Öcalan’ın özgürlüğü ve paradigması Roma Üniversitesi’nde tartışıldı

Roma Üniversitesi’nde düzenlenen bir konferansta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu tecrit koşullarına ve paradigmasının önemine dikkat çekilerek, özgürlüğünün sağlanması çağrısı yapıldı.

İtalya Abdullah Öcalan’a Özgürlük Zamanı Komitesi’nin 10 Ekim’de “Öcalan’a özgürlük, Kürt siyasi çözüm” talebiyle uluslararası alanda başlatılan kampanya kapsamında yürüttüğü eylem ve etkinlikler devam ediyor. Bu kapsamda, Roma Tre Üniversitesi’nde “Türkiye’de siyasi mahkumlar ve cezaevi sistemi” ve “Türkiye’de sivil haklar ve özgürlükler” başlıklı iki bölümden oluşan bir konferans düzenlendi.

Açılış konuşmasını Roma Tre Üniversitesi Rektörü Massimiliano Floricci’nin yaptığı konferansın ilk bölümüne, Roma Tre Üniversitesi Profesörlerinden Enrica Rigo, İtalya Öcalan’a Özgürlük Komitesi Sözcüsü ve Eski Senatör Giovanni Russo Spena, Abdullah Öcalan’ın İtalyan Avukatı Arturo Salerni, HEDEP Milletvekili Newroz Uysal, Öcalan’ın Avukatı Özgür Erol konuşmacı olarak katıldı.

GRIMALDI: İTALYA ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN ROL OYNAMALI

Moderatörlüğünü Roma 3. Bölge Belediye Başkanı Amedeo Ciaccheri’nin yaptığı konferansın ilk bölümünde, ilkin Yeşiller ve Sol İttifak Grubu Başkan Yardımcısı Marco Grimaldi söz aldı. Kürt halkının yürüttüğü özgürlük mücadelesinin selamlayarak konuşmasına başlayan Grimaldi, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü noktasında İtalya Parlamentosu’nun harekete geçmesi için mecliste yaptığı çalışmalara değindi. İtalya’nın Abdullah Öcalan’a borçlu olduğunu söyleyen Grimaldi, “Öcalan’ın özgürlüğü bizler için esas olmalıdır. Onun ortaya koyduğu demokratik konfederalizm projesi bütün halklar için büyük önem teşkil etmektedir. Buna sahip çıkmak hepimiz için görev olmalıdır” diye konuştu.

RIGO: ÖCALAN DÜNYA İÇİN BİR GELECEK SUNUYOR

Grimaldi’nin ardından söz alan Roma Üniversitesi Profesörlerinden Enrica Rigo, Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu tecrit koşullarının kabul edilemez olduğuna dikkat çekerek konuşmasına başladı. Abdullah Öcalan’ı günümüzün önemli entelektüellerinden birisi olarak tanımlayan Profesör Rigo, “Öcalan ortaya koyduğu paradigmayla sadece Ortadoğu halklarına değil dünya halklarına bir gelecek sunuyor” dedi.

RUSSO SPENA: ÖCALAN İÇİN ÖZGÜRLÜK ZAMANIDIR

Rigo’nun ardından söz alan İtalya Öcalan’a Özgürlük Komitesi Sözcüsü ve Eski Senatör Giovanni Russo Spena ise, Öcalan’ın özgürlüğü için İtalya’da yürütülen kampanyaya değinerek konuşmasına başladı. Russo Spena devamla, “Öcalan bugün bütün hukuksal değerler ihlal edilerek ağır bir tecrit altında tutuluyor. Öcalan’ın esir alınmasında önemli rol oynayan biz Avrupalılar, artık bu duruma sessiz kalamayız. Bu nedenle artık Öcalan’a özgürlük zamanı diyoruz. Uluslararası alanda Öcalan’ın özgürlüğüne dönük başlayan bir kampanya var; hepimiz bu kampanyayı sahiplenmeli ve özgürlüğünü sağlamalıyız” diye konuştu.

SALARNI: ASIL SORUMLULAR SESSİZ KALIYOR

Spena’nın ardından söz alan Avukat Arturo Salerni de, Abdullah Öcalan’ın Roma günlerine dikkat çekerek konuşmasına başladı. Öcalan’ın Roma’dan çıkmaya zorlandığını belirten Salerni, “Öcalan’ı İtalya’dan çıkmaya zorlayan bütün güçler, bugün 25 yılını dolduran esaretin ve ağır tecrit koşullarının sorumlularıdır. Öcalan’ın içinde bulunduğu koşulları bütün uluslararası yasalar bir işkence olarak tanımlıyor ama ne yazık ki buna rağmen yetkili kuruluşlar Abdullah Öcalan’ın içinde olduğu bu koşullara dönük sessizliğini korumaya devam ediyor” dedi.

EROL: İMRALI’DAKİ BELİRSİZLİĞİN NEDENİ KÜRT SORUNA YAKLAŞIMDIR

Salarni’nin ardından Abdullah Öcalan’ın Avukatı Özgür Erol bir konuşma yaptı. Abdullah Öcalan’ın esaret altına alındığı süreci anlatarak konuşmasına başlayan Erol, ardından bugün içinde bulunduğu ağır tecrit koşullarına dikkat çekti.

İmralı’nın belirsizlik üzerine kurulu bir yer olduğunu ifade eden Erol, “İmralı’da iktidarı her zerrenize kadar hissedersiniz ama hangi haklara sahip olduğunuzu asla bilemezsiniz. İmralı Avrupa Konseyi’ne üye bir ülkenin sınırları içinde gelişti. Bu sınırlardaki bir cezaevine 13 yıldır avukatların girişine izin verilmiyor. Bu özelliği itibarıyla örneğini bulmak zordur” şeklinde konuştu.

Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu koşulların ve İmralı’daki belirsizliğin nedeninin, devletin Kürt sorununa yaklaşımıyla doğrudan bağlantılı olduğunu kaydeden Erol, Kürt sorununun köklü çözümü noktasındaki en büyük projeye sahip olanın Abdullah Öcalan olduğunun altını çizdi.

Uluslararası alanda başlatılan kampanyayı da hatırlatan Erol, “Bugün dünyanın dört bir yanından Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için talepler yükselirken, yetkili kuruluşlar sessiz kalmaya devam ediyor. Bu sessizliğin nedeni, Öcalan’a yaklaşımlarından kaynaklanmaktadır. Kürt meselesinin siyasi çözümü noktasında Öcalan’ın rolünün oynaması için özgürlüğünün sağlanması gerekir” diye konuştu.

NEWROZ UYSAL: TECRİTLE SAVAŞTA ISRAR EDİYORLAR

Erol’un ardından söz alan HEDEP Milletvekili Newroz Uysal ise İmralı’da bir tecrit rejiminin inşa edildiğini ifade etti. İmralı’da inşa edilen bu tecrit rejiminin toplumun bütün kesimine uygulandığını belirten Uysal, “Yasaklar ve ihlaller sadece İmralı ile sınırlı değil, Kürt halkı üzerinde büyük bir baskı ve saldırı var. Öcalan Kürt sorunun kilit ismi konumundadır. Öcalan’ın ortaya koyduğu proje, Kürt sorunun çözümü ve barışına dönüktür. Öcalan’ın barış ve çözüm çağrıları hep cevapsız kaldı. Cevapsız kalmakla yetinmediler, Kürt halkı ve mücadelesi üzerinde büyük bir baskı da başlattılar” diye konuştu.

Bugün birçok merkezde yaşanan savaşları Abdullah Öcalan’ın 2019 yılında gördüğünü ve noktada uyarılarda bulunduğu söyleyen Newroz Uysal, “Ama maalesef bütün çağrıları ve uyarıları karşılıksız kaldı. Bizler Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu projenin Türkiye ve Ortadoğu’daki savaşları çözeceğine inanıyoruz. Ama iktidarlar, İmralı’da tecridi derinleştirerek, savaşta ısrar ediyorlar” diye ekledi.  

PALMA: TECRİT AVRUPA’NIN DA SORUNUDUR

Newroz Uysal’ın ardından konferansta İtalyan Hukukçu Maura Palma bir konuşma yaptı. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin hukuksal hiçbir açıklamasının olmayacağının altını çizen Palma, Avrupa’nın tecrit karşısındaki sessizliğini kabul edilemez olduğunu söyledi.  

Avrupa’nın Türkiye ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini vurgulayan Palma, “Öcalan meselesi ve içinde olduğu koşullar Avrupa’nın harici bir sorunu değildir, Avrupa bu sorunun ortağı ve muhatabıdır. Avrupa, Öcalan’ın tekrardan avukat ve aile görüş hakkına sahip olması için Türkiye üzerinde politik baskı kurmalıdır” dedi.

ZEROCALCARE: TÜRKİYE ROJAVA’DAKİ SİSTEMDEN KORKTUĞU İÇİN SALDIRIYOR

Maura Palma’nın konuşmasının ardından konferansın ikinci bölümüne geçildi. İkinci bölümde ilk olarak İtalyan Karikatür Zerocalcare söz aldı. Rojava ve Şengal’e yaptığı ziyaretlerdeki izlenimlerini anlatan Zerocalcare devamla şunları ekledi: “Öcalan’ın bizlere sunduğu paradigma bir ütopiden ibaret değil. Bu paradigma, bugün Rojava’da ve Şengal’de inşa ediliyor. Burada inşa edilen bu sistem öz savunmadan ibaret değil, buradaki devrim sosyal bir devrimdir. Türkiye bugün, Öcalan’ın fikirleri üzerine inşa edilen bu sosyal devrimden korktuğu için bu bölgeyi hedef haline getiriyor. Türkiye bugün Rojava’da sivillere saldırıyor, sivil alt yapıyı hedef alıyor. Bu saldırılar karşısında Kürt halkıyla dayanışmayı büyütmeli ve Öcalan’ın özgürlüğünde ısrar etmeliyiz.”

Zerocalcare’in ardından söz alan Lazio Bölge Konseyi Yeşiller ve Sol Grup Lideri Claudio Marotta, Öcalan’ın fikirleri ve demokratik konfederalizm projesine dikkat çeken bir sunum yaptı.

Konferansta son olarak söz alan Kürt Kadın Hareketi Üyesi Zîlan Diyar ise, Kürt Kadın Hareketi’nin Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünde neden ısrar ettiğine ve Öcalan’ın ideolojik ve pratik açıdan kadın mücadelesine katkıları üzerine bir sunum yaptı.