AB hangi bahanelerle PKK’yi listeye aldı?
Avrupa Adalet Divanı’nın PKK’nin “Terörist Örgütler” listesinde tutulması için öne sürülen gerekçeleri yetersiz bulmasının ardından Avrupa Birliği, çareyi ABD ve İngiltere’nin listelerinde buldu.
Avrupa Adalet Divanı’nın PKK’nin “Terörist Örgütler” listesinde tutulması için öne sürülen gerekçeleri yetersiz bulmasının ardından Avrupa Birliği, çareyi ABD ve İngiltere’nin listelerinde buldu.
Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) Avrupa Birliği’nin (AB) “Terörist Örgütler” listesinden çıkarılması için Kürtlere Uluslararası Adalet İnisiyatifi, 13 Aralık 2021’de bir kampanya başlattı. 30 ülkeden uluslararası üne sahip bini aşkın kişinin öncülük ettiği kampanyada PKK’nin, AB’nin yanı sıra ABD’nin de “Terörist Örgütler” listesinden çıkarılması amaçlanıyor.
“Justice For Kurds” (https://justiceforkurds.info) internet sitesinde birçok dilde başlatılan ve Avrupa’nın yanı sıra ABD, Kanada ve Avustralya’da yürütülen kampanyada 4 milyon imza toplanması hedefleniyor. İmzalar ise düzenli şekilde listelere karar veren Avrupa Birliği’nin Bakanlar Konseyi ile ABD Dışişleri Bakanlığı’na iletiliyor.
Kürt halkının özgürlük mücadelesine yönelik uluslararası arenada sürdürülen kriminalizasyon politikasının kırılması için PKK’nin bu listelerden çıkması büyük önem kazanıyor. Peki AB hangi gerekçelerle PKK’ye “terörist” yaftasını yapıştırdı, kritik süreçlerde kapalı kapılar ardında neler yaşandı?
ALMANYA’NIN YASAK KARARIYLA BAŞLAYAN SÜREÇ
İlk olarak Alman devleti 1993 yılında “dernekler yasasını” gerekçe yaparak PKK’nin faaliyetlerini yasakladı. Almanya o yıllarda PKK’yi resmi olarak “terörist örgüt” olarak görmemesine rağmen Kürt kurumlarına kapısına kilit vurarak Kürt aktivist ve siyasetçilerine hapis/para cezaları kesti. 1990’lı yılların ilk yarısında Almanya’nın ardından diğer bazı Avrupa ülkeleri de Kürt özgürlük hareketine yönelik arka arkaya yasak kararları aldı.
ABD yönetimi ise beklenen kararı birkaç yıl sonra alacaktı. 10 Ağustos 1997’de ABD Dışişleri Bakanlığı Yabancı Terörist Organizasyonlar Dairesi, PKK’yi “Yabancı Terörist Organizasyonlar” listesine aldı. Dönemin Beyaz Saray yönetiminin, çok değil bir yıl sonra; 9 Ekim 1998’de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik diğer küresel güçlerle düğmeye basacağı Uluslararası Komplo’nun ilk adımı olarak böyle bir karar aldığı daha sonra anlaşılacaktı.
ABD Dışişleri Bakanlığı, 1990’lı yıllarda Kürdistan’daki kirli savaş sırasında yaşanan olayları ve Türk devletinin mahkeme kararlarını bahane ederek PKK’ye “terörist örgüt” damgası vururken, benzer gerekçelerle aynı karar, üç yıl sonra İngiltere tarafından alındı. ABD’ye olduğu gibi İngiltere’ye yönelik hiçbir şiddet saldırısı olmamasına rağmen PKK, 20 Temmuz 2000’de Londra yönetiminin aldığı kararla “Terörist Örgütler” listesine konuldu. İngiltere’yi takiben Kanada ve Japonya 2002’de, Avusturalya 2005’te ve Yeni Zelanda ise 2010’da benzer kararlar alarak PKK hareketini listelerine aldılar.
AB’NİN İLK LİSTESİNDE PKK YOKTU
ABD’yi sarsan 11 Eylül 2001’deki saldırıların ardından Washington yönetimi, "uluslararası terörizmi önleme" gerekçesiyle Avrupa Birliği'ne baskı yapmaya başladı. ABD’ye göre, AB “terörizmle mücadele”de zayıf kalıyordu. Bunun üzerine 2001'in aralık ayında AB, ABD'nin baskısıyla "terörist örgütler" listesini oluşturdu.
28 Aralık 2001'de açıklanan AB’nin ilk listesinde başta ETA, Yunanistan’daki 17 Kasım Örgütü, Lübnan’daki Hizbullah, İslami Cihad ve Hamas olmak üzere toplam 12 örgüt yer aldı. Sadece 6 ay geçerli olan bu listede PKK yoktu. Ancak Türk devleti ve diğer küresel güçler devreye girince AB’nin yönetim organı Bakanlar Konseyi, 2 Mayıs 2002 günü PKK'yi de listeye aldığını açıkladı.
TÜRK DEVLETİNİN İŞLEDİĞİ SUÇLAR DA PKK’YE MAL EDİLDİ
Brüksel, Ankara ile yürütülen üyelik müzakerelerin karşılığında tavrını değiştirirken, üstüne üstlük PKK’yi listeye alınması için öne sürülen gerekçeler de Türk devletinin mahkeme kararlarına dayandırıldı. ANF’nin araştırmasına göre, 2003-2013 yılları arasında PKK, 67 somut olaydan sorumlu tutuldu. Ancak bu saldırıların çoğu somut verilerden yoksun olması ve sadece Türk devletinin iddialarının göz önüne alınması dikkat çekti.
Hatta AB’nin listelerinde yıllarca Türk devletinin işlediği suçlar da PKK’ye mal edildi. Bunların en çarpıcısı 27 Mayıs 2009’da Çukurca'da 7 askerin ölümüne yol açan mayın patlaması olayında AB’nin PKK'yi sorumlu tutmasıydı. Halbuki daha sonra yayınlanan ses kayıtları ve askeri mahkemede yapılan yargılamalar, bizzat subayların mayını döşedikleri ortaya çıkmış ve sanık Tuğgeneral Zeki Es, 6 yıl 8 ay cezaya çarptırılmıştı.
Yine 29 Eylül 2007’de Beytüşşebap’a bağlı Beşağaç (Hemkan) köyünde sivilleri taşıyan bir araca yapılan saldırıda 7 köy korucusu öldürüldü. Olayla ilgili 19 Ekim 2007’de Mazlum-Der ile İHD’nin hazırladığı raporda, saldırının PKK’yle ilgisi olmadığı ayrıntılı olarak gözler önüne serildi. Askerlerin planladığı cinayetin korucularca işlendiği ortaya çıkarken, AB bu olayı da yıllarca PKK’ye mal etti.
2018’DEN BU YANA AB’NİN SOMUT ARGÜMANI YOK
AB’nin sergilediği bu hukuk dışı tutuma karşı 2014’te PKK yöneticileri Murat Karayılan ve Duran Kalkan, Hollandalı avukatları aracılığı ile Lüksemburg’da bulunan Avrupa Adalet Divanı’na başvurdu. PKK’nin başvurusunu inceleyen AB’nin en yüksek yargı organı, kararını nihayet 15 Kasım 2018’de verdi.
Avrupa Adalet Divanı, 2014-2017 yılları arasında AB adına iddiaları sunan taraf olarak İngiltere’nin gerekçelerini yetersiz bularak, PKK’nin bu gerekçelerle listede tutulamayacağına karar verdi. Divan’ın kararından sonra, ayrıca İngiltere 2018 yılı için PKK’nin listede tutulması için yeniden başvuru yaptı ve otomatik olarak 9 Ocak 2019’da PKK yeniden listeye alındı.
Ancak bu kez AB’nin yasama, yönetme ve dış politika belirleme işlerini yürüten Bakanlar Konseyi, PKK’nin listeye alınması için daha önce yer verdiği somut olayları kararın gerekçelerinden çıkarttı. Bunun yerine ise AB; PKK’nin ABD ve İngiltere’nin “Terörist Örgütler” listelerinde olmasını dayanak gösterdi. Bu arada Bakanlar Konseyi, Şubat 2021’de güncellenen listeye yeniden PKK'yi alınca bir kez dava açıldı. Halihazırda Lüksemburg’da PKK’ye ilişkin üç dava yürütülürken, Kürt Özgürlük Hareketi 19 Temmuz 2021’de yeniden listeye alınınca küresel çapta yürütülen kampanyalar da hız kazandı.
Geçtiğimiz aralık ayında başlatılan uluslararası kampanyanın ardından, şu ana kadar aralarında Avrupa Parlamentosu milletvekilleri, ulusal meclis milletvekilleri, senatörler, parti başkanları, belediye başkanları, sendika temsilcileri, akademisyenler, gazeteciler, sanatçılar ve hukukçuların da bulunduğu binlerce kişi AB ve ABD’ye “PKK listelerinizden çıkartın” çağrıları yaptı. PKK’nin “terörist örgütler” başlıklı listelerde yer almasının Kürt halkına karşı yürütülen devlet şiddetini meşrulaştırdığı, bu çağrılarda öne çıkan vurgu oldu.