İMO Van Şube Başkanı: Van olası bir depreme hazır değil

İMO Şube Başkanı Fırat Durmaz’a göre Van olası bir deprem durumunda 2011’den çok daha ciddi kayıplar verebilir. Durmaz “Hasar kaydı verilen evlerin hiçbiri yıkılmadı, belediye inisiyatif almıyor” dedi.

Van’da yaşanan 2011 depreminin ardından 9 yıl geçti. İlki 23 Ekim ikincisi de 9 Kasım’da gerçekleşti. 644 insanın yaşamını yitirdiği binlerce insanın yaralandığı ve şehrin sosyolojik ve yeril planlaması açısından geri dönüşümü olmayan sonuçların yaşandığı Van Depremi halen hafızalarda. Geçtiğimiz gün İzmir’de yaşanan 6,6 depremi akıllara yeniden Van’da depremden sonra hasarlı olarak belirlenen binaların akıbetini getirdi. Yıkıldılar mı? Güçlendirildiler mi? Sürekli kayyum atanan belediyede rant nasıl işledi 9 yıl boyunca? Van olası bir depreme hazır mı?...

Sorularımıza yanıt aramak için 2011 Van Depremi’nin yıl dönümünde İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Fırat Durmaz ile konuştuk. Durmaz’ın açıklamalarında en çarpıcı olarak şu sözler yer aldı: “Olası bir depremde, İzmir’de yaşanan depremin aynısı ya da daha büyüğü Van’da yaşansa ciddi kayıpların yaşanması olası. Çünkü biz ağır hasarlı, güçlendirilmesi yapılmamış ve yıkılmamış binalarda yaşıyoruz. Bu da deprem esnasında olası bir felaketi kaçınılmaz hale getiriyor. Yetkili kurumlar yıkım yapmayı birbirlerine paslıyorlar.”

9 YIL GEÇTİ, HASARLI BİNALAR YIKILMADI!

İzmir depreminde sık sık hasar kayıt tespit soruları akıllara geldi. Van’da da ciddi olarak hasarlı binaların ortaya çıktığını biliyoruz. İlk olarak Van’da hasar kayıt tespitleri yapılan bina stoklarının akıbetine ne oldu?

Van için 2011 acı bir anı. Maalesef depremler kaçınılmaz bir doğal afet. 644 insanımızı 2011’de Van Depremi’nde kaybettik. Bütün bunları düşündüğümüzde biz 2011’de depreme hazırlıksız yakalandık. 2011 sonrasında yetkin personel, teknik mühendis görevlendirilmediği için hasar kayıtlarında kamu kuruluşlarında görevi ne olursa olsun hasar kayıtlarında görevlendirilen personeller bu hasar tespit çalışmalarına katıldılar. Maalesef hasar tespit çalışmalarında gerekli bilgi, tecrübe ve beceriye sahip olmadıkları için birçok binaya ‘ağır hasarlı’ diye tanı koydular ve bu şekilde kayıt altına aldılar. Birçok binaya da güçlendirme verdiler. Sayısı yirmi binleri geçen konut, depo ve iş yerine ağır hasar ya da güçlendirme verilmesine dair raporlar hazırladılar. O zaman bu işi bilen yetkin olan, tecrübeli inşaat mühendislerinden tam anlamıyla faydanılmadığı için o bölgedeki çok sayıdaki konutun yıkım emri çıktı ama aradan geçen 9 yıla rağmen bu binaların büyük bir çoğunluğu yıkılmadı.

‘AĞIR HASARLI, GÜÇLENDİRİLMEYEN BİNALARDA YAŞIYORUZ’

Neden yıkılmadı bu binalar 9 yıl boyunca? Unutulmuş olamazlar…

Çevre ve Şehirciliği İl Afet Müdürlüğü’nün yıkmasını istiyor, İl Afet Müdürlüğü yereldeki belediyelerin yıkmasını istiyor, yereldeki belediyeler ‘bizim imkanımız, yeterli sayıda personelimiz yok’ diyor. Bu sürüncemede kurumların birbirlerine paslaşmasıyla bu ağır hasarlı olarak tespit edilen, aslında bu tespitin doğruluğundan da şüpheliyiz, binalar yıkılmadı. Olası bir depremde, İzmir’de yaşanan depremin aynısı yada daha büyüğü Van’da yaşansa ciddi kayıpların yaşanması olası. Çünkü biz ağır hasarlı, güçlendirilmesi yapılmamış ve yıkılmamış binalarda yaşıyoruz. Bu da deprem esnasında olası bir felaketi kaçınılmaz hale getiriyor.

‘VAN OLASI BİR DEPREME HAZIR MI? DEĞİL…’

Söylediklerinizden olası bir depreme Van hazırlı değil sonucunu çıkarıyorum.

Evet, olası bir depremde Van’ın hazırlıklı olmadığını kesin bir dille söyleyebiliriz. Çünkü bu söz etiğimiz binalar yıkılmadı ve o günden bugüne önlemler alınmadı. Ayrıca toplanma alanları yetersiz, toplanma alanları olarak belirlenen yerlerin birçoğunda geçici yapılar, konutlar, otoparklar yapılmış. Toplanma alanları deprem sırasında insanların panik yapmaması açısından çok önemli. Bir şehrin deprem planı olmalı. Eğer bir şehirde deprem planı yoksa toplanma sırasında panikten dolayı da can kayıplarına neden olabiliyor. Bizim şehrimizin bir deprem planı yok. Bütün bunları değerlendirdiğimizde Van olası bir depreme hazır mı? Değil.

‘HASARLI BİNA VERİLERİNİ AFAD’DAN ALAMIYORUZ’

Peki sizin rakamlarınıza göre Van’da kaç bin hasarlı bina var? Afad’dan bu rakamları alabildiniz mi?

AFAD’dan buna dair verileri alamadık, yazışmalarımız var ancak. Bizimle bu rakamlar paylaşılmıyor. On binin üzerinde yapı stokunun ağır hasarlı olduğunu biliyoruz.

Bu rakamların verilmiyor oluşu çok ciddi bir sorun değil mi?

Kesinlikle bu çok ciddi bir sorun. Depreme dair Van’ın bir eylem planı olması gerekiyorsa bu eylem planının içerisinde Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri, Acil Durum Müdürlükleri, Valilik ve teknik sivil toplum örgütlerinin kesinlikle bulunması gerekiyor. Eğer biz depremde yaşanacak olan olası felaketlerin önüne geçmek istiyorsak bu konuda bütün bilgilerin şeffaf bir şekilde paylaşılması gerekiyor. Bizim odalarımızdan teknik destek alınması lazım. Hasar tespit çalışmalarında yetkin olan mühendis arkadaşlarımızın görevlendirilmesi lazım. Hatta 2011’de yapılmış olan sağlıksız hasar tespit çalışmalarının tekrar yenilenerek yapı stokunun tamamının gözden geçirilmesi gerekiyor. Biz bu konuda her zaman inisiyatif alabileceğimizi dile getiriyoruz görüşmeleri ve yazışmaları yapıyoruz çoğu zaman randevu almamız bile zor oluyor. Ama bu işin peşini de bırakmayacağız.

Şehir merkezinde iki işlek caddenin üzerine kurulmuş, sıkışmış binalar var. Van’da şehir planlamasında nasıl bir eksiklik görüyorsunuz?

Bu yereldeki yönetimlerin inisiyatif almamasından kaynaklı bir durum. Eğer siz şehri gelişebilecek bölgelere doğru kaydırmazsanız, şehir bir bölgede tıkanır kalır. Şu an Van’ın yaşadığı en büyük sorunlardan birisi de bu. Van’da uzun süredir belirli bir alanda yapılan yapı stokları inşa edildi. Şimdi ise belediyeler hala bu konuda inisiyatif almadıkları için şehir yalnız yerlere doğru kayıyor.

ZEMİNİ SAĞLAM YER VARKEN BELEDİYELER SORUMLULUK ALMIYOR

Nasıl yanlış yerler? Açabilir misiniz bunu?

Bu bölgeler daha açık ama zemin olarak yeterli değerlendirmelerden geçmemiş, Van gölüne daha yakın, yer altı sularının yüksek olduğu seviyelerde yapı stokları hızla gelişmeye başladı. Eğer bu koordineli olarak yapılırsa şehir istenilen bölgeye doğru kaydırılır. Maalesef yerel yönetimler bu konuda inisiyatif almıyor. İnsanlar yanlış bölgelerdeki imar alanlarına açılıyorlar. Van’da zemin açısından daha sağlam bölgelerimiz ama belediyeler bu anlamlar sorumluluk almıyorlar.

Peki rantı nasıl değerlendiriyorsunuz Van’da? Örneğin burada yeni yapılan binalar testlerden geçiyorlar mı?

Evet test ediliyor çünkü, bununla alakalı bir sistem var fakat sistemin içerisinde yanlışlar var. Bu yanlışlıklara dikkat çekmemiz gerekiyor.

Ne gibi?

Bir bina önce projelendiriliyor, zemin etütleri yapılıyor. Mimar, inşaat mühendisleri, elektrik, makine mühendisi gibi bu konuda yetkin arkadaşlarımız tarafında projelendiriliyor. Bundan sonra ilgili belediyelere tarafından inceleniyor ardından yapı denetimleri tarafından yerinde inceleniyor. Ama bu şirketler önce tamamen bağımsız özeldir. Ticari faaliyet gösterir. Daha önce müteahhit istediği yapı denetim şirketiyle anlaşabiliyordu. Şimdi istediği şirketle anlaştığı zamanda bu şirketler arasında bir rekabet söz konusuydu. Müteahhitler bu yapı denetim şirketlerini kendi personeli gibi kullandı ve bu yıllar sürdü. Ben yapı denetim şirketlerin suçlamak anlamında söylemiyorum ama özel sektörden bu konuda destek alıyorlardı ve özel sektörü müteahhitlere bağladılar. Müteahhit inşaat esnasında ona sıkıntı olarak görünen ve sıkıntı çıktığı noktada ‘paranızı ben vermiyor muyum?’ diyebiliyordu. Bu sistem dediğim gibi yıllarca devam etti. Bu denetim şirketleri birçok şeye müsamaha gösterdi. Müşterilerini kaybetmemek adına göz yumdular birçok şeye bu yapı denetim şirketleri.

Bu süre zarfının içeresinde göz yumulan meselelerde istesek de istemesek de yanlış inşa edilen, inşası sırasında projelere uygun olmayan binalar yapıldı. Burada bir sistem hatası vardı.

Bu söz ettiğiniz yanlış çalışma biçimi 2011’den sonra da devam etti mi?

Elbette. Ben bütün yapı denetim firmaları böyle yaptı demiyorum ama sonuçta özel sektörde çalışan bir kurumdan söz ediyoruz.

Şimdi nasıl bu sistem?

Şimdi yapı denetim firmaları değişti. Artık bunu müteahhitler seçmiyor. Müşteri anlayışı kaldı. Bu bölgede bu hatayı görebiliyoruz. Szö ettiğimiz zaman içerisinde binlerce yapılar inşa edildi. Büyük yanlışlar yapıldı. Rekabet ortamı buna neden oldu, daha ucuz bir meblağla bu hizmeti vermeye çalıştılar. Giderleri düşürmek adına tecrübesi olmamış mühendisleri çok ucuz paraya çalıştırıp bu yapıları yaptırdılar. Denetimleri yapılmadı mesela.

İMO’NUN ONAYINI ALMAK DEPREMSELLİK AÇISINDAN ÖNEMLİDİR

Belediyelere atanan kayyumlar ve sonrasındaki değişen yerel yönetim anlayışları bu durumu nasıl etkiledi?

Daha önce bir şehirde yapılan bütün bina stoklarını denetleme yetkimiz vardı. Bir yapı stoku inşa edilirken önce İnşaat Mühendisleri Odası’nın filtresinden geçiyordu. Projenin uygunluğu denetleniyordu, ondan sonra yereldeki belediyelerin bünyesinde çalışan İnşaat mühendisleri tarafından denetleniyordu. Buda şehir içerisinde olan yapılaşmanın bir nevi bizim de irademizle gelişmesini sağlıyordu. Maalesef daha sonra siyasi atmosferden kaynaklı odalarımız daha geri planda bırakıldı.

Protokollerimizin birçoğu uzun süre onaylanmadı. Dolayısıyla belediyelere giden projeler inşaat mühendisleri filtresinden geçmeden direk belediyedeki personeller tarafından incelenerek devam ettirildi. Elbette belediyede yetkin arkadaşlarımız da var ama belediyelerdeki personel sayısı yetersiz. Çok fazla ruhsatlı yapı geliyor, oradaki personeller çoğu zaman yetiştiremiyor. Ya uzun süre oradaki ruhsatları bekletmek zorunda kalıyor ya da ruhsatların hızlı bir şekilde geçmesi söz konusu durumunda kaçınılmaz olarak gözlerinden kaçan durumlar gelişiyor. Bu da olası bir depremde büyük sıkıntılara neden olacaktır. Bununla alakalı girişimlerimiz devam ediyor. İnşaat mühendisleri odası olarak kesinlikle özellikle statik projelerde bizim onayımızın alınması depremsellik gerçeği açısından kesinlikle önemlidir.

BİZLERİN HATALARI FİLTREDEN GEÇİRMESİ GEREKİYOR

Aslında bahsettiğimiz rant da tam olarak bu değil mi?

Elbette öyle bazı belediyeler inisiyatif almak zorunda kalıyorlar ve gerekli mevzuatların dışına çıkıyorlar. Belediyelerde rant olayları dönebiliyor, menfaat uğruna bazı hassasiyetler göz önünde bulundurulmayabiliyor. İşte bu durumlarda İnşaat Mühendisleri Odası ve diğer bütün bileşenlerimizin en azından proje aşamasında bizim hataları görmemizi ve o hataları düzeltip bir filtreden geçirmemizi sağladığı için hayati önem taşıyor.