Karayipler’in en yoksul ülkesi olan Haiti uzun zamandır çete şiddetiyle boğuşuyor. Ancak son aylarda bu şiddet iki katına çıktı ve neredeyse kalıcı hale gelen insani krizi daha da kötüleştirdi. Cinayet, tecavüz, yağma ve fidye için insan kaçırma olayları günlük rutine dönüşmüş durumda.
Çete şiddetinden dolayı 700 bini aşkın insan iç göçe, on binlerce kişi ise Karayip ülkelerine göç etti ancak geçtiğimiz ay on binlerce kişi Haiti'ye sınır dışı edildi. Bunların arasında komşu Dominik Cumhuriyeti'nden gelen 61 bin kişi de var. Dominik Cumhuriyeti başkanı yakın zamanda haftada 10 bin Haitili göçmeni sınır dışı etme sözü verdi.
Aktivistler, Karayip hükümetlerine, binlerce kişinin hayatına mal olan ve yüz binlerce kişinin yerinden edilmesine yol açan artan çete şiddetinden kaçan Haitililerin toplu sınır dışı edilmesini durdurma çağrısında bulundu.
Haiti Geri Dönenler ve Mülteciler Destek Grubu sözcüsü Sam Guillaume'a göre, ABD ekim ayında 258 Haitiliyi sınır dışı ederken, Turks & Caicos, Jamaika ve Bahamalar toplamda 231 kişiyi sınır dışı etti.
Karayipler'deki aktivistler ve insan hakları örgütleri, "acımasız" sınır dışı etme önlemlerinden endişe duyduklarını ve Haiti'ye geri gönderilen mültecilerin, devam eden çatışmalar nedeniyle evsiz kalan 700 bin kişiye katılacaklarına dikkat çekiyorlar.
Guillaume, çoğunun mahallelerinin çetelerin kontrolünde olması nedeniyle evlerine geri dönemediklerini belirtiyor.
Guillaume, Dominik Cumhuriyeti’nde sınır dışı edilmek üzere tutulanların ise su, yiyecek ve yataksız kalabalık hapishanelere zorlandıklarını, suçlu gibi muamele edildiklerini, uygulamalara karşı protesto yaptıklarında ise göz yaşartıcı gaza maruz kaldıklarını söyledi.
Jamaika'da Haitili sığınmacıları destekleyen uluslararası insan hakları avukatı Malene Alleyne de, mültecilerin kendisine "savaş bölgesine" geri gönderilme korkusu yaşadıklarını aktardığını söyledi. Alleyne, Jamaika devletinin, Haiti'ye döndüklerinde koruma ihtiyaçlarını ve zulüm risklerini bireysel olarak değerlendirmeden toplu sınır dışı etmeye dayalı zalim bir yaklaşım benimsediğini ve bu nedenle koruma ihtiyaçları olan çocuklar ve kadınların, yasal süreç olmaksızın ve bir avukatla görüşme fırsatı verilmeden geri gönderildiklerini aktardı.