‘Abdullah Öcalan’a yapılanlarla Gramsci’ye yapılanlar benzer amacı taşıyor’

İtalyan Eski Bakan Paolo Ferrero, İmralı tecridinin faşist Mussolini iktidarının Antonio Gramsci’ye yaptıklarıyla benzer amacı taşıdığını ifade ederek, “Günümüzün Marksizm’i olan Öcalan’ın fikirlerini öldürmek istiyorlar” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı esareti 25. yılını doldururken, kendisinden  3 yıldan beridir hiçbir haber alınamıyor. Mutlak bir iletişimsizlik haline tabi tutulan Abdullah Öcalan’ın avukat ve aile görüş hakkı tamamen elinden alınmış durumda. Tüm bu hukuksuzluklara karşı, 10 Ekim’de startı verilen  "Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa siyasi çözüm” hamlesine de gün geçtikçe küresel çapta katılamlar devam ediyor.

İtalyan siyasetçi ve Sosyal Dayanışma Eski Bakanı Paolo Ferrero, İmralı tecridine ve “Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa siyasi çözüm” hamlesine dönük ajansımız muhabirlerinden Serkan Demirel’e değerlendirmelerde bulundu.


‘ABDULLAH ÖCALAN ÖNDE GELEN BİR FİLOZOF VE DEVRİMCİDİR’

İmralı tecridini tamamen bir hukuksuzluk olarak nitelendiren Eski Bakan Paolo Ferrero, Türk devletinin tecrit ile Abdullah Öcalan’ın fikirlerini öldürmeye çalıştığını ifade etti. Ferrero, “Bence tecridin nedeni çok açık. Abdullah Öcalan önde gelen bir Kürt düşünür, entelektüel, filozof ve devrimcidir. Türk devleti tecritle Öcalan’ın fikirlerini öldürmek istiyor” dedi.

‘İMRALI TECRİDİ ANTONİO GRAMSCİ’YE DÖNÜK UYGULAMALARLA BENZER AMACI TAŞIYOR’

Türk devletinin Abdullah Öcalan’a dönük uyguladığı tecridin, dönemin İtalyan faşist lideri Mussolini iktidarının İtalyan yazar, teorisyen ve devrimci lider Antonio Gramsci’ye dönük yaptığı uygulamalarla eş değer olduğunu söylenen Bakan Ferrero, “Türkiye, tıpkı İtalya’da Mussolini hükümetinin Antonio Gramsci’ye karşı yaptığı gibi, Öcalan’ın fikirlerinin yayılmasını engellemeye çalışıyor. Öcalan’ın reel durumlarda hareket edememesi ya da düşünememesi için koşullar dayatıyor. Türk hükümetinin amacı açıkça Öcalan’ın fikirlerini öldürmeye dönüktür” diye kaydetti.

‘ÖZGÜRLÜĞÜ TOPLUMSAL BİR MESELEDİR’

Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün Kürt sorunun çözümünde kilit bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Paolo Ferrero, “Öcalan’ın özgür kalması Kürt sorununa siyasi bir çözümün kapısını açacaktır. Bu çok net bir durum; çünkü Öcalan Kürt sorunun çözümünde temel bir aktör. Öcalan Kürt sorununa siyasi ve barışçıl bir çözüm öneriyor. Öcalan’ın özgür kalması böylesi bir sorunun çözümünde atılmış ilk adım olacaktır. Bu temelde, Öcalan’ın özgürlüğü sadece bireysel değil, toplumsal bir meseledir” dedi.

‘FİKİRLERİ GÜNÜMÜZÜN MARKSİZMİDİR’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın demokratik, kadın özgürlükçü ve  ekolojik bir topluma dayanan paradigmalarının önemine de değinen Paolo Ferrero, “Öcalan’ın paradigmaları çok önemlidir çünkü günümüz kapitalizminin nasıl aşılabileceğinin yolunu göstermektedir. Öcalan Demokratik Konfederalizm öneriyor. Bu da gerçek demokrasi ve halkın, özellikle de kadınların öznelliği anlamına geliyor. Öcalan paradigmalarıyla günümüzün temel sorunlarına çözüm sunuyor. Abdullah Öcalan’ın fikirleri bence bugünün Marksizmidir” diye ekledi.

ANTONİO GRAMSCİ KİMDİR

1891 yılında İtalya’nın Sardunya bölgesinde dünyaya gelen Antonio Gramsci, 1911-1914 yılları arasında Torrino Üniversitesi’nde filoloji okudu. Üniversite yıllarında Sosyalist mücadeleyle tanışan Gramsci, 1913 yılında katıldığı İtalyan Sosyalist Partisi’nin kanat önderlerinden birisi oldu. Partinin yayın organlarında redaktörlük de yapan Gramsci, daha sonra Ordine Nouvo gazetesini çıkardı. 1920’de İtalyan Sosyalist Partisi’nden ayrılan Gramsci, 1921 başlarında İtalyan Komünist Partisi’ni kurdu.

Mussoli’nin iktidara gelmesinin ardından Moskova’ya giden Gramsci, burada Lenin ile de yakın çalışmalar yürüttü. 1924 yılında İtalya’ya geri dönen Gramsci, Mussolini iktidardayken İtalya Komünist Partisi adayı olarak katıldığı seçimlerde 18 arkadaşıyla birlikte parlamentoya girdi ve İtalyan Komünist Parti Genel Sekreterliğine getirildi. Faşist İtalyan iktidarına karşı verdiği güçlü muhalefet nedeniyle, doğrudan Mussolini’nin talimatıyla 1928 yılında tutuklandı. 20 yıl hapse mahkûm edilen Antonio Gramsci, konduğu tek kişilik hücrede özel olarak görevlendirilmiş gardiyanlar tarafından sürekli gözetimde tutuldu ve rahatsız edildi. Uluslararası alanda kendisi için başlatılan kampanyalar sayesinde cezaevinde katledilmesi engellenen Antonio Gramsci, yıllarca kaldığı tek kişilik hücreyi adeta bir eğitim merkezine cevirdi. Sayısızca kitap okudu ve dışarıya gönderdiği notlar kitaplaştırıldı. Ortaya koyduğu tezlerle önemli bir komünist filozof ve teorisyen olarak anılmaya başlandı.

Ağır hastalığı nedeniyle şartlı serbest bırakılan Antonio Gramsci, 27 Nisan 1937’de Roma’daki bir hastane de tedavi görürken 46 yaşındayken hayatını kaybetti.