'Önder Apo'nun fiziki özgürlüğünü kazanma zamanı!
Strasbourg'daki nöbette konuşan Azad Güneş, "Abdullah Öcalan'ı sahiplenmek tarihsel bir görev ve sorumluluktur. Fiziki özgürlüğünü el birliğiyle kazanma zamanıdır" dedi.
Strasbourg'daki nöbette konuşan Azad Güneş, "Abdullah Öcalan'ı sahiplenmek tarihsel bir görev ve sorumluluktur. Fiziki özgürlüğünü el birliğiyle kazanma zamanıdır" dedi.
Strasbourg'da Avrupa Konseyi önünde 25 Temmuz 2012'den beri süren Abdullah Öcalan'a Özgürlük Nöbetini Azad Güneş, Enseri Doyar, İbrahim Kulak, Fırat Riha'dan oluşan Villiers Le Bel grubu devraldı.
Nöbet eylemcilerinden Azad Güneş, "Yaşadığımız, nefes aldığımız her an Önderliğimize öz eleştirel yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Önderliği sahiplenecek, onun mücadelesini ileri bir evreye taşıyacak tüm eylemsellikleri de bu düşünce ölçüsü temelinde ele alıyorum" dedi.
'ABDULLAH ÖCALAN TÜM BASKI VE YILDIRMAYA KARŞI EŞSİZ DİRENİŞTE'
"21 yıldır kesintisiz tecrit altında olan Önder Apo'nun devletin tüm yıldırma, bastırma, esir alma politikalarına karşı eşi benzeri görülmemiş direnişi tecridin en büyük sebebidir" diyen Güneş, "Önder Apo geri adım atmadıkça devlet tüm gücüyle saldırmakta, karşısında çağların direnişçileri ile karşılaşmaktadır. Çağın direnişçileri bu direniş ölçüsünü esas alarak işgalcilere geçit vermemektedir" dedi.
'EN TEMEL İLKEMİZ FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ OLMALI'
Türkiye ve Kuzey Kurdistan'da tarihi bir seçime gidildiğine dikkat çeken Güneş, "En temel ilkemiz Önder Apo'nun fiziki özgürlüğü olmalıdır. Artık karşılarında sadece bir halkın temsil düzeyi yok, artık karşılarında dünya devlet sistemlerine en büyük alternatifi oluşturan ve dünya halklarında çok büyük umut yaratan enternasyonel bir lider var" diye ekledi.
Güneş, şunları da söyledi:
"Kapitalist moderniteye karşı demokratik modernite tezini dünya halklarının hizmetine sunan Öcalan, dünya halklarının ortak mücadelesi ile fiziki özgürlüğüne kavuşturulmalıdır.
Önder Apo salt soykırım kıskacı altında olan bir halkın değil dünyadaki tüm ezilen, ötekileştirilen, sömürülen ve yok sayılan tarafların sonsuz savunucusu ve öncüsüdür. Önder Apo'ya dar bir eksende değerlendirmek, her şeyden önce Önder Apo’nun fikirlerine tezat bir yorumlama olur.
Önder Apo devlet zihniyetini bir bütünen ele almış ve devleti çıkış köklerinden itibaren değerlendirmiştir. Devletlerle birlikte yok sayılan, dıştalanan, sömürülen ne varsa Önder Apo onları sahiplendi ve yeni bir direniş boyutu kazandırdı. Bugün geldiğimiz noktada Önder Apo'yu savunmak tüm evreni, tüm işçi ve emekçi sınıfını, kadınları, gençleri, çocukları savunmaktır.
Bu temelde başta Kurdistan halkları ve Türkiye işçi sınıfı, kadınları ve gençleri, dünya halkları, emekçileri, kadınları, gençleri olarak Önder Apo'yu sahiplenmek tarihsel bir görev ve sorumluluktur. Bugün dünyanın yaşayan en büyük değerini savunma, fikirlerini daha da evrenselleştirme ve fiziki özgürlüğünü el birliğiyle kazanma zamanıdır."