İsviçre’nin Zürih, St. Gallen ve Luzern kantonlarından aralarında gazeteci, avukat ve milletvekillerinin olduğu bir heyet, Türkiye’de yapılan milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Türkiye’ye gitti. Heyetin amacı hem seçimleri takip etmek hem de Türkiye’de Kürtlerin yüz yüze kaldığı ihlalleri yerinde gözlemlemekti. Amed ve Ankara’da bulunan heyet, Mezopotamya Ajansı ve Jinnews’in genel merkezini ziyaret etti, 6 yıl rehin alınıp serbest bırakılan HDP’li İdris Baluken ve İHD Genel Başkanı Eren Keskin’le görüştü. Amed Barosu’nu da ziyaret eden heyet, Türkiye’deki hukuki sorunları dinledi.
Seçimlerden hemen sonra İsviçre’ye dönen heyette yer alan Avukat Pınar Reşitoğlu, Gazeteci Corinne Riedener, Milletvekili Franziska Ryser, Avukat Florian Wick, ST. Gallen’de düzenlenen panelde gözlemlerini aktardı.
‘KÜRT GAZETECİLER HER GÜN GÖZALTINA ALINIYOR’
Corinne Riedener, Amed’de Mezopotamya ve Jinnews muhabirleriyle bir araya geldiğinde dinlediği sorunları aktardı. Kadın gazetecilerin yaşadığı sorunları, görüştüğü Jinnews muhabirlerinden Gülşen Koçuk’un ağzından anlatan Riedener, “Kürt kadın gazeteciler sadece mesleğimizden ötürü saldırıya uğramıyoruz ayrıca kadın kimliğimizden ötürü de Türkiye’de erkek gazetecilere oranla daha çok saldırıya uğruyoruz” dedi.
Riedener, Kürt gazetecilerin karşılaştıkları sorunları da şöyle aktardı: “MA ve Jinnews ajansları büyük bir baskı altında. Her gün gözaltılarla karşılaşıyorlar. Ya gazetenin çalışanları ya da yöneticileri gözaltına alınıyor. Gülşen ‘Cezaevine girsek de bizim yerimizde bu işi yapacak birçok Kürt var’ dedi.”
‘TAHİR ELÇİ, ‘PKK TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR’ DEDİĞİ İÇİN KATLEDİLDİ’
Avukatların yaşadıklarını aktaran Pınar Reşitoğlu ise, “Türkiye’deki süreç avukatlar için daha da kötüleşti. Avukat, kendi müvekkilini savunduğu için başka bir avukat tarafından savunulmak zorunda kalıyor. Birçok avukat hakkında müvekkillerini savundukları için ‘terör örgütü’ üyeliğinden yargılanıyor” derken Florian Wick ise Türkiye’de avukat olmanın sadece özgürlük için değil aynı zamanda yaşam riskini de barındırdığını belirtti. Wick, şöyle devam etti: “Bunun en bariz örneği Tahir Elçi, ‘PKK terör örgütü değildir’ dediği için yaşamından oldu. İnsan Hakları Derneği’ni iki kez Ankara ve Diyarbakır’da ziyaret ettik. Bize söylenenler kendi halklarında davalar olduğunu ve baskılarla karşılaştıkları yönünde. İnsan hakları savunucusu Eren Keskin hakkında yürütülen bir soruşturma var ve bu soruşturma yüzünden cezaevine girme tehlikesiyle karşı karşıya” dedi.
’70 TUTSAK CEZAEVİNDE ÖLDÜ, 50 SİVİLİ DE ASKER PANZERİ EZEREK ÖLDÜRDÜ’
Eren Keskin’in kendisiyle paylaştıklarını da aktaran Wick, son iki yılda cezaevinde 70 tutsağın yaşamını yitirdiğini, 50 sivilin de zırhlı araçla ezilerek katledildiğini söyledi. Wick, “Keskin, zırhlı araçlar askeri olduğu için de hukuki olarak bir süreç başlamadığını anlattı.
Özellikle Türkiye’de en çok kadınlar hak ihlalleriyle karşı karşıya kalıyor. Kadın cinayetleri sonuçsuz kalıyor ya da az cezalarla verilerek serbest bırakılıyor. Türkiye’deki hak ihlalleri sadece kadınlar için değil aynı zamanda çocuklar için de geçerli. Panzerle öldürülen çocukların davaları hala sonuçlanmamış ya da az ceza verilerek davaların üstü kapatılmak istiyor.”
‘TÜRKİYE’DE YAŞAMANIN KENDİSİ BİR POLİTİK SÜREÇ’
Barış Akademisyenleri’nden de söz eden Wick, şöyle konuştu: “2015 ve 2016’da Güneydoğu illerindeki sokak çatışmaları sırasında yayınlanan "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiriye imza attıkları gerekçesiyle akademisyenler görevlerinden oldular. Bu bildiri 2 bin kişi tarafından imzalandı, birçok kişi bu yüzden işinden mesleğinden oldu. Türkiye’de yaşamanın kendisi bir politik süreç. Akademisyenler, Kürtler ve Kurdistan hakkında herhangi bir araştırma yapamıyor ya da araştırmaları desteklenmiyor.”
Yeşiller Sol Parti Milletvekili Franziska Ryser de, Ankara ve Amed’de HDP vekilleriyle görüşmelerini aktarırken, “Onlarla görüşmemde politikanın İsviçre’deki gibi bir hobi olmadığını ve daha çok mücadeleye ve direnişe dayandığını hissetim” ifadelerini kullandı.