi faşist Erdoğan-Bahçeli rejiminin Kürt halkına yönelik sürdürdüğü soykırım savaşı temelinde son günlerde dört parça Kurdistan’da sivil halka ve yurtsever kesimlere yönelik alçakça saldırılar geliştiriliyor. Özel savaş medyası da bunu her fırsatta Kurdistan Özgürlük Gerillasını hedef göstererek servis ediyor. Bunu bizzat KDP elitinin medya organları yapıyor.

Peki toplum olarak medyayı ne kadar tanıyoruz veya iktidar ile olan ilişkilerini tarihsel bağlamda ne kadar irdeliyoruz? Gündelik yaşamda her konuda muazzam düzeyde bilgiye ulaşım imkanlarına sahibiz. Ama bu imkanların aslında toplum üzerinde nasıl bir etki gösterdiğini acaba ne kadar biliyoruz?

Tarihsel bağlamda medya kavramının ortaya çıkışına ve asker-medya, iktidar-medya ilişkisine bakacak olursak; 19. yüzyılda teknolojik yenilikler “medya” tabirini geliştirdi ve savaşın kitleler üzerindeki etki ve tepki boyutunda ciddi değişimler yarattı. Bu gelişmeler neticesinde 1854 yılındaki Kırım Savaşı ile başlayan savaş muhabirliği, günümüzün belirsiz ve şiddeti yüksek sınırlı savaşlarında gittikçe daha tehlikeli bir ortamda yürütülmeye devam edilmektedir. İktidar odakları yıllardır yürüttükleri savaşların uluslararası arenada kendi lehlerine etki gösterebilmesi ve aleyhte hiçbir bulgu ve belgenin açığa çıkmaması için bu alanı tamamen kendilerine bağladılar. Bunun karşısında toplum açısından elde kalan tek şey, kendi kıt imkanlarıyla kendi sesini duyurabilmek oldu. Bunun yanında iktidarın havuz medyasına karşı ezilenlerin özgür basını gün geçtikçe daha da gelişip serpildi.

Tabii durum bununla sınırlı değil. Bununla birlikte medya faktörü savaş planlayıcıları açısından değerlendirilmesi gereken en önemli etken haline geldi. Savaş gazeteciliği ve medyanın gelişim süreçlerinde asker-medya ilişkisi her zaman çatışmalı bir pozisyonda olmuştur. Ama son süreçlerle birlikte iktidar medyası veya havuz medya olarak tabir edilen iktidar yanlısı medya organları bu çatışmaları giderip tamamen önceden dizayn edilmiş, planlanmış ve istenilen bilgileri servis etmeye başladı. Nitekim bahsettiğim KDP medyası da bunun en büyük örneklerinden bir tanesidir.

Yıllardır algı operasyonlarıyla toplumsal kitlelerin iktidarın istekleri doğrultusunda bir bakış açısına sahip olması için asker medya ilişkisi, çok fonksiyonlu bir özel savaş ağı gibi kullanıldı ve halen kullanılmaya da devam ediyor. Sözde iktidar medyasının gözde muhabirleri birer saha ajanı gibi toplumsal hareketliliklere yön vermek için eğitildiler. Her türlü dokümantasyon imkanlarına erişimleri sağlandı. Kitlelerin algısı, masa başında oluşturulmuş belge, resim ve görüntülerle istenilen yöne çevrilmek isteniyor.

TÜRK ÖZEL SAVAŞ MEDYASININ BİR REPLİKASI

Nitekim 6 aya yakındır Medya Savunma Alanlarına yönelik sürdürülen ve “Pençe Kilit” adıyla servis ettikleri operasyonda felç oldukları için sahte görüntülerle sanki gerilla güçleri çaresizce hiçbir şey yapamıyor ve Türk ordusu rahatça istediği yere girebiliyor algısı yaratmaya çalıştılar.  Basına yansıyan ve “Arma 3” ve “Medal Of Honor” adlı bilgisayar oyunlarından alındığı öğrenilen görüntüler, bizzat ordu tarafından basına yansıtılıp halka savaş görüntüleriymiş gibi sunuldu. Oyundaki termal kamera modunda helikopterlerin asker indirme anı, Xakurkê operasyonu görüntüleri olarak servis edildi ve askerlerin, helikopterlerin çok rahat bir biçimde operasyon yaptıkları, gerillanın ise müdahale edemediği algısı yerleştirilmek istendi. Aynı algıyı Türk özel savaş medyasının bir replikası olan KDP medyası da yeri geldiğinde alıntı yaparak paylaştı.

Bildiğiniz gibi yıllardır soykırım temelinde Kürt halkına karşı yürütülen bir savaş var. Bunun örnekleri birçok ülkede ve toplumda tarihin diğer dönemlerinde yaşandı. Bu kirli soykırım savaşında bir taraftan iktidar medyası özel savaş uygulamaları temelinde önemli bir rol oynarken diğer taraftan işbirlikçi kesimlerin kendi medya oluşumları da Kürt halkına karşı içeriden bir özel savaş yürütmektedir. Bunun başında da KDP medyası geliyor.

KDP MEDYASININ CEMAZİYEL EVVELİ

Peki bu medya nasıl oluştu? Bunun cemaziyel evveli nedir? İlk günden itibaren işgalci Türk devletinin özel savaş aygıtlarıyla ve kirli propagandalarıyla mücadele etmesi gereken bu yapılar, tam tersi olarak büyük bir ittifak temelinde Kurdistan Özgürlük Hareketi’nin yeminli düşmanı gibi bir çizgide ilerlediler ve halen de bunun dozajını giderek arttırıyorlar. Üstelik sadece Kürt Özgürlük Hareketine karşı değil aynı zamanda bütün devrimci Kürt oluşumlarına karşı da aynı düşmanca dili kullanıyorlar. Bizzat Barzani ailesinin üst elitine bağlı olarak kurulan bu medya yapılarına diğer alanlara oranla çok büyük bütçeler ve imkanlar sağlandı. Birkaç yıl içerisinde neredeyse birçok ülkede etkinlik göstermeye başladılar. Aynı zamanda Türkiye’de havuz medyası dışındaki bütün medya organları büyük bir baskı altında tutulurken KDP medya organları her yere çok rahat ulaşabilmekteler. Bunun açıklaması ise zannımca özel savaşın en kapsamlı halidir. Çünkü verilmesi gereken değil, verilmesi istenen mesajlar ve oluşturulmak istenen algılar, bizzat bu yapılar eliyle topluma verilmeye çalışılıyor. Kürt medyası adı altında Kürt kimliğinin ve aklının ayaklar altına alınması durumu yaşanıyor. Çünkü sadece Kürtçe konuşmanın Kürt kimliğini yüceltmek anlamına geleceği mesajı verilmek isteniyor. Kürtlüğün soykırımdan geçirildiği böylesi bir süreçte bu medya elitleri, Kürtlüğü simgeleştirmek ve içini boşaltmak için canhıraş bir şekilde düşmana yaranma yarışındalar.

MİT, PARASTIN ODAĞININ DIŞINA ÇIKMIYORLAR

Güney Kürdistan coğrafyası yıllardır Türk işgali altında. Bunun sorumlusu da hiç kuşku yok ki Güney Kurdistan’ı bir derebeylik gibi kendi sultasıyla yıllardır yöneten ve batılılaşma adı altında Kürt kimliğine yönelik muazzam bir asimilasyon geliştiren KDP’ dir. Sanki kurulduğu günden itibaren kendisi dışındaki bütün Kurdistani güçlere savaş açan ve her fırsatta saldıran bir oluşum olan KDP, bir savaş aygıtı gibi yıllardır yeminli PKK düşmanlığı yapıyor. TC ordusunun gerilla güçlerine karşı yürüttüğü topyekûn işgal harekatında KDP eliyle yüzlerce köy boşaltıldı, yüzlerce sivil yurttaş hunharca katledildi, halk göç yollarına düşürüldü. Ama KDP medyası bilfiil bunları sanki PKK yapmış gibi lanse etmek için elinden geleni esirgemedi. Bunun amacı, tamamen gerilla halk ilişkisini koparmak ve kendi sultasını bütün yönleriyle Güney Kürdistan halkının üzerine hâkim kılmak içindir. Hewlêr, Zaxo ve Duhok merkezli KDP medya organları yıllardır sürdürdükleri yayın çizgisinden de anlaşıldığı gibi istihbarat yapılarının (MİT, PARASTIN) odağının dışına çıkmıyorlar ve bağlı oldukları yapının dışındakileri ötekileştirmek ve düşmanlaştırmak temelinde bir çizgide ilerliyorlar.

Çünkü işgalci Türk devletinin yıllardır Kurdistan’ ın dört parçasında yürüttüğü işgal saldırılarında hedef alınan sivil yurtseverler ve devrimciler, sanki bu güruh tarafından anında biliniyormuş gibi kamuoyuna servis edildi. Bunlar her saldırıyı PKK düşmanlığı temelinde illa ki Özgürlük hareketine ve gerillaya bağlamaya çalıştılar. Bunun yanında uluslararası yasalar temelinde suç teşkil eden bu saldırıları aklamak ve kamuoyu nezdinde açığa çıkabilecek tepkilerin önüne geçmek için türlü yol ve yöntemlerle bir anti propagandaya giriştiler.

Bu durum net olarak gösteriyor ki bağımsız olması gereken ve toplumsal değer yargılarını koruma çizgisinde yayın yapması gereken bu yapılar birer şer odağı haline getirilerek toplumsal aklın dumura uğratılması yönünde aktif olarak kullanıldılar. Kurdistan’a yapılan saldırılarda daha kimin hedef alındığı bile bilinmezken bu yapılar isimler vererek bizzat hedef gösteriyorlar. Örneğin son aylarda Şengal’ de birçok SİHA saldırısı gerçekleşti ve her saldırıda ilk elden KDP medya organları kimin hedef alındığını servis etmeye başladılar. Yani bu gösteriyor ki, bu yapılar olaydan haberdarlar ve saldırıdan önce sanki tesadüfmüş gibi gösterilerek saldırı alanında bulunuyorlar. İşte bunun tesadüf olduğunu iddia etmek insanların aklıyla alay etmektir.

HPG’ nin açıklamalarında, son günlerde özellikle Süleymaniye ve Pêncwîn dolaylarında yapılan saldırıların kendileriyle bir bağlantısının olmadığını ve söz konusu alanlarda güçlerinin bulunmadığını söylemesine rağmen bu medya organları halen ısrarla bunun tersini toplum zihnine zerk etmeye çabalıyorlar. Bunun nedeni ise bu yapıların tabiren belirttiğim gibi iktidarın en önemli zor aygıtlarından biri haline gelmiş olmalarıdır. Kürt aklı eskisi gibi kafasını kuma gömmüş ve başına gelecekleri kaderci bir anlayışla bekleyen akıl değildir. Nitekim açığa çıkan mücadele düzeyi bu işbirlikçi odakların gerçek yüzünü tüm topluma göstermiştir. Israrla oluşturulmak istenen pasifizm ve teslimiyet artık kabul görmemektedir. Kürt halkı bir aydınlanma sürecindedir ve olması gereken bu aydınlanmayı en üst düzeyde zirveleştirmektir.