HBDH’tan mesaj: ON’lar mücadelemizin meşalesidir
Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH), ON’ları anarak, Mahir Çayan ve yoldaşlarının mücadelesinin, birleşik devrim mücadelenin meşalesi olduğunu vurguladı.
Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH), ON’ları anarak, Mahir Çayan ve yoldaşlarının mücadelesinin, birleşik devrim mücadelenin meşalesi olduğunu vurguladı.
Fransa’nın Strasbourg kentinde onuncu yılında devam eden ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması amacıyla yürütülen Özgürlük Nöbeti’ni, 510. haftasında Halkların Birleşik Devrim Hareketi üyeleri devraldı.
Avrupa kurumlarının buluştuğu ortak noktada devam eden nöbet eyleminde HBDH üyeleri bir araya gelerek Kızıldere Şehitleri’ni andı.
Anma etkinliğinde yapılan basın açıklamasında Kızıldere Şehitleri’nin siper yoldaşlığının, birleşik mücadelenin, öncülüğün, teslimiyeti reddeden direnişçi tavrın ilk örneği olduğu vurgulandı.
HBDH adına Baran Yakut’un okuduğu basın metninde, 30 Mart’ın bir bütün süreç olan 71 devrimci kopuşundan bağımsız bir an olarak düşünülemeyeceği vurgulandı. “30 Mart, bu sürecin birçok yönünün ve dinamiğinin temsil olduğu bir an olmuştur” denilen açıklamada şöyle denildi: “68 Gençlik Hareketi özelinde bir bütün toplumsal hareketin ayağa kalktığı, militanlaştığı bir aralıkta, ‘71 devrimcileri, dönemin TİP’inde ve MDD’sinde temsil olan pasifizme, reformizme ve revizyonizme bir itiraz geliştirmiş ve onlardan her anlamda bir kopuş gerçekleştirerek Türkiye ve Kürdistan’da devrimin yolunu açacak olan bir atağa kalkmışlardı. Her ne kadar pratik bir yenilgi ile yüz yüze kalsalar da, onlar yolu açtılar, göğün fethedilebileceğini gelecek kuşaklara gösterdiler. Milyonları devrimcileştirdiler. Türkiye ve Kürdistan’ı bir devrim coğrafyasına dönüştürdüler.”
Açıklamanın devamında Marx’ın, Paris Komünarları’ndan bahsederken; “Çakaralmaz tüfekleriyle, göğün fethine çıkmışlardı” dediği hatırlatılarak, “71 devrimcilerinin ellerindeki tüfekler Paris Komünarları’nın ellerindekilere oranla belki daha bir çakaralmazdı. Düşmanın tankları, topları, uçakları vardı; onların thomsonları, mavzerleri... Ancak düşman korkak ve ürkekti; onlar ise kararlı ve cüretkardılar” denildi.
Basın açıklamasının devamında şunlar dile getirildi: “Düşmanın bir yarını yoktu, bugünde yaşıyordu. Onlar gelecek güzel günler için yaşamayı ve bu uğurda ölmeyi göze aldılar. Nasıl ki Parisliler, göğün fethine cüret edip, 72 günlük o muazzam deneyim ile proleter devrimler çağının pusulası olduysalar; ‘71 devrimciliği de, bugün Türkiye ve Kürdistan birleşik devriminin; HBDH ve bileşenlerinin pusulası olmuştur.”
“Bu pusula, bizlere adanmış bir devrimciliği ve devrimin, bugünlerden yarınlara, ancak devrimci eylem ile ulaşabileceğini işaret ediyor” denilen açıklamada, öncülüğün sözde değil pratikte icra edilmesi gerektiği; siper yoldaşlığının, birleşik mücadelenin ne kadar elzem olduğunu öğrettiği vurgulandı.
“Emperyalizme, kapitalizme ve faşizme karşı mücadelenin ancak askeri-politik bir bütünlükte yürütülebileceğini gösteriyor” denilen açıklama şu cümlelerle devam etti: “HBDH olarak, ‘71den bugüne değin bütün deneyimlerimizi, bu 50 yılı aşkın mücadele tarihimizi rehber edinerek konumlanıyoruz ve konumlanmaya devam edeceğiz. Yolumuz, Kızıldere’de “Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik.” diyen Mahir Çayan ve yoldaşlarının yoludur! Yolumuz Maltepe’de, Nurhak’ta, Vartinik’te, Amed Zindanları’nda direnenlerin ve savaşanların yoludur!”
Basın açıklamasında birleşik mücadeleden başka yolun olmadığının altı çizilerek, “Birleşik Devrim Hareketi, hiç kuşkusuz olarak, Baran Serhat, Delal Amed, Ulaş Bayraktaroğlu, Nubar Ozanyan, Ceren Güneş, Taylan Demircioğlu, Yılmaz Kes, Alper Çakas ve Aynur Ada yoldaşların canları pahasına takip ettiği bu yolu, koşar adımlarla takip etmeye devam edecektir”denildi.
Açıklama şu şekilde devam etti: “Özellikle mücadelenin keskinleştiği bu dönemde, bu yolu takip etmek daha da önem arz ediyor. Faşizm bir bataklığın içerisine girmiş durumda. Saldırıyormuş gibi gözüküyor ama aslında saldırmıyor, çırpınıyor. Ne yaparsa yapsın eline yüzüne bulaşıyor. “Ekmek-yağ kuyrukları” demogojisi ile iktidara gelenler, bugün kitleleri “ekmek-yağ kuyrukları”na muhtaç etmiş durumdalar. Burjuva muhalefetin unsurlarına dahi tahammül edemiyorlar. “Seçim yasaları” ile paçayı kurtarabileceklerini sanıyorlar ama kurtaramazlar! Denge bozuldu, terazi artık tartmaz oldu! Faşizm bu bataklığın içerisinde debelenirken, milyonları da kendisi ile birlikte bu bataklığa çekmek istiyor. Milyonlarca insan Newroz meydanlarında bunu kabul etmediğini gösterdi. Öfke her yerde, milyonların çarpan yüreklerinde ve gün geçtikçe bileniyor. Gerillanın ve milislerin sesi, bu bilenen yüreklerin çarpışında yankılanıyor.
HBDH olarak, bu bataklığı ‘71’den ve 30 Mart’dan aldığımız deneyimin gücü ile kurutacağız! Gerillanın ve milislerin ateş gücünü, kitlelerin öfkesi ile birleştirerek bu köhne düzeni değiştireceğiz! Faşizme teslim olmayacağız, sızlanmayacağız; bizden öncekilerin yaptığı gibi adanmış bir devrimciliğe layık olacak ve savaşacağız! Barikatlarda, sokakta, cephede, dağda, mevzilerde ve siperlerde yoldaş olacak, birleşik devrimi birleşik mücadele ile gerçek kılacağız. Tarihin kuytuluklarında uyuyan o heyulaları tekrardan uyandıracağız! Herkesin içi rahat olsun, her şey daha yeni başlıyor!”
Açıklama, “Faşizme karşı omuz omuza; Kürdistan faşizme mezar olacak” sloganlarıyla sona erdi.