GÖRÜNTÜLÜ

Londra'daki direnişte işgal saldırıları da protesto edildi

İngiliz polisi Kürt Toplum Merkezi binasındaki işgalini sürdürürken, gözaltındaki 7 Kürdün gözaltı süreleri yine uzatıldı. Direnişi sürdüren halk, işgal saldırılarını da protesto ediyor.

EYLEMLER KESİNTİSİZ SÜRÜYOR

İngiliz polisinin 27 Kasım günü Kürtlere yönelik başlattığı ‘kriminilizasyon’ operasyonu kapsamında gözaltına aldığı 7 Kürt aktivist hakkında 7 günlük ek gözaltı süresi doldu. Ancak İngiliz polisi mahkemeye başvurarak 9 Aralık gününe kadar ek gözaltı kararı aldırdı.

Gözaltındakiler susma haklarını kullanmalarına rağmen mahkemeye çıkarılmayıp polis merkezinde tutulmaya devam edecek. Bu arada gözaltındaki Kürt aktivistlerin açlık grevinin ise sürdüğü öğrenildi. İngiliz polisi gözaltına aldığı Kürt aktivistlerin evlerinden tamamen çekilirken, tam 5 gün sonra Ali Poyraz’ın yaşadığı ev ailesine teslim edildi. Polis balyozla kırdığı kapıyı yenilemeden bırakarak evden ayrıldı.

İngiliz polisinin 27 Kasım’dan bu yana işgal altında tuttuğu KCC binası sokağındaki polis ablukası da devam ediyor. Polis bariyerlerinin önünde kurulan açlık grevi çadırında halkın direnişi de sürüyor. Çadırda Beritan Silemani ve Devrim Sara süresiz dönüşümsüz açlık grevini sürdürürken, geri kalanlar ise 3’e günlük dönüşüm açlık grevini sürdürüyor. Beritan Silemani ve Devrim Sara'nın sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi. Açlık grevi çadırına gün içerisinde yüzlerce Kürdistanlı ve dostu ziyarette bulunuyor.

Zaman zaman alkış ve sloganların atıldığı çadır önünde halaylarla protestolar yapılıyor.

BAYDEMİR: ROJAVA'DA KATLİAM RİSKİ VAR

Açlık grevi çadırını ziyaret eden Kürt Siyasetçi Osman Baydemir, halkın onurlu duruşundan dolayı başlarının dik olduğunu ifade ederek, bu operasyonu talep edenlerin Kürtlerin haklı mücadelesinin kriminalize edilmesini istediklerini söyledi. Rojava’da Kürt halkının soykırım tehdidi altında olduğuna dikkat çeken Baydemir, “Biz kriminal bir halk değiliz. Biz sadece özgürlük ve barış isteyen bir halkız. Biz özgür olmayana kadar davamızdan vazgeçmeyiz. Bu bir hak yoludur ve biz hakkımızdan vazgeçmeyiz. Rojava’da 500 bin sivil insan katliam riski altındadır. Bu sivil insanların etrafı Türk devleti ve IŞİD türevleri tarafından sarılmıştır. Bu büyük bir risktir. Tüm dünyanın dikkatini buna çekmek zorundayız. Burası Kürdistan değil. Burası bizim ülkemiz değil. Dedelerimizin, atalarımızın ülkesi değil. Bizim ülkemiz işgal altındadır şu anda. Çalışma yürütürken bu gerçeği unutmayalım. Öfkemizin asıl adresi ülkemizi işgal altında tutanlardır. Öfkemizi ve tepkimizi işgalciye göstermeliyiz. Biz buralarda misafiriz, burası bizim ülkemiz değil” dedi.

GENÇLER, İŞGALE KARŞI MÜCADELEYE ÇAĞIRDI

Devrimci Gençlik Hareketi üyeleri de açlık grevi çadırı önünde bir etkinlik gerçekleştirdi. Yapılan etkinlikte alkış ve sloganlarla işgal ve gözaltılar protesto edildi. Burada gençlik temsilcileri adına yapılan konuşmalarda, diaspora koşullarında ortak yaşam kültürünü ören ve Kürt halkının evi olan Kürt Toplum Merkezi’nin her koşul altında savunmaya ve korunmaya devam edileceği vurgulandı. Faşist Türk devleti ve barbar çetelerinin Rojava’da Kürt halkını soykırımdan geçirmek ve kazanımları yok etmek amacıyla yeni bir saldırı dalgası başlattığına dikkat çeken Devrimci Yurtsever Gençlik, bu saldırıların insanlığa karşı geliştirilen saldırılar olduğunu belirtti ve tüm halkları bu saldırılara karşı ortak mücadeleye davet etti.

Kürt Toplum Merkezi’nin işgal altında tutulmasına ilişkin İşçi Partisi Milletvekilleri Kate Osamar, Bambos Charalambous, Enfield Belediye Başkanı Ergin Erbil, Haringey Belediye Başkanı Peray Ahmet, belediye meclis üyeleri ve sivil toplum örgütleri ile Haringey ve Enfield Polis Müdürleri ve üst düzey polis şefleri ile bir toplantı gerçekleştirildiği öğrenildi. Toplantıda KCC’nin polis işgali altında tutulmasından duyulan kaygı ifade edilerek derhal polisin binayı boşaltması istendiği öğrenildi. Polisin binanın boşaltılması ile ilgili net bir tarih vermediği belirtildi.

Çadırda siyasal sürece dair de tartışmalar yürütülüyor. Burada yapılan tartışmalara katılan Kürt Yazar İlham Bakır, Rojava sürecini değerlendirerek, “Rojava’da ve Ortadoğu’da Kürt halkına geliştirilen savaş burada yapılan saldırılarla aynı zihniyetin ürünüdür. Aynı zihniyet bu saldırıları tertip etmektedir. Bu savaş demokratik uygarlık güçleri ile kapitalist uygarlık güçleri arasındaki savaştır. Çok açıktır ki bu savaşı direnenler kazanacak. Bizler kazanacağız ve mutlaka kurumumuzu geri alacağız. Fakat şu anda gözümüz kulağımız Rojava’dadır. Bu direnişimiz aynı zamanda Rojava’yı savunma direnişidir” dedi.

TÜM SİYASİ PARTİLERE ÇAĞRI MEKTUPLARI

KCC binasının önündeki açlık grevi çadırının yanı sıra Kürt Halk Meclisi tarafından da yoğun bir diplomasi çalışması yürütülüyor. Kürt aktivistler ve dostları tarafından oluşturulan Kriz Masası, Kürt Toplum Merkezi’ne yönelik kriminalizasyon saldırıları ve saldırının oluşturduğu yıkımı gözler önüne seren raporlar hazırladı. Hazırlanan raporlar Labour Parti (İşçi Partisi), Conservatives Parti (Muhafazakar Parti), Liberal Demokrat Parti, İskoç Ulusal Parti (SNP) genel merkezleri ve milletvekillerine gönderilerek, parlamentoda soru önergesi talep edildi. Aynı zamanda Başbakan Keir Stamer ile İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy’e de gönderilen mektuplarda, yapılan baskının ve kullanılan şiddetin, Kürt halkının nesiller boyu karşılaştığı baskıyı acı bir şekilde hatırlatmakta olduğuna dikkat çekildi.

Kürt toplumunun devlet destekli zulüm ve temel haklarının inkârı nedeniyle Türkiye'yi terk etmek zorunda kaldığı ve Avrupa’ya sığınmak zorunda kaldığına yer verilen mektuplarda, Birleşik Krallık'ın aynı Kürt toplumunu suçlu ilan etmeye çalıştığı belirtildi. Meclis araştırma önergesinin istendiği mektuplarda şu taleplere yer verildi: “Birleşik Krallık’taki Kürt halkının haksız yere suçlu ilan edilmesinin derhal sonlandırılması. Bu operasyon sırasında polisin tutumu hakkında tam ve bağımsız bir soruşturma yapılması ve alınan önlemler için şeffaf bir açıklama yapılması. Türk devleti ile Britanya devleti arasındaki iş birliği düzeyinin araştırılması ve bu baskınların Türk devletinin baskısıyla yapılıp yapılmadığının incelenmesi. Bu baskında gözaltına alınan tüm bireylerin, Kürt Halk Meclisi Eşbaşkanı da dahil olmak üzere, derhal serbest bırakılması. Binlerce savunmasız topluluk üyemiz için hayati önem taşıyan Kürt Toplum Merkezi’nin yeniden açılması."

Kürtlerden yoğun bir e-mail alan Enfield Milletvekili Kate Osamar bir açıklama yaptı. Osamar, baskın ve bunun Kürt topluluğunda yaratmış olduğu üzüntü konusunda endişeleri  paylaştığını belirterek, dayanışma içinde olduğunu söyledi.

Kürt Toplum Merkezi’nin iki hafta süreyle kapatılmasının endişe verici olduğunu ifade eden Osamar, "Kürt topluluğu, özellikle Kuzey Londra'da, Britanya'ya çok önemli bir katkı sağlamış ve saygıyla muamele görmelidir. Kültürel, ekonomik ve politik hayatımıza katılımları paha biçilmezdir. Böyle çeşitlilik gösteren bir seçmeni temsil etmekten gurur duyuyorum" dedi. Kate Osamar, haklı endişeleri daha fazla dile getireceğini ve çaba göstereceğini belirtti.

Londra KCC binası önündeki direniş sürerken, Kürt Halk Meclisi de her gün 17:00-20:00 arası kitlesel etkinliklere devam ediyor.