2011 yılında Suriye’de iç savaşın patlak vermesiyle Türk devleti, krizin derinleşmesi ile kaos/ çatışmanın yıllarca sürmesinde büyük rol oynadı. Başta DAİŞ çeteleri olmak üzere 2011 yılından günümüze kadar bölgede bulunan çete grupları eğiten, onları sevk ve idare Türk devleti, Kürtlerin yaşadığı bölgelere yönelik sürekli saldırı içinde oldu.
2011’den 2018’deki Efrîn işgaline kadar DAİŞ çeteleri ile yapmaya çalıştığı işgal ve katliamlar, Suriye Demokratik güçleri (QSD), YPG ve YPJ savaşçılarının büyük direnişiyle DAİŞ’in yenilmesinden sonra başka bir formatla karşımıza çıktı. Bu sefer doğrudan saldırıya geçen Türk devleti, 2018 yılında Efrîn’i, 2019’de de Serêkaniyê ve Girê Sipî’yi işgal etti.
Fakat bununla da yetinmeyen Türk devleti, Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine yönelik işgal saldırılarını son üç yılda aralıksız biçimde sürdürdü. Özellikle Efrîn işgalinden sonra Şehba, Şêrewa ve Til Rifet’e göç etmek zorunda kalan Efrîn halkına yönelik saldırılar gerçekleşti. Son günlerde ise Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle Minbic ve Til Rifet bölgelerini hedef göstererek işgal saldırılarına devam edeceğini ilan etti. Peki bu bölgeler neden Türk devleti için önemli?
BÖLGENİN EN STRATEJİK KENTİ
Tarihte El Fad olarak anılan ve bugünkü ismiyle Til Rifet olarak bilinen, Heleb’e 35 km uzaklıkta bulunan Til Rifet, stratejik konumundan dolayı sürekli krallıklar ve sonrasında ise devletler arasında bir pazarlık ve çatışma konusu oldu. Bölgede bulunan Ehrez, Kefer Anton, Dircimêl, Şêx İsa, Til Ecar, Kefer Nasê, Kefer Nayê, Keştear, Misqalê, Tıl Cibîn, Tinib, Tatmaraş, Cîhad köyleri Til Rifet’e bağlı olan köylerden bazıları. 710 hektar genişliğinde olan Til Rifet’in batısında Nubil-Zehra ilçeleri bulunuyor.
Milattan Önce 883 yılında Diklad Bin Lasir adındaki hükümdar tarafından inşa edilen Til Rifet’te ilk olarak Romaların yaşadığı tahmin ediliyor. Daha sonra sırasıyla Helen, Fars, Asuri, Arami, Babil ve Hristiyan medeniyetlerine ev sahipliği yapan bölgede Arap, Kürt, Asuri, Çerkez, Türkmen ve Ermeniler yaşadı.
Baas rejiminin Araplaştırma siyaseti çerçevesinde 20. yüzyılın sonlarına doğru kentin çoğunluğunu ise Araplar oluşturmaya başladı. 1975 yılında resmi bir şehir olarak kabul edilen Til Rifet’te halk, geçimini ziraat ve ticaret yaparak sürdürüyor. Özellikle buğday, nohut, mercimek, arpa yetiştirilen başlıca tahıl ürünler. Bunun dışında Til Rifet’in merkezinde bulunan çarşı merkezinin hemen hemen birçok ülke ve şehirle ticaret ilişkilerinin olması bölge halkı için önemli bir gelir kaynağını oluşturuyordu. Suriye’deki iç savaştan önce kentin nüfusu 85 bin 883’di.
REJİME KARŞI İLK EYLEMLERE EV SAHİPLİĞİ YAPTI
2011 yılında Şam hükümeti tarafından Dera’nın çembere alınmasıyla Til Rifet de çembere alındı. Til Rifet halkı çemberin kaldırılması için Şam hükümetine karşı kitlesel eylemler yaptı ancak bu eylemler çok kısa sürdü. Zira Şam hükümeti halka istediklerini kabul edeceğine sözüne verdi. Fakat eylemlerin son bulmasıyla Şam rejimine bağlı güçler eylemlere katılan herkesi gözaltına aldı.
Yine o dönem Til Rifet, Şam hükümetine bağlı ordudan kopan askerlerin kaçış merkeziydi. Ordudan kaçan yüzlerce asker ve komutan Til Rifet’e gelerek Ezaz üzeri Türkiye’ye geçerek örgütlendi. Yine ordudan kaçıp Til Rifet’e gelen birçok askeri komutan ise kendi gruplarını kurarak Şam rejimine ait bölgelere saldırıları organize ettiler.
2012-2016 ARASI ÇETELERİN MERKEZİYDİ
2012 yılında Şam hükümeti tümden Til Rifet’ten çıkarıldı ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) burada iki grup kurdu. Bunlardan biri Liwa El Fetih’ti. Bu grubun tüm sorumluları Til Rifet’tendi. Diğeri de Liwa El Tewhit idi, ki bu grubun tüm sorumluları da Marê’dendi. Bu iki grup hala Cebhet El Şamiyê içinde yer alıyor ve Türk devletinin işgalinin altındaki tüm bölgelerde kalıyorlar.
2012 yılında Til Rifet’i tümden ele geçiren bu gruplar, ardından Haleb’e de saldırıp birçok mahallenin kontrolünü ele geçirdiler. 2012 yılında ÖSO, Til Rifet’ten yaklaşık 5 bin eleman topladı. Ardından bunların 150’si DAIŞ’e, 400’ü de Cebhet El Nusra’ya katıldı.
2013 yılında DAİŞ çeteleri Irak’ta kuruluşunu ilan ettiğinde Til Rifet’in kontrolü Cebhet El Nusra’daydı. Cebhet El Nusra, o dönem DAIŞ’e karşı cephe alıyordu. 2013’ün ortasında DAİŞ, El Nusra’ya ait yerlere saldırılar yapmaya başladı ve Til Rifet’te kendini örgütlemeye başladı. Aynı yılın son aylarında ise DAİŞ, bir kontrol noktasında bir ÖSO üyesini öldürünce, DAİŞ ile Cebhet El Nusra arasındaki gerginlik daha da büyüdü. O dönem ÖSO, DAİŞ’e karşı hamle başlattı ve 2013 yılının sonunda DAİŞ tümden Til Rifet’te çıkarıldı.
ÖZGÜRLEŞTİRİLMESİNİ HAZMEDEMEDİLER
Suriye Demokratik Güçleri (QSD) bünyesindeki devrimci güçler 14 Şubat 2016’da başlattıkları özgürleştirme operasyonuyla Til Rifet ve Keferneya ilçeleriyle, Şêx Hilal, Maliqiyê, Şêwarqa, Eyn Deqne, Minix, Beylûniyê, Şebaniyê, Til Ecar köyleri ile Minix askeri havalimanını Türk devletinin güdümündeki çetelerden özgürleştirdi. Til Rifet’in özgürleştirilmesini hazmedemeyen Türk devleti, günlerce Efrîn’i toplarla bombaladı.
Kentin özgürleştirilmesinden sonra ise bölge halkı kendi özerk sistemini, komün ve meclislerini kurdu. Çetelerden dolayı topraklarını terk etmek zorunda kalan birçok Til Rifetli aile geri döndü. 2018’de ise Türk devletinin Efrîn’i işgal etmesiyle yüz binlerce Efrînlinin sığındığı kentlerden biri oldu. Şu anda Til Rifet’te 3 bin 692 Efrînli aile ve 572 Arap aile yaşıyor. Efrîn’in işgalinden sonra da Türk devleti bu bölgeye yönelik saldırılarına aralıksız biçimde devam etti. Bu saldırılarda Til Rifet’te şimdiye kadar onlarca sivil hayatını kaybetti, yüzlercesi de yaralandı.
BU BÖLGE NEDEN SÜREKLİ TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİNDE?
Türkiye tümünü Til Rifet olarak adlandırdığı bölge için geçen yıllarda Rusya’yla çeşitli pazarlıklar yürüttü. Fakat Türk devletinin bölgeyi işgal etmesine İran itiraz etti. Rusya bölgede özerk yönetimi zayıf kılıp kendini güçlendirmek için Türk işgal tehdidini kullansa da Halep’in savunması olan bölgeyi Türk devletinin işgaline açmayı çıkarlarına uygun görmedi.
Türk devletinin günlük olarak bölgeyi bombalamasına rağmen, özerk yönetim verilerine göre Efrîn’den işgal nedeniyle göç etmek zorunda kalan 100 binden fazla kişi hala Şehba’da yaşıyor. Özerk yönetim yetkilileri, yine Ezaz, Cerablus, Bab gibi alanlardan Türk işgali nedeniyle göç etmiş ve sayıları 150 bini bulan bölgenin yerlilerinin de burada yaşadığını belirtiyor.
Buraya sığınan Efrînlilerin zorlu yaşam koşullarına rağmen temel motivasyonları; Efrîn’in özgürleştirilmesi. Bu nedenle tüm saldırılara karşın Efrîn’in kıyısında direnmeye devam ediyorlar. Efrînlilerin Til Rifet’ta kalarak direnmeleri Efrîn’de kalıcılaşmak isteyen Türk devletini korkutuyor.
Zira Til Rifet; Ezaz ve Efrin’in sınır hattında bulunuyor. Türk devletinin gözünü diktiği bir başka nokta ise Minix havalimanı. Buranın işgal edilmesi halinde Türkiye M5 karayolunun kontrolünü de ele geçirmiş olacak. Uzunluğu 432 km olan M5 karayolu Şam ve Haleb’i birbirine bağlıyor. M5 karayolunun Til Rifet’ten geçmesi Türk devleti için Til Rifet’ın işgalini daha da önemli hale getiriyor. Çünkü M5, Suriye’nin bütün kentlerinden geçiyor ve M4’e bağlanıyor.
Ayrıca Til Rifet Halep’in anahtarı gibi de duruyor. Til Rifet’i alması halinde Türk devleti, Halep üzerindeki kontrolü daha iyi sağlayibilecek. Tüm bu kritik önemdeki faktörler deyim yerindeyse Türk devletinin “iştahını” daha da kabartıyor. Sonuç itibariyle Erdoğan rejimiyle Ortadoğu’da yayılmacı ve istilacı bir strateji yürüten Türkiye, Til Rifet’ı işgal ederek hem Efrîn’de kendini güvende hissedeceğini hem de Halep rüyasına yaklaşacağını düşünüyor.