TC’nin Kürt mezarlarına karşı savaşı: Bir insan beş kez öldürülür mü?

Türk devleti Kürtlerin sadece yaşayanlarına değil, ölülerine karşı da korkunç bir savaş yürütüyor. Londra’da hazırlanan bir rapor, Türk devletinin Kürt mezarlarına karşı savaşına ışık tutuyor.

“Bir kişi beş kez öldürülür mü? Hüseyin Döner, Kobanê’de hayatını kaybettiğinde ailesi büyük bir acı yaşadı. İkinci kez defnedildiği Garzan Mezarlığı yıkıldığında öldürüldü. Cenazesi çıkarılarak kaçırıldığında üçüncü kez öldürüldü.  Dördüncü kez, Kilyos’ta kaldırıma gömüldüğünde, beşinci kez Hizan’a götürülüp orada defnedildiğinde öldürüldü.”

Bu ifadeler, Hüseyin Döner’in baldızı Gülperi Döner’e ait. Dr. Dennis Arbet Nejbir tarafından Mezopotamya Adalet Gözlemevi (Mesopotamia Observatory of Justice) adına hazırlanan raporda yer aldı. Hüseyin Döner, 2014 yılında DAİŞ’e karşı çatışmalar sırasında hayatını kaybetmişti.

2015’TE BAŞLAYAN SİSTEMATİK SALDIRILAR

Garzan mezarlığı, Yukarı Ölek (Oleka Jor) köyünde bulunuyordu. Mezarlıktaki 270’i aşkın cenaze Aralık 2017’de ailelerine haber verilmeden çıkarılmış, daha sonra 1500 kilometre uzaklıktaki Kilyos’ta plastik kutular içerisinde kaldırıma gömülmüştü.

ANF’ye konuşan Dr. Nejbir, mezarlara saldırının bir devlet konsepti olduğunu belirtiyor. Nejbir, “2015’te sokağa çıkma yasakları ile birlikte Türk devletinin mezarlara yönelik sistematik savaşı da başladı. Türk devletinin soykırım savaşı ile karşılaştırdığımızda, daha önceki durumdan çok farklıydı. 1990’lı yıllarda cenazelere saldırı vardı, ama mezarlara neredeyse yoktu. Bu durum Erdoğan rejiminin insanlığa karşı işlediği suçlarda kullandığı yeni bir ‘modern savaş’ metodu olarak öne çıkıyor” diye ifade ediyor.

122 SALDIRIDA 1600’Ü AŞKIN MEZAR TAMAMEN YIKILDI

Raporda, Türk devletinin 11 kentte Kürtlere ait mezarlar ve mezarlıklara karşı yürüttüğü savaş için “Türkiye'nin Kürtlere yönelik imha politikasını güçlendiren modern baskı yöntemlerinden birini gösteriyor” deniliyor.

Raporda yıkılan ve hasar gören mezar sayısına ilişkin kesin verilere ulaşılamadığı belirtilirken, “Ampirik çalışmalar ve görüşmeler yoluyla elde edilen eksik ve sınırlı veriler, bu saldırıların yaygın ve sistematik yönünü ortaya koymaktadır” diye kaydediliyor.

Türk güçlerinin 17 Eylül 2015-4 Nisan 2020 tarihleri ​​arasında Kürt mezarlıklarına 122 saldırı düzenlediğinin tespit edildiği raporda, şu detaylar dikkat çekiyor:

Mezarlar ve mezarlıklara yönelik devam eden bu savaş sonucunda en az bin 644 mezar tamamen yıkıldı ve 2 bin 926 mezar tahrip edildi.”

18 MEZARLIK TAMAMEN İMHA EDİLDİ

Raporda, aynı süre içerisinde Kuzey Kürdistan’ın 11 kentinde PKK’lilere ait mezarların bulunduğu 18 mezarlığını havadan bombalanarak veya patlayıcı kullanılarak tamamen tahrip edildiği vurgulanıyor.

Dr. Nejbir, 2015’ten itibaren mezarlara karşı sistematik bir savaş yürütüldüğünü ifade ederek, “1990’lı yıllarda Türk yürüttüğü savaşın psikolojik boyutunda daha çok cenazeleri teşhiri veya gömülmemesi vardı. 2015-2016’da sokağa çıkma yasakları döneminde insanlığa karşı suçlar işlendi, Kürtler kolektif olarak cezalandırıldı. 90’larda köylerde yürütülen savaşı kentlere taşıdı ve büyük tahribatlar yarattı” diyor.

KENT KENT MEZAR TAHRİBATLARI

Raporda da mezarlara yönelik sistematik savaşa dikkat çekilirken, kentlere ilişkin ise şu detaylar veriliyor:

-Şırnak'ta 900 mezar tamamen yıkıldı ve bin 475 mezar tahrip edildi;

-Amed ilinde 143 mezar tamamen tahrip edildi ve 340 mezar tahrip edildi; Batman'da 200 mezar tamamen yıkıldı ve 369 mezar tahrip edildi;

- Dersim ilinde 150 mezar tamamen yıkıldı ve 3'ü tahrip edildi;

-Van'da 41 mezar yıkıldı, 69 mezar tahrip edildi;

-Siirt'te 200 mezar tahrip edildi;

-Mardin'de 232 mezar tahrip edildi;

-Suruç/Urfa'da 9 mezar tamamen yıkıldı ve 3 mezar tahrip edildi;

-Bitlis'te 267 mezar tamamen yok edildi;

-Hakkari'de 54 mezar tamamen yıkıldı;

-Muş'ta 27 mezar tamamen yıkıldı ve 8 mezar tahrip edildi;

-Bingöl'de 80 mezar tahrip edildi.

Ayrıca Ağrı, Mardin ve Kars’ta bazı mezarlıklara yönelik bombardımanlarda yıkılan veya hasar gören mezar sayısının netleştirilemediği ifade ediliyor. Bu da mezarlıklara yönelik savaşın bilançosunun çok daha ağır olabileceğine işaret ediyor.

DÜNYADA BU KADAR ORGANİZELİ BİR SALDIRININ ÖRNEĞİ YOK

2015’ten itibaren Kürt kentlerinin dışında, Ankara ve İzmir gibi kentlerde bile gerilla mezarlarına saldırıların olduğunu ifade eden Nejbir, mezarlıklara yönelik saldırıların hem insancıl hukuk hem de savaş hukukunda suç teşkil ettiğini kaydetti.

HDP’nin 2019 ve 2020 yıllarında konuya ilişkin 23 önerge verdiği ancak yanıt alınamadığının belirtildiği raporda, saldırıların bir devlet konsepti olduğunun altı çiziliyor.

Ruanda, Bosna, İsrail ve Sri Lanka’da mezarlıklara yapılan saldırılardan örnekler veren Nejbir, “Ancak dünya literatüründe mezarlara yönelik bu kadar uzun süreye yayılan, bu kadar tahribatın olduğu sistematik, organizeli bir saldırı gerçekleşmedi” diye belirtti.

Rapora göre mezarlara yönelik saldırının bir devlet konsepti olduğu, Türk yargısının aldığı bir kararla da kendisini ele veriyor. Malazgirt Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP'nin Muş ilindeki mezarların tahrip edilmesine ilişkin şikayeti üzerine soruşturma açmayı reddetmiş ve gerekçe olarak bir mahkeme kararını göstermişti. Başsavcılık, PKK’li Serkan Çokşen’in mezarının üzerinde örgüt propagandası içeren yazılar olduğu gerekçesiyle “Malazgirt Sulh Ceza Hakimliği kararı gereği mezarın ilgili kısımlarına el konulması” kararı aldığını belirtmişti.

KUTSALA SALDIRI NE ANLAMA GELİYOR?

Uluslararası alanda bu toplu yıkımlar veya tahribatlara ilişkin herhangi bir tepki gelmedi. Avrupa’da mezarlıklara yönelik tahrifatlar sık sık haber konusu olurken, yakın tarihte Türk devletinin yaptığı gibi mezarlıklar veya mezarları sistematik bir şekilde yıkılması, cenazelerin kaçırılmasının örnekleri yok. Mezar tahrifatı sözlükte, kutsal olana zarar verme olarak geçiyor. Bazı sosyologlar, şahsa saldırı olarak, bazıları da nefret suçu olarak tanımlıyor. Eylül 2015’te İran’ın Şiraz kentinde bir Bahai mezarlığının yıkımı başlatıldığında BM’nin din ve inanç özgürlüğü özel raportörü Heiner Bielefeldt, “Mezarlıklara saldırılar kabul edilemez ve din veya inanç özgürlüğünün kasıtlı ihlalini teşkil eder” tepkisinde bulunmuştu.

"İkinci Dünya Savaşı Ansiklopedik Sözlüğü"nde (Dictionnaire encyclopédique de la Deuxième Guerre mondiale) Fransız antropolog Véronique Nahoum Grappe, mezarlık tahrifatını şöyle tanımlıyor: “Kutsallığa saygısızlık suçu, aşağılayarak, insanlığını inkar ederek veya yok ederek saldırıya uğrayanı kişiliksizleştirmek amacıyla saldırganın nedensiz şiddetinde, zalimlik, kutsalın temsilleri (insanlar, dini yapılar, ibadet nesneleri ve ölülerin bedeni) nezdinde kirletme niyetini içeriyor.”

DİRENİŞ HAFIZASINI YOK ETMEK İSTİYORLAR

Devlet güçlerine halka açık mezarlıklarda PKK'lilerin mezarlarının tespit edilmesi ve mahkeme kararıyla imha edilmesi talimatı verildiğine işaret eden rapor, ayrıca bu suçları işleyenlere karşı değil, mezarları tahrip edilenlerin ailelerine karşı savcılar tarafından toplu davalar açıldığı kaydediliyor.

Raporda, “Türk devleti, bu menfur suçlarla, PKK'nin Türkiye'nin Kürt imha politikasına karşı direnişinin maddi izlerini silmeyi ve bunun kolektif bir direniş hafızasına dönüşmesini önlemeyi amaçlamaktadır” tespiti yapılıyor.

Dr. Nejbir, “mezarlara saldırının temel amacının Kürt direniş hafızasını yok etmek” olduğunu kaydederken, bu raporu Türk devletinin işlediği savaş suçlarını arşivlemek ve kayıt altına almak için hazırladıklarını sözlerine ekledi. Türkiye’ye karşı uluslararası mahkemelerde bir dava açılması halinde bu veriler delil oluşturacak. Ancak tek amaç bu değil. Nejbir, “Birleşmiş Milletlerin harekete geçmesi için de bu raporu sunduk. İlgili raportörlere bu raporu gönderiyoruz” dedi.

MEZARLIKLARA SALDIRILAR AİHM’E TAŞINDI

Nejbir, son olarak mezarlıklara saldırıları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdıklarını da söyledi.

Türkiye’de 40-45 dolayında dava başlattıklarını ve bunlardan sadece birinin iç hukuk yollarını tükettiğini ifade eden Nejbir, söz konusu davayı bir yıldan az bir süre önce AİHM’e götürdüklerini aktardı.