Dersim İnşa Kongresi, Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anarak, kan dökmek için devlet tarafından kışkırtılarak harekete geçen güruhları lanetledi. Toplumlara yönelik katliamların gerçek failleri ve sorumlularının hangi saiklerle olursa olsun kışkırtılmış güruhlar olmadığının altını da çizen Kongre, çoklukta birlik ilkesi ile daha geniş bir mücadele hattının yaratılmasının önemini vurguladı.
Dersim İnşa Kongresi’nin açıklaması şöyle:
“Önemli bir zaman kesitinde karşıladığımız 2 Temmuz’un bu yıl dönümünde, Sivas/Madımak Katliamı’nda yitirdiğimiz canlarımızın hatıraları önünde bir kez daha saygıyla, minnetle eğiliyoruz. Asla unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Katliamcı ve soykırımcı devlet aklını, bu aklın icracısı siyasal aktörleri ve kan dökmek için kışkırtılarak vecd içinde harekete geçirilen güruhları şiddetle lanetliyoruz.
Bu yıl 2 Temmuz katliamının 30. yıl dönümü cumhuriyetin 100. yılına denk geliyor. Bunun salt sembolik bir kesişme olmadığı çok açıktır. Yüz yıl önce oluşturulan paradigma günümüzde, “2023 Vizyonu, ve “Türkiye Yüzyılı” söylemi ile Recep Tayyip Erdoğan komutasında AKP/MHP-HÜDA-PAR faşizan iktidarınca sonuca ulaştırılmak istenmektedir.
Hiç kuşkusuz karşılanacak yüz yıl inkarcı, tekçi cendereden çıkmak ve çoğulcu temelde özgürlükçü demokratik bir yaşam kurmak isteyen toplumsal kesimler açısından da stratejik önemdedir.
FAİLİ KURUCU DEVLET AKLIDIR
Bu bağlamda 2 Temmuz Madımak Katliamı’nın 30. ve cumhuriyetin 100. yılında öncelikle demokratik çevrelerin, soykırım ve katliamlara yönelik alışıla gelmiş yaklaşımları terk ederek, bütün boyutlarıyla HAKİKATE ulaştıracak ortak bir tutum geliştirmesinin zorunluluğunu vurgulamak isteriz.
Fail, kurucu devlet aklı ve icracısı siyasal aktörlerdir. Farklı toplumsal kesimleri hedef alan hiçbir katliam, bir anda meydana gelmiş olayların sonucu değildir. Sistematik olarak bir topluma yönelmiş katliamların gerçek failleri ve sorumluları, hangi saiklerle olursa olsun kışkırtılmış güruhlar değildir. Dolayısıyla süreklilik kazanmış Alevi katliamlarında da gerçek sorumlular, sahnede gördüklerimiz değildir. Fail, sistem içi siyasal güçleri ayrımsız birleştiren kurucu devlet aklıdır.
2 Temmuz Sivas/Madımak Katliamı, Koçgirî ile başlayan ve 1938 Dersim soykırımı ile zirveye ulaştırılarak Kurdistan'da kesintisiz yürütülen çok katmanlı soykırım sürecinin önemli bir halkasıdır.
Gene, Ermeni, Süryani ve Pontus Rumları’na yaşatılan soykırımların bir devamı olarak, türdeş bir ulus yaratma projesinin önemli kilometre taşlarından biridir.
2 Temmuz Madımak Katliamı bağlamında öncesi ve sonrasıyla yaşananlar ele alınırken, Koçgirî Katliamı’nda saklı olan şifrenin, geniş kesimlerin ortak tutumuyla deşifre edilmesini, HAKİKATE ulaşmak açısından zaruri görüyoruz.
Bu şifre, Koçgirî Katliamı’nda şekillenen kurucu aklın nirengi noktasıdır. Tüm siyasal tonlarıyla rejimin, günümüze kadar devam eden değişmez siyasal tutumudur. Bu şifre, geliştirilen tüm katliamlara yönelik cezasızlığın temel norm haline getirilmesidir. Soykırımlarla ve katliamlarla yüzleşmek yerine, üzerine kara bir örtü serilmesidir.
Bilindiği üzere Koçgiri katliamı Ekim 1921’de Meclis gizli oturumunda ele alınmış ve milletvekilleri büyük çoğunlukla yaşanan katliamın sorumlusu Sakallı Nurettin’in yargılanıp, cezalandırılmasını istemiştir. Ancak Mustafa Kemal, “Bu iş benimle Bakanlar Kurulu arasında bir sorun çıkmasına yol açtı. Ben, Nurettin Paşa’ya uygulanmak istenen işlemi kabul etmedim. Fevzi Paşa (Çakmak) Hazretleri de benim görüşüme katıldı. Meclis’te Nurettin Paşa’yı savundum, kendisini ağır bir işleme uğramaktan kurtardım,” diyerek yargılamaya izin vermemiştir. O gün bu yaklaşım, cumhuriyetin kurucu aklını oluşturmuş, siyasal tutumunu belirlemiştir.
SOYKIRIM DEVAM EDİYOR!
Soykırım devam ediyor! Farklı kimlik ve kültürleri hedefleyen her katliam, yürürlükte olan fiziksel ve kültürel soykırım planının bir parçasıdır.
Koçgirî Soykırımı’ndan itibaren, 1978 Sivas Alibaba Mahallesi Katliamı ve Maraş, Malatya, Çorum katliamları sonrasında Kürt Alevilerin yerleşik olduğu geniş bir havzada yaşanan etnik ve kültürel demografi değişimi, doğa kırımının dizginsiz yürütülmesi bunun açık göstergesidir.
2 Temmuz vesilesi ile önemle belirtmek isteriz ki; AKP/MHP/HÜDA-PAR/Yeniden Refah gerici, faşizan iktidar bloğu, Şark Islahat Planı, Zorunlu İskan Kanunu, Tekke ve Zaviyeler Kanunu gibi cumhuriyetin kurucu belgelerini güncelleyerek sonuca gitmek istiyor.
Özellikle, “Kültür ve Turizm Bakanlığı Alevi-Bektaşi Kültür Ve Cemevi Başkanlığı” ve ÇEDES olarak formüle edilen okullarda imamların görevlendirilmesi projesi, kadim Alevi itikadının Sünni İslami daire içine alınarak, eritilmesini hedeflemektedir.
Yaşanan çok yönlü saldırılara karşı çoklukta birlik ilkesi ile daha geniş bir mücadele hattının yaratılması, ertelenemez temel önceliktir.”