‘Lozan’ın yıkımları Abdullah Öcalan’ın paradigmasıyla aşılır'

Lozan Antlaşması'na karşı düzenlenen paneldeki konuşmalarda, çözümün, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Demokratik Modernite paradigması olduğu vurgulandı.

Lozan 2023 Komitesi tarafından Nisan ayında startı verilen paneller serisi kapsamında Lozan Antlaşması’nın imzalandığı Rumine Sarayı’nda “Lozan Antlaşması’nın ötesinde: Çatışmaya hangi barışçıl çözümler bulunabilir?” başlıklı bir panel düzenlendi.

Moderatörlüğünü İsviçre Ticono Kanto Milletvekili Dr. Beppe Savary'ın yaptığı panelde Kürt Siyasetçi Hatip Dicle, Avusturya Graz Üniversitesi'nden Profesör Bilgin Ayata, Süleymaniye Üniversitesi'nden Profesör Pishko Hamatar ve Siyaset Bilimci Abbas Vali sunum yaptı.

 HAMATAR: KÜRTLER LOZAN’DAN BÜGÜNE MÜCADELESİNİ SÜRDÜRÜYOR

Prof. Pishko Hamatar, Lozan Antlaşması’na gidilen tarihi sürece değinerek konuşmasına başladı. Sevr Antlaşması'nda Kürtlere verilmesi öngörülen hakların Lozan’a gelindiğinde yok sayıldığını ifade eden Hamatar, Kürt halkının Lozan’dan bugüne 4 parça Kurdistan’da kendi özgürlük mücadelesini sürdürdüğünü ifade etti.

AYATA: ROJAVA DEVRİMİ BÖLGE İÇİN GELECEKTE ÇÖZÜM OLABİLİR

Bilgin Ayata, Lozan Antlaşması ile oluşan Türk devlet yapısına değindi, oluşan yeni devletin kodlarının tekçilik üzerine inşa edildiğini ifade etti. Prof. Ayata, Lozan Antlaşması’nın ülkedeki azınlıkları yok saydığını ve sonrasında kurulan Türk devletinin kendisini Türkçülük üzerine inşa ettiğini söyledi. Kürt halkının Lozan Antlaşması'nın kendilerinde yarattığı ağır sonuçlara rağmen devamlı bir mücadele içerisinde olduğunu belirten Ayata, “Kürt halkı kendisine uygulanan ağır etnik temizlik politikalarına ve parçalanmışlığa rağmen bugüne kadar mücadelesini sürdürmüştür” dedi.

 Lozan Antlaşması'nın ağır sonuçlarına rağmen Rojava’nın inşasının önemine dikkat çeken Prof. Ayata, “Bugün Rojava’da oluşturulan sistemin merkezinde kadınlar yer alıyor. Kadınlar DAİŞ’e karşı verilen mücadelenin merkezinde yer aldı. Kürt kadının mücadelesinin simgesi haline gelen 'Jin Jiyan Azadi' sloganı bugün artık dünyanın birçok yerindeki kadınların da esin kaynağı haline gelmiştir. Dünya kadınları Kürt kadınlarının feminist mücadelesinden esinleniyor. Kadınlar öncülüğünde inşa edilen bu sistem bölge için gelecekte bir örnek teşkil edebilir, çözümde feminist bir Kurdistan’ın inşası olabilir” şeklinde konuştu.

 DİCLE: ÇÖZÜM DEMOKRATİK MODERNİTE PARADİGMASINDA

Kürt Siyasetçi Hatip Dicle ise Lozan’ın ağır sonuçlarını ve bölgenin sorunlarını ortadan kaldırmak için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Demokratik Modernite paradigmasının önemine işaret etti.

İngilizlerin böl-yönet politikaları çerçevesinde geliştirdiği ulus devlet projesinin bölge ve bölge halkları için yüzyıllık ağır sonuçları olduğunu söyleyen Dicle, “Bugün Ortadoğu’da, dünyanın geri kalanında olduğu gibi, ulus devletlerin kimlikleri aşınmış ve küreselleşmeyi yoğunlaştırmak isteyen kapitalizmin önünde bir engel haline gelmiştir. Bu, özünde sistemle bağlantılı olan temel bir çelişkidir. Ancak buna bir çözüm bulunamamaktadır. Kapitalizm ulus devleti reforme etmeye çalıştığında, sürekli bir dirençle karşılaşmaktadır. Sonuç olarak, Ortadoğu'daki çıkmaz, 1. ve 2. dünya savaşları sırasındaki krizden daha derindir” dedi.
Bugün bölgedeki sorunlara çözüm bulunamamasının temel nedeninin ulus devlet yapıları olduğunu vurgulayan Dicle, “Bölgenin kadim halkları olan Araplar, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Yahudiler, Türkler, Türkmenler, Kafkasyalılar ve Farslar gibi etnik gruplar demokratik ulus kimlikleriyle inşa edildiklerinde çıkmazdan ve savaştan kurtulacaklardır. Tıpkı Rojava'da olduğu gibi. Aynı şekilde Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet de tüm mezhep ve tarikatlarıyla birbirine yaklaşabilecek ve verimli sentezlere ulaşabilecektir. Oluşturulacak siyasi birlik içinde, ortak vatan ve millet çerçevesinde çok dillilik ve kimlikler sorun olmaktan çıkacaktır” şeklinde konuştu.

 Sunumunun devamında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm projesini ayrıntılı olarak anlatan Dicle, Ortadoğu’da yaşanan bütün sorunların üstesinden gelecek olan bu sistemin inşası olduğunu ifade etti.

 ABBAS VALİ: ÇÖZÜM ÇOK KİMLİKLİ SİSTEMLERİN İNŞASINDA

Dicle’nin ardından panele online olarak katılan Siyasetçi Abbas Vali, bir sunum yaptı. Yaptığı sunumda Sevr’den Lozan Antlaşması'na giden süreci ele alan Abbas Vali, Lozan Antlaşması'nın bir taraftan Türk devletine Türklük üzerinden kimlik kazandırırken, diğer taraftan bölge halkları ve azınlıkları açısından etnik temizlik sürecinin başlangıcı olduğunu ifade etti. Abbas Vali, Lozan Antlaşması sonrasında azınlıklara dönük gerçekleştirilen katliamlar ve yok edilmelerde bu antlaşmanın altında imzası olan bütün güçlerin sorumluluğu olduğunu vurguladı.
Bu antlaşmanın halklar açısından ortaya çıkardığı yıkımları ortadan kaldırmak için bölgede çok kimlikli ve kültürlü sistemlerin inşa edilmesi gerektiğinin altını çizen Abbas Vali, bu noktada Abdullah Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm paradigmasının önemine işaret etti.