Almanya Türk devletinin kimyasal silah suçuna arka çıktı

Alman devleti, Türk devletinin kimyasal silah suçlarının araştırılması çağrılarına, “Böyle bir soruşturmayı gerektiren bir durum yok” yanıtını verdi.

Türk ordusunun Medya Savunma Alanları'na yönelik 14 Nisan 2022’den bu yana devam eden işgal saldırılarında kimyasal silah kullandığına dair birçok görüntü yayımlandı. Geçtiğimiz Ekim ayında Türk devletinin kimyasal silah suçlarına ilişkin rapor hazırlayan Atom Savaşına Karşı Uluslararası Doktorlar Birliği (IPPNW) ise acilen bağımsız bir soruşturma talep etti.

IPNNW raporu ve çağrısını Alman Federal Meclisi’nin gündemine taşıyan Sol Parti Milletvekili Ali Al-Dailami, Olof Scholz başbakanlığındaki Federal Hükümet’e “Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW)’nin bir üyesi olarak Almanya bu konuda bir soruşturma talep edecek mi” sorusunu yöneltti.
Sol Parti’nin Federal Meclis grubunda savunma politikaları sözcüsü olan Ali Al-Dailami’nin sorusuna Dışişleri Bakanı Müsteşarı Andreas Michaelis yanıt verdi. IPPNW’nin raporu ile Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın geçtiğimiz yıl yaptığı göz yaşartıcı bomba kullanıldığına dair açıklamasının kendilerince de bilindiğini belirten Michaelis, “Ancak hükümetin bu konuda kendi kaynaklarından elde ettiği başka bir bilgi yoktur” dedi.

KİMYASAL SİLAH SUÇLARINI ÖRTBAS AÇIKLAMASI

29 Nisan 1997’de Kimyasal Silahları Yasaklama Anlaşması’nı imzalayan Türkiye’nin o dönem envanterinde herhangi bir kimyasal silah olmadığını deklare ettiğini hatırlatan Michaelis, “Anlaşmaya uyulup uyulmadığına OPCW karar verir ve Türkiye bu taraf ülke olarak bu organizasyonun izleme mekanizması içindedir” dedi.

Alman Dışişleri Bakanı Müsteşarı Michaelis IPPNW’nin soruşturma talebine ilişkin ise şu yanıtı verdi: “Federal Hükümet’e göre halihazırda böyle bir soruşturmayı gerektiren bir durum ortada yok.”

DERSİM VE HALEPÇE’DEKİ KİMYASALLAR ALMANYA’DANDI

Bu açıklamayla Türk devletinin kimyasal silah suçlarına arka çıkan Berlin yönetimi, daha önce de bizzat kimyasal silah ve gazları Kürdistan’ı işgal eden güçlere satarak Kürt halkına karşı yürütülen soykırıma destek vermişti. Geçtiğimiz yıllarda 1937’de başlayıp 1938’de sona eren Dersim’deki soykırımda kullanılan zehir gazlar; Chloracetophenon ve İperit ve bu gazları bombalara koymaya yarayacak otomatik tesisatları Türk hükümetinin Nazi Almanya’sından aldığı belgeleriyle ortaya çıkmıştı.

Irak devleti de 1960’lı yılların başından itibaren Güney Kürdistan devrimini bastırmak için sürekli kimyasal silahlara ve zehirli gazlara başvurdu. Uzun yıllar Irak rejiminin bu insanlık dışı suçlarına karşı batılı ülkeler sessiz kalmakla kalmadılar, aynı zamanda Irak ordusunu kimyasal silahlarla donattılar. Saddam Hüseyin rejimi ise Alman firmalarının yardımıyla kimyasal silah üretmeye başladı ve bunları başta Halepçe’de olmak üzere birçok kez Kürt halkına karşı kullandı.
Hamburglu ‘Water Engineering Trading’ firması dönemin Irak devletine ‘civatalama’ tekniğini gönderdi, böylelikle Halepçe’ye 16 Mart 1988’de ölüm yağdıran 20 bombanın ağzı hatasız şekilde kapatıldı. Bayernli otomotiv parçası üreten W.E.T. firması ise 7 milyon Mark değerinde bombaların kılıfını ve ateşleme sistemini Saddam Hüseyin rejimine sattı. Gazları elde etmek için de Hessen’deki Karl Kolb firması kimyasal madde ve laboratuvar malzemesi üretti.
Uluslararası bağımsız kuruluşlar, Halepçe’ye atılan kimyasal bombaların üretiminde Alman firmalarının en az yüzde 52 oranında payı olduğunu rapor ederken, 1990 yılında Federal Meclis’te araştırma komisyonun kurulması istendi. Ancak dönemin Helmut Kohl hükümeti silah tüccarlarına arka çıkarak skandalı hasıraltı etti.