Garzan Mezarlığı’nda bulunan 267 cenaze kaçırıldı

2014 yılında Kobanê direnişinde şehit düşen YPJ savaşçısı Dilan Bingöl’ün de aralarında bulunduğu 267 HPG, YJA Star gerillası ile YPG ve YPJ savaşçılarının mezarının yerinden çıkarılarak bilinmeyen bir yere götürüldüğü öğrenildi.

Baba Lezgin Bingöl, cenazelerin savcılık talimatı ile yerinden çıkarılarak götürüldüğünü söyledi.

Bitlis’te bulunan Garzan mezarlığına yapılan saldırı ile mezarlık tamamen yok edildi. Saldırıda mezarlar tahrip edilirken, 2014 yılında Kobanê direnişinde şehit düşen YPJ savaşçısı Dilan Bingöl’ün cenazenin bulunduğu 267 cenazenin yerinden çıkarıldığı öğrenildi.

Konuya ilişkin sosyal medya hesabından açıklamada bulunan baba Lezgin Bingöl, “Bu mezarlık kamuoyunda ‘Garzan şehitliği’ olarak bilinmektedir. Son günlerde bu mezarlığın güvenlik güçleri tarafından yıkıldığının duyumu üzerine 18 Aralık 2017 tarihinde Bitlis Valiliği’ne yazılı bir dilekçeyle müracaat ettim. Kızım Dilan Bingöl’ün cenazesi de o mezarlıkta defin edilmişti. Verdiğim dilekçede kızımın mezarını ziyaret etmek istediğimi, o bölgede herhangi bir yasağın olup olmadığını tarafıma bildirilmesini talep ettim. Valilik yetkilileri dilekçemi jandarma bölgesi diye, jandarmaya havale etti. Ben de dilekçeyi jandarmaya bırakıp geldim. 19 Aralık 2017 tarihinde jandarmadan beni aradılar ve dediler ki ‘o mezarlıkta bulunan 267 cenaze savcılık talimatıyla çıkarılmış ve İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş’ denildi” dedi.

CENAZELERİN NEREYE GÖTÜRÜLDÜĞÜ BİLİNMİYOR

Bunun üzerine 20 Aralık günü kızının mezarını ziyaret etmek için Yukarı Ölek köyündeki mezarlığa gittiğini belirten Lezgin Bingöl açıklamasına şöyle devam etti: “Mezarlığa gittiğimde kızımın mezarı yerinde yoktu, mezar yıkılmış ve cenazeye ait kemikler de mezarından çıkarılmış ve götürülmüştü. Orada mezar diye bir şey kalmamış. Diğer mezarlara da baktım tüm mezarlar aynı durumdaydı. Kısacası kızıma ait cenaze dahil tüm cenazeler oradan alınıp götürülmüş. Bunun üzerine 21 Aralık 2017 tarihinde Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaat ettim. Hem kızıma ait cenazeyi talep ettim ve hem de ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundum. Çünkü zaten kızımın cenazesini Urfa adli tıp kurumundan defin ve nakil ruhsatını alarak teslim almış ve o mezarlıkta defin etmiştik. Bu defin işlemiyle ilgili ben ve eşim hakkında soruşturma açıldı. Mahkemede yargılandık ve beraat ettik. Kızımın açık kimliği bilinmesine rağmen tekrar adli tıp işlemlerine tabi tutulması hiçbir hukuk kuralıyla açıklanamaz bir durumdur. Öyle anlaşılıyor ki uzun ve haklı olacağımız bir dava konusuyla yüz yüzeyiz."