TUTUKLAMA FURYASINI PROTESTO
“1 Mayıs’a, Taksim’e, Üniversitelere Özgürlük” kampanya grubu, 1 Mayıs kutlamalarına getirilen keyfi yasağı protesto ettikleri gerekçesiyle 75 devrimcinin tutuklamasını Kadıköy Süreyya Operası önünde protesto etti. Nazım Hikmet heykelinin bulunduğu noktadan Süreyya Operası’na sloganlar eşliğinde yürüyen gençlerden oluşan grup, arkadaşlarını alana kadar mücadelenin süreceğini vurguladı.
TUTUKLAMALARLA BURJUVAZİNİN KORKUSUNU AÇIĞA ÇIKTI
Sık, sık “Yaşasın 1 Mayıs, Bijî Yek Gulan” , “Zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük”, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganlarının atıldığı eylemde Her yer Taksim, her yer 1 Mayıs Kampanya grubu adına açıklamayı Gizem Özdemir okudu.
1 Mayıs gerekçe gösterilerek 75 devrimcinin tutuklanmasıyla, 1 Mayıs’ın her an bir ayaklanmaya dönüşebilecek atmosferin burjuvaziyi ne denli korkuttuğunu, 75 devrimci tutuklanmasıyla bir kez daha açığa çıktığını vurgulayan Gizem Özdemir, “1 Mayıs’ın kitlelerde yarattığı devrimci etkinin bilincinde olan sermaye sınıfı, 1 Mayıs’ta işçilerin kendi alanına çıkmasını engellemek için uyguladığı fiili OHAL’ini hâlâ devam ettiriyor. Emekçi halkların ve gençliğin yükselen devrimci mücadelesini bastırabilmek adına yeni yasalar çıkarıyor, devrimcileri tutsak ediyor ve onlarca insanlık suçu işliyor. Bunca operasyon sermaye sınıfının bu durumu ne kadar ciddiye aldığını ve saldırılarını ne kadar planlı yaptığını gösteriyor” dedi.
BASKI VARSA MÜCADELEYİ BÜYÜTMEK KAÇINILMAZDIR
Lise ve üniversitelerinin gerici eğitimle, kampüslerde engelleme ve yasaklamalarla, polis-ÖGB ile kuşatma altında olduğunu hatırlatan Gizem Özdemir, bugün tüm öğrenciler ekonomik krizin yarattığı maddi sorunlardan dolayı okula gidemediğini, sağlıksız yurt koşullarında kalmak zorunda bırakıldığını vurguladı. Dayatılan bu geleceksizlik nedeniyle her gün sıra arkadaşlarının intihara sürüklendiğine dikkat çeken Gizem Özdemir, şunları kaydetti: “Gençliğin her kesiminin üniversitelerde, liselerde, işyerlerinde, sosyal medyada abluka altına alındığı; ilerici öğrenciler hakkında disiplin soruşturmasından, tutuklamalara kadar baskının hakim olduğu bu dönemlerde ilerici öğrencilerin yüzünü sokağa dönmesi, 1 Mayıs’ta Taksim’e yönelmesi ve devrimci mücadeleyi büyütmesi kaçınılmazdı. Gençliğin bu duruşu bu topraklarda tarih boyunca faşizmin en büyük korkusu olmuştur. Devrimci gençlik önderlerimiz Denizler, Mahirler ve İboların devrimci çıkışının yarattığı etkiyi askeri darbeyle kırmaya çalışılmasının ve bugün hala onları anmanın suç sayılmasının sebebi bundan ötürüdür. Taksim’e özgürlük diyenler nasıl tutuklandıysa, bugün ‘Yaşasın Özgür Filistin’ diyen, ‘Kürt halkının iradesi sandığa sığmaz’ diyen birçok arkadaşımız tutuklandı.”
SUÇ TAKSİM’İ YASAKLAMAKTIR
Bu saldırılarla devrimci gençliğinin haklı ve meşru mücadelemizin terörize edilmeye çalışıldığını ifade eden Gizem Özdemir, “Oysa ki bugün emekçi halklara, gençliğe ve Kürt halkına sürekli terör uygulayan bu devletin kendisidir. Taksim’in işçilerin 1 Mayıs alanı olduğunu söylemek ve tarihsel öneminden ötürü ona sahip çıkmak bugün tüm devrimci-ilerici gençliğin sorumluluğudur. Suç olan bizim yaptığımız değil, mücadele etmek değil, Taksim’i yasaklamaktır. Bu yasaklar karşısında okul sıralarından, iş yerlerinden ve sokaklardan en yüksek sesimizle yumruklarımızı göklere yükselterek söylüyoruz. Üniversitelerimiz özgür olana dek, arkadaşlarımız serbest kalana dek susmayacağız ve sokaklarda olmaya devam edeceğiz” vurgusunda bulundu.