Karamus: Resmi statü istiyoruz

Lozan Antlaşması’nın 100. yılı vesilesiyle düzenlecek konferansın önemine işaret eden KNK Eşbaşkanı Ahmed Karamus, “Biz Kürtler artık dört parça Kurdistan’da resmi bir statü istiyoruz” dedi.

Kürt halkının 100 yıllık trajedisi ortadan kaldırmak için Lozan Antlaşması’ı reddettiklerini, bunun için de düzenlenecek konferansın bütün Kürtlere açık olduğunu söyleyen KNK Eşbaşkanı Ahmet Karamus, “Lozan’ın sebep olduğu trajedimizi medeni topluma anlatmak ve Kürt ulusunun ortak taleplerini görünür kılmak istiyoruz. Bu yüzyılda Kürt halkının kimliği ve statüsü tanınsın istiyoruz. Bunun için de Kürt ulusal birliğinin oluşturulması elzemdir; ulusal bir strateji oluşturmalıyız” diye konuştu. 


Lozan Antlaşması’nın 100. yılına ilişkin hazırlık ve çalışmalar ilgili söyleşilerimize devam ediyoruz. Avrupa Demokratik Kurdistanlılar Toplum Kongresi (KCDK-E) Eşbaşkanı Yüksel Koç’un ardından Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Ahmed Karamus, sorularımızı yanıtladı. 

Lozan Antlaşması imzalandığı 24 Temmuz’un 100. yılına günler kaldı. KNK olarak 22-23 Temmuz’da bir konferans yapacaksınız. Hazırlıklarınız ne aşamada?

Çalışmalarımız sadece bu konferansla sınırlı değil, aslında bir final konferansıdır. Bugüne kadar çok sayıda panel, forum, sergi ve başka görüşmeler yapıldı. Bu konferansa ayrı bir önem veriyoruz. ‘Kurdistan Konferansı’ olarak adlandırıyoruz ve bütün Kurdistani yapıların bu konferansa katılmasını amaçlıyoruz. Siyasi partiler, kurumlar, farklı inanç kurumları, farklı etnik yapılar ve tekil kişileri bu konferansa katmayı amaçlıyoruz. Bir buçuk yıldan fazladır bu konferansın hazırlığı yapıyoruz. Şu ana kadar yaptığımız çalışmalar oldukça önemli sonuçlar doğurdu. Temel amacımız hiçbir kurum, siyasi parti, şahsiyetin eksik olmaması. Kurdistan coğrafyasında temsiliyeti olan bütün yapıların bu konferansa katılması için ciddi bir çalışma yürüttük.

KNK öncülüğünde yürütülen bir çalışma ama çok sayıda siyasi parti, kurum ve kuruluş, bu konferansın hazırlığında emek verdi. Oluşturulan geniş komite, 10 Haziran‘da bir araya geldi, yapılan çalışmalar ve konferans hazırlıkları gözden geçirildi. Gerek 22-23 Temmuz’da yapılacak olan konferans, gerekse 24 Temmuz’da antlaşmanın görüşmelerinin yapılığı binanın önünde açıklayacağımız konferans sonuç bildirgesine ilişkin son hazırlık ve planlamalar yapıldı.

Bu konferansın sağlıklı yürütülmesi ve dört parça Kurdistan’ın temsil etmesini sağlamak için çalışmalarımız sürüyor. Tekniki hazırlıklar ise bitti.

Bu görüşmeleri kimlerle yaptınız, kimler bu birlik çalışmalarına katıldı?

Oluşturulan ortak bir komite var; “Lozan’ın 100. Yılı Eylem Komitesi” diyoruz. Bu çalışmaya 157 siyasi parti ve kuruluş katılıyor. Bu siyasi yapıların dışında çok sayıda tarihçi, sanatçı, akademisyen, kendi başına çalışma yürüten kişiler olmak üzere geniş bir kesim bu çalışmalara dahil oldu. Yine dört parça Kurdistan ve diasporadaki bütün temsiliyetin sağlanmasını istedik. Kürtlerin bulunduğu her yerde var olan derneklerle ilişki kurup konferansa katılmasını sağlama yönünde çalışma yürüttük.

Bu konferansın hazırlıklarını yaparken üzerimize aldığımız yükün ağır sorumluluğunun bilincindeyiz. Bunun için de bir planlamayı önümüze koymuştuk; bu konferansı ulusal bir konferansa çevirmek istedik. 

Neden?

Çünkü bu konferansta Lozan Antlaşması’na karşı ulusal bir söylem geliştirmek istiyoruz. Bunun için de dört parça Kurdistan ve diasporada ortak bir çalışma yapmak istedik. Kurdistani bütün yapılarla görüşme yapıp fikir aldık. Dört parça ve diasporada görüşmeler yaptık. İdeolojisine, düşüncesine ne olduğuna bakmadan 175 siyasi yapı ve sivil toplum örgütü ile görüştük. Yine bütün dini kanat önderleri ve temsilcileriyle görüştük. Kürt aşiret önderleri, akademisyen, işveren, Kürt toplumu içinde bireysel çalışma yapan tekil kişiler, sanatçılar, gazetecilerle görüştük. Kısacası Kurdistan’ın bütün renklerinin bu konferansta yer alması için çaba içerisine girdik. Umudumuz bütün Kurdistanlı partilerin bu konferansa katılmasıdır. Şu ana kadar 500’e yakın kurum ve kişi katılacağını iletti.

Konferans çalışmasına hangi parti veya kurumlar katılmadı, neden katılmadı?

Tarihten günümüze kadar gelen “Kürtler birlik olmaz” düşüncesini ortadan kaldırmak istiyoruz. Eğer biz birlik olmazsak, ulusal birlik oluşturamazsak 21. yüzyıl dünyasında çok şey kaybederiz. Bu konferansın her ne kadar ismen bizsek bile asıl düzenleyicilerin içinde çok sayıda siyasi parti ve kurum yer alıyor. Bu konferansın ev sahibi bütün Kürt halkıdır. Düşmanlarımız Kürt ulusal birliğinin olmaması, tek ses olmamamız için elinden gelen her şeyi yapıyor. Bu çalışmayı da boşa çıkarmak istiyorlar. Biz düşmanlarımızın bütün bu çabalarını boşa çıkarmanın çabası içerisindeyiz.

Dar bir grubun, siyasi partinin çıkarını esas almayacağız. Bu Kurdistan’da yaşayan halkımızın ulusal bir meselesidir. Biz ulusal bir sorumluk alanı olarak görüyoruz. Lozan’ı, 100. yılında reddedeceğiz. Bu inançla çalışma yürütüyoruz.

Kürt halkının 100 yıllık trajedisi ortadan kaldırmak istiyoruz. Bunun için de son ana kadar bütün Kurdistani yapıların bu konferansa katmak için çaba içinde olacağız. Bu yüzyılda Kürt halkının kimliği ve statüsü tanınsın istiyoruz.

Dolayısıyla şu parti niye katılmıyor, demeyeceğiz. Katmak için son güne kadar çabalayacağız. Sizin aracılığınızla da çağrı yapmak istiyoruz. Bizim komite olarak ulaşamadığımız kişi kurum ve partiler bu konferansa davetlidir, katılmalıdırlar. Bu konferans, Lozan’a karşı bir olmak, itiraz etmek, ses yükseltmek isteyen herkese açıktır.

Bu konferansla ne amaçlanıyor?

Sadece konuşup, değerlendirme yapmayacağız. Kasr-ı Şirin Antlaşması’yla Kurdistan iki parçaya bölündü. Sykes Picot Antlaşması, Lozan Antlaşması’na temel oldu ve Lozan ile Kurdistan’ın işgal eden dört devlete meşruiyet sağlandı. Bu antlaşma imzalandığında Irak ve Suriye’de bir devlet bile yoktu. Irak’ta İngilizler, Suriye’de Fransızlar vardı. Lozan, tekrarlanan trajedilere neden oldu. Kürt halkı üzerinde katliam, soykırım, zorla göç etme, demografik yapının değiştirilmesi uygulandı. Bu yüzden Lozan tarihte kara bir yapraktır. 100 yıldır yaşanan katliam, soykırım ve zorla göçertmenin sorumlusu Lozan’daki garantör devletlerdir. Kürt halkının, kimliğini, kültürünü, tarihini, varlığını inkar edenlerdir. Bütün bu yaşananları medeni topluma anlatmak ve Kürt ulusunun ortak taleplerini görünür kılmak istiyoruz.

Lozan Antlaşması’nın 100. yılını geride bırakırken ve yeni bir 100 yıla girerken Kürtler neler yapmalıdır?

Türk devletinin hile ve yalanlarıyla Kürt halkının temsilcileri Lozan’da varmış gibi gösterildi. Halbuki destekleyenler devletin ajanlarıydı. Kürt halkının, ne hakları, ne statüsü ne de kimliği Lozan görüşmelerinde var. Kürtler hiçbir zaman bu anlaşmayı kabul etmedi. Bu anlaşmaya itiraz etmiş, başkaldırmış, savaşmıştır. Kürtler artık bir ulus olarak kimliğine sahip çıkıyor, statü sahibi olmak istiyor. Kürt halkı, kendini reddeden bu anlaşmayı asla kabul etmeyecektir.

Kürtler, bu konferansla 100 yıldır Kurdistan’da yaşanan bütün katliam ve soykırımlara karşı duruşunu ortaya koyacaktır. Biz Kürtler artık dört parça Kurdistan’da varlığıyla, kimliğiyle, diliyle resmi bir statü sahibi olmak istiyoruz. Kürtlerin önüne Ortadoğu siyasetinde önemli bir fırsat ortaya çıkmış ve dünya halkları tarafında da kabul görmektedir. Bu tarihi fırsatı elimizde kaçırmamamız gerekir. 

Kürt ulusal birliğinin oluşturulması elzemdir. Kürt halkının, haklarını savunmak için ulusal bir strateji oluşturmalıyız. Gerek Birleşmiş Milletler (BM), gerek Avrupa Birliği (AB) ve gerekse de Arap Birliği’ne karşı siyasi yol ve yöntemleri ortaya koyarak kendimizi kabul ettirebiliriz. İşte bu konferans, bütün Kurdistani yapıların tek bir ses olarak, ortak bir söylem geliştirme anlamında oldukça önem arz ediyor.

Devam edecek…