FCK-BW-BAYERN’den Stammheim Cezaevi’ndeki uygulamalara tepki
Stuttgart’taki Stammheim Cezaevi’nde Kürt tutsaklara yönelik uygulamaları kınayan FCK-BN-BAYERN Federasyonu, “Nazi dönemindeki” uygulamaları kınadı.
Stuttgart’taki Stammheim Cezaevi’nde Kürt tutsaklara yönelik uygulamaları kınayan FCK-BN-BAYERN Federasyonu, “Nazi dönemindeki” uygulamaları kınadı.
Yazılı bir açıklama yapan FCK-BW-BAYERN Federasyonu Stuttgart-Stammheim Cezaevi’nde mahkeme ve yargı süreçleri devam eden Kürt siyasi tutsaklara karşı insanlık dışı yaklaşımı protesto etti.
“Alman devletini Stammheim Cezaevi’ndeki Kürt tutsaklara karşı uyguladığı düşmanca tutumundan vazgeçmeye çağırıyoruz” diyen FCK-BW-BAYERN şunları kaydetti: “Almanya tarihi büyük trajedileri/travmaları yaşayan ve atlatan bir devlet ve halk geleneğine sahiptir. Hitler’in faşist diktatörlüğü döneminde başta Yahudi toplumu olmak üzere farklı halklara uygulanan soykırımların acı faturasını ödeyen bir halktır. Hitler dönemi Alman tarihinde bir kara lekedir. Nitekim bu kara leke nedeniyle başta Willi Brand olmak üzere farklı tarihlerde Alman başbakanları Polonya’daki Yahudi Soykırım Anıtı önünde diz çökerek işledikleri insanlık suçu nedeniyle özür dilemişlerdir. İnsanlığa büyük acılar yaşatmış olan Hitler döneminden sonra bu hareket Alman halkı ve yeni devleti için bir onur kaynağı olmuştur. Bu hatıraları henüz taze olan Alman toplumuna ve devletine bir daha böyle utanç verici bir duruma düşmemesi gerektiğini hatırlatmak istiyoruz.
1993 yılından bu yana Almanya’da yaşayan ve günümüzde nüfusu 1 milyonu aşan Kürt toplumuna yaklaşımı demokratik tahammül ve kuralları aşan, adeta Türk devletini memnun etmeye çalışan siyasi çizgideki uygulamalarını temel ve evrensel insan haklarını ve insanlık onurunu rencide edici buluyor ve bu tavrını kabul etmiyoruz.
Bu olumsuz tavrın son örneğini Stammheim Cezaevi’nde tutsak edilen Kürt siyasetçilere yaklaşımında gördük. Hasta ve doktor randevusu olmasına rağmen Veysel S.’yi elleri kelepçeli, ayakları prangalı olduğu halde bu da yeterli görülmemiş ve bacaklarından yukarı vücudunun bütün kısmı özel bir kemerle sarılması, hareketsiz bırakılması ve tercüman bulundurulmamasının yanı sıra çok sayıda polisin eşliğinde doktor karşısına çıkarılması kabul edilecek bir durum değildir. Bu durum karşısında Kürt siyasetçi Veysel S.’ye hiçbir şey söylenmeden ve tedavi edilmeden çıkarılmış ve tekrar aynı koşullar altında cezaevine götürülmüştür.
Almanya’da yaşayan ve Alman hukukuna saygı gösteren Kürt halkı herkesin üzerinde keyfi uygulamalarda bulunabileceği sahipsiz bir halk değildir. Zaten halkının onurunu savunmak için mahkemelerde savunma yapan Veysel S. gibi siyasi tutsaklar başı dik şekilde bunun kavgasını vermektedir. Alman devletinden mazlum bir halkın fedakar evlatlarına ve savunucularına daha saygılı davranmalarını beklemek en doğal hakkımızdır. Bu onur kırıcı davranışları hak etmiyor, Kürt toplumunun Almanya devlet yasalarına karşı bir muhalefetinden ziyade, bir entegrasyon içerisindedir. Alman devletini Türk devletiyle iyi ilişkiler veya çıkar hesapları uğruna Kürt halkını ötekileştirmesi, terörize etmesi, dışlaması veya gözden çıkartması Almanya’da yaşayan milyonlarca Kürdün uyum ve entegrasyonunu ciddi şekilde zedelemekte ve Kürt halkında tarifi güç travmalara neden olmaktadır. Alman devleti bunu yakından bildiği halde Kürt siyasetçilere yaklaşımında hoyrat ve tepeden bakan bir davranış sergilemektedir.
Alman devletine çağrımız: Kürt halkı yüz yıldır soykırım kıskacındadır. Türk devletinin Kürtlere kaşı uyguladığı soykırıma destek vermeyin! Bu bir insanlık suçudur ve siz bu suça ortak olmayın! Sizin Kürt özgürlük mücadelesine, Kürt halkına yaklaşımınız Türk devletinin Kürt halkına uyguladığı soykırım politikalarına hizmet ediyor, onun değirmenine su taşıyor. Soykırım değirmeni sizin taşıdığınız suyla dönüyor. Önümüzdeki yıllarda tıpkı Yahudi Soykırımı Anıtı önünde diz çökerek özür dilediğiniz gibi bir konuma düşmekten vazgeçmeniz gerektiğini hatırlatıyoruz.”