Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF), Türk devlet destekli çetelerin Suriye ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırısına yazılı açıklama ile tepki gösterdi. Almanya’dan Türkiye’ye silah ihracatının hız kesmeden sürdürüldüğü hatırlatılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“IŞİD’in Suriye’deki devamı HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) ile Türkiye'nin eğitip donattığı, maaş bağladığı Suriye Milli Ordusu (SMO), Esad rejimi tarafından kontrol edilen ülkenin ikinci büyük kenti Halep’e saldırarak, büyük ölçüde ele geçirdi. Sırada ülkenin dördüncü büyük kenti Hama’nın olduğu ifade ediliyor.
İsrail’in Gazze, Lübnan ve İran ile birlikte saldırılar düzenlediği Suriye’de, Türkiye ve müttefiklerinin desteğini alan cihatçı gruplar bir kez daha harekete geçerek bölgede katliamlar yaparak, halkı yerinden yurdundan ediyor. Kürtlerin elde ettiği demokratik özerklik kazanımlarını yok etmeyi hedefleyen bu cihatçı grupların arkasında asıl olarak Türkiye, ABD, AB ve Körfez ülkelerinin olduğunu dünya alem biliyor. Bu ülkelerin temsilcileri de yaptıkları açıklamalarda, Ortaçağ zihniyetindeki cihatçı grupları durdurma yerine Suriye rejimini tehdit ediyorlar. Amaçları, terör örgütleri üzerinden bir kez daha bölgeyi yeniden dizayn etmek için Suriye’de daha önce gerçekleşmeyen rejim değişikliğini gerçekleştirmektir. Bu nedenle Türkiye’de iktidar medyası günlerdir cihatçı grupların Suriye’deki eylemlerini coşkuyla destekleyen yayınlar yapıyor.
ABD, İsrail ile birlikte Suriye’de cihatçı gruplara verdiği destek nedeniyle Türkiye’yi Suriye, Rusya ve İran nezdinde işgalci bir ülke konuma itmektedir. Erdoğan’ın başlıca hedefi “kardeşim” dediği ve her fırsatta görüşme teklifi yaptığı Esad’ı işbirliğine zorlayarak Kürtlerin kazanımlarını yok etmek iken, Batılı ülkeler süreci bölgeyi yeniden dizayn etmenin peşinde.
Bu nedenle başta Kürtler, Êzidîler, Hristiyanlar ve diğer etnik grupların varlığı büyük bir risk altında. Radikal İslamcı teröristlerin Suriye’yi ele geçirmesi halinde bölgede büyük katliamlar yapacakları, yüz binlerce insanı yerinden edecekleri açıktır.
Bölgeyi bir kez daha felakete sürükleyen bu gelişmelerin en önemli aktörü olan Erdoğan ve Türk devleti, bu gücü elbette sırtını dayadığı NATO, ABD ve Almanya’dan alıyor. Almanya tarafından yapılan açıklamalarda çatışmalar ve gerilimin bir an önce düşürülmesi, siyasi çözümün bulunması istenirken yakın müttefik Erdoğan’a laf kondurulmuyor. Kısa bir süre önce Türkiye’ye giden Başbakan Olaf Scholz, Erdoğan’a istediği 40 adet Eurofighter savaş uçağını vermek için yeşil ışık yakmıştı. Yine Almanya’dan Türkiye’ye silah ihracatı hız kesmeden sürüyor.
Bütün bunlar bölgedeki gerilimin düşmesinin yolu, bölgede yaşayan Kürtler ve diğer halklar için büyük bir tehdit haline gelen Erdoğan’a verilen her türlü desteğin derhal kesilmesinden geçiyor. Komşu ülkelerin iç işlerine karışan, cihatçı terör gruplarını ve paramiliter örgütleri kendi askeri, siyasi ve ekonomik çıkarları için kullanan Türkiye’nin Suriye’deki askerlerini derhal geri çekmesi, cihatçı örgütlere desteğe son vermesi gerekiyor. Bununla birlikte başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri de verdikleri her türden askeri, ekonomik ve siyasi desteği durdurmalı.
Almanya kamuoyunu bölgedeki gelişmelere sessiz kalmamaya, Federal Hükümete Erdoğan’a verdiği askeri desteği derhal çekmesi için baskı yapmaya çağırıyoruz."