Kürt İslam Alimleri Hareketi işgale karşı birleşmeye çağırdı

Kürt İslam Alimleri Hareketi, Almanya'da çalıştay düzenledi. Hareket, Türk devletinin işgal saldırılarına karşı tüm parçalarda birleşmeye çağırırken, "Irkçı Türk İslam sentezine karşı mücadeleyi yükselteceğiz" dedi.

Kürt İslam Alimleri Hareketi (Tevgera Alimên Îslamê yên Kurd), Almanya’nın Hagen kentinde Ehmedê Xanî Medresesinde çalıştay düzenledi. Çalıştaya, Kürt İslam Alimler Cemaati Başkanı Muhyeddin Kurtay, Yazar ve Siyasetçi Serhat Bucak, HDP Wan eski Milletvekili Lezgin Botan, Xinûs eski Belediye Başkanı Şeyh Said'in torunu Hasan Basri Fırat, Kürt İslam Toplumu Başkanı Hafız Ahmet Turhallı ile sürgünde yaşayan Kürt meleler katıldı. Çalıştay açılış konuşması ve Kur’an okunmasıyla başladı.

Çalıştayın amacına ilişkin Kürt İslam Alimler Hareketi Başkanı Muhyeddin Kurtay, değerlendirmelerde bulundu. Mele Kurtay, Kürt alimleri olarak toplanmalarının sebebini “Ülkemiz işgal altındadır. Dilimiz, inancımız ve bütün değerlerimiz işgal altındadır.  Halkımıza yönelik ölüm, inkâr, imha, insanlık dışı her şey deneniyor. Bunları görüp değerlendirmemiz lazım” dedi.

Kurdistan’ın 4 parçasında binlerce melenin bulunduğunu ancak Kürt alimleri arasında birliğin olmadığını belirterek, “Ölüm varsa, zulüm varsa eğer alimler, aydınlar, yazarlar ve okumuş insanların bunlara tepki göstermesi gerekir. Tepkiyi örgütlemesi ve mücadeleye dönüştürmesi gerekir. Eğer bu mücadele gelişmiyorsa o zaman alimler de, aydınlar da biter. Bir toplumun bilgisi, birikimi ve hafızası da yok olur” diye konuştu.

'KÜRT ALİMLERİ İŞGALE KARŞI TÜM PARÇALARDA BİRLEŞMELİ'

Hak, adalet ve kardeşlik hukukunun oluşturulmasında alimlerin rolünün önemli olduğunu söyleyen Kurtay, şunları söyledi:

“Kurdistan’da zulüm ve işgal derinleşiyor. Maalesef bu zulüm yapanların yanında Kürt alimler de yer alıyor. Bu gerçekliği görmemiz ve yorumlamamız gerekiyor. Kürt alimleri bu zulme karşı birlikte hareket etmesi lazım. Eğer biz birlik olmasak bu zulüm devam eder. Kürt Alimlerin Birliği bunun için önemlidir. Kürt halkına yönelik devreye konulan uygulamalar, siyasetler ne insani ne İslami ne ahlakidir. Kürtler olarak bu insanlık dışı uygulamalar karşı aktif durmamız için birlik olmamız lazım. Özellikle Avrupa’da yüzlerce Kürt Alim var. Bunları nasıl bir araya getiririz, bunun için çalışmalıyız. Bu alimlerimizi bir araya getirecek, ikna edecek bir çalışma içinde olmamız lazım. Kürtler için her alanda birlik içinde olmak gerekir. Şimdi biz bunu yapmak için ne yapabiliriz, bunu konuşmamız lazım. Toplumumuz, alimlerin sözüne kıymet veriyor. Alimlerin sözünü dinliyor ve yolundan gidiyor. Halkımız inançlıdır. alimlerine değer veriyor. Onun için biz de alimlerimizi toplamalıyız. Onları harekete geçirmeliyiz. Halkımızın birliği ve mücadelesi için bu önemlidir. Birlikten güç doğar. Eğer biz birlik olursak, hareketimiz güçlü olur. Hareketimiz güçlü olursa, halkımız güçlü olur. Millet bir olur birlik içinde hareket eder. Birlik içindeki hareketimiz, halkımızı özgürleştirir, doğru İslamın önünü açar. İnsanlığın önünü açar."

Kurdistan’ı işgal eden ve Kürt halkını soykırım siyasetine maruz bırakanların 'münafık' olduğunu ayetlerle açıklayan Kurtay, onlarla hareket eden alimlerin-münafık olarak değerlendirileceğini söyledi. 

'KÜRTLERİ BÖLMEK İÇİN DİNİ PSİKOLOJİK SAVAŞIN ARACI YAPTILAR'

Lezgin Botan, Psikolojik Savaş ve Kürtler üzerine bir konuştu. Botan, Kurdistan’da dinin Kürt halkına karşı psikolojik bir araç olarak kullanılmasının Osmanlı Devleti Sultanı 2. Mahmud döneminde sistem haline getirildiğini söyledi. 2. Mahmut’un Kürt özerk yapılarını ve otonom Kürt mirlerini ortadan kaldırmak için Nakşi tarikatı üzerinde Kürtler arasına nifak soktuğunu belirten Botan, Sultan Abdulmecit döneminde ise Kürt halkının bir kesimine ‘Seyitlik’ adı altında verilen şecerelerin de bu politikanın bir devamı olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Bu unvan ile Kürt dini çevrelerde ‘Kürt’ soy bağlamında ince bir psikolojik siyaset yürütüldüğünü dile getiren Botan, “Bu bir devlet politikasıdır. Kürtleri soy bağı ile Araplara dayandırarak, ulusal ruhtan koparılıp ümmet adı altında eritme politikası devreye konuldu. Bu bir o dönem için amacına ulaştı. Bu ikilem yaratıldıktan sonra Kürtlerin özerk bölgelerine saldırı başlatıldı. Mir Bedirxan, Sait Bey ve benzeri Kürt mirlikleri ortadan kaldırıldı. Burada Kürtlerin duyguları üzerinde oynadıkları siyaset ile bunu başardılar” dedi.

Botan, daha sonraki ulusal ayaklanmaların Nakşi Şeyhleri ve Alimlerin önderliğinde geliştiğini ancak onlara karşı da devletin dini bir psikolojik savaş olarak kullandığını söyledi. Şeyh Said’i İngiliz ajanı olarak lanse eden bir devlet aklının Kurdistan’da daha da aktif olduğunu söyleyen Botan, “Kürt Şeyhleri ve alimleri Kürtlere yönelik bir imha olduğunu anladılar. Karşı çıktılar. Çünkü Kürtlerin değerli dini şahsiyetleri ve toplumu ulusal haklarını her zaman ön planda tuttu. Şeyh Ubeydullah ile başlayan ve daha sonra Kürt alimleri önderliğinde gelişen ayaklanmalar oldu. Şeyh Said ayaklanması da bu anlamda gelişti. İşin doğrusu Atatürk ve yönetimi İngiliz ajanlarıydı. Bu devlet İngilizlerin onayı ve desteği ile kuruldu" dedi.

'ÖZGÜRLÜK HAREKETİ PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜĞÜ SAĞLADI'

Kürt Özgürlük Hareketi ile bu psikolojik eşiğin aşıldığını ve Kürtlerin bütünlük içinde mücadeleye katıldığını aktaran Botan, “Özgürlük hareketine karşı tüm yöntemleri kullandılar. Ancak Özgürlük Hareketi bütün engelleri aşarak, Kürtlerin birliğini psikolojik olarak sağladı. Psikolojik üstünlüğü bu anlamda sağladılar. Özgürlük Hareketini din dışı söylemlerle ile karalama kampanyalarının, derin yapıları din adı altında Kurdistan’da konumlandırmalarının tek amacı Kürtleri topyekûn haritadan silmek. Bunun için yoğun bir propaganda ve psikolojik ve fiziki savaş yürütüyorlar.”

'BARZANİ AİLESİ İLHAK PROJESİNİN PARÇASI OLUYOR'

Türk devletinin Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde 2023 ve 2053 hedeflerinin ana nedeninin Kurdistan’ı tümden ilhak ve Osmanlıyı canlandırma olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:

“2023 hedefleri Kurdistan’ı tümden ilhak etme kararları vardı. Rojava ve Başur parçalarına işgal saldırılarının ana amacı buydu. Orayı işgal etmelerinin temel nedeni budur. Sınırları dışında bunu yine Kürtleri bölerek, Kürtlerin iç çelişkilerini kullanarak yapıyorlar. İçeride Özgürlük Hareketi öncülüğünde gelişen siyaseti yok etmek için HÜDA-PAR ve benzeri yapıları konumlandırıyorlar. Sınırların dışında Nakşi tarikatı adı altında Barzani Ailesi'ni kullanıyorlar. Türk İslam sentezi politikasının temel amacı Kürtleri yok etmektir. Bunun için Barzani Ailesi'ni kullanıyorlar. 2023 hedeflerini tutturamadılar. Ancak Kurdistan’ın bu parçalarına askeri işgal başlattılar. Şimdi de 2053 hedefleri için tüm Kurdistan’ı ilhak etmek için savaş yürütüyorlar. Bunun önünde en büyük engel Özgürlük Hareketidir. Özgürlük Hareketin Önderi üzerinde başlattıkları tecridin de temelinde bu var. Çünkü Sayın Öcalan onların projelerinin önünde engeldir. Eğer Sayın Öcalan ve Özgürlük Hareketini yok ederlerse onunla yetinmeyecekler. Nerede Kürt varsa, nerede Kürt kazanımı varsa hepsini hedef alacaklar. Onun için Barzani Ailesi ve Güney Kurdistan yönetimi Kurdistan’ı ilhak projesinin bir parçası olmaktan vazgeçmek zorundadır. Barzani Ailesi Türk devleti ile ortak hareket etmemelidir. Eğer Özgürlük Hareketi yenilirse, ilk sıra Güney Kurdistan’da gelecek.”

Daha sonra Kürt yazar ve tarihçi Serhat Bucak Kürt tarihi ile ilgili bir sunum yaptı. Bucak, yazılı kaynakların tümünde Kürtlerin 8-10 bin yıl önceki yıllarda dünya sahnesine çıktığını söyledi. Bucak, Kurdistan'ın işgal edildiğini ve bir Arap tarihçisinin “İskoçlar İngilizler için ne ifade ediyorsa, Kürtler de Arap, Fars ve Türkler için aynı şeyi ifade ediyor” söylemine atfen şunu söyledi: “Oysa İskoçların parlamentosu var. Dilleri yasaklı değil. Tüm hakları var. Ancak Kurdistan’da durum bu değil. Dilimiz inkâr edildi. Millet olarak kabul edilmiyoruz. Tarihimiz inkâr ediliyor. İnancımız inkâr ediliyor. Hepsi inkâr edildi. Bize kalan tek şey mücadele ve direniş tarihimiz."

Bucak, tarihte kurulmuş Kürt devletleri ilgili bilgiler verdi.

'HALKA DOĞRU DİN ANLATILMALI'

Kurdistan İslam Topluluğu Genel Başkanı Hafız Ahmet Turhallı, İslami şuur ile mücadele edebilmenin önemine ilişkin konuşma yaptı. Kürt halkının mücadelesinde İslami bilincin geliştirilmesi ve bilincin güçlendirilmesi için yapılacak çalışmalara dikkat çeken Turhallı, günümüzde Kurdistan’da işgal devletlerin din adı altında din ve insanlık dışı uygulamaların etkisinin derinleştiğini belirterek, bu etkininin aşılabilmesinin ancak doğru İslami eğitim ile mümkün olduğunu belirtti.

Kurdistani İslam Topluluk geleneğinin amacının Kürt halkını işgalci ve egemen din anlayışından korumak ve doğru İslami inancıyla buluşturmak olduğunu söyleyen Turhallı, şunları dedi: “Kürt alimleri bu misyona göre davranmalı. Kürt halkı üzerinde işgalcilerin oluşturduğu iktidar dine karşı ulusal temelde mücadele etmek için buradayız. Kürt halkı üzerinde işgalcilere karşı bu temelde doğru İslam ve ulusal değerlere sahip çıkaracak mücadele mümkündür.”

SONUÇ BİLDİRGESİ

Çalıştay Kurdistan’daki sorunlar ve çözüm üzerine yürütülen tartışmalardan sonra sona ererken, Kürt İslam Alimleri Hareketi, Çalıştayın sonuç bildirgesini yayımladı. Müslüman Kürt toplumun sorunlarının ve çözümünün tartışıldığı çalıştayın sonuç bildirgesinde şu hususlara dikkat çekildi:

“Kurdistan'ı işgal eden devletlerin durumu ve özellikle Kuzey Kurdistan’da Türk İslam Sentezi dini maskeli oluşumların yıllardaki yükselişi ve buna karşı geliştirilmesi muhtemelen mücadele yöntemleri üzerinde tartışmalar yürütülmüştür. Kürt Alimleri, yayılmacı Türk ırkçılığın temelini oluşturan Türk İslam Sentezi anlayışının İslam Dünyasında ve özellikle Kurdistan’da işgal emelini gerçekleştirmek için kullanıldığını ve deşifre edilmesi için mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı. Kürt Alimlerin bu anlamda İslami ve Kurdistani görevlerini yerine getirip, bu mücadeleye öncülük edecek.- Kürt Alimleri, doğru ve Muhammed’i İslam anlayışını Kurdistan coğrafyasında başarılı kılmak için çalışmalar organize edecek.

Dürüst Müslümanlara ve Kürt milletine düşman olan Kemalist devlet işbirlikçileri deşifre edilmeli, içinde bulundukları gerçeklik ve faşist Türk devleti ile olan bağları topluma anlatılmalıdır. Müslüman Kürt toplumu, din adı altında oynanan oyunlara ve kurulan tuzaklara karşı uyarılmalı ve toplum üzerindeki etkileri bertaraf edilmelidir. Dinimizi halkımıza karşı bir araç olarak kirli bir şekilde kullananların deşifre edilmesi gerekir.  İnsanlarımızı birbirine öldürten kirli oyunların bertaraf edilmesi gerekir. Halkımızın içine sokulan nifak tohumların bertaraf edilmesi gerekir.

Her şeyden önce Kürt alimlerinin ve 17 bin masum sivil insanımızı katleden ve halkımız arasında Hizbul-kontra olarak adlandırılan, bu katil devlet ile iş birliği yapan tarikat ve cemaatlerin iyi niyet ve temiz bir inanç ile deşifre edilmesi ve etkilerinin kırılması gerekir.

Başta Müslüman Kürtler olmak üzere özellikle Mele, Şêx, Seyid ve dürüst dindarlar, kendilerini nasıl şeytandan koruyorlarsa, cani, zalim, ikiyüzlü devlet ve müttefiklerinden de korumaları gerekmektedir.

Ne çocuklarını ne de kendileri hiçbir zaman devlet ve bu cemaatlerin kurumlarına dahil olmasınlar. İslamiyet’in ve Müslümanların, Kürt ve Kurdistan’ın selameti için bu İblisi yapıların karşısında yer almalılar. Kürtlerin özgürlüğüne kavuşması için fesat ve fitnenin aramızdan çıkarılması, el ele vererek, ittifak içinde dinimiz ve ülkemiz için çalışmalıyız. 

Savaşın ve ölümlerin önünün alınması için Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve özgürlüğüne kavuşması gerekir. Öcalan’ın aile ve avukatlarıyla koşulsuz ve şartsız bir şekilde görüştürülmesi gerekir. Bunun önündeki engellerin bir an önce kaldırılması gerekir.

Bilinsin ki, Kürt İslam Alimleri Hareketi’nin yolu; Ehmedê Xanî, Melayê Cizîrî, Şêx Said, Mele Saidê Kurdî(Bediuzzaman), Mele Selim, Qazî Muhammed, Mele Abdullahê Timokî, Mela Siddiq Turhallî ve Şêx Mehmet Emin Bingol ve şehitlerimizin yoludur. Şehitlerimizin yolunda el ele verelim. Halkımızın ve dinimizin özgürlüğü yakındır. Dinimiz ve milletimizin düşmanlarını yenmek bizim elimizdedir.”