İbadi ve Irak Merkezi Hükümeti’nin Kürt Açmazı

ABD, Irak’ta Şiilerin bir bölümünü İran’dan kopararak İbadi, Sadr, Amr Hekim’in başını çektiği bir cepheyi oluşturmuş durumda. Buna karşı İran, Nuri Maliki’yi, Heşdi Şabi sorumlusu Hadi Amr’ın başını çektiği bir cephe oluşturmuş durumda.

Irak Başbakanı Haydar El İbadi referandumu gerekçe yaparak, başta tartışmalı bölgeler olmak üzere Güney Kürdistan’ın büyük bir bölümünü işgal etti. ABD, İngiltere gibi güçlerden aldığı destekle İbadi, Kürt bölgelerini ele geçirdi. ABD ve İngiltere Barzanileri cezalandırmak, çıkarları önünde Erdoğan ile olan işbirliğini durduramadığı için buna izin verdi. Müdahalede hemen sonra Mesut Barzani’ye istifa ettirdiler. Buna izin verirken önümüzdeki yıl yapılacak Irak seçimlerinde de İbadi’nin kazanmasına yatırım yaptılar.

İbadi hükümetinin bu müdahalesini, Kürdistan topraklarını işgal etmesini bir yere kadar 26 yıldır iktidarda olan KDP, YNK’ye tepkili olan halk da, bir anlamda oh oldu diyerek onay verdi. Ancak bu müdahale giderek Kürt ulusal birliği ve Kürdistan genelini etkileyecek bir duruma gelmeye başladığını görmek gerekir. Çünkü Irak Merkezi Hükümeti’nin bu müdahalesini Türkiye’ye bağlı ITC çeteleri, Kürtlerden intikam alma fırsatı olarak değerlendirmeye başladılar. Kerkük, Xürmatü, Dakuk ve daha birçok yerde Kürtlerin evlerini yakıp bazı evleri bombalayıp patlattılar, talan etmedikleri Kürtlerin evlerini bırakmadılar. Irak Merkezi hükümeti şu ana kadar ITC’nin Kürtlere yönelik yaptıklarına dair herhangi bir şey yapmadı. ITC çetelerinin 16 Ekimden bu yana Kürtlerden intikam almak için -kaldı ki Kürtlerden neyin intikamı aldıkları da belli değil. Zira şu ana kadar Kürtler onlara herhangi bir kötülük yapmış değiller. KDP ile olan sorunlarını tüm Kürtlere mal ederek intikam almaya çalışıyorlar- Kürtlerin evlerini yakma, yıkma, bombalama, talan etme gibi taşkınlıkları, saldırıları yanlarına kâr kalınca, bu durum Kerkük’teki yeni valinin seçilmesi için yapılan toplantıya dahi katılmama cesaretini de aldılar.

Irak’ın Kürt Cumhurbaşkanı Fuat Mahsum, 16 Ekim öncesi Irak Merkezi Hükümeti temsilcisi olarak ve savaşın çıkmaması için Merkezi hükümet talepleriyle Süleymaniye’ye gelerek YNK, KDP ve diğer grupların yetkilileri ile görüştü. Talepleri iletti. Bir sonraki gün Dukkan’da yapılan toplantı ile Kerkük ve tartışmalı bölgelerde çatışmadan, ancak geri çekiliyor havası verilmeden Peşmerge güçlerinin çekilip, yerine Irak Merkezi Hükümeti ile Heşdi Şabi güçlerinin geçmesi kararı alınmıştı. Bir gün sonra Irak Merkezi Hükümeti harekete geçerek başta Xürmatü, Kerkük olmak üzere tartışmalı bölgelerin hepsine girdi. Mahsum şimdi yine Irak Devleti Cumhurbaşkanı sıfatı ile araya girerek, Kerkük valisinin seçilmesi ile sonunun çözümü için adım atmaya çalışıyor. Mahsum önce Süleymaniye’de YNK ve diğer muhalefet partileri ile görüştü. Ardından Kerkük’e geçerek vekaleten Kerkük valiliğine atanan Rakan Ali Cubiri ile görüştü. Yeni valinin seçilmesi için il meclisi ile bir toplantı yapmak istedi. Ancak bu toplantıya Irak Merkezi hükümetinden güç alan ITC’li ve bazı Arap meclis üyeleri katılmadı. Meclis üyelerinin Irak Cumhurbaşkanının toplantısına katılmaması başlı başına bir sorun. Çünkü bu sorun yeniden Irak Merkezi hükümeti ile sadece KDP ve YNK peşmergelerinin değil, birçok Kürt gücünün içinde olacağı yeni bir çatışmaya doğru gitmesi demektir. Çünkü KDP’nin yanlış politikaları gerekçe yapılarak atılan adımların cezası, şimdi tüm Kürtlere ödettirilmeye çalışılıyor. Bu durum Kürtlerin inkârına kadar gidebilecek bir süreci de beraberinde getiriyor. O yüzden bu durum tüm Kürtleri ilgilendiren bir soruna dönüşüyor hızla.

İbadi, KDP’nin yanlış politikalarını fırsat bilerek attığı adımlarla şimdilik Irak’ta gelecek sene yapılacak seçimlerde Nuri Maliki’ye karşı başarılı çıkacak gibi görünüyor. Çünkü ABD, Irak’ta Şiilerin bir bölümünü İran’dan kopararak İbadi, Sadr, Amr Hekim’in başını çektiği bir cepheyi oluşturmuş durumda. Buna karşı İran, Nuri Maliki’yi, Heşdi Şabi sorumlusu Hadi Amr’ın başını çektiği bir cephe oluşturmuş durumda. İbadi’ye karşı İran’ın oluşturduğu bir cephe seçimde yer alacak. Bunun yanı sıra, Irak Sünnilerinin büyük bir bölümü İbadi ve tüm Şiilere karşı bir cephe olarak hareket ediyor. İbadi bir yandan İran’ın kendisine karış oluşturduğu Şii cephe ile karşı karşıya iken, öte yandan da Sünni cephe ile karşı karşıya kalmış durumda. İbadi bu koşullarda seçime gidiyor. 2018 yılının ilk çeyreğinde seçime gidecek olan Irak’ta, İbadi’yi bu önemli açmazlar bekliyor. Bu açmazlara birde giderek sorunların derinleştirildiği Kürtler bir cephe olarak ortaya çıkarsa, arkasında ABD, İngiltere ve diğer ülkelerde olsa dahi İbadi’nin seçimi kazanması zor olacak. İbadi’nin kazanmaması demek Maliki’nin kazanması demek, ki buda İran’ın kazanması anlamına geliyor. O yüzden İbadi’nin yaşadığı bu açmazlar sadece onu değil, ona yatırım yapan, hesaplarını onun üzerinden geliştiren ABD ve İngiltere’yi de düşündürüyor. Ancak şu ana kadar İbadi ve İbadi’nin izlediği politikalara karşı herhangi bir tepkide bulunmamaları da dikkat çekicidir. Tutumlarını bu şekilde devam etmesi beklenemez. Zira İbadi ABD, İngiltere, Fransa başta olmak üzere, uluslararası tüm güçler için İran’a karşı can simidi görevini görüyor. Zaten göreve gelmesi de DAİŞ gerekçe yapılarak, hatta Musul’u işgal etmesine göz yumularak, Maliki’nin görevden düşmesi sonucu olmuştu.