Şahin Polat: Fransa’da milliyetçilik ve kriz derinleşiyor

Fransa'daki olağanüstü seçimlerde Yeni Halk Cephesi birinci parti oldu. CDK-F Eşbaşkanı Şahin Polat seçim sonuçlarının Kürtlere ve göçmenlere olası etkilerini değerlendirdi.

FRANSA SEÇİMLERİ

Fransa, 7 Temmuz'da olağanüstü parlamento seçimlerine gitti. Sol ve komünist partilerin bir araya gelerek oluşturduğu Yeni Halk Cephesi, seçim sonuçlarına göre birinci parti oldu. Mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisi Rönesans ikinci sırada, sağcı Ulusal Birlik Partisi (RN) üçüncü sırada yer aldı. Seçim sonuçlarını değerlendirmek için Fransa Demokratik Kürt Konseyi (CDK-F) Eşbaşkanı Şahin Polat ile konuştuk.

Şahin Polat, bu seçimlerin parlamento seçimleri olduğunu ve olağanüstü olarak gerçekleştirildiğini belirtti. Bundan önceki seçimde hiçbir parti ya da grubun tek başına hükümet kuramaması nedeniyle azınlık hükümetinin kurulduğunu söyledi. Hükümetin hazırladığı ve parlamentoda görüştüğü kanunların geçirilmesinde sorunlar yaşandığını ifade etti. Şahin Polat, Fransa’da 49/2 yetki kanunu adı verilen yasa sayesinde hükümetin parlamento onayı olmadan kanun geçirme yetkisine sahip olduğunu ve bunun demokratik olmayan bir durum yarattığını vurguladı.  Polat, bir diğer nedenin de Avrupa Birliği parlamento seçimlerinin olduğunu kaydetti. AB parlamento seçimlerinde hükümetin kazanamaması ve Ulusalcılar (Ulusal Birlik Partisi- RN)’ın birinci parti olarak çıkmasının Cumhurbaşkanı Macron’u harekete geçirdiğini ve “demokrasinin erkini yerine getirmek” için olağanüstü seçim kararı aldığını belirtti.

10 MİLYONDAN FAZLA MİLLİYETÇİ OY

Fransa'da seçimlerin iki turlu yapıldığını ve ilk turda ulusalcı partinin başarılı olduğunu belirten CDK-F Eşbaşkanı Şahin Polat, ilk turda ulusalcıların yüzde 33,3 oy aldığını yani üç kişiden birinin oyunu ulusalcılara verdiğini ve bu durumun büyük bir sorun teşkil ettiğini, bu şekilde devam edilseydi ulusalcı partinin yaklaşık 300 milletvekili çıkarabileceğini söylüyor. Bu nedenle, ikinci tur seçimlerinde Cumhuriyetçi Baraj olarak adlandırılan, milliyetçilere karşı olan tüm partilerin bir araya geldiğini ve bir bent oluşturduklarını ifade etti.

Soruna bu yönlü bakıldığında büyük olduğunu çünkü 10 milyondan fazla kişinin oyunu milliyetçilere verdiğini, partileri tekil düzeyde ele aldığımızda milliyetçi partinin hala 1’inci parti konumunda olduğunu söyledi.

Mevcut durumda hiçbir partinin tek başına hükümet kuramayacağını bu nedenle azınlık hükümeti kurulacağını dile getiren Polat, bir ihtimalin de ilk etapta sol cephenin hükümeti kurabileceğini; ikinci büyük ihtimalinse, Macron’un partisinin, komünist, sosyalist ve ekolojistlerin de içinde olduğu sol cephede yer alan partilerle koalisyon hükümeti kurması olduğunu dile getirdi. CDK-F Eşbaşkanı, öncesinde 79 milletvekili olan milliyetçilerin oylarını ikiye katlayarak 142 milletvekili çıkarmasının seçimin en büyük sonucu olduğunu belirtti.

Fransa’daki sistem krizine de değinen Polat, ekonomik, siyasi ve kültürel bir kriz olduğunu; jeostratejik ve uluslararası krizin de derinleştiğini ifade etti. Radikal bir çözüm bulunmazsa, büyük olasılıkla 1 veya 2 sene içerisinde yeni bir seçime gidileceğini, hangi hükümet olursa olsun mevcut haliyle çözüm getiremeyeceğini vurguladı.

Sol cephenin, 5. Cumhuriyet’in miadını doldurduğu ve 6. Cumhuriyet’e geçme, yani yeni bir anayasa yapma önerisinin de milletvekili yeterlilik sayısının az olmasından ötürü zor olduğunu, hükümet olabilmek için 289 milletvekili olması gerektiğini söyleyen CDK-F Eşbaşkanı Polat, olağanüstü halin devam ettiğini kaydetti.

KÜRTLERE YÖNELİK POLİTİKA

Kürtlere karşı başlatılan kriminalizasyon kampanyasına da değinen Polat, bu durumun yıllardır sürdüğünü ve bunun sadece Fransa’nın politikası olmadığını, NATO konsepti dahilinde olduğunu söyledi. Kürt ve Kurdistan meselesinin çözümünün, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yaklaşım ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirten Şahin Polat, Fransa’nın da Avrupa Birliği içinde büyük bir rol üstlendiğini dile getirdi. Hükümet değişikliğinin, Ortadoğu ve Kürtlere yönelik dış politikanın da değişeceği anlamına gelmediğini, Fransa Dışişleri Bakanlığı’nda Türk hükümetine yakın bir kliğin olduğunu ve bu kriminalizasyonun devam edebileceğini de  sözlerine ekledi.

Polat, Kobanê direnişi ve Rojhilat’taki Jin Jiyan Azadî serhildanı ile Fransa’da Kürtlere yönelik bir sempati olduğunu ve solcuların hükümette yer alması halinde ilişkilerin güçlenebileceğini, bunun; hükümet bazlı olacağını, devletin reel politiğinin değişmeyeceğinin de altını çizdi.

GÖÇMEN KARŞITLIĞI

Göçmenler ve solcular açısından da seçim sonuçlarının bir nefes aldırmış olabileceğini belirten Şahin Polat, Fransa halkının hala 2. Dünya Savaşı'nın etkilerini unutmadığını ve faşizmin Avrupa’da halkların başına neler getirdiğini çok iyi bildiklerini söyledi. Bu nedenle Cumhuriyetçi Baraj'ın kurulduğunu ve milliyetçilerin tek başına iktidar olmasına izin verilmediğini ancak, milliyetçi düşüncenin oylarındaki artışın birkaç yıldır devam ettiğini ve gün geçtikçe de arttığını belirtti.

Göçmen ve sol karşıtlığı gibi sorunların büyümesinde medyanın da büyük bir rol oynadığının altını çizen Polat, Fransa’da önceki yıllara oranla iltica eden sayısında evet bir artış olduğunu ancak, sorunun sadece göçmen sorunu olmadığını; Fransa’nın daha önce kolonisi olan ülkelerin, Mali, Nijerya, Burkina Faso, Lübnan ve Suriye'nin Fransa’dan kopmasının her geçen gün ekonomik ve siyasi bir krize neden olduğunu bunun da ulus-devlet modelinin temelinde olduğunu vurguladı.