Turhallı: Her Müslüman Türk ordusuna karşı çıkmalı

CÎK Genel Başkanı Hafız Turhallı, gerillaya karşı başarısız olduğu için kimyasala başvurduğunu belirtti. Turhallı, Müslüman ve kendine 'insanım' diyen herkesin Türk ordusuna karşı çıkması gerektiğini belirtti.

Kürdistan İslam Toplumu (CÎK) Genel Başkanı Hafız Turhallı, gerilla alanlarında kimyasal silah kullanan ve kendi askerlerinin cenazelerini yakan Türk ordusunun uygulamalarının İslam öncesi cahiliye dönemi müşriklerin uygulamalarının benzeri olduğunu kaydetti.

 
ANF’ye konuşan Turhallı, Türk ordusunun tarihte sürekli dengesiz güç kullandığını söyledi. Turhallı, Türk ordusunun hiçbir zaman kendi dengesinde olan bir güç ile savaşmadığını belirterek, “Fakat kendi içlerinde küçük güçleri, toplulukları çok acımasızca katlettiler. Ortadan kaldırdılar. Dikkat edilirse Ermenilerin tehciri de öyledir. Dikkat edilirse Asurilerin yok edilmesi de öyledir. Keldanilerin ve Çerkeslerin yok edilmesi de öyledir. Yani Türk devletinin ordusu bu konularda çok orantısız güç kullanmıştır. Tarihi böyledir. Kendi iç çatışmalarında da çok acımasızdırlar” dedi.

'KÜRT ÇOCUKLARINA KARŞI BAŞARILI OLAMIYORLAR'

Turhallı, 'Taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmayız’ sözünün Türk ordusuna ait olduğunu ve bunun, ordunun karakteristik yapısı olduğunu belirterek, “Bu ordunun kimyasal silah kullanması içler acısı bir durum. Kendileri açısından içler acısı bir durum. Bir milyon ordusu var. NATO’nun ikinci büyük ordusu olduğunu iddia ediyorlar. Tankları, topları, uçakları korucuları, ajanları işbirlikçileri yetmiyormuş gibi bir de kimyasal silah kullanıyorlar. Ferdi silahlarla dayanan, muazzam direnen Kürt çocuklarına karşı başarılı olamıyorlar. Uluslararası antlaşmalarla yasaklanmış kimyasal silah kullanıyorlar. Kendileri de imza koymuş ve taraf olmuş. Bunu uluslararası bir belge olarak kabul etmişler. Kendi imzaladıkları antlaşmalara uymayacak kadar güçsüz olduklarını ortaya koyuyorlar” diye konuştu.

Türk ordusunun gerilla güçlerine karşı daha önce de kimyasal silah kullandığını hatırlatan Turhallı, Güney Kürdistan’da 7 ayı aşkındır devam eden işgal saldırılarında kimyasal silahların sürekli kullanıldığının altını çizdi. Turhallı, Türk ordusunun hava ve karada modern teknik ve ağır silahların tümünü gerillaya karşı kullanmasına rağmen başarılı olamadığı için kimyasal mühimmatları sürekli kullanır hale geldiğini ifade ederek, “Bu mühimmatları gerillaya karşı ve doğamıza karşı kullanıyorlar. Fakat dünya sessiz. İlginç olan dünyanın sessizliğidir. Vicdanları kalmamış. Türk devleti zaten vicdanını kaybetmiş. İnsanlıktan kopmuş, insanlıkla bağları kalmamış. Uluslararası güçlerin oluşturduğu kanunlar yasalar var. Bu kanun ve yasalar çerçevesinde hareket etmeleri lazım. Eğer bu yasalara imza atanları durduramıyorlarsa ne diye bu yasaları çıkardılar... Bu yasaları sadece büyük güçler orantılı güç kullandıklarında mı uyguluyorsunuz... Hakkını hukukunu savunan, kendini savunan küçük güçlere karşı kimyasal kullandıklarında bu serbest midir? Bu yasalar, kanunlar işlemiyor mu?  Dolayısıyla bu bir aymazlık ve yoldan çıkmışlık. Bu bir felaket. Siz bir avuç Kürt gerillasına karşı hakikati savunanlara karşı bu kadar güçlü dediğiniz orduyla başarılı olamıyorsunuz. Ve kimyasal silah kullanıyorsunuz. Kimyasal silahı kullananlar kaybedecekler. Çünkü bundan sonra kullanacakları ne kaldı... Hani derler ya ölümden öte köy mü var, diye. Bu konuda başarılı olamayacaklar. Kimyasal silah kullanımını deşifre etmek, kendine insanım diyenler, dürüst dindarlar, Müslümanım diyenler buna karşı koymalı. Ve bu suçu teşhir etmeliler” şeklinde konuştu.

'HALKI İSLAMİ SÖYLEMLERLE KANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR'

AKP-MHP iktidarının halkı kandırmak için İslami söylemler kullanarak algı oluşturduğuna dikkat çeken Turhallı, şunları söyledi: “İslam dininde siz karıncayı, böceği yakamazsınız, günahtır. Ağır bir vebaldir. Bunlar insanlarımızı, çocuklarımızı kimyasal ile zehirliyorlar. Doğamızı yakıyorlar. Bu onların karakteridir. Kendine Müslümanım, Kürdüm, insanım diyen ve vicdanını kaybetmeyen kişilere sesleniyorum: Siz neden sessizsiniz? Siz niye kötülüğe karşı mücadele etmiyorsunuz, harekete geçmiyorsunuz? Kürtlerin mezarlarını bombaladılar. Çocuklarının kemiklerini içinden aldılar. Götürüp adli tıplarda dolaştırdılar. Sonra kutular içerisinde anne babalara verdiler. Bunların sicili bozuk. Bu ordunun sicili gerçekten bozuk. Şimdi ne yapıyorlar? Kendi askerlerini yakıyorlar. Kendi askerlerine karşı bu kadar vicdansız davranıyorlar, diyoruz. Aslında bu vicdansız davranmaları zaten tarihte var olan bir şeydir. Bilinen bir şey. Fakat günümüz dünyasında bu kadar teknolojinin geliştiği, kameraların rahatlıkla çekim yaptığı, görüntülerin alındığı ve paylaşıldığı bir dönemde bunu rahatlıkla yapıyorlarsa, ilginç olan bu. Kendi askerlerini yakıyorlar. Artık ne yapmazlar ki, bunların yapmayacağı bir şey yok.”

'SÖZDE PEYGAMBER OCAĞI AMA KENDİ ASKERİNİ YAKIYORLAR!'

Türk ordusunun kendini ‘Peygamber Ocağı' olarak tanımlamasının İslam adına kabul edilebilecek bir tanımlama olamayacağını vurgulayan Turhallı, konuşmasında şunlara değindi: “Bunu İslam adına konuşmak, İslam adına izah etmek, bunu insanlık adına konuşmak, bunu demokrasi adına konuşmak ikiyüzlülüğün daniskasıdır. Yani düşünün, şimdi kendi Mehmetçiğimiz dedikleri, kendi askerimizi dedikleri yere göğe sığdıramadıkları ‘Muhammed Ocağı’, 'Peygamber Ocağı’ dedikleri erlerin cenazelerini yakıyorlar. Cenazelerini ailelerine teslim etmiyorlar. Ailelerinin başvurularını geri çeviriyorlar. Cenazeler gerillanın eline geçmesin diye bombalıyorlar, yakıyorlar, parçalıyorlar. Bu vicdansızlık. Devletin vicdanı hiç olmamıştır. Bu ordu ve bu yönetim iki şey üzerine büyümüştür. Kültürü iki şeydir. Birincisi işgal, ikincisi talan. Ama ilginç olan günümüz dünyasında kendine Müslümanım diyen, insanım diyen, demokratım diyen bu kadar ağır suç karşısında sessiz kalmasıdır, kendi çocuklarını hâlâ bu yönetime teslim etmeleridir. Hâlâ bu yönetime ve orduya adam kazandırmaları, para karşılığında canlarını satmaları... Bu insani olarak çok ağır bir şeydir. Dolayısıyla bundan bu toplumun kurtulması gerekir. Hiçbir Türkün, hiçbir Müslümanın ve hiçbir Kürdün artık bu orduya asker göndermemesi lazım. Cenazelerini bile alamıyorlar.  Müslüman toplumlar içinde İsrail için şöyle yaptı, böyle yaptı, derler. Ancak İsrail bir askerinin cenazesini teslim almak için binlerce Filistinliyi cezaevinden çıkarıyor. Bunlar kendi cenazelerini bombalayacak kadar vahşi bir ordu. Vahşi bir organizasyon.”

'BU UYGULAMALARIN DİNDE YERİ YOK'

Siyasi ve sivil oluşumların birçoğunun savaşın bir parçası haline getirildiği gibi dinin de bu anlamda kullanıldığını söyleyen Turhallı, şunları kaydetti: “Bunlarla yürüyenlerin vicdani ve dini kalmamıştır. Ahlakı kalmamıştır. Parayla tuttukları binlerce sözüm ona imam orduya eleman kazandırmak için çalışıyorlar. Minberlerden, camilerden ‘Yarabbi bizim orduyu muzaffer kıl’ diye dua ediyorlar. Peki hangi orduya dua ediyorlar? Kendi cenazesini yakan, bombalayan, parçalayan orduya. Bu orduya hâlâ adam topluyorlar. Ve İslam adına dua ediyorlar. Bu büyük bir yanılgı ve büyük bir yanıltma. Çünkü Allah Kuran’ı Kerim’in Hut Süresinde şöyle söyler; ‘İnsanlar zulme meyletmemeliler, zulme meyleden insanlar ateşe girecekler.' Allah diyor.  İşte zulme meylettiğin zaman bu tür şeylerle karşılaşıyorsunuz. Siz zalimlerin yanında yer tuttuğunuz zaman bu tür şeylerle karşılaşıyorsunuz. Bir tek haklı olan, davasını güden Kürtlere karşı bu kadar gaddar değil, kendisi için ölen, kendisi için mücadele ettiğini iddia ettiği gençleri öne sürerek, savaş sahasına sürdüğü çocukları bile öldürüp yakan bir sistemden bahsediyoruz. Dolayısıyla herkesin bu sistemden uzak durması gerekir. Bu sistem er ya da geç kendi cenazesini de yakacak. Kendi anne babalarını da yakacak. Çünkü sistemin kendisi böyle kurgulanmış. Yani vahşet üzerine kurgulanmış. Vahşet üzerine işleyen bir sistemden bahsediyoruz. Bunun İslam ve insanlıkla alakası yok. Bu bir barbarlık ve barbarca bir düşüncedir. Ben görüntüleri görmüştüm. Gerçekten kabul edilecek bir durum değil. İçler acısı. Şunu artık kabul etmeliyiz: Bu sistem dünya için tehlikeli bir sistem. İnsanlık için tehlikeli bir sistem. Müslümanlık için tehlikeli bir sistem. Bu sistemin bertaraf edilmesi lazım ki Ortadoğu ve İslam alemine huzur, adalet ve refah gelebilsin. Toplumsal ahlak açısından bir yıkım. İslami ahlak açısından dibe vurulmuş bir yıkım. Hiçbir inancın kabul edemeyeceği bir durum. Uluslararası değerler açısından hiçbir yere koyamayacağımız yaklaşımlar seriyor bu ordu.”

'MÜŞRİKLERLE AYNI ZİHNİYETE SAHİPLER'

Hazreti Muhammed’in ‘Ben temiz ahlakı tamamlamak için gönderildim, görevlendirildim’ Hadisine atıfta bulanan Turhallı, İslam dininden önce Arap Yarımadasında savaşlarda uygulanan Müsle uygulaması örneği üzerinden Türk ordusu hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:

“Müşriklerin Müsle diye bir uygulaması vardı.  Yani savaşlarda ele geçirilen bir cenaze ile oynamak, parçalamak. Bedir Savaşında Hind’in Hazreti Hamza’nın cenazesini parçalaması. Göğsünü yarıp kalbini dişlemesi. Müsle böyle bir uygulamaydı. Peygamber ve İslam bunu yasakladı. Bir hayvana bile eziyet edemezsiniz. Günahkâr olursunuz. Doğaya eziyet edemezsiniz.  Türk ordusu peygamber ocağı olamaz. Müşriklerin ordusu olur ancak. Uygulamaları Müşriklerin uygulaması. Kendi askerlerini bile parçalıyorlar. Askerlerin üzerine benzin döküp yakıyorlar.”

'ÇOCUKLARINIZI ASKERE GÖNDERMEYİN'

Çocuklarını askere gönderen ailelere seslenen CÎK Genel Başkanı Hafız Turhallı, devamında şunları söyledi:

“Çocuklarınızı öldürüyorlar. Cenazelerini parçalıyorlar, ya da benzin dökerek yakıyorlar. Ve siz o çocuklarınızı yakanların gönderdikleri maaş ile hayatınızı sürdürüyorsunuz. O çocuklarınızı parçalayanların gönderdikleri iaşe ile yaşamınızı sürdürüyorsunuz. Ahlak bunun neresinde kalmış... Aslında bu ailelerin kıyameti koparmaları gerekir. Bir de camiye gidiyorlar, şehitlik edebiyatı. İşte 'bir çocuğum olsa bu devlete kurban olsun.' İşte bakın çocuklarınıza ne yapıyorlar! Köprünün üzerinde 15 Temmuz dedikleri tiyatroda çocuklarınızın kafasını kestiler. IŞİD gibi şimdi de çocuklarınızın cenazesine benzin döküp yakıyorlar. Uçaklarla bombalıyorlar. Ve sizden ses yok. Siz böyle ahlaki yozlaşmayı yaşadığınızdan bu ateş zaten sıçrayacak ve sıçramıştır. İşte görün, yıllardır Kürtleri yaktılar. Sesinizi çıkarmadınız. Destek çıktınız. Şimdi sizin kendi çocuklarınızı yakıyorlar. Askerlerimiz dedikleri çocuklarınıza benzin döküp yakıyorlar. Cenazelerini meydanlarda kurda kuşa yem ediyorlar. Evet, bu yozlaşma derinleşirse toplum bütünüyle çürüyecek. Toplumun büyük bir kısmı çürümüş zaten. Onun için çocuklarını askere göndermemeniz gerekiyor. Bu zulme katkı sunmayın. Düşünün, şimdi siz sadece çocuklarınızın kanı üzerinde yaşamınızı sürdürüyor olacaksınız. Bundan daha kötü bir şey olabilir mi! Bu ahlaki bir yozlaşmadır. Ve yozlaşmanın önüne geçmek için bizim Sünetullah dediğimiz bir şey var. Dibe kadar vuracaklar, sonra dönüp biz insanız diyecekler ama çok geç kalmış olacaklar."