PKK insanlığın partisidir. İnsanlığı yaratmak için de kişiliği yaratmak gerekiyor. İşte PKK bunu başaran tek güçtür. Gücünü doğruluğundan ve hakikatinden alıyor. Yaratılan kişilikler de duygu, his, bilinç ve fizik bütünlüğüdür. Bu yüzden ortak akıl ve davranışlar gelişiyor, duygular bir yerde ve gerçek amaç ve yaşam için bir araya geliyor. İnsanlığın en sağlam kişilikleri kendilerini devrime adamış kişiliklerdir. Kendilerini devrime adamak insanlığın temel değerlerine, varolmaya, yaratmaya adamaktır.
Kapitalist modernite, insanlığın değer yargılarına tamamen düşman ve yok etmeye dayalı erkek zihniyetiyle yaratılmıştır. İnsanlığı yok etmek için de bireyleri yok etme yani kişiliksizleştirmeye dönük yoğun bir savaş veriyor. Bundan kaynaklı günümüzde insan olmaktan müthiş bir kaçış yaşanıyor. Hatta öyle ki kendi dışında her şey olabiliyor. Günümüzde insanlık çok derin bir özel savaşla karşı karşıya kalmış. Bunların yanında gelişen iki çizgi de var. Kendi gerçeğinden, kendinden, değer yargılarından kaçan, kendisini hiçleştiren insanlık, bir taraftan da insan olmakta ısrar eden, bunun savaşımını veren, insanlık değerleri için mücadele eden insanlık çizgisi. Kendini, toplumunu, tüm insanlığı kendi değer yargılarıyla yeniden yaratma, insanlığı yok etmeye dayalı yaratılan ataerkil sisteme karşı direnen, sadece direnmeyen, bunun çok derin mücadelesini veren insanlar.
Çok olağanüstü dönemlerden geçtiğimizin farkında mıyız acaba? Peş peşe yaşanan onca olay-olgular... İnsanlığın direniş tarihinde eşi, benzeri görülmemiş direniş destanları ve yiğit kahramanları. Onlar 21. yüzyılın dervişleri. Onlar ki zamanın ruhunu yaşayan ve yaşatan yiğit insanlar. Onlar ki inançlarıyla geleceği mayalayan yiğitler… Onlar demokratik modernitenin militanları, sosyalizmde ısrar eden yüce değerlerin yüce insanları. Onlar Rêbêr Apo’nun felsefesiyle büyüyen ve yaşayan insanlar. Bundandır ki büyük yaşamayı ve savaşmayı bilen insanlardır. Rêber Apo’nun “Sosyalizmde ısrar insan olmada ısrardır” felsefesini esas alan ve yaşam kaynağı olarak gören insanlardır.
Tüm bunların yanında ruhunu ve kişiliklerini satan, tüm yaşamlarını sarmış ihanet ile yaşayan, insanlıktan kaçan ve başkalaşmak için kendilerini pazarlayan ve satanlar. Pazarlamak, diğer bir adıyla kendini sunmak, kendini satmak için uygun piyasa bulmak. İnsanların kendilerini pazarlamaları sadece bedenleri üzerinde olmuyor. Kendisini bilmeyen, tanımayan, kendi farkına varmayan, anlamayan, değer yargılarından kopmuş, kendi olamayan her insan aynı yöntem ve tarz ile olmasa da fakat bir şekilde kendisini pazarlar. Kişiliği olmayan insan, kendisini pazarlayandır. Bu konuda, özellikle ahlaki değerlerini yitiren toplum için öz savunmasını yitiren toplum, diyor Önderlik. Temel direniş ve mücadele olan özsavunma, insanlığın doğuşundan itibaren büyük direnişlere şahitlik ederken, diğer taraftan da insani değerlerini yitiren kişilikler sayesinde her türlü yenilgiyi, yozlaşmayı, ahlaksızlığı yaşamaya da şahit olmuştur.
21. yüzyılda Ortadoğu coğrafyasında, özelde insanlığın beşiği olan Mezopotamya’da yaşanan direniş, mücadele, inanç, irade dünya tarihinde görülmemiştir. Hiçbir toplumun ahlaki ve politik değerlerini korumak ve geliştirmek için 7 aydır 24 saat direnişin ve mücadelenin tarihini yazıyorlar. Gerçek özgür Kürtlüğün tarihini yazıyorlar. Bu direniş sürecinde birçok tarihi direnişlerin yıl dönümlerini de anarken şuna şahit olduk: PKK direniş geleneği, insani değerler için adanmaya devam edecek ve her türlü saldırılara karşı öz savunma geleneğini devam ettirecektir.
İhanet çizgisi kendisini yaşatmak için sürekli debelense de, Önderlik gerçeği bu çizgiyi tüm açıklığıyla gün yüzüne çıkarmıştır. Artık bu çizgi, Kürt halkı nezdinde ölüme mahkum edilmiştir. Tüm hücrelerinde ihaneti yaşayan insanlar, bitirilmiş ve tükenmiş insanlardır. Bundandır ki cana can vereni katletmeyi, katlettiği her can ile yaşamayı kendilerine esas alırlar. Tek gayeleri güdüleri olmuş. Zaten akıldan ve düşünceden kopmuş güdü, insanlığın en düşkün ve düşürülmüş halidir. Yani avami güdülerdir. Gelecek nesil içinde bunları aşılamanın peşindeler.
Bugünlerde doğa katliamı, insan katliamları yaşanıyor, Botan talan ediliyor, kadınlar katlediliyor. Hepsi aynı zihniyetin ve sistemin eliyle yapılan sistematik savaşlardır. Erkek sistemi ve aklı, kendisini kan ve ölümle besliyor. Erkek sistemi ve aklı iyice çıldırmış kadın karşısında. Doğu Kürdistan’da saçlarının teli göründüğü için işkenceyle öldürülen Jîna Emînî, bardağı taşıran son damla oldu. Eril zihniyet kendi hakimiyetini korumak için sürekli denetim mekanizmasını canlı ve diri tutma çabasında. Aslında kadın hiçbir zaman bu eril sistemi kabul etmedi, hazmetmedi. Önderliğimiz, “Bir toplumun, ulusun ne kadar gelişkin olduğunu anlamak için o toplumun veya ulusun kadınlarına bakmak lazım” der. Eğer halen kadınlar eril sistemin ahlaksız polisleri tarafından katlediliyorsa, taciz ve tecavüz ediliyorsa, bu, o sistemin ne kadar çöktüğünün, ne kadar yozlaştığının en somut ifadesidir. Eril sistem, yaşamın kaynağı olan kadını yok ederek kendisini varetmek istiyor. Kadın karşısında zayıf bir eril zihniyet. Korkunun ecele faydası yoktur. Eril zihniyet, Rêber Apo’nun yarattığı kişilik, toplum ve insanlık ile yok edilecektir.
Rêber Apo’nun yarattığı özgür kişiliklerle yarınımız, geleceğimiz ve yaşamımız kurtarılacaktır. Özelde de özgür kadın öncülüğünde özgürlük kazanacaktır. Yeter ki tüm toplum ve insanlık ortak akıl ile Rêber Apo’nun özgürlük çizgisini kendisine alsın. Jin jiyan azadî ile gelişen kadın devrimine büyük bir mücadele ve inanç ile katılmalı ve büyütmeliyiz. Fakat hiçbir özgürlük Önderliğimizin fiziki özgürlüğü sağlanmadan elde edilemez. Zamanın ruhuna göre yaşamalı, mücadele etmeli ve savaşmalıyız.