‘İstihdamın esnekleştirmesi, güvencesizliğin artmasıdır’
Birleşik Metal-İş TİS Uzmanı İrfan Kaygusuz, gündeme getirilen esnek çalışmanın, daha ağır koşullarda işçilik, daha az ücret ve daha güvencesiz bir çalışma ilişkisi demek olduğunu söyledi.
Birleşik Metal-İş TİS Uzmanı İrfan Kaygusuz, gündeme getirilen esnek çalışmanın, daha ağır koşullarda işçilik, daha az ücret ve daha güvencesiz bir çalışma ilişkisi demek olduğunu söyledi.
İktidarın iş kanunuyla ilgili medyası üzerinde başlattığı manipülatif çabaya dikkat çeken Birleşik Metal-İş TİS Uzmanı İrfan Kaygusuz, çeşitli esnek istihdam biçimlerinin iş kanununa dahil edilmesi, mevcut esnek istihdam biçimlerinin genişletilmesine dair bir çaba olduğunu kaydetti.
Bir süredir üzerinde çalışıldığı ifade edilen iş kanundaki düzenlemeye dair kamuoyuna yansıyan bazı düzenlemeler dışında henüz somut ve geniş bir açıklama yapılmadı. Şimdiye kadar iktidar medyası tarafından müjde gibi duyurulan, ‘çalışma saatleri düşüyor’ haberlerine dair AKP Grup Balkanı Abdullah Güler, “Böyle bir çalışmamız söz konusu değildir” diyerek cevap verdi.
ANF’ye konuşan Birleşik Metal-İş TİS Uzmanı İrfan Kaygusuz, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde bir çalışma yapıldığını, bir rapor hazırlandığını ve o raporun da Çalışma Bakanı'na iletildiğini bildiklerini kaydetti.
İKİ GEREKÇEYE DAYANDIRILIYOR
Kaygusuz, yapılması planlanan değişiklikte genel meşrulaştırma yaklaşımı, çalışma saatleri kısaltılması ya da kamuoyuna yansıyan şu iki gerekçeye dayandığını söyledi:
* Üç tane ayrı iş kanunu var; Basın İş Kanunu, Deniz İş Kanunu ve genel olarak 4857 dediğimiz İş Kanunu. Deniliyor ki bu üç tane iş kanuna gerek yok, birleştirilmesi lazım.
* Bir başka meşrulaştırma da teknolojideki gelişimlerle işin yapısı değişti, otomasyonu gelişti, bu platform tabanlı işlerde çalışanların hak ve hukukları tanımlı değil. Bunların yerinden tanımlanması gerekli deniliyor.
İstanbul Üniversitesi bünyesinde oluşturulan Milli Komite adlı oluşumun aylar önce iki günlük bir sempozyum yaparak iş kanunundaki değişiklikleri tartıştığını anımsatan Kaygusuz, “Oradaki sunumlar da bu iki temel gerekçeye dayanıyordu. Nitekim o toplantıdan, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde de bir çalışma yapıldığını duymuştuk. Ancak hiçbir detay sızmamıştı. Sonra bir kanun tasarısından daha çok bu bahsettiğim toplantıda bir raporun hazırlandığı, Çalışma Bakanlığı'na verildiği söylendi. Şimdi bütün bunların arkasından bir de son günlerde basına yansıyan kısmı var” dedi.
DAHA ÖNCE DE GÜNDEME GELDİ
Kaygusuz, bu konunun 2010’da da gündeme geldiğini, bir taslak hazırlandığını hatırlatarak, “O zamanki taslağa göre de çalışma süresinin herhangi bir nedene bağlı olmadan üç yıla kadar uzatılıyordu. Geçici işçilik, yani belirli süreli iş sözleşmesi dediğimiz mesele. O dönemin koşullarında gösterilen tepkiler nedeniyle hayata geçmedi. Daha sonraki çeşitli dönemlerde de hükümeti çevresinden zaman zaman gündeme geldi. Ama büyük bir ısrarcılık olmadı. Genel olarak bir kamuoyu yoklaması gibiydi” şeklinde konuştu.
DAHA KOLAY GEÇİCİ İŞÇİLİK
Birleşik Metal-İş TİS Uzmanı İrfan Kaygusuz, değişiklik meselesinin yeniden gündeme gelmesinde en somut olarak belirli süreli iş sözleşmelerinin dikkat çektiğini belirterek, ona da gerekçe olan arka plandaki meseleyi şöyle özetledi: “Geçici işlerin mevcut iş kanununun 11. maddesinde belirtilen koşulları var. Bu koşullarda belirli süreli işler için bir işin tanımlanması, belli bir olgunluğun ortaya çıkması gibi objektif koşulları gerekiyor. İşte tam olarak yapılmak istenense bu objektif koşullara ihtiyaç olmadığı ve bunun ortadan kaldırılması gerektiği. Bu koşulların esnetilmesi ve belirli süreli iş sözleşmesinin kolaylaştırılması. Dolayısıyla daha kolay bir geçici işçiliğin sağlanması amacı bulunuyor.
SERMAYE İLE HÜKÜMETİN HEDEFİ AYNI
Geçici işçilik, maliyeti düşük bir işçilik. Çünkü işçiler kıdem ya da ihbar tazminatı alamıyor. Dolayısıyla işe iade davası açma hakları da yok. Daha çok kamuoyuna yansıyan bu madde oldu. Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu (YOİKK) toplantısından sızan haberde aslında daha farklı konularda da iş kanunu değişiklik hedeflendiği ifade edildi. Bunlar da ‘yeni nesil esnek’ çalışma modeli diye ifade edildi. Bu ‘yeni nesil’ kavramında şöyle bir durum var: İşverenler ‘yeni nesil sendikacılık’ diyor, iktidar ‘yeni nesil esnek çalışma’ modelleri diyor. Mesela Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) uzunca süredir ‘yeni nesil sendikacılık’ kavramını kullanıyor. Dolayısıyla sermaye ve devlet bu bakımdan ‘yeni nesil sendikacılık’ ve ‘yeni nesil esnek çalışma’ modelleri bakımından aynı kavramsal çerçevede, aynı şeyi hedefliyor işin doğrusu.
SERMAYE KANUNDAKİ ESNEKLİĞİ YETERSİZ BULUYOR
Yeni nesil sendikacılığı ne olduğunu biliyoruz. Devlet ve sermaye yanlısı sendikacılığının güçlendirilmesi meselesi. Bir de TİSK eskiden beri Türkiye'de esnekliğin yeterince olmadığını ifade ediyor. Zaten güvencesiz ve esnek sistem koşulları söz konusuyken, sermaye çevreleri, Türkiye'deki iş kanunundaki esnekliği yetersiz bulduğunu ve Avrupa ülkelerine göre daha geri planda kaldığını belirtiyordu. Şimdi bu dijitalleşme vs. gibi yeni dönemin ihtiyaçları gerekçesiyle yeniden gündeme getiriliyor. Yeni dönemin ihtiyaçları derken de bütünüyle esnek istihdam, yeni esnek istihdam modelleri olarak da kanunda olanların genişletilmesi söz konusu. Kanunda olmayan yeni modellerin de sürece dahil edilmesi çabası var.”
AKP KENDİSİ YALANLADI
Kamuoyuna ‘çalışma süresi 40 saatte düşürülecek’ diye bir meşrulaştırma yapıldığını; hemen her kanun tasarısında böyle manşetlik bir kavram öne çıktığını söyleyen Kaygusuz, şöyle devam etti: “Aradan bir şey çekip öne çıkartılıyor. Burada çalışma saati 40 saate düşülecek denilerek göz boyanması çabası içerisine girildi. Ancak bunu AKP kendisi yalanladı. AKP Grup Başkanı Abdullah Güler yaptığı açıklamada ‘kamu özel sektörde çalışma saatlerini düşünecek mi?’ sorusuna ‘Böyle bir çalışma söz konusu değil. Gerek haftalık çalışma saatleri gerekse günler açısından gündemimizde böyle bir çalışma yok. Ancak pandemiyle beraber belli sektörlerde, belli meslek gruplarında daha kısa süreli çalışma, daha esnek çalışma modelleri de tabii burada gerek işveren gerekse çalışanlar açısından öneriliyor, çalışılıyor’ diyor. Açıklamadan da anlaşılacağı üzere çalışma saatlerinin düşürülmesine dair henüz ortada bir tasarı yok. Daha somut olarak evet, şudur diyecek durumda değiliz ama esnek çalışmanın kendisi zaten haftalık 45 saat çalışmadan daha az çalışmayı da gerektiriyor çeşitli modellerde, uzaktan çalışma ya da çağrı üzerinde çalışmada olduğu gibi. Muhtemeldir ki böyle bir durum olursa, bakın çalışma süreleri kısalıyor diye bunu satacaklardır. Ortada bir tasarı olmadığı için somut olarak bir şey söylemek zor.
DAHA ZOR BİR YAŞAM
Somut olarak söyleyemesek de şunu biliyoruz ki; hükümetin gündeminde esnekliğin yeniden gündeme getirilmesi, çeşitli esnek istihdam biçimlerinin; bizde olmayan ama Avrupa'da olan ya da başka ülkelerde olan çeşitli biçimlerin yeniden iş kanununa dahil edilmesi, mevcut esnek istihdam biçimlerinde genişletilmesine dair bir çaba var. İstihdamın esnekleştirmesi, güvencesizliğin artması demek. Daha ağır koşullarda işçilik, daha az ücret, daha zor yaşam ve daha güvencesiz bir çalışma ilişkisi demek.”