'Tecride karşı söz bitmiştir, eylem zamanıdır'

İmralı tecridine tepki gösteren Berlin'de yaşayan Kurdistanlılar, "Daha büyük adımlar atılmalı. Bu düşmana karşı söz bitmiştir, eylem zamanıdır” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit sürüyor. Berlin'de yaşayan Kurdistanlılar da tecride karşı daha büyük eylemler yapılması gerektiğini belirtti.

 Batmanlı Musa Korkut, Türk devletinin uyguladığı tecride tepki gösterirken, “1999 yılından beri Önderlik tutsaktır. 7 Haziran seçimleri sonrası AKP’nin seçimleri kaybetmesiyle 22 Temmuz 2015’ten beri Türk devleti yeni bir savaş süreci başlattı. Bu sürecin ilk adımı olarak da Önderliğe yönelik tecrit uygulama kararı alındı. Önderlik ile halk arasındaki ilişkiyi kesmek istedi. Çünkü Önderliğin halk, hareket ve mücadele ile ilişkisinin kesilmesini şah damarının kesilmesi olarak görüyorlar. Öyle hesaplıyorlar. Önderliğin süreç yürütme kabiliyetini, kapasitesini, yol ve yöntemler hakkındaki başarılı adımlarını bildikleri için, bu gerçeği bildikleri için üç yıldır mutlak bir tecrit uyguluyorlar" dedi.

'SÖZ BİTMİŞTİR, EYLEM ZAMANIDIR'

Türk devletinin tecrit politikasına karşı özellikle Avrupa’daki Kürtlerin etkili yol ve yöntemlerle cevap vermesi gerektiğini belirten Musa Korkut, “Halk olarak biz de buna cevap olmalıyız. Eğer biz gereğini yaparsak bu tecridin bu şekilde sürmeyeceğine inanıyorum. Her ne kadar Önderliğimiz dört duvar arasında olsa da biz biliyoruz ki ruhu özgürdür ve bizimledir. Biz gençler de düşmana kendi taktikleriyle cevap vermeliyiz. Avrupa’dan ülkeye bu tecridi kabul etmediğimizi uygun yol ve yöntemlerle cevap vermeliyiz. Bu düşmana karşı söz bitmiştir, eylem zamanıdır” ifadelerini kullandı.

Berlin’de yaşayan Wanlı Engin Ulugana da şunları söyledi:

"Maalesef ağır bir tecrit Reber Apo üzerinde yürütülüyor. Başta Türk devletinin bu tecridini kınıyoruz. Tecrit bir yalnızlaştırma anlamına geliyor. Kendi toplumundan koparmadır. Ancak onlar ne kadar öyle bir şey yapsalar da Reber Apo’nun duygu ve düşünceleri, Reber Apo’nun paradigması Kürt halkında oturmuş durumdadır. Reber Apo’nun duygu ve düşüncelerine, paradigmasına uygun hareket ediyorlar. Bu yetmiyor elbette. Biz istiyoruz ki Önderliğimiz özgürleşsin. Onunla görüşmeler yapılsın. Kendisinden haberdar almak istiyoruz. Bugün ne mevcut Türk yasalarına göre, ne ahlaki olarak ne de başka bir açıdan herhangi bir tutsak üzerinde böylesi bir tecrit uygulanmamış. Reber Apo’nun duygu ve düşüncelerinden korktukları için onu tecrit ediyor.”

'BİZ DE ÖZ ELEŞTİRİMİZİ VERMELİYİZ'

Tecrit politikalarına karşı yeterli tepki gösterilmediğini belirten Engin Ulugana, tecridin sürekli ve planlı eylemsellikle kırılacağına işaret etti ve şöyle dedi:
“Bu tecridin kırılması için neler yapmalıyız? Bu yönüyle biz de öz eleştirimizi vermeliyiz. Geçmişte sürekli direniş ruhu ile mücadele edildiğinde bu tecridin kırıldığını gördük. Ne zaman ki direndik bu tecrit kırıldı. Açlık grevleri vardı, başka eylemlilikler vardı yani sürekli bir eylemsellik vardı ve bu tecrit kırıldı. Bu tecrit ancak direnişle kırılır. Bugün Avrupa’da, Bakur’da, Başur’da, Rojava’da halk bu tecridin kırılması için ayağa kalkmış durumdadır. Ancak bu yetmiyor. Daha çok alanlarda olmalıyız. Bu Tecridin kırılması için sesimizi yükseltmeli, çeşitli eylemler gerçekleştirmeliyiz. Reber Apo’ya yönelik bu tecridin sonlanması ve onun özgürlüğünün sağlanması için Kürt halkı olarak bizlerin ve dostlarımızın daha büyük eylemler gerçekleştirmeliyiz.”

'BU DÜZEYDE TECRİT ULUSLARARASI HUKUKTA YOK'

Berlin’de yaşayan Elazığlı Zafer, şunları belirtti:


“Bu tecrit ile Türk devletinin Önderliğin, Sayın Abdullah Öcalan’ın paradigmasından, onun ortaya koyacağı bir çözümlemeden aslında ne kadar korktuğunu anlıyoruz. Bu uygulanan tecrit uluslararası hukukta hiçbir yere koyamayacağımız düzeyde. Bu tecride diğer devletler de göz yumuyor. Bugün Ortadoğu kan gölüne dönmüş durumdadır. Ortadoğu’daki sorunlara çözüm ortaya koyabilecek Sayın Abdullah Öcalan’ın paradigmasıdır. Mevcut dünyadaki devletlerin sessiz kalmasının nedeni de bu hakikatten korkmalarıdır. “

'SÜREKLİ VE SONUÇ ALICI EYLEMLERE ODAKLANMALIYIZ'

Tecrit politikasına karşı eylemlerin yetersizliğine dikkat çeken Zafer, etkili ve sonuç alıcı eylemlerin yapılması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
“Tecride karşı geliştirilen eylemler yeterli olsaydı biz tecridi kırmış olacaktık. Mevcut eylemsellikler yetersizdir. Sayın Abdullah Öcalan bize çok farklı bir külliyat verdi. Paradigması var, sistemi var. Bugün artık bütün dünya bunun üzerine tartışıyor. Özellikle sol-sosyalist çevreler onu kendi gündemlerinde tutuyor. Bizim yapacağımız en öncelikli şey Sayın Abdullah Öcalan’ın paradigmasını her alanda yaşatmak, o paradigmaya göre inşa çalışması yürütmek ve toplumu ona göre örgütlemek olmalıdır. Bunu yaptığımız oranda tecridi boşa çıkarabiliriz. O noktada tecridi de anlamsızlaştırabiliriz. Önderliğin de bu yönlü çağrıları vardı. 'Benim yükümü ağırlaştırıyorsunuz' diye. Özellikle Kürt gençleri olarak, Kürt toplumu olarak Önderliğin yükünü hafifletmemiz gerekiyor. Tecridi anlamsızlaştırmada ilk pratiğimiz bu olmalıdır. İkinci olarak, ortaya konulan eylemsellikler birçok noktada yetersiz kalıyor. Eylemselliği daha sonuç alıcı ve süreklileştirmek gerekiyor. Bunun yöntemini tartışmak gerekiyor. Sürekli ve sonuç alıcı eylemlere odaklanmalıyız. Bunun ile ilgili bir hamleyi başlatmamız gerekiyor.”