Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük sürekli bir şekilde uygulanan aile ve avukat görüş hakkının engellenmesinin kabul edilemez ve uluslararası standartlara açıkça aykırı olduğunu kabul eden CPT, buradaki sorumluluğunu ise görmezden gelerek topu Türkiye’ye atmayı tercih etti.
İmralı’daki mahkumların haftanın 159 saatini izolasyon altında geçirdiğini kendi raporlarıyla da doğrulayan CPT, bu hukuksuzluğun ise adını koymaktan kaçındı. Tüm endişelere rağmen “gerekli gördüğümüzde İmralı’yı ziyaret edebiliriz” demekten çekinmeyen CPT, mutlak iletişimsizliğe “kötü muamele yok” yanıtı verdi.
25 yılı aşkın bir süredir İmralı Ada Hapishanesi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan 40 aydır hiçbir haber alınamıyor. Avukat ve aile görüş hakkı bir bütün olarak elinden alınan Abdullah Öcalan mutlak bir iletişimsizlik haline tabi tutulmuş durumda. İmralı’daki bu tecritle hem kendi iç hukukunu hem de altında imzası olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve İşkencenin Önlenmesine Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeleri ihlal eden Türk devleti, uluslararası alanda bu hukuksuzluğu gizlemek için hukuki hiçbir karşılığı olmayan disiplin cezaları ve avukat görüş yasaklarına sarılmış durumda.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan şahsında İmralı’da yaşanan bu hukuksuzluk karşısında konunun doğrudan muhatabı olduğu gibi, İmralı’ya tek girme yetkisine de sahip olan Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ise sessizliğini koruyor. Başta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatları olmak üzere uluslararası alandan farklı toplumsal kesimlerin İmralı tecridine dönük kendilerine yaptığı başvuruyu ya yanıtsız bırakan ya da “konuyu yakından takip ediyoruz” diyerek geçiştiren CPT, hukukçuların “dünyada eşi benzeri görülmemiş bir durum” diye tanımladığı İmralı’da inşa edilen tecrit rejimi karşısında şu ana kadar hiçbir açıklamada bulunmayarak suça ortak olduğunu ortaya koyuyor.
Başta Kürt halkı olmak üzere milyonlarca insanı yakından ilgilendiren İmralı tecridini, konunun muhatabı olduğu gibi eleştirilerin de odağında olan CPT ile görüşmek istedik. İmralı’yı son ziyaret eden heyet içerisinde yer alan CPT Başkan Yardımcısı Hans Wolff veya herhangi bir yetkili ile yüz yüze 9 Temmuz tarihli görüşme talebimiz, “İmralı’ya yapılan son ziyarete ilişkin rapor henüz yayınlanmadığı için böylesi bir görüşme mümkün olmayacaktır” denilerek reddedildi.
Ardından ısrarımız üzerine sorularımızın yazılı olarak cevaplanması kabul edildi. CPT Yürütme Sekreteri Hugh Chetwynd adına yayınlanması istenilen röportajımızda yer alan sorulara CPT’nin verdiği cevapları olduğu gibi yayımlıyoruz:
BİLİNDİK CEVAP, TARAF DEVLETİN ONAYI YOK!
En son Eylül 2022'de İmralı cezaevini ziyaret eden CPT, sadece Türkiye'nin onayını alamadığı için mi raporunu hala yayınlamıyor?
CPT’yi kuran sözleşme iki temel sütuna dayanmaktadır: İşbirliği ve gizlilik. Sonuç olarak, Sözleşme CPT’ye yalnızca taraf devletin izniyle bir rapor yayınlama yetkisi vermektedir.
MUTLAK İLETİŞİMSİZLİĞE KÖTÜ MUAMELE YOK YANITI
İmralı’daki mahkumlardan haber alınamama hali kamuoyunda derin endişelere neden olmuş durumda. CPT bu konu üzerinde çalışıyor mu?
Komite, Türk makamlarıyla devam eden bir diyaloğu sürdürmektedir, ancak bu diyalog gizli kalmaktadır. Bununla birlikte, 2019 yılında ve önceki ziyaretlerde olduğu gibi, heyetin İmralı Cezaevi'nde tutuklu bulunan kişilere cezaevi görevlileri tarafından kötü muamele yapıldığına dair herhangi bir iddia almadığını vurgulamak önemlidir. Aksine, tüm tutuklular kendilerine personel tarafından uygun şekilde davranıldığını belirtmiştir.
GEREKLİ GÖRDÜĞÜNDE İMRALI’YI ZİYARET EDEBİLİRMİŞ
Haber alamama durumu karşısında CPT İmralı Cezaevi'ni tekrar ziyaret etmeyi planlıyor mu?
CPT İmralı'yı 1999, 2001, 2003, 2007, 2010, 2013, 2016, 2019 ve 2022 yıllarında olmak üzere 9 kez, her seferinde ad hoc (özgün) ziyaret kapsamında ziyaret etmiştir. CPT, gerekli görmesi halinde İmralı’ya yeni bir ziyaret gerçekleştirmeye karar verebilir.
İLETİŞİM HALİNDEYİZ!
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve diğer üç mahkûmun avukatları, İmralı'daki mahkûmlarla üç yılı aşkın bir süredir hiçbir iletişim kurulamadığına dikkat çekiyor. CPT'nin bu mutlak iletişimsizlik halinden bir bilgisi var mı? Bunun aşılması için ne yapıyor?
CPT, Abdullah Öcalan ve diğer üç mahkûmun durumunu çok yakından takip etmektedir. Ulusal makamlarla devam eden diyaloğun yanı sıra CPT, Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla da düzenli olarak temas halindedir.
HAFTANINN 159 SAATİ İZOLASYON ALTINDALAR
İmralı’daki mahkumlar mutlak bir tecrit altında mı?
CPT, 2019 ziyaret raporunda, tutuklu tüm kişilerin çoğu zaman izolasyonda tutulduğuna dikkat çekmiştir (yani, hafta sonları günde 24 saat dahil olmak üzere haftada 168 saatin 159 saati). CPT'ye göre böyle bir durum kabul edilemez.
‘KABUL EDİLEMEZ’ DEDİ ANCAK TOPU TÜRKİYE’YE ATTI
İşkence ve kötü muameleye karşı mücadele eden CPT, mahkumların uzun süre boyunca aileleri ve avukatlarıyla görüşme hakkından mahrum bırakılmasını nasıl değerlendiriyor? Bu Sözleşme'nin ihlali değil midir?
İmralı Cezaevi'nde tutulan kişilerin dış dünya ile temasları konusu CPT ile Türk yetkililer arasında her zaman yoğun ve uzun süreli bir diyalog konusu olmuştur. CPT, avukatların ve aile üyelerinin ziyaretlerinin sürekli olarak engellenmesinin kabul edilemez olduğunu ve yürürlükteki çeşitli uluslararası insan hakları sözleşmelerine ve standartlarına açıkça aykırı olduğunu yetkililerle diyaloğunda defalarca vurgulamıştır.
‘FAZLA BİLGİ PAYLAŞAMAYIZ’
CPT, önceki raporlarında İmralı Cezaevi'ndeki koşulların iyileştirilmesi için Türk makamlarına bir dizi tavsiyede bulunmuştu. Türkiye CPT'nin bu tavsiyelerini dikkate aldı mı?
CPT sistematik olarak her taraf devletin ulusal makamlarından kendilerine gönderdiği rapora yanıt vermelerini talep eder. Bu yanıtta, gündeme getirilen hususların ele alınması için hükümet tarafından alınan tedbirler belirtilmelidir. Türk hükümetinin 2019 raporunda belirtilen tavsiyelere verdiği yanıt, Komite'nin internet sitesinde mevcuttur. Yetkililerin yanıtında yer alan bilgiler dışında hiçbir bilgi yayınlanamaz.
YANITSIZ BIRAKILAN SORULAR …
İmralı’da yaşanan hukuksuzluk karşısında CPT’nin sözleşmesi uyarınca Türkiye’ye dönük bir kamuoyu açıklaması yapıp yapmayacağı ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu koşullar karşısında daha aktif rol alıp almayacağına dönük sorularımız ise CPT tarafından yanıtsız bırakıldı. Yanıtsız bırakılan sorularımız şu şekilde:
CPT kısa bir süre önce Azerbaycan'a karşı (Sözleşme'nin 10 (2) maddesi uyarınca) kamuoyu açıklaması yaptı. Böyle bir açıklamayı Türkiye için de yapmaya niyetli mi?
Yanıtsız bırakıldı….
Daha önce röportaj yaptığım, İmralı’yı birçok kez ziyaret eden CPT'nin eski başkanları Mauro Palma ve Marc Neve, İmralı'nın konum olarak cezaevi için uygun bir yer olmadığını söylemiş ve CPT'nin Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu koşullar karşısında daha aktif bir rol oynayabileceğine dikkat çekmişlerdi. Sık sık farklı gerekçelerle avukat görüşü engellenen İmralı Ada Hapishanesi CPT'ye göre bir ceza infaz kurumu için uygun mu? CPT, Abdullah Öcalan’ın koşulları karşısında daha aktif rol almayı düşünüyor mu?
Yanıtsız bırakıldı…